Aralık 22, 2020 13:04 Europe/Istanbul

Bu bölümde geçen bölümde olduğu gibi Bağırsak hastalıkları ile ilgili konuşacağız.

Sindirim sistemi hastalıkları genel olarak besin maddelerinin vücuda alınması, yemeklerin sindirilmesi ve genel olarak da sağlık durumuna doğrudan etki yapabilir.  Sindirim sistemi ağızdan başlanıp makata kadar devam etmektedir.Bu yüzden sindirim sistemi hastalıkları geniş çaplı hastalıkları kapsamaktadır.  Bu nedenden dolayı sindirim sistemi hastalıklarını  sindirim sistemi organlarına göre incelemek yerinde olacaktır. Sohbetimizin devamında  geçen bölümlerde olduğu gibi bağırsak ile ilgili konuşacağız.    

Kolon veya kalın bağırsak kanseri  bağırsağın  alt kısmını etkileyen başka bir sindirim sistemi hastalığıdır.  Makat veya rektum kanseri ise sindirim sisteminin son bir kaç santimetrelik bölümünü etkileyen hastalıktır.  Bu iki kanser türü genellikle beraber ortaya çıkıp  kolo-rektal kanser olarak bilinirler.  Çoğu durumlarda  kalın bağırsak kanseri   adenomatöz polip olarak bilinen aslında kanser tümörleri olmayan ufak tümörler şeklinde ortaya çıkar.  Zamanın geçmesi ile  bu poliplerin bazıları  gelişerek kalın bağırsakta kansere yol açar. 

Kalın bağırsak kanserinde oluşan hücreler   kötü huylu  tümörler halinde kan dolaşım sistemi veya lenfatik sistem aracılığı ile  vücudun diğer noktalarına taşınabilir.  Buna rağmen  bu hastalığın teşhisi, taranması ve tedavisindeki gelişmeler sayesinde  bu tür hastalığa yakalanmış kişilerin  çoğunun hayatta kalması sağlanmıştır.  Bu çerçevede yıllık olarak 50 ila 75 yaş arası erkek ve kadınlar için sağlık taramaları önerilmektedir.  Bu kanser türünün belirtileri  tam olarak hastalığın gelişmesinden önce belirmeyebilir. 

 

Sindirim sistemi uzmanı kalın bağırsak kanserine erken teşhis koymak için  kolonoskopi ameliyatını önerebilir.  Çünkü bu yöntem sayesinde  kalın bağırsak detaylı bir şekilde incelenir ve her türlü soruna teşhis koyulur.  Bu yöntemde   kalın bağırsağın tamamı  monitör üzerinde incelenir ve cerrah da  her hangi bir polip ile karşılaştığında bu polipleri kaldırabilir. 

Kalın bağırsak kanserinin tam olarak neden ortaya çıktığı belli değildir. Ancak  bir kaç muhtemel nedenden söz edilebilir.  Kolon kanseri  genellikle   kalın bağırsakta bulunan kansere yol açabilen poliplerin gelişmesinden kaynaklanır.  Bu poliplerden bazıları zamanın geçmesi ile  ilk aşamalarda yok edilmemeleri halinde  kalın bağırsakta kötü huylu tümörlere dönüşürler.  Ayrıca hücrelerin kontrol dışı bir şekilde artması ve gelişmesi de  genetik zararlar ve DNA'da değişikliklere yol açabilir.   Genetik değişiklikler   ebeveynlerden  miras kalabilir. Ancak  çoğu kalın bağırsak kanseri sorunu yaşayanlar ailevi genetik sorunları yaşamamış insanlardır. 

Kalın bağırsak kanseri   50 yaş üzeri insanlarda, hareketsiz yaşam tarzına sahip olanlar, şişman ve tütün ürünleri tüketen  insanlarda daha fazla görülür.  Kalın bağırsağın sindirim sisteminin bir parçası olması yüzünden  beslenme tarzı  belirleyici bir etken sayılır.  Az lifli, aşırı yağlı ve kalorili örneğin kırmızı et ve işlenmiş etler gibi ürünlerin ve besin maddelerinin alınması da kalın bağırsak kanserine yakalanma riskini arttırabilir.  

Diyabet, bir tür gelişme sorunu olan ve hormonları etkileyen akromegali hastalığı, kanser tedavisi için radyoterapi tedavi görme ve ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi bağırsak iltihaplanması hastalıkları  kalın bağırsak  kanserine yakalanma riskini arttırabilir.  

Kalın bağırsak kanseri veya kolon kanseri genellikle ilk aşamalarında belirtisiz olur. Ancak geliştiği takdirde  belirtileri de beraberinde getirir.  İshal veya kabızlık, dışkı miktarının düzensiz olarak azalıp çoğalması, ince, gevşek ve sulu dışkı, makatta kanama veya dışkıda görülen kan, sancı, mide gazlanması,   dışkılamada yaşanan ağrılar ve duyulan rahatsızlıklar, tekrar tekrar dışkılama, aşırı yorgunluk ve bitkinlik, sebepsiz yere   kilo kaybı, duyarlı bağırsak sendromu veya demir eksikliği yüzünden anemi de  kalın bağırsağın gelişmesi ile ortaya çıkan belirtiler olabilir.  Kanser vücudun diğer organlarına da bulaşmışsa  o zaman yeni bölgelerde  yeni belirtiler de ortaya çıkabilir.  Bu doğrultuda karaciğer en çok zarara maruz kalan bölgelerden sayılır.   

Kolorektal kanseri ilk aşamalarda özel bir belirtiye sahip değildir. Bu yüzden   doktorların dönemsel olarak  önerdiği testlere tabi tutulmak önemlidir. Doğal olarak kanseri ilk aşamalarda yenmek daha kolay ve daha az masraflıdır. Bu yüzden erken teşhis her türlü kanser için büyük bir avantajdır.   Bu çerçevede doktorlar  fiziksel muayenenin ardından  kişinin sağlık geçmişini inceleyip kalın bağırsak kanserinin olup olmadığını incelemek için  genellikle kolonoskopi veya  baryum enemanın ardından çekilen röntgen yöntemine baş vururlar.  

Kalın bağırsakta polipler görüldüğü takdirde  bu poliplerden örnek doku alınarak biyopsi için patolojistlere gönderilir.  Esnek sigmoidoskopi ismi verilen benzer bir yöntemde ise  kolorektal bölümünün küçük bir parçası incelenir.  Bu yöntemler uygulanabildiği takdirde artık total kolonoskopiye ihtiyaç kalmayacaktır. 

Örnek dokunun incelenmesi sonucu kalın bağırsak kanseri teşhisi koyulursa  doktorlar emin olmak için göğüs röntgeni, akciğerlerin, karın ve karaciğerin ultrasonunun çekilmesini de önerebilir.   Bu doğrultuda kanserin hangi aşamada olduğu belirlenmeye çalışılır. Ayrıca  kimi kanserli hücreler tarafından salınan  maddenin teşhisi için  karsinoembriyonik antijen(CEA) testi yapılır.  Bu testin ardından doktor kanserin hangi aşamada olduğunu, tümörlerin boyutlarını, yan lenfatik düğümleri ve organları ne kadar etkilediğini belirler. 

Kalın bağırsak kanserinin tedavisi ise kanserin türüne ve hangi aşamada olduğuna, hastanın yaşına, sağlık durumuna ve diğer özelliklerine bağlıdır.  Kalın bağırsak kanseri  tedavisinin en yaygın tedavi şekli ise cerrahi, kemoterapi ve radyoterapidir.  Kalın bağırsağın bir kısmının kaldırılmasına yol açan ameliyata kolektomi isimi verilir.  Cerrahlar bu ameliyat şeklinde  kanserli hücrelerin yer aldığı bağırsağın bir kısmını etrafındaki bir kısım ile beraber kaldırırlar.  Kolorektal kanseri sorunu yaşayanlar için cerrahi demek  onların kolestomi ameliyatları yapmaları demektir.  

Kolestomi ameliyatı olanların dışkılamaları için  genellikle  karınlarına stoma diye bir boru yerleştirilir. Bu da onların geçici olarak dışkılama sorununu çözer.  Bu cerrahi türünde genel olarak kanserli hücrelerin etrafındaki lenf düğümleri de kaldırılır.  Kolonun sağlıklı bölümü ise tekrar anüse veya başka bir keseye bağlanır. Bu da kolektomiye bağlıdır. 

Kimi lokal ve küçük kanser türlerini  endoskopik yöntemi ile tedavi etmek mümkün.  Karında birkaç yarığın oluşturulması ile yapılan laparoskopi cerrahi de   daha  büyük poliplerin kaldırılması için uygun bir seçenek olabilir.  Gelişmiş kanser türlerinde ise  hastanın belirtileri ve acısının azaltılması için  sakinleştirici cerrahiler yapılabilir.  Bu cerrahiden güdülen hedef   kalın bağırsakta her türlü tıkanıklığı gidermek ve acıyı, kanamayı veya kanserin diğer etkilerini yönetmektir.     

İrritabl bağırsak sendromu (IBS), hassas bağırsak sendromu ya da spastik kolon adı ile de bilinen hastalık, karın ağrısı ve dışkılamada yaşanan sorunların beraber yaşandığı durumdur.   Bu hastalık aslında  ciddi bir sağlık sorunu sayılmaz ve bağırsak sorunları, ülseratif kolit, Crohn hastalığı veya kalın bağırsak kanserini tetiklemez.  Ancak  hassas bağırsak sendromu   hayat tarzınızı etkileyebilen uzun vadeli bir sorundur.      

Hassas  bağırsak sendromu   sorunu yaşayanların derste devamsızlık ve iş ortamında da izin sayıları  iyice artar ve  artık günlük aktivitelerden iyice uzaklaşırlar.   Kimi kişilerde ise zorunlu olarak meslek değiştirmeye yol açar.  Bu hastalık  hastayı evde çalışmak zorunda bırakabilir. Ya da çalışma saatlerini değiştirmesine veya hatta istifa etmesine de yol açabilir. 

Hassas bağırsak sendromu  çok yaygın bir sorundur.  Bayanlar ise genellikle erkeklerin iki katı bu sorunu yaşarlar.  Genellikle de 45 yaş altında bu sorun görülür.  Bu hastalığın tam nedeni belli değil ve teşhisi için de özel bir test söz konusu değildir.   Sindirim sistemi uzmanı daha fazla detayı incelemek için dışkı testi, kan tahlili ve röntgen tavsiyesinde bulunabilir.  Doktorlar  kolonoskopi veya sigmoidoskopiye de baş vurabilirler.  Hassas bağırsak sendromu yaşayanların çoğu hastalıklarının belirtilerini  beslenme tarzları, stres yönetimi, probiyotikler ve ilaçların alınması ile kontrol edebilirler. 

 

Hassas  bağırsak sendromu  yaşayanlar genellikle yemek yedikten sonra  sık sık  ishal, kabızlık, peş peşe gelen ishal ve kabızlık, karın bölgesi ağrıları ve kasılmaları yaşarlar.   Bu sorunlar ise bağırsağı zor durumda bıraksa da bir süre sonra iyileşir.  Bu hastaların mideleri genellikle gazlanır, dışkıları şekil değiştirir.  Stres ise  bu belirtileri şiddetlendirebilir. 

Hassas bağırsak sendromuna teşhis koymak için özel bir test söz konusu değildir. Ancak doktorlar  laktoz ve özel besin maddeler, tansiyonlar ilaçlar, demir ve anti asitlere karşı hassasiyeti ölçmek için testler önerebilir.     Bu çerçevede özellikle de ülserativ kolit ve Crohn hastalığı testleri yaptırılabilir.   

Hassas bağırsak sendromu yaşayanların sağlık durumlarının daha iyi bir seviyeye taşınması için yardımlar yapılabilir. Ancak  genel bir tedavi yöntemi söz konusu değildir.  Doktor ve hasta, hastalığın belirtilerini yönetmek ve  uygun tedavi programını bulmak için  işbirliği yapmalılar.  Genellikle de hastanın beslenme şeklini değiştirmesi ve faaliyetlerini de yönetmesi ile hassas bağırsak sendromu zaman içerisinde tedavi edilebilir.  

Sp21   

Kafein içeren ürünler tüketmemek, bol sebze ve meyve, kepekli tahıllar ve çekirdekler tüketmek, yeterli miktarda su içmek,  tütün ürünleri tüketmemek, stresin yönetilmesi, süt veya peynir tüketiminin azaltılması, daha fazla az miktarlı öğünler tüketmek de bu hastalığa iyi gelir.   Son olarak da hangi besin maddelerine bağırsağınızın duyarlı olup olmadığını öğrenmek için yediğiniz içtiğiniz her şeyi not edin.