Ocak 01, 2021 13:19 Europe/Istanbul
  • Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri

Bugün yine her hafta olduğu gibi Orta Asya ve Kafkasya bölgesinin geçen haftaki en önemli gelişmelerini gözden geçireceğiz.

Bültenimizi geçen hafta Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinde en çok tartışılan dağlık Karabağ ekseninde yaşanan önemli gelişmelerin ana başlıkları ile açıyoruz.

  • Ermenistan halkının Karabağ barış anlaşmasına muhalefetini sürdürmesi,
  • Başbakan Paşinyan’a yönelik istifa baskılarının artması,
  • Ermeni terör çetelerinin Azeri askerlere saldırmaları,

Geçen hafta orta Asya ve Kafkasya bölgesinin en önemli bazı gelişmeleriydi.

Geçen hafta aslında hem orta Asya ve hem Kafkasya bölgesinde önemli gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerin her biri kuşkusuz bu bölgelerin geleceğinde etkili rol ifa edecektir. Ama yine de Güney Kafkasya bölgesinde yaşanan gelişmelerin daha sıcak olduğu anlaşılıyor.

Güney Kafkasya bölgesinde Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında Rusya’nın ara buluculuğu ile dağlık Karabağ savaşını sonlandıran on maddelik anlaşmanın imzalanmasına karşın, Ermenistan halkı söz konusu anlaşmaya karşı çıkmaya devam ediyor. gözlemciler Ermeni politikacıların, siyasi parti liderleri ve Ermeni halkının barış anlaşmasına karşı çıkmalarının sebebini, anlaşmanın sessiz sedasız imzalanmasına bağlıyor.

Gerçekte Ermenistan anayasasının bu ülkenin başbakanına verdiği yetkileri kullanan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Azerbaycan Cumhuriyeti ile barış anlaşmasını imzalarken Ermenistan devletinde herhangi bir yetkili ile danışmadan bu önemli anlaşmayı imzaladı. Ancak anlaşma imzalandıktan sonra Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan yaptığı açıklamada, Karabağ barış anlaşmasının imzalandığı ile ilgili haberi Ermenistan medyasından öğrendiğini belirtti.

Görünen o ki Paşinyan’ın bu hareketi Ermenistan’da siyasileri, parti liderlerini ve halkı çileden çıkardı. Üstelik söz konusu barış anlaşmasında Ermenistan Azerbaycan Cumhuriyeti’ne yönelik tüm baskı araçlarını da kaybetti. Gerçekte Erivan yönetimi bundan önce Bakü yönetimine baskı yapmak üzere kullandığı tüm imkanlarını Azerbaycan Cumhuriyeti’ne teslim etti. Oysa bundan önce Erivan yönetimi elinde tuttuğu Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dört beş ilçesini Bakü yönetimine geri vererek hem bölgede ve hem uluslararası platformlarda kendisine daha iyi bir itibar kazanabilirdi. Bir başka ifade ile Ermenistan savaşmadan da hem kendi onurunu koruyabilir, hem de uluslararası camianın desteğini kazanabilirdi.

Oysa şimdi Ermenistan yönetimi hem son savaş yüzünden milyarlarca dolarlık hasara uğradı, hem bölgede ve dünyada barışçıl imajını kaybetti, hem de şimdi her gün Ermeni halkın itirazları ile baş etmesi gerekiyor.

Öte yandan şu gerçeği de unutmamak gerekir ki, bundan önce dağlık Karabağ’ın 130 bin nüfusu Amerika ve Fransa gibi bazı Batılı devletlerin yardımları ile kendileri için bağımsız bir kimlik ve uyruk yaratmıştı, fakat şimdi ve bundan böyle Azerbaycan Cumhuriyeti kimliğini ve pasaportunu taşımaları ve bu yeni kimlikleri ile seyahat etmeleri gerekiyor. Kuşkusuz bu durumu hazmetmek, Karabağ’ın Ermeni halkı için ciddi bir sıkıntı olacaktır. Bir başka ifade ile imzalanan barış anlaşması iki komşu ülkede yaşayan insanların huzurunu da kaçırdığı ve onları beklenmedik sorunlarla karşı karşıya getirdiği anlaşılıyor.

Her halükarda dağlık Karabağ barış anlaşması imzalandığı ilk günden itibaren Ermenistan halkı ve siyaset çevreleri bu anlaşmaya şiddetle karşı çıkmaya başladı. Bu bağlamda Ermenistan halkı bundan önce iki hafta boyunca düzenledikleri protesto eylemleri ile Nisan 2018’de iktidarın başına getirdikleri Başbakan Nikol Paşinyan gibi genç ve deneyimsiz bir politikacıyı iktidarın başından indirmek için 9 Kasım 2020’den itibaren sokaklara dökülerek eylem yapmaya başladı.

Öte yandan dağlık Karabağ konusunda tüm umutlarını ve arzularını bir günde yitiren Ermenistan halkının şimdi kaybettikleri topraklarda terör ve suikast estirmeye başladığı gözleniyor. Gerçi söz konusu terör ve suikast olayları Ermeni milis çetelerce yapıldığı da bilinen bir gerçektir; ama yine de Ermenistan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti’ne iade ettiği topraklarda Azeri askerlere yönelik saldırılar bu kez Azeri tarafın Ermeni tarafa karşı şiddet uygulamasını tetikleyebileceğinden söz ediliyor.

Azerbaycan Cumhuriyeti’nin seçkin uzmanlarından ve üniversite öğretim üyesi Zerdüşt Alizade Ermenilerin Azeri askerlere karşı terör saldırılarından sorumlu olduklarını belirterek şöyle diyor:

Azerbaycan Cumhuriyeti halkı barbarların ve vahşi kabilelerin dönemine ait olan toplu sorumluluk kavramından kurtulmaları gerekiyor. Hiç bir millet ve hiç bir toplum, o millete ve o topluma mensup olan teröristlerin ve canilerin işlediği cinayetlerden topluca sorumlu tutulamaz. Bizim aramızda da cinayet işleyen ve kafa kulak kesenler var. Peki acaba bu yüzden biz Azeriler bu cinayetlerin yüzünden topluca sorumlu tutuluyor muyuz? Ermeni halkı da bu millete mensup olan teröristlerin ve canilerin yüzünden topluca sorumlu tutulamaz.

Dağlık Karabağ anlaşması 9 Kasım 2020’de Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasında imzalandıktan sonra şimdiye kadar çok sayıda Azeri asker ve komutan kimliği belirsiz kişilerin suikastlarına hedef oluyor. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin lideri İlham Aliyev başta olmak üzere Azeri üst düzey politikacılar ve komutanlar bu acı hadiselere sert tepki gösteriyor. Kuşkusuz bu suikast olaylarında dağlık Karabağ bölgesinde bazı radikal milis örgütler veya Ermenistan’da bazı radikal hareketler baş sanık konumundadır. Nitekim işgal altında bulunan ve şimdi Azerbaycan Cumhuriyeti tarafından geri alınan topraklarda Azeri askerlere saldıranlar da bu kesimdendir.

Her halükarda şimdi Azerbaycan Cumhuriyeti yetkilileri bu tür suikast olaylarına gösterdikleri tepkide, suikastları düzenleyenleri misilleme yapmakla tehdit ediyorlar. Hatta Bakü yetkililerinin açıklamalarından Azerbaycan Cumhuriyeti ordusu yeniden Ermenistan’a saldıracağı algısı oluşmaya başlamıştı. Ancak Rusya lideri Vladimir Putin bu tepkilere gösterdiği tepkide, ülkesi Ermenistan ile imzaladığı ikili anlaşmalara göre bu ülkenin içinde ve sınırları boyunca düzen ve güvenliği korumakla yükümlü olduğunu belirtti.

Etiketler