Esma-ül Hüsna – 70
Her biri yüce Allah’ın özelliklerinden birine işaret eden Esma-ül Hüsnâ’dan bugün sizlere, suçluları adâleti ile hak ettikleri ve müstehak oldukları cezaya çarptıran, zalimlerin cezasını veren, اَلْمُنْتَقِمُ el-Müntekim ism-i şerifi hakkında bazı bilgiler aktaracağız. İntikam ve "nkm" kökünden türetilen kelimeler Kur'an-i Kerim'de 17 kez geçmektedir, bunlardan 4'ünde, Allah Teâla kendini " zû-ntikâm" şeklinde tanıtıyor.
Değerli dinleyiciler hatırlanacağı üzere geçen sohbetlerimizde Esma-ül Hüsnâ'nın, cemali ve celali olarak iki gruba ayrıldığını defalarca belirttik. Cemali ism-i şerifler, Allah'ın rahmet, lütuf ve sevgisinin dalga dalga yayıldığı ve insanı kendine cezbederken aşk, ünsiyet ve sevgiye sebep olduğunu gösteriyor. Bunlardan Refik, Şefik, Latif gibi isimlere değinebiliriz. Bunların tam tersi olan celali isimlerde ise Allah'ın kahır, galebe ve sultasını görebiliriz, tıpkı Kahhar, Müntekim vb.
Fakat celali isimler de cemali isimlerde olduğu gibi kendine özel güzelliğe sahiptir, Allah'ın azameti, kahhar olması ve her yerin O'nun sultası altında olmasını yansıtır. Mümin insan cemali isimleri tanıyıp kavramakla Allah'ın rahmetine umut bağladığı gibi celali isimlerle de İlahi azamet ve büyüklüğünü tanımakla da korkar ve endişeye kapılır; bu yüzden Allah'ın rızasını kazanarak kendini O'nun intikam ve gazabından korumaya ve uzaklaştırmaya çalışır.
Kıymetli dostlar bugün celali Esma-ül Hüsnâ'dan Allah'ın kahrını gösteren ve ağır intikamı ve sonucunu belirleyen el-Müntekim ism-i şerif hakkında konuşacağız.
El-Müntekim ism-i şerif, cezalndıran anlamında olan "nkm" kökünden türetilen kelimeler Kur'an-i Kerim'de 17 kez geçmektedir, bunlardan 4'ünde, Allah Teâla kendini " zû-ntikâm" şeklinde tanıtıyor.
Allah Teâla Kur'an-i Kerim'in Âl-i İmran suresinin 3.ayeti, Maide suresinin 95. ayeti ve İbrahim suresinin 47. ayetinde şöyle buyuruyor:
اللّهُ عَزِیزٌ ذُو انتِقَامٍ
..Allah Üstün ve Güçlü olandır, intikam sahibidir.
Ayrıca Zumer suresinin 37. ayetinde de şöyle okuyoruz:
... اللّهُ بعَزِیزٌ ذِی انتِقَامٍ
Allah İntikam sahibi, Güçlü ve Üstün olan değil midir?
Başka bir ifade ile her 4 ayette " zû-ntikâm" ismi, "Aziz" isminin yanında gelmiştir. Kur'an-i Kerim müfessirlerine göre söz konusu iki ismin yan yana gelmesi ise her zaman üstün olabilen ve üstün olma gücüne sahip olan fakat aynı zamanda intikam alabilen anlamındadır.
İntikam almak her zaman insanlar arasında var olan yaşamın temellerindedir, öyle ki hatta hayvanlarda bile intikamı andıran bazı hareketler görülmektedir. İnsanı intikama zorlayan ise her zaman aynı değildir, aksine kişisel intikamların sebebi ise insanın kendini memnun etme ve gönlünü rahatlamaktır. Başka bir ifade ile bir çok durumda intikam akıllı olmaktan ziyade duygusal bir olaydır. Tabi ki intikam bazen de toplumun intikamıdır ki bunun sebebi akılcılıktır.
Söz konusu intikam ise sosyal düzenin bozulmasını önlemek ve tehlikelerden koruyarak kaosu önlemek içindir. Zira bu intikam olmazsa, suçlular işledikleri suçlarından yargılanmazsa toplumun güvenliği, huzuru ve sağlığı tehlikeye girer.
Bu yüzden Kur'an-i Kerim'de ne zaman Allah'ın intikamından söz edilirse, maksat ilahi dinin hukuku ve semavi şeriatın ihlal edilmesi nedeni ile gerçekleşen intikamdır. Üstelik bir çok durumda mazlumun hakkını zalimden almak içindir.
Allah Teâla Hicr suresinin 9. ayetinde şöyle buyuruyor:
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّکْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Şüphe yok ki Kur'an'ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız.
Diğer yandan da Rum suresinin 47. ayetinde şöyle buyuruyor:
وَکَانَ حَقًّا عَلَیْنَا نَصْرُ الْمُؤْمِن۪ینَ
Mü'minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.
Bu yüzden yüce Allah bizzat insanlık toplumunun haklarının koruyucusudur.
Bu yüzden ne zaman ki bir kavim veya toplum tuğyan ve isyan edip, hiçbir kurala boyun eğmez, dinin temelini yok etmek ve insanlık toplumunun yapısını dağıtmak isterse, ilahi intikam için ortam hazırlanır. Bu yüzden insanların çektiği azap, her zaman Allah rahmetinin nazil olmasına engel olan günahlar ve suçlardan dolayıdır.
Allah Teâlâ, suçluları hemen cezalandırmaz. Onları çeşitli yollarla uyarır. Yanlış davranışından dönmesi için kendisine fırsat ve yeterli zaman verir. Tövbe etmeyenleri cezalandırır. Fakat bu cezalandırma kendisi için değildir; zulüm ve gadre uğrayanlar içindir. Allah, dostlarından değil, düşmanlarından intikam alır.
Burada unutulmaması gereken ise Allah Teâlâ’nın kıyamette kafirler ve suçlulara uhrevi azap ve intikamının sosyal intikam olmamasıdır. Zira daha önce de belirttiğimiz gibi sosyal intikam, dünyada sosyal düzenin bozulmasını önlemek ve tehlikelerden koruyarak kaosu önlemek içindir. Fakat ahret dünyasında, başkalarının haklarına tecavüz ederek kaos oluşturabilecek kimse yok bu yüzden sosyal anlamda intikamın anlamı doğru değildir.
Allah’ın kıyamet günündeki intikamı ise insanların bu dünyadaki davranışları ve çalışmalarının ahrette gerçek yüzü ve hakikatinin ortaya çıkmasındandır. Zira Allah adildir ve O'nun adaleti ise tüm kötüleri yaptıkları nedeni ile cezalandırmalı; Allah’ın günahkarlardan intikam aldığını söylemek aslında mecazi bir yorumdur. Zira temel, Allah’ın rahmetidir ve Allah’ın rahmetinin şemsiyesinden kendi iradesi ile çıkan ise kendini azap ve zorluğa duçar eder.
Bildiğiniz gibi ahret hayatı, bizim bu dünyadaki yaptıklarımızın sonucudur; bu yüzde ilahi intikam olarak söz edilen ise, insanın günahlarının tekrarlanması sonucu oluşan çirkin davranışların nefret uyandıran görüntüsüdür. Aslında kıyamet gününde her insan dünyada kazandığı kişiliğine layık olarak, kendi davranışlarının somut haline gelir. Örneğin kibirli insanların ahrette karınca gibi tanınacakları söylenir zira bu insanlar bu dünyada diğerlerine karşı kibirli davranıyorlar, bu yüzden ahret dünyasında çok alçak ve hakir olarak mahşur olacaklar.
Yüce Allah’ın Müntekim ism-i şerifinin mazharı olanlar, Allah’ın düşmanlarından intikam almalıdır. Fakat insanın bizzat içindeki nefsinden daha düşman olan kim olabilir ki?! Bu yüzden bir insan ne zaman günaha yaklaşır veya bir ibadetten uzaklaşırsa, nefsinden hemen intikam almalıdır. Bu düşmanı ne zaman ki esir ederse, diğer kullar arasında Allah’ın meşru kuralları ve hadlerini uygulayabilir.
Esma-ül Hüsnâ’nın tezahür ettiği mükemmel insan, el-Müntekim ism-i şerifin gerçek örneği olabilir. Resul Ekrem’in -saa- Gadir-i Hum hutbesinde son ilahi veliy, İmam Mehdi’yi -as- anlatırken şöyle buyuruyor:
« ... الا انّه المنتقم من الظالمین الا انّه مدرک کل ثار لاولیاء اللّه عز و جل
… Biliniz ki o, zalimlerden intikam alandır… o Allah’ın tüm salih kullarının hâksiz yere akıtılan kanının intikamını alır
Bu yüzden hz. Veliyy-i Asr -as- Müntekim olarak zuhur eder, böylece tarihteki tüm zulümlerin intikamını cebbarlardan alır ve adil evrensel hükümeti, salihlerin yardımı ile kurar.
Değerli dinleyiciler bugün de sizlerle, İmam Seccad’ın -as- Sahifeyi Seccadiye kitabından 14. Duanın bir bölümü ile vedalaşmak istiyoruz. Hep birlikte ellerimizi göğe doğru açarak şöyle diyoruz:
اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ وَفِّقْنِی لِقَبُولِ مَا قَضَیتَ لِی وَ عَلَی وَ رَضِّنِی بِمَا أَخَذْتَ لِی وَ مِنِّی، وَ اهْدِنِی لِلَّتِی هِی أَقْوَمُ، وَ اسْتَعْمِلْنِی بِمَا هُوَ أَسْلَمُ.اللَّهُمَّ وَ إِنْ کانَتِ الْخِیرَةُ لِی عِنْدَک فِی تَأْخِیرِ الْأَخْذِ لِی وَ تَرْک الِانْتِقَامِ مِمَّنْ ظَلَمَنِی إِلَی یوْمِ الْفَصْلِ وَ مَجْمَعِ الْخَصْمِ فَصَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ أَیدْنِی مِنْک بِنِیةٍ صَادِقَةٍ وَ صَبْرٍ دَائِمٍ وَ أَعِذْنِی مِنْ سُوءِ الرَّغْبَةِ وَ هَلَعِ أَهْلِ الْحِرْصِ، وَ صَوِّرْ فِی قَلْبِی مِثَالَ مَا ادَّخَرْتَ لِی مِنْ ثَوَابِک، وَ أَعْدَدْتَ لِخَصْمِی مِنْ جَزَائِک وَ عِقَابِک، وَ اجْعَلْ ذَلِک سَبَباً لِقَنَاعَتِی بِمَا قَضَیتَ، وَ ثِقَتِی بِمَا تَخَیرْتَ آمِینَ رَبَّ الْعَالَمِینَ، إِنَّک ذُو الْفَضْلِ الْعَظِیمِ، وَ أَنْتَ عَلی کلِّ شَیءٍ قَدِیرٌ.
“ Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle. Beni yararıma ve zararıma olan hükmü kabul etmeye muvaffak et. Beni, bana verdiğine de benden aldığına da razı kıl. Bana en doğru olanı göster ve (hiçbir tehlikesi olmayan) en salim işe ata.
Allah’ım! Şayet bana zulmeden adamdan hakkımı ve intikamımı almayı, hasımların bir araya getirilip aralarında kesin hüküm verileceği güne (kıyamete) ertelemeyi benim için seçmiş isen, o zaman Muhammed ve âline salat eyle ve samimi bir azim ve sürekli bir sabırla bana yardım et; kötü arzulardan, tamah ehlinin ihtirasından beni uzak tut; (ahirette) benim için biriktirdiğin sevabı, düşmanım için hazırladığın azabı gönlümde canlandır; bunu hükmettiğinle yetinmeme, seçtiğine güvenmeme sebep kıl. Âmin, ya Rabbe’l-âlemin. Hiç kuşkusuz sen, büyük lütuf sahibisin ve sen her şeye kadirsin.”
Esen kalın./012