Temmuz 04, 2021 13:29 Europe/Istanbul

Gâfir suresinin 7 ila 9. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Gâfir suresinin 7. ayeti:

 

الَّذِینَ یَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ یُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَیُؤْمِنُونَ بِهِ وَیَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذِینَ آَمَنُوا رَبَّنَا وَسِعْتَ کُلَّ شَیْءٍ رَحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذِینَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِیلَکَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِیمِ (40:7)

Yani:

Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru! (derler).

Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre melekler yüce Allah’ın yarattığı varlık aleminin işgüzarlarıdır ve birçok konuda Allah teala ile insanların arasında arabuluculuk ederler. Bu ayet de meleklerle insanların arasındaki irtibatın bir başka boyutuna işaret ederek şöyle buyurmakta:

Varlık alemini tedbir eden merkezde, yani ilahi Arş’ta bulunan melekler, kendileri yüce Allah’a hamd ve tesbih etmenin yanında iman ehli olan insanlar için de dua ederek haklarında mağfiret talebinde bulunurlar. Melekler yüce Allah’a hitaben şöyle arz eder: Ey yüce Rabbimiz sen bir yandan kullarının hatalarının bilincindesin ve öbür yandan rahmetin geniş ve kapsamlıdır. O zaman tevbe edenlerin hatalarını bağışla ve cehennem azabına düşmelerine müsaade etme.

Gerçekte bu ayet müminlere, ilahi Arş’ı taşıyan ve gaybi alemin en güçlü mahlukları olan meleklerin onların hamileri olduğunu müjdeliyor. Bu melekler sürekli yüce Allah katına dua ediyor ve alemleri yaratan Allah’tan mümin kullarını bağışlamasını ve onları sonsuz rahmetlerinden yararlandırmasını ve hatalarına göz yumarak cehennem azabından korumasını niyaz ediyor. Bu melekler yüce Allah’tan mümin kullar için bu dünyada ve ahiret aleminde başarı dileğinde bulunuyor, ki bu da mümin kullar için en büyük moral kaynağı sayılıyor.

Her insan varlık alemi sadece fani dünya ile sınırlı olmadığını ve bundan başka iman ehli olanları koruyan ve destekleyen gaybi bir gücün varlığını hissetmeye başladığı zaman, içi acılar, zorluklar ve tehlikelerle dolu olan bu dünyada kendini yalnız hissetmez ve onu koruyan güçlü bir dayanağı olduğunu anlamaya başlar. Bu duygu ise insanda umut, neşe ve Allah yolunda direnme gücü oluşturur.

Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.

1 – İlahi katta bulunan meleklerin mümin kullar için rahmet ve mağfiret talebinde bulunması ve mümin kulları desteklemesi umut verici bir durumdu. Kuşkusuz bu duygu aynı zamanda ilahi dine inanan insanlarda moral kaynağı da olur.

2 – Başkaları için dua etmek, güzel bir değer ve seçkin bir adettir. Biz de meleklerden başkalarının hakkında hayırlı dualarda bulunmayı ve Allah’ın kullarına iyilik ve güzellik dileğinde bulunmalıyız.

3 – İnsanların yüce Allah ve melekleri ile irtibat ipi, iman ve salih ameldir. Eğer bu ip güçlü ve sağlam olursa, insanı dünya ahiret düşmekten ve helak olmaktan kurtarır.

 

Gâfir suresinin 8 ve 9. ayetleri:

رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِی وَعَدْتَهُمْ وَمَنْ صَلَحَ مِنْ آَبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّیَّاتِهِمْ إِنَّکَ أَنْتَ الْعَزِیزُ الْحَکِیمُ (40:8)

وَقِهِمُ السَّیِّئَاتِ وَمَنْ تَقِ السَّیِّئَاتِ یَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمْتَهُ وَذَلِکَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِیمُ (40:9)

 

Yani:

Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz azîz ve hakîm olan sensin!

Bir de onları, her türlü kötülüklerden koru. O gün sen kimi kötülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine mazhar etmiş olursun. Bu en büyük kurtuluştur.

Meleklerin mümin kullar için mağfiret ve merhamet duasında bulunduklarını anlatan önceki ayetin devamında bu ayetler şöyle buyurmakta:

Melekler yüce Allah’tan mümin kullar için sadece günahlardan arındırılmalarını ve ilahi azaptan korunmalarını istemez ve aynı zamanda onlar için ebedi cennette aileleri ile birlikte kalmayı da niyaz ederler.

Kuşkusuz burada aile fertlerinden maksat, cennete girmeyi hakkeden aile fertleridir. Zira kıyamet gününde akrabalık bağları hangi türden olursa olsun, eşin, evladın, anne veya babanın mümin insanın yanında cennete girmesine vesile olamaz, zira cennete girmenin en temel şartı iman ve salih ameldir.

Ancak burada bir umut da söz konusudur, şöyle ki eğer cennet ehli olanlar Allah tealadan anne veya babaları, eşi veya evlatları onların yanında olmalarını talep edecek olursa, Allah teala da cennete girme liyakati olan onlardan herhangi birini veya hepsini kerem ve inayeti ile bağışlayabilir ve cennette bir araya getirebilir. Bu durum ilahi izzet ve hikmetle bağdaşan bir konudur.

Bu yüzden yüce Allah Kur'an'ı Kerim ayetlerinde şu vaatte bulunuyor: Biz mümin insanların evlatlarını ve soyunu cennete ataları ile birleştiriyoruz. Kuşkusuz bu vaat, yüce Allah katında aile kurumu ve içindeki ailevi ilişkilerin değer ve önemini yansıtan bir konudur.

Ayetler daha sonra da meleklerin mümin kulların hakkındaki duaları ile devam ediyor. burada melekler iman ehli olanlar için dünya ahiret her türlü çirkinlikten ve kötülükten uzak durmalarını niyaz ediyor ve bunu yüce Allah’ın müminlere merhametinin işareti olarak tanımlıyor. Gerçekte burada esas amaç, mümin kulların gönül rahatlığı içinde ve saygılı bir şekilde cennete girmelerine zemin hazırlamaktır.

Doğal olarak kim meleklerin dualarının kapsamına girecek olursa cehennem ateşinden kurtulur ve ilahi rahmet cennetine girme hakkını kazanır ve böylece saadet ve mutluluğun en yüce derecelerine nail olur. Kuşkusuz insanlar için hiç bir şey bundan daha üstün olamaz.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

1 – Başkaları hakkında hayır duada bulunmak meleklerin ve evliyaların siyeridir. Doğru yoldan sapan ve günahlara bulaşan insanlara lanet okumak yerine onlar için yüce Allah’tan rahmet ve mağfiret dileğinde bulunmalıyız.

2 – İnsan günahtan arınmadığı müddetçe cennete girmeye hak kazanamaz.

3 – İnsanların büyük saadeti ve kurtuluşu, maddi manevi her türlü afetten arınmasına bağlıdır.