Nur’a giden yol
Gâfir suresinin 16 ila 20. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Gâfir suresinin 16 ve 17. ayetleri:
یَوْمَ هُمْ بَارِزُونَ لَا یَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَیْءٌ لِمَنِ الْمُلْکُ الْیَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ (40:16)
الْیَوْمَ تُجْزَى کُلُّ نَفْسٍ بِمَا کَسَبَتْ لَا ظُلْمَ الْیَوْمَ إِنَّ اللَّهَ سَرِیعُ الْحِسَابِ (40:17)
Yani:
O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan tek Allah'ındır.
Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çarçabuk görendir.
Geçen bölümde en son ayette Allah tealanın semavi kitaplar ve peygamberlerin aracılığı ile insanları kıyamet günü hakkında uyardığını anlatmıştık. Bu ayetler ise kıyamet gününün özelliklerini beyan ederek şöyle buyurmakta:
O günde perdeler aralanır ve her şey apaçık aşikar olur. O günde insanların amel defterleri açılır ve herkesin iç yüzü açığa çıkar, dolaysıyla hiç bir şey gizli kalmaz. Gerçekte dünyada hiç bir şey Allah’tan saklı değildir. Ancak buna rağmen bazı insanlar Allah tealadan bazı şeyleri saklayabileceklerini zannediyor, fakat kıyamet günü gelince, dünyada Allah’tan hiç bir şey gizli saklı kalmadığını ve tüm amelleri tüm detayları ile kayda alındığını anlayacaktır.
Kıyamet gününde tüm insanlar tüm varlıkları ile birlikte kıyamet sahnesine çıkar ve hiç bir şey gizli saklı kalmaz. Kuşkusuz bu sahne acayip ve ürpertici bir sahnedir.
Kıyamet gününde mutlak hakimiyet Allah’ındır. Gerçi yüce Allah bu dünyada da her şeye mutlak hakimdir, ancak bu hakimiyet kıyamet gününde apaçık zuhur ederek yepyeni bir boyut kazanır. Burada artık zalim ve asi hükümdarların sözü geçmez.
Kıyamet gününde Allah tealanın hakimiyeti, insanların hatta kendi bedenleri ve organları üzerinde hiç bir hakimiyeti olmayacak kadar geniş kapsamlıdır. Nitekim yüce Allah irade buyurduğu her anda insanların ele ayağı ve tüm organları onun aleyhine şahadette bulunur.
Kıyamet günü amellerin mükafat ve ceza günüdür ve herkes bu dünyadaki amellerinin sonucunu görecektir. Gerçekte bizim bu dünyadaki tüm amellerimiz kıyamet gününe dek kalacak şekilde ruhunuzu ve nefsimizi etkiler ve bu da kıyamet gününde mükafat veya cezamızın temelini oluşturur.
Fani dünyada zulüm çoktur ve insanlar daha fazla çıkar ve zevk uğruna birbirine zulmeder. Ancak kıyamet gününde artık hiç kimse bir başkasın zulmedemez, zira o günde mutlak hakimiyet Allah tealanındır ve Allah da asla kullarına zulmetmez. Yüce Allah herkese ameline göre mükafat veya ceza verir ve bu işlem çok hızlı gerçekleşir.
Kıyamet mahkemesinde işlemler dünyevi mahkemelerde aylar veya yıllar süren yargı sürecinden farklı olarak insanların hesabına çok hızlı bir şekilde bakılır ve herkesin kaderi çok çabuk belli olur. Bunun anlamı ise kıyamet gününde suçlulara asla mühlet verilmeyeceğidir.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Allah’tan herhangi bir şeyi saklayabileceğimizi aklımızdan bile geçirmemeliyiz. Zira kıyamet gününde tüm sırlar aşikar olur ve artık gizlemeye veya inkar etmeye mahal bırakılmaz.
2 – Kıyamet gününde hiç kimse hesap vermekten müstesna değildir. İlahi mükafat veya cezanın temeli ise, yersiz arzularımız, akrabalık bağları veya benzeri durumlar değil, bu dünyadaki amellerimizdir.
3 – Gerçi Allah teala varlık aleminin mutlak hakimidir ve hiç bir eşi veya ortağı yoktur, ancak buna karşın hiç kimseye zulmetmez.
Gâfir suresinin 18 ila 20. ayetleri:
وَأَنْذِرْهُمْ یَوْمَ الْآَزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ کَاظِمِینَ مَا لِلظَّالِمِینَ مِنْ حَمِیمٍ وَلَا شَفِیعٍ یُطَاعُ (40:18)
یَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْیُنِ وَمَا تُخْفِی الصُّدُورُ (40:19)
وَاللَّهُ یَقْضِی بِالْحَقِّ وَالَّذِینَ یَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ لَا یَقْضُونَ بِشَیْءٍ إِنَّ اللَّهَ هُوَ السَّمِیعُ الْبَصِیرُ (40:20)
Yani:
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.
Allah, adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise, hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, hakkıyla işiten ve görendir.
Kıyamet gününün vasfının devamında bu ayetler şöyle buyurmakta:
Zannetmeyin ki kıyamet günü çok uzaktır ve buna göre istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Şunu bilin ki kıyamet günü yakındır ve hepiniz amellerinizin hesabını vermelisiniz. Kıyamet günü, insanların yüreği ağzına geldiği ve kalbi ızdıraptan yerinden koparak boğazından çıkacak gibi olan gündür. Bu tabir kıyamet gününün ağırlığını ve zorluğunu ve insanların üzerinde oluşturduğu baskıyı en iyi şekilde ifade eden bir tabirdir.
Evet, kıyamet gününde insanlar başkalarının önünde rezil olmak ve ilahi titiz hesapla azaba düşmek korkusu ile hiç bir ifade ile anlatılamayan bir korku ve ızdıraba kapılır. O günde insanların kalbi acı ve esefle dolup taşar, fakat dilleri adeta kilitlenmiş olur ve yüreklerini saran acıyı anlatarak bir nebze olsun rahatlayamazlar. Zira orası ilahi adalet mahkemesidir ve hiç kimse nara atarak ve feryat ederek rahatlamaya hakkı yoktur.
O zorlu şartlarda herkes eşi dostu ve nüfuz sahibi tanıdıklarından ona yardım etmeyi umar. Ancak Kur'an'ı Kerim şöyle buyurur: Orada bu durumda ona yardım edecek veya en azından teselli edecek hiç bir dost veya şafaatçı yoktur. Zira o günde herkes kendi amelinin sorumluluğu altındadır ve kimse başka kimseye yardımcı olamaz.
Ayetler ilahi geniş ilim ve hikmete işaret ederek şöyle buyurmakta:
Hani başkaları sizin bakışlarınızı fark edemediği ve siz haksız yere baktığınız ve kimse sizi fark etmediğini zannettiğiniz yerde Allah teala vardı ve sizin bakışınızın ihanetinden haberdardı. Nitekim Allah sizin batınınızdan da haberdardı ve kirli niyetinizi biliyordu.
Kuşkusuz gözün ihaneti türlü şekillerde olabilir. Namahrem kadınlara bakmak veya başkalarına alaylı ve aşağılayıcı biçimde bakmak, gözün ihanet örneklerinden sayılır. Kuşkusuz eğer insan kıyamet gününe ve bu günde hesap vermesi gerektiğine inanırsa, öyle ki hatta bakışları ve düşünce ve niyetleri bile mercek altında olduğuna inanırsa, o zaman doğru davranır ve içindeki takva en iyi derecede gelişir.
Evet, kuşkusuz gözlerin gizli bakışları ve yüreklerde yer alan sırları bilen yüce Allah kıyamet gününde insanların amelleri hakkında yargıda bulunarak hükmedecektir. Kıyamet gününde hükmetmek Allah’a özeldir ve Allah’tan başka hiç kimse hükmedemez. Nitekim Allah’tan başkası O’nun ilmine sahip olmadığından asla O’nun gibi hükmedemez ve hükmettiği takdirde de zulm etmiş ve hakları çiğnemiş olur.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kıyamet gününün kapısı olan ölüm çok yakındır; onu uzak sanmayalım ve kendimizi o gün için hazırlayalım.
2 – Kıyamet mahkemesinin korku ve ızdırabı bir yandan ve geçmişteki amellerin hasreti öbür yandan günahkar insanları çok zor durumda bırakır, fakat bunu beyan etmeye veya haykırmaya gücü yetmez.
3 – Kıyamet günü, suçluların yalnız kaldığı gündür. O günde en yakın dostları ve nüfuz sahibi tanıdıkları onlar için hiç bir şey yapamaz ve esasen kimse başkasını düşünmez.
4 – Allah tealanın bizim iç niyetlerimizden ve saiklerimizden haberdar olduğuna inanmak, insanı zulmetmek ve günah işlemek ve kötü amellerden sakındırır ve bu inanç insanın davranışlarını kontrol etmesi için en iyi etkenlerden biridir.