Temmuz 31, 2021 13:44 Europe/Istanbul

Gâfir suresinin 48 ila 52. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Gâfir suresinin 48 ila 50. ayetleri:

 

قَالَ الَّذِینَ اسْتَکْبَرُوا إِنَّا کُلٌّ فِیهَا إِنَّ اللَّهَ قَدْ حَکَمَ بَیْنَ الْعِبَادِ (40:48)

وَقَالَ الَّذِینَ فِی النَّارِ لِخَزَنَةِ جَهَنَّمَ ادْعُوا رَبَّکُمْ یُخَفِّفْ عَنَّا یَوْمًا مِنَ الْعَذَابِ (40:49)

قَالُوا أَوَلَمْ تَکُ تَأْتِیکُمْ رُسُلُکُمْ بِالْبَیِّنَاتِ قَالُوا بَلَى قَالُوا فَادْعُوا وَمَا دُعَاءُ الْکَافِرِینَ إِلَّا فِی ضَلَالٍ (40:50)

 

Yani:

O büyüklük taslayanlar ise: Doğrusu hepimiz bunun içindeyiz. Şüphe yok ki Allah kulları arasında vereceği hükmü verdi, derler.

Ateşte bulunanlar cehennem bekçilerine: Rabbinize dua edin, bizden, bir gün olsun azabı hafifletsin! Diyecekler.

(Bekçiler:) Size peygamberleriniz açık açık deliller getirmediler mi? derler. Onlar da: Getirdiler, cevabını verirler. (Bekçiler ise): O halde kendiniz yalvarın, derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.

 

Geçen bölümde küfür ve şirk elebaşıları onları izleyenlerle cehennemde birbiriyle tartışmaya başladığından söz etmiştik. Küfür ve şirk elebaşılarını izleyenler onları cehenneme düştükleri için sorumlu tutar ve bu durumdan kurtulmak için onlardan yardım talebinde bulunur.

Bu ayetler ise şöyle buyurmakta: İzleyenlerinin talebine verecek cevabı olmayan küfür ve şirk elebaşıları onlara şöyle der: Hepimiz ortak kaderi paylaşıyoruz; hepimiz cehennem ateşine düştük, zira Allah kulları arasında hükmetti ve O’nun hükmü gereği hepimiz buradayız. Biz eğer bir kurtuluş yolu bulabilseydik, sizi düşünmekten ziyade öncelikle kendimizi kurtarmaya çalışırdık, oysa şimdi görüyorsunuz, eliminden hiç bir şey gelmiyor.

Küfür ve şirk elebaşılarını izleyenler büyüklerinden umudu kesince, bu kez cehennem bekçilerine yalvarmaya başlar ve onlardan hiç olmazsa bir gün azap vermeyi kesmelerini, böylece biraz dinleme fırsatı vermelerini talep eder. Ancak cehennem bekçileri onlara şöyle karşılık verir: Nedan müstekbirleri izlemek yerine ilahi peygamberleri izlemediniz? Yoksa onlar size açık delil getirmediler mi, hepinize hücceti tamamlamadılar mı?

Cehenneme düşen suçlular şu itirafta bulunur: Evet, peygamberler geldiler, onların mesajını da duyduk, ama kabul etmedik ve onlara kafir olduk. Bunun üzerine cehennemde görevli ilahi melekler şöyle der: O zaman kendiniz suçlusunuz, madem öyle, bugün yaptığınız itiraf ve ikrar ve geçmişten pişman olmak size hiç faydası olmaz ve her ne kadar Allah’a seslenirseniz seslenin, talebiniz icabet görmez ve cezanızda da hiç bir indirim söz konusu olmaz.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Dünyada kibir ve bencilliğe kapılan ve Hak karşısında boyun eğmeyenler kıyamet gününde hiç bir kurtuluşu olmayan zillete ve cehennem azabına çarpılır.

2 – İnsanların arasında doğru ve adil hüküm vermek Allah’ın işidir. Bilmedik yerde başkaları hakkında yargıda bulunmamalıyız.

3 – Cehennem azabı durmak bilmeyen, hafifletilmeyen azaptır. Dünya yaşadığımız sürece tevbe fırsatını değerlendirmeli ve ahiret azabından kurtulmalıyız.

4 – Cehenneme kafir ve kötü insanlar, cehennem bekçilerine sığınarak onlara yalvaracak kadar ağır şekilde cezelandırılır, gerçi bu yalvarışlar hiç bir sonucu olmaz.

5 – İlahi sünnet gereği, birine hüccet tamamlanmadığı takdirde ceza verilmez.

 

Gâfir suresinin 51 ve 52. ayetleri:

 

إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِینَ آَمَنُوا فِی الْحَیَاةِ الدُّنْیَا وَیَوْمَ یَقُومُ الْأَشْهَادُ (40:51)

یَوْمَ لَا یَنْفَعُ الظَّالِمِینَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ (40:52)

Yani:

Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz.

 

O gün zalimlere, özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Artık lânet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır!

 

Küfür ve şirk elebaşılarını izleyenler, ihtiyaç duydukları anlarda bu zümrenin onlara yardım edebileceğini zannederdi, fakat kıyamet gününde küfür ve şirk elebaşıları hiç kimseye yardım edemez. Oysa kafir ve zalim insanların aksine, peygamberler ve salih kullar kıyamet gününde yüce Allah’ın geniş yardımlarından ve nimetlerinden yararlanır. Nitekim ayetler açıkça şöyle vurgulamakta: Allah peygamberlerin ve müminlerin velisidir ve dünyada ve ahiret aleminde onlara yardım eder. Allah teala burada temel bir ilke olarak peygamberlerine ve mümin kullarına dünya ahiret sınırsız desteğini ilan etmektedir.

Yüce Allah bu dünyada gaybi yardımları ile müminlerin moralini yükseltir, düşmanların yüreğine korku ve dehşet salar. Allah teala ayrıca isyankar düşmanların komplolarını boşa çıkarır ve hakiki müminleri muhaliflerine karşı zafere ulaştırır.

Ancak kıyamet günü küfre sapan zalimler için rezil rüsva ve bedbaht olma günüdür. O gün tüm insanlar toplandığında şahitler onların zulmü hakkında şahitlik eder ve o büyük kalabalıkta korkunç bir şekilde rezil rüsva olmaları söz konusudur. O gün şahitler müminlerin lehine şahitlik ederek onları müstekbirlerden üstün tutar. Kıyamet mahkemesinde özür dilemeleri hiç bir fayda etmeyen zalimler mahşerde toplanan insanlardan lanetten başka bir şey elde edemezler. Bu zalimler hem ilahi rahmetten mahrum kalmış, hem onları izleyenlerin lanetine maruz kalmıştır. Bunlar cehennemin en korkunç yerine gönderilir ve ruhi ve cismi açıdan daima azap çekerler.

Kur'an'ı Kerim geçmiş peygamberlerin tarihini anlatarak Allah tealanın müminlere zalimler ve müstekbirlerle mücadelelerinde yardım ettiği örnekleri zikreder. Bu hatırlatmanın amacı, müminleri yaşadıkları çağın zorbalarına karşı direnmeye teşvik etmek ve ilahi yardımdan yararlanacaklarını ve düşmanlara galip geleceklerini vurgulamaktır.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

1 – İlahi kesin sünnetlerden biri, enbiya ve müminlerin ve hakkın batıla karşı nihai zaferidir. Kuşkusuz bunun için müminler iman ve ilahi peygamberleri izleme konusunda direnmeleri gerekir.

2 – İmanın tesiri ve faydaları sadece ahirete özel değil, bu dünyada da söz konusudur.

3 – Müminlerin zalimlere karşı zafer kazanacakları yönündeki ilahi vaatler onlara moral kazandırır ve düşmanların tehditleri, baskıları ve eziyetlerine karşı direnme gücü ve umut verir.