Nur’a giden yol
Gâfir suresinin 57 ila 60. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Gâfir suresinin 57 ila 59. ayetleri:
لَخَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَکْبَرُ مِنْ خَلْقِ النَّاسِ وَلَکِنَّ أَکْثَرَ النَّاسِ لَا یَعْلَمُونَ (40:57)
وَمَا یَسْتَوِی الْأَعْمَى وَالْبَصِیرُ وَالَّذِینَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَلَا الْمُسِیءُ قَلِیلًا مَا تَتَذَکَّرُونَ (40:58)
إِنَّ السَّاعَةَ لَآَتِیَةٌ لَا رَیْبَ فِیهَا وَلَکِنَّ أَکْثَرَ النَّاسِ لَا یُؤْمِنُونَ (40:59)
Yani:
Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Körle gören, inanıp iyi amellerde bulunanla kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz!
Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar.
Geçen bölümde din düşmanları İslam Peygamberi -s- ve müminlerle mücadele ederek Hak sözü kabul etmediklerini anlattık. Bu ayetler ise şöyle buyurmakta:
Maadı inkar edenlere söyleyin, yer ve göklerin yaratılışı mı yoksa insanları kıyamet gününde yeniden yaratmak mı daha önemli? Yeri ve gökleri ve gezegenleri ve galaksileri onca azameti ile yaratan ve tedbir eden Allah, acaba ölüleri yeniden diriltmek ve onları yeniden yaratmaktan aciz olabilir mi?
Bu tarz bir düşünce Allah’ın gücünü kendi güçleri ile mukayese eden ve Allah tealanın az ve kısıtlı gücü olduğunu zanneden cahil ve bilgisiz insanların cahilliği ve bilgisizliğinden kaynaklanır.
Ayetlerin devamında körle görenin asla bir olamayacağı vurgulanmıştır. Cahil insan kör insan gibidir ve birçok hakikati idrak etmekten mahrum sayılır. Böyle bir insanın gözünü kibir ve bencillik kapatır ve hakikatleri olduğu gibi göremez. Ancak gören insan ilim ve marifetin ışığında Hakkı görür. Peki bu iki kesim birbiriyle bir olur mu hiç? Asla. Gören insan hem kendisinin ne kadar küçük olduğunu, hem çevresindeki dünyanın azametini görür ve bu yüzden kendi konumunu ve kıymetini bilir. Ancak cahil ve gözü kör olan insan ne zamanda ve mekanda kendi konumunu, ne de çevresindeki dünyayı görebilir, dolaysıyla hesaplarında hataya düşer ve kötü ve yanlış işler yapar. Gerçi az sayıda insan ikazlarla uyanır ve bu hakikatlerden ders çıkarır.
Ayetlerin devamında ve muhaliflerin kıyamet gününe inanma konusunda mücadelelerine işaret edildikten sonra Allah teala açık ve kesin bir vurgu ile kıyamet günü kesin geleceğini ve bunda asla kuşku olmadığını buyurur. Gerçi insanların büyük bir bölümü kıyamet gününe iman etmez, ancak muhaliflerin inkar etmeleri bu ilahi vaadin gerçekleşmesinde asla etkisi olamaz.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Eğer varlık aleminin azametine bakar ve onu idrak edebilirsek, hiç bir zaman kendimizi büyük görmez, kibir ve bencilliğe kapılmayız.
2 – Maadı inkar etmenin sebeplerinden biri, insanların yüce Allah’ın gücü ve ilmine yönelik cahilliği ve bilgisizliğidir.
3 – Küfür ve fesat, insan aklını gaybi hakikatleri görmeye karşı kör eder. Böyle bir insan ancak somut ve maddi şeyleri görür.
4 – İlahi güç, hikmet ve adalet gereği, kıyamet gününün olacağı ile ilgili ilahi vaade inanmaktır. Bu konuda asla kuşku duymamalıyız.
Gâfir suresinin 60. ayeti:
وَقَالَ رَبُّکُمُ ادْعُونِی أَسْتَجِبْ لَکُمْ إِنَّ الَّذِینَ یَسْتَکْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِی سَیَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِینَ (40:60)
Yani:
Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.
Geçen ayette kıyamet gününden ve ilahi vaadin kesin olduğundan söz edildi. Bu ayet şöyle buyurmakta:
Sadece günahkarlar ve suçlular cehenneme girmez, Allah’ı tanıyan, fakat O’na ibadet etmeyenler de cehenneme girecektir. Zira bu amel Allah teala karşısında kibirli olmak ve büyüklük taslamaktır ve kim bunu yapar ve Allah’a ibadet etmezse, kıyamet gününde zilletin doruğunda ve aşağılanarak cehenneme girer.
Kuşkusuz bu durum, Allah tealanın bizim ibadetimize ve tapmamıza ihtiyacı olduğu anlamına gelmez. Allah’a ibadet etmek, insanı kibir ve bencillikten uzaklaştırmak ve sonuçta cehenneme girmesini engellemek içindir. Eğer insan alemleri yaratan Allah’a itaat etmek yerine nefsani heva ve heveslerine uyacak olursa, sonu sapmaktan başka bir şey olamaz.
Ayet en başta Allah tealaya ibadet sayılan dua etmek ve Allah’a seslenmekten söz eder. Yani namaz ibadetinden başka İslam dininde diğer bazı ibadetler de belirlenmiştir. İnsan her daim Allah’ı yad etmeli ve her yerde ve her zaman, ister sıkıntılarda, ister ihtiyaç durumlarında, ister refah ve huzur durumunda, ister nimetlere şükretmekte olsun, O’nu talep etmelidir. Yüce Allah da kullarının dualarını duyduğunu ve ona uygun zamanda uygun karşılık vereceğini buyurmuştur. Kuşkusuz dualar dua eden kimsede ve talep ettiği konuda gerekli şartların olması gerekir.
Gerçi Allah tealanın ilmi ve gücü mutlak ve sınırsızdır, ancak hikmeti kullarının tüm isteklerini icabet etmeye müsaade etmez. Dolaysıyla yüce Allah bireyin ve toplumun maslahatına göre dua eden kimseye en fazla hayır görmesi için en uygun şartları oluşturur, gerçi bireyin kendisi bunu idrak etmeyebilir.
Öte yandan dua etmek, çaba harcamak ve çalışmanın yerini tutmamalı, nitekim eğer insan dua ettikten sonra çalışmaktan el çekecek olursa, duası asla kabul görmez. Aslında birçok duanın kabul görmemesinin sebebi de insan hiç çaba harcamadan dua etmesi ve talepte bulunmasıdır.
Duaların kabul görmemesi başka etkenlere ve delillere de bağlıdır. Örneğin insan birçok yerde maslahatını yanlış değerlendirir ve Allah tealadan asla maslahatına olmayan bir talepte bulunur. Bu durumdu dua kabul görmez.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Dua, Allah tealaya bir nevi ibadettir ve terk edilmesi, Allah’a kulluğu terk etme ve kibirlenme anlamına gelir.
2 – Duamızdan sadece Allah’a seslenmeli, taleplerimizi bir tek O’ndan dilemeli ve kimseyi O’na ortak koşmamalıyız.
3 – Allah teala bizim ihtiyaçlarımızı bilir ve bizim duamıza ve ibadetimize ihtiyacı yoktur.
4 – Gerçekte Kur'an'ı Kerim’de duaya emredilmesi, insanın kendisine birçok bereketi vardır. Örneğin dua, insan kendisini her zaman ve her yerde Allah’a muhtaç bilir ve böyle tüm felaketlerin ve musibetlerin baş etkeni olan kibirden uzak durur.
5 – Allah teala karşısında her türlü kibir ve büyüklük taslamanın sonu kıyamet gününde zillete düşmek ve aşağılanmaktır.