Eylül 06, 2021 13:45 Europe/Istanbul

Fussilet suresinin 13 ila 18. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Fussilet suresinin 13 ve 14. ayetleri:

 

فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنْذَرْتُکُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ (41:13)

إِذْ جَاءَتْهُمُ الرُّسُلُ مِنْ بَیْنِ أَیْدِیهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ قَالُوا لَوْ شَاءَ رَبُّنَا لَأَنْزَلَ مَلَائِکَةً فَإِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ کَافِرُونَ (41:14)

 

Yani:

Eğer onlar yüz çevirirlerse de ki: İşte sizi Ad ve Semûd'un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırgaya karşı uyarıyorum!

 

Peygamberler onlara: Önlerinden ve arkalarından gelerek Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, dedikleri zaman, "Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Onun için biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz" demişlerdi.

 

Geçen bölümde yüce Allah’ın yerde ve gökte bazı ilim ve kudret işaretlerinden söz ettik. Bu ayetler ise Allah’ı inkar edenlere hitaben şöyle buyurmakta:

Hak’la inat ilahi gazap ve cezadan başka sonucu olamaz, nitekim bazı geçmiş kavimler ilahi peygamberlerin davetini duydukları ve mucizelerini gördükleri halde hakkı inkar etmeye kalkıştılar. Bunlar muhalefetlerini haklı göstermek için peygamberlerine şöyle dediler: Eğer sana iman etmemizi istiyorsan, sana nazil olan ve vahiy getiren melekleri bizlere göstermelisin ve biz de onları görmeliyiz. Ancak madem bunu yapamıyorsan, biz de sana ve davetine iman etmeyiz ve kafir olarak kalırız.

Kuşkusuz bu tür inatçı tavır ilahi azabın nazil olmasına sebep olur ve Allah’ın sevgi mazharı olan doğa, onların helak olmasına zemin hazırlar.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Peygamberlerin bir görevi de insanları çirkin amellerinin sonu hakkında uyarmaktır.

2 – Cezaların tümü ahirette verilmez; bazı cezalar bu dünyada verilir. Çirkin ve yanlış amellerle dünya ahiret hüsrana uğramamaya dikkat etmeliyiz.

3 – Allah teala peygamberinin üzerinden insanlara hücceti tamamlar ve böylece küfür ve şirklerine mahal bırakmaz. Allah teala insanlara hüccetini tamamlamadan muhaliflerine ve O’nu inkar edenlere ceza vermez.

4 – Peygamberlerin programlarının başında insanları tevhide davet etmek yer almıştır. Hiç bir peygamber insanları kendisine tapmaya davet etmemiştir.

 

Fussilet suresinin 15 ve 16. ayetleri:

 

فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَکْبَرُوا فِی الْأَرْضِ بِغَیْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةً أَوَلَمْ یَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِی خَلَقَهُمْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةً وَکَانُوا بِآَیَاتِنَا یَجْحَدُونَ (41:15)

فَأَرْسَلْنَا عَلَیْهِمْ رِیحًا صَرْصَرًا فِی أَیَّامٍ نَحِسَاتٍ لِنُذِیقَهُمْ عَذَابَ الْخِزْیِ فِی الْحَیَاةِ الدُّنْیَا وَلَعَذَابُ الْآَخِرَةِ أَخْزَى وَهُمْ لَا یُنْصَرُونَ (41:16)

 

Yani:

Ad kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: Bizden daha kuvvetli kim var? dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi (mucizelerimizi) inkâr ediyorlardı.

 

Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azâbını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok rüsvay edicidir. Onlara yardım da edilmez.

 

Bundan önceki ayetlerde adı geçen Ad ve Semud kavimleri hakkında bu ayetler söz konusu kavimleri kafir oldukları ve küfür yöntemlerinden söz ediyor.

Ad kavmi Hicaz topraklarının güneyinde yaşıyordu. Bu kavim savaşçı bir kavimdi ve büyük güç ve servete sahipti. Ad kavmi yüksek yerlerde bina inşa ediyor ve oldukça sağlam kalelerde ve güzel köşklerde yaşıyordu. Ad kavmi kendilerini yenilmez ve herkesten üstün biliyordu. Tüm bunlar ad kavminin böbürlenmesine ve isyan etmesine yol açtı. Bu yüzde Ad kavmi kibirle onları Allah’a davet eden peygamberleri Hz. Hud’a şöyle dediler: Sen kim oluyorsun da bize Allah’a itaatsizlik azaba yol açtığını söylüyorsun? Yoksa bizi yok edebilecek veya bize galip gelebilecek bir gücün var olduğunu mu sanıyorsun?

Ad kavmi öylesine güç ve servet sarhoşu olmuştu ki, Allah’a ve peygamberine karşı isyan etmeye ve Allah’ı ve peygamberini tekzip etmeye kalkıştılar. Ad kavmi onları yaratan Allah onlardan çok daha güçlü olduğu gerçeğinden gafildi. Allah sadece bu kavmi değil, tüm alemi ve yeri ve gökleri yaratan güçtür ve gücü beşeri güçle asla kıyaslanamaz.

Sonuçta Ad kavmi, isyan etmesi yüzünden korkunç bir azapla karşılaştı ve bir hafta boyunca çok sert ve dehşet bir kasırga eserek evlerini, bahçelerini ve neleri varsa dağıttı. Bu gelişmenin sonunda Ad kavminin muhteşem köşkleri ve servetlerinden hiç bir şey geride kalmadı. Bu, hiç kuşkusuz dünyevi azaptır. Oysa uhrevi azap daha da ağırdır ve hiç kimse onlara yardım edemeyecektir.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Kibir yüzünden küfür ve inkar, dünyevi cezayı beraberinde getirir.

2 – Gücümüzle böbürlenmek, her insanı ve her toplumu tehdit eden ve dünyevi zilleti beraberinde getiren tehlikedir.

3 – Doğa güçleri nimet veya azapların nazil olduğu sırada ilahi fermanı uygulamakla görevlidir.

4 – İlahi rahmet nazil olduğu zaman mübarek ve ilahi azap nazil olduğu zaman kaçınılmazdır.

 

Fussilet suresinin 17 ve 18. ayetleri:

 

وَأَمَّا ثَمُودُ فَهَدَیْنَاهُمْ فَاسْتَحَبُّوا الْعَمَى عَلَى الْهُدَى فَأَخَذَتْهُمْ صَاعِقَةُ الْعَذَابِ الْهُونِ بِمَا کَانُوا یَکْسِبُونَ (41:17)

وَنَجَّیْنَا الَّذِینَ آَمَنُوا وَکَانُوا یَتَّقُونَ (41:18)

 

Yani:

Semûd'a gelince onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Böylece yapmakta oldukları kötülükler yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarptı.

 

İnananları kurtardık. Onlar (Allah'tan) korkuyorlardı.

Bu ayetler Ad kavminden sonra Semud kavminin kaderine işaret ediyor. Semud kavmi Hicaz’ın kuzeyinde yaşıyordu ve dağların arasında sağlam binalar inşa eden ve bol meyveli ve ürünlü bağ bahçeleri olan bir kavimdi.

Allah teala Semud kavmi hakkında şöyle buyurmakta:

Biz bu kavmi de diğer kavimler gibi hidayete erdirdik ve Salih peygamberi onları hidayete erdirsin diye gönderdik. Salih açık ve aydın mantık ve deliller ve ilahi mucize ile beraber onları hidayete erdirmek istedi, ancak onlar ilahi peygamberin hak sözünü benimsemek yerine onunla muhalefet etmeye başladı. Güya bu kavim hakikati görmek yerine kör olmayı tercih ediyor ve hak sözü kabul etmek istemiyordu.

Semud kavminin muhalefeti cahillik veya hakikati bilmemekten değil, kibir ve inat yüzünden olduğundan, bu dünyada ağır azaba uğradı. Gökten düşen korkunç bir şimşek, Semud halkının kentini, bağ ve bahçelerini yakıp kül etti. Düşen şimşek Semud halkının yüreğine korku ve dehşet saldıktan sonra ardından gelen korkunç bir deprem her şeyi yıktı, yerle bir etti. Gerçi bu süreçte iman eden ve salih amellerde bulunanlar kafirlere verilen cezadan korundu. Allah teala onları kurtardı ve ağır bir cezadan korudu.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Küfür, gönül körlüğünün işaretidir. Küfür üzerinde ısrar etmek ve sapkınlık insan için ağır sonuçları olan bir durumdur.

2 – İlahi lütuf veya gazap sebepsiz değildir ve gerçekte insanların amellerinin sonucudur. Pak olmak ve iman etmek kurtuluş sırrı, küfür ve günah ise helak olma sebebidir.