Eylül 21, 2021 13:52 Europe/Istanbul

Fussilet suresinin 24 ila 28. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Fussilet suresinin 24 ve 25. ayetleri:

 

فَإِنْ یَصْبِرُوا فَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ وَإِنْ یَسْتَعْتِبُوا فَمَا هُمْ مِنَ الْمُعْتَبِینَ (41:24)

وَقَیَّضْنَا لَهُمْ قُرَنَاءَ فَزَیَّنُوا لَهُمْ مَا بَیْنَ أَیْدِیهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَحَقَّ عَلَیْهِمُ الْقَوْلُ فِی أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنَّهُمْ کَانُوا خَاسِرِینَ (41:25)

Yani:

Şimdi eğer dayanabilirlerse, onların yeri ateştir. Ve eğer (tekrar dünyaya dönüp Allah'ı) hoşnut etmek isterlerse, memnun edilecek değillerdir.

 

Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi.

 

Geçen bölümde ele aldığımız ayetlerin devamında bu ayetler, insanın sonunun kötü olmasında kötü dost ve arkadaşın rolünü beyan ederek şöyle buyurmakta:

Kıyamet günü, günahkar kulların özürlerini kabul etme günü değildir. Zira bu özür dilemeler, içten değil, cehennem ateşini görmenin ve çaresizliğin yüzündendir. Dolaysıyla bunlar ister sabretsin ister tahammül etsin, ister etmesin, durumlarını etkilemeyecek ve özür dilemeleri de faydası olmayacaktır ve hepsinin yeri cehennemin dibidir.

Ayetler bu acı azabın sebebini fani dünyada kötü düşünen ve çirkin sıfatlı olan dostları ve arkadaşları seçme şeklinde beyan ediyor. Bu tür dostlar çirkin ve kötü amellerde insanı nasihat ve ikaz etmek yerine bu tür çirkin ve kötü amellere teşvik eder ve gerçekte çirkin amelleri güzel ve iyi gibi gösterir. Bu kötü ve günahkar dostlar insanı her taraftan sarar ve düşüncelerine musallat olduktan sonra iyi kötüyü ayırt etme gücünü etkiler. Dolaysıyla insan gözünde gerçekler ters yüz olur ve çirkinlikler güzellik gibi görünmeye başlar. Böylece kötü dost edinmenin sonucu fesat bataklığına saplanmak olur. Bu duruma düşen insan yanlış bakışı ile bugünkü hayatını kararttığı gibi geleceğine uzanan yolu da mahveder ve tüm kurtuluş kapılarını kendi yüzüne kapatır. Kuşkusuz bu yol, bundan önce de birçok insan tarafından izlenen ve sonu cehennemden başka bir şey olmayan bir yoldur.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

1 – Bu dünyada yaşadığımız sürece tevbe etme ve geri dönme fırsatımız vardır. Ancak ahiret aleminde artık ne özür dilemeye ve ne de gittiğimiz yanlış yoldan geri dönme fırsatımız olur.

2 – Fasık ve kötü insanların bize musallat olmamasına özen göstermeliyiz; zira bu insanlar türlü yollarda düşüncelerimize nüfuz ederek bizi de kendileri ile beraber cehenneme sürüklemeleri kesindir.

3 – Kim bizim çirkin amellerimizi takdir ederse, gerçekte dostumuz değil, insan kılığına giren şeytandır. Zira çirkin amelleri güzel göstermek şeytanın işidir.

4 – İnsan adım adım ve tedrici bir şekilde düşer. İlk adımda fasık dostlar çirkinlikleri ona güzel gibi gösterir. Ardından insan çirkin amellere alışır ve bu yola devam eder ve sonunda hüsrana uğrayanlardan olur.

5 – Kötü dost insana hiç bir şey kazandırmadığı gibi dünya ahiret ziyan edenlerden yapar.

 

Fussilet suresinin 26 ila 28. ayetleri:

 

وَقَالَ الَّذِینَ کَفَرُوا لَا تَسْمَعُوا لِهَذَا الْقُرْآَنِ وَالْغَوْا فِیهِ لَعَلَّکُمْ تَغْلِبُونَ (41:26)

فَلَنُذِیقَنَّ الَّذِینَ کَفَرُوا عَذَابًا شَدِیدًا وَلَنَجْزِیَنَّهُمْ أَسْوَأَ الَّذِی کَانُوا یَعْمَلُونَ (41:27)

ذَلِکَ جَزَاءُ أَعْدَاءِ اللَّهِ النَّارُ لَهُمْ فِیهَا دَارُ الْخُلْدِ جَزَاءً بِمَا کَانُوا بِآَیَاتِنَا یَجْحَدُونَ (41:28)

Yani:

İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler.

 

O inkâr edenlere şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.

 

İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır.

 

Bu ayetler Mekkeli müşriklerin İslam Peygamberi’ne -s- karşı çirkin amellerinden birine işaret ederek şöyle buyurmakta:

Ne zaman peygamber Kur'an'ı Kerim’in cazip ve hoş ayetlerini Mekke halkına tilavet edecek olursa, bazı müşrikler ıslık çalar veya yüksek sesle şiirler okur ve böylece peygamberin sesi halkın kulağına ulaşmasına ve ona iman etmesine mani olmaya çalışırdı.

Bu tür engellemeler günümüzde de türlü şekillerde devam ediyor. zira hak dini düşmanları, insanlar Kur'an'ı Kerim maarifinin hakikati ile tanıştıkları zaman ona iman edeceklerini çok iyi bilir ve bu yüzden propaganda sistemleri ve kitle iletişim araçlarında büyük gürültü kopararak Kur'an'ı Kerim ve İslam hakikatlerini engellemeye çalışır. Düşmanlar bu hedeflerine ulaşmak için doğrudan veya dolaylı yöntemlere başvurur. Düşman film, tiyatro oyunları, resim, karikatür, roman ve benzeri imkanlar gibi dini değerlerle alay eder. Düşmanlar ayrıca İslam dini hakkında yanlış ve yalan bilgileri yayımlamak ve türlü iftiralarda bulunmakla İslam imajını zedelemeye ve insanların bu semavi dine yönelmelerine mani olmaya çalışır. Ancak tüm bu çabalar boşadır ve hiç biri İslam’ın yaygınlaşmasını engelleyemez. Hak sözün en önemli özelliği, engelleri bir bir aşmak ve kendi yolunu açmaktır. Bu yüzden günümüzde Kur'an'ı Kerim hakikati her geçen gün daha da gün yüzüne çıkar.

Kuşkusuz insanların ilahi ayetleri duymalarına engel olanları da çok ağır biz azap beklemektedir. Hak ayetlerini sürekli inkar eden ve başkalarının da inkar etmesini isteyenler gerçekte Allah’ın ve dinin düşmanlarıdır. Kuşkusuz bu kesimin cezası da işledikleri çok çirkin amelleri ile orantılı olacak ve cehennemden asla kurtulamayacaktır.

 

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Mantıklı ve delillere dayanan sözü bulunmayanlar türlü bahanelerle başka insanların da mantıklı sözleri duymalarına mani olmaya çalışır.

2 – Kur'an'ı Kerim’in çok özel cazibesi ve has tesiri vardır, öyle ki hatta ayetlerini dinlemek gönülleri etkiler. Bu yüzden düşmanlar buna engel olmak ister.

3 – Düşmanlar türlü yollardan ve propaganda ile Kur'an'ı Kerim ve İslam hakikatini engellemeye çalışır.

4 – Hakla bilinçli olarak mücadele edenlerin ebediyen cehennemde kalmaları kesindir ve bu ceza adil bir cezadır.