Eylül 22, 2021 08:29 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- ibadi ve manevi kişiliğinin boyutlarını ve dini amellerde ve özellikle namaz ibadetinde müstehapları yerine getirme ve mekruh amelleri terk etme hakkındaki görüş ve düşüncelerini ele almak istiyoruz.

Bilindiği üzere İmam Humeyni -ks- siyasi bir lider ve İran İslam inkılabının büyük önderi olmadan önce büyük bir din adamı, seçkin bir arif, Allah yolundan ayrılmaya ve bireysel inanç alanında ve dini farizaları yerine getirme konusuna sıkı sıkıya bağlı olan bir alimdi.

Kuşkusuz İmam Humeyni’nin -ks- siyasi meselelerde gücü ve salabetinin en önemli nedenlerinden biri, dini açıdan inancının derinliği ve irfan alanında yüksek mertebelere ulaşması ve kendini en iyi şekilde yetiştirmesiydi.  

Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- bu özelliklerinden hareketle kişiliğinin en belirgin özelliklerinden biri olan namaz ibadetinde müstehapları yerine getirme ve mekruh amelleri terk etmeye sıkı sıkı bağlı olmasından söz etmek istiyoruz.

İslam fıkhında her Müslümanın görev ve yükümlülüklerini belirleyen ahkam beşe ayrılır. Bunlar vacip, haram, müstehap, mekruh ve mubah amellerdir.

Vacip amel, yerine getirilmesi herkesin görevi olan ve terk edilmesi ilahi cezaya sebebiyet veren amellerdir; örneğin günde beş vakit namaz gibi.

Haram amel, terk edilmesi kaçınılmaz olan ve yapıldığı takdirde yine ilahi cezaya sebebiyet veren amellerdir; örneğin yalan söylemek veya gıybet etmek gibi.

Müstehap, sözcük anlamı sevilen ve hoş karşılanan demektir. Ancak İslami fıkıhta yerine getirilmesi mükellef açısından iyi olan ve mükafatı bulunan, fakat terk edilmesi ilahi cezaya sebebiyet vermeyen bir ameldir; örneğin gece namazı kılmak gibi.

Müstehap amellerin karşı noktasında mekruh ameller yer alıyor. Mekruh sözcük anlamı hoş olmayan ve sevilmeyen demektir. İslami fıkıhta ise terk edilmesi iyi olan ve mükafatlandırılan, fakat yapılması ilahi cezaya sebebiyet vermeyen amellerdir; örneğin yürümek gibi.

Bu anlatılanlardan anlaşıldığı üzere her Müslüman vacipleri yerine getirmek ve haram amelleri terk etmekle mükelleftir ve eğer müstehap amelleri yerine getirir ve mekruh amelleri terk ederse, manevi konumunu geliştirmiş olur. Dolayısıyla İslam dininin önde gelen büyükleri vacipleri yerine getirmek ve haram amelleri terk etmenin yanında müstehap amelleri de yerine getirir ve mekruh amellerden uzak dururdu.

İmam Humeyni -ks- de Allah yolunda seyri ve yüksek irfani derecelere nail olma çabası doğrultusunda müstehap amelleri yerine getirir ve mekruh amelleri terk etmeye büyük özen gösterirdi; öyle ki İmam için müstehap amelleri yerine getirmek vacip ameller kadar ve mekruh amelleri terk etmek de haram amelleri terk etmek kadar önemliydi.

İmam Humeyni’nin -ks- dini amellerle ilgili davranış özelliklerinden biri, namaz sırasında müstehap amelleri yerine getirmek ve mekruh amelleri terk etmekti. Namaz ibadetinin müstehap amellerinden biri, kıbleye karşı bakıp abdest almaktır. İmam Humeyni -ks- abdest alırken mutlaka kıbleye bakarak bu ameli yerine getirmeye sıkı sıkıya bağlıydı.

Dr. Mahmut Burucerdi bu konuda şöyle diyor:

İmam ne zaman abdest alacak olursa, abdest amelinin tüm detaylarını kıbleye bakarak yerine getirirdi; hatta abdest aldığı yer kıbleye doğru olmasa bile her adımda avucunu su ile doldurduktan sonra musluğu kapatır ve yüzünü kıbleye dönerek abdest almanın o merhalesini yerine getirirdi.

Abdest almanın müstehap amellerinden biri de dinin önde gelen büyükleri tarafından tavsiye edilen bazı zikirlerin beyan edilmesidir. İmam Humeyni -ks- abdest tazelerken kıbleye bakmaya özen göstermenin yanında zikir söylemeyi de asla ihmal etmezdi.

İmam’ın kızı Zehra Mustafavi bu bağlamda bir anıyı şöyle paylaşıyor:

Bir gün İmam abdest alıyordu; İmam’ın abdest alma tarzına dikkatle baktım. İmam abdest amellerinin yanı sıra bazı zikirleri de söylüyordu ve abdest almanın her amelinde kıbleye dönüyor ve öyle abdest alıyordu.

Namaz ibadetinin müstehap amellerinden biri de, namaza durmadan önce hoş koku sürmektir. Namaz sırasında hoş kokü sürmek İslam Peygamberi -s- ve masum imamların -s- sünnetiydi. İmam Seccad’dan -s- bir hadiste hoş koku süren insanın kıldığı namazın fazileti daha fazla olduğu ifade ediliyor. İmam Cafer Sadık -s- da hoş koku süren insanın namazı hoş koku sürmeyen insanın namazından daha üstün olduğunu buyuruyor.

İmam Humeyni -ks- de nebevi sünnete uyarak bu müstehap ameli yerine getirmeye bağlıydı ve namaza durmadan önce hoş koku sürerdi.

Dr. Mahmut Burucerdi bu bağlamda şöyle anlatıyor:

İmam her zaman namaz sırasında hoş koku kullanırdı; öyle ki hoş koku sürmeden asla namaz kılmadığı söylenebilir. İmam hatta Necef’te çatıda gece namazı kıldığı sıralarda da yanında bir şişe ıtır bulunduruyordu.

İmam Humeyni -ks- hatta hayatının en kritik ve en stresli anlarında bile müstehap amelleri terk etmezdi. Namaza durmadan önce hoş koku sürmek bu amellerden biriydi.

Fatıma Tebatebai Hac Mustafa Humeyni’nin şehit düştüğü stresli günlere işaretle İmam Humeyni’nin -ks- namaz kılarken başta hoş koku sürmek olmak üzere tüm müstehaplara uyduğunu belirterek şöyle diyor:

Bizler Hac Mustafa Humeyni’nin şehadeti macerasında İmam’dan güçlü duruştan başta hiç bir şey görmedik. İmam o gün yine programına göre belli saatte yürüyüşünü yaptı ve öğle vakti olunca da yine her zamanki gibi kıbleye bakarak abdest aldı ve sakalını taradı ve ardından hoş koku sürerek namaza durdu.

İmam Humeyni’nin -ks- müstehap amellere bağlılığı hatta hastaneye yatırıldığı zaman da unutulmadı. Ayetullah Seyyid Muhammed Musevi Bocnurdi bu bağlamda şöyle anlatıyor:

İmam ömrünün son günlerinde bile gençlik döneminde yaptığı gibi ibadet ederdi. İmam hastaneye yatırıldığında, eline serum bağlandığı halde bile hastane yatağında müstehap amelleri terk etmedi ve Kur'an'ı Kerim tilavet ediyor, hoş koku sürüyor, sakalını tarıyor ve kısaca namazın tüm müstehaplarını yerine getiriyordu.

İslam fıkhında içinde bir fotoğraf veya heykelin bulunduğu odada veya benzeri mekanlarda namaz kılmak mekruhtur ve eğer namaz kılmak istenirse, fotoğrafın veya heykelin üzeri örtülmesi gerekir.

İmam Humeyni -ks- bu konuda da mekruh ameli terk etme konusuna oldukça bağlıydı. Zehra Mustafavi bu konuda ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:

Bizim odamızda rafın üzerinde siyahi bir heykel vardı ve öbür odada da bir fotoğraf asılıydı. İmam bu odalarda namaz kılmanın mekruh olduğundan hareketle bana bu odaların hiç birinde namaz kılınamayacağını söyledi ve başka bir şey söylemedi. Ben de hemen gidip İmam’ın namaz kılabileceği bir oda hazırladım.

Hüccetülislam Muhammed Rıza Nasıri de bu konuda ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:

İmam’ın Irak’tan Kuveyt’e göçü sırasında Irak sınırına geldiğimizde, arkadaşlar pasaportlarına çıkış damgası vurulması için gitti. O sırada İmam namaz kılmak istedi. İkimiz gümrük başkanının odasındaydı. Birden İmam, odada duvarda asılı duran Saddam’ın büyük posterini fark etti. Bunun üzerine İmam hemen odayı terk etti ve şöyle buyurdu: Namazımızı başka yerde kılalım. Oraya yakın bir yerde yolcuların dinlenmesi için yapılan yeni bir bina vardı. Hepimiz oraya gittik ve İmam’a uyarak namazımızı kıldık.

Etiketler