Nur’a giden yol
Şura suresinin 44 ila 47. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Şura suresinin 44. ayetine kulak veriyoruz:
وَمَنْ یُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ وَلِیٍّ مِنْ بَعْدِهِ وَتَرَى الظَّالِمِینَ لَمَّا رَأَوُا الْعَذَابَ یَقُولُونَ هَلْ إِلَى مَرَدٍّ مِنْ سَبِیلٍ (42:44)
Yani:
Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mı? dediklerini görürsün.
İlahi sünnetlerden biri, insanları akıl ve vahiy yoluyla hidayete erdirmek, böylece doğru yolu yanlış yoldan ayırt etmelerine imkan sağlamak ve daha sonra doğru yolu ve amellerinin yanlış olduğunu bilmedikleri yönünde mazeret uydurmalarını engellemektir.
Ancak hidayet yolunu bulan ve bilerek tersi istikamette hareket edenler gerçekte kendi iradeleri ile hidayet yolundan çıkarak sapmış sayılır. Bu sapkınlık aslında onlarda kurumsal hale gelen ve çirkin amellerini güzel zannetmelerinin sonucunda sergiledikleri davranışların doğal sonucudur.
Kuşkusuz ne hidayete ne de karanlığa ermek zorunludur. Hidayete ermek veya karanlığa sapmak insanların kendi amellerinin sonucudur. İnsan kah kötü amellerde bulunun ve böylece Allah teala onların kalbini hidayet nuru ile aydınlatmayı bırakır ve sapkınlık karanlığına saplanmalarına sebebiyet verir. Gerçekte böyle biri, kendi çirkin amelleri ile sapma zeminin hazırlamıştır.
Kuşkusuz kıyamet gününde hakikatler aşikar olunca insanlar yanlışlarını fark ederek pişman olur. Ancak bu pişmanlık faydasızdır ve zalimlerin dünyaya geri dönme ve kötü amellerini telafi etme talebi reddedilir; zira dünyaya dönüş artık imkansızdır. Yani insan nasıl ihtiyarlık döneminden gençlik çağına ve gençlik çağından çocukluk alemine ve çocukluk aleminden cenin haline geri dönemiyorsa, ahiret aleminden fani dünyaya dönüş de imkansızdır.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Hiç kimse ta baştan sapkın değildir. Yani yüce Allah kimseyi işin başında saptırmaz. Sapkınlık ceza sonucudur; yani zulüm, küfür ve fesat gibi ameller insanın yüzüne hakikat yolunu kapatarak sapkınlık vadisine sürükler.
2 – Zalimler ve sapkınlar Allah iradesi karşısında duramayacaklarını bilmelidir. Nitekim hiç bir güç onlara kurtaramaz. O zaman ancak Allah’a tevekkül etmeli ve O’na gönül bağlamalıyız.
Şura suresinin 45 ve 46. ayetleri:
وَتَرَاهُمْ یُعْرَضُونَ عَلَیْهَا خَاشِعِینَ مِنَ الذُّلِّ یَنْظُرُونَ مِنْ طَرْفٍ خَفِیٍّ وَقَالَ الَّذِینَ آَمَنُوا إِنَّ الْخَاسِرِینَ الَّذِینَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ وَأَهْلِیهِمْ یَوْمَ الْقِیَامَةِ أَلَا إِنَّ الظَّالِمِینَ فِی عَذَابٍ مُقِیمٍ (42:45)
وَمَا کَانَ لَهُمْ مِنْ أَوْلِیَاءَ یَنْصُرُونَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَمَنْ یُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ سَبِیلٍ (42:46)
Yani:
Ateşe arz olunurlarken onların, zilletten başlarını öne eğerek göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler.
Onların Allah'tan başka kendilerine yardım edecek hiçbir dostları yoktur. Allah kimi saptırırsa artık onun kurtuluşa çıkan bir yolu yoktur.
Bu ayetler zalimlerin kıyamet gününde yaşadıkları dehşeti beyan eder. Fani dünyada zorbalık ve kabadayılıkla başkalarını korkutan ve insanlar sürekli onların zulüm ve zorbalığından korkanlar kıyamet gününde başlarını kaldıramayacak derecede dehşet yaşar. Bunlar başı öne eğik ve zillet içinde cehenneme girmeyi bekler. Bunlar zillet yüzünden başları öne eğilmiş ve göz ucuyla cehennem ateşine bakmaktadır. Bunların içine şiddetli bir panik ve korku hakimdir ve zillet her tarafını sarmıştır.
Ancak bu fiziksel cezadan daha ağır olanı, müminlerin şu sözleridir: Siz güç ve servet iddiasında bulunanlar, bakın şimdi ne gibi büyük bir hüsrana uğradınız. Bu hüsran sizin her şeyinizi heba etti ve şimdi eli boş burada beklemektesiniz. Aslında sadece sizler değil, sizi izleyenler ve taraftarlarınız da hüsrana uğrayanlardan sayılır; zira onlar sizin yanınızda yer aldıkları takdirde saadete ve mutluluğa ereceklerini zannediyordu; ancak şimdi sizin onları kurtarmak bir yana kendinizi kurtaracak gücünüz olmadığını anladılar.
Kuşkusuz insanın varlığını, eşini, evlatlarını ve yakınlarını batıl uğruna kaybetmesinden ve kendini ve başkalarını ebedi hüsrana uğratmasından daha büyük bir hüsran olamaz.
Ayetler bu şom akıbetin aslında onları fani dünyada sapkınlığa sürükleyen ve şimdi de cehennem ateşine atan amellerinin sonucu olduğunu vurguluyor. Buradaki azap ebedidir. Burada zalimlerin onlara yardım edecek ve ilahi azaptan kurtaracak hiç bir dostu yoktur. Bunlar enbiya ve evliyalarla ilişkilerini kesmiş insanlardır ve bu yüzden şimdi ilahi azap karşısında yapayalnızdır.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Gerçek izzet ve zillet kıyamet gününde belli olur. Nice insan bugün izzetlidir, fakat kıyamet gününde zillet içinde olur ve bilakis fani dünyada zillet içinde yaşayan nice insan kıyamet gününde izzetli olur.
2 – İnsan için en büyük ziyan ve hüsran, ömür sermayesini kaybetmek ve kıyamet günü için hiç bir şey biriktirmemektir.
3 – İman, dünya ahiret insan için izzet sebebi ve kıyamet gününde kurtuluş vesilesidir.
Şura suresinin 47. ayeti:
اسْتَجِیبُوا لِرَبِّکُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ یَأْتِیَ یَوْمٌ لَا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللَّهِ مَا لَکُمْ مِنْ مَلْجَأٍ یَوْمَئِذٍ وَمَا لَکُمْ مِنْ نَکِیرٍ (42:47)
Yani:
Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz.
İlahi peygamberler tarih boyunca insanları kendilerine değil, Allah tealaya davet etmiştir. Dolayısıyla bu ayet kafirlere, zalimlere ve suçlulara hitaben şöyle buyurmakta:
Ölmeden önce ve kıyamet gününde yeniden dünyaya geri dönmeyi talep etmeden yanlış ve sapkın yolunuzdan geri dönün ve Allah’ın sizin önünüze koyan doğru yola yönelin. Zira kıyamet gününde karşınızda Allah’ı bulursunuz ve o günde ilahi iradenin dışında hiç bir şey gerçekleşmez; amellerinizi inkar etmeniz imkansızdır ve hiç bir güç sizi ilahi azaptan kurtaramaz.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Bizleri ebedi hüsrandan koruyacak ve dünya ahiret saadete erdirecek tek yol, yüce Allah’ın emirlerini icabet etmektir.
2 – Fani dünyada fırsatlarımız ve imkanlarımız elden gitmeden önce ölümü ve diğer dünyaya göç etmeyi düşünün, zira bu yolun dönüşü yoktur.