Kasım 09, 2021 13:50 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 898 )

Zuhruf suresinin 16 ila 22. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Zuhruf suresinin 16 ila 18. ayetleri:

 

أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا یَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاکُمْ بِالْبَنِینَ (43:16)

وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ کَظِیمٌ (43:17)

أَوَمَنْ یُنَشَّأُ فِی الْحِلْیَةِ وَهُوَ فِی الْخِصَامِ غَیْرُ مُبِینٍ (43:18)

 

Yani:

Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da oğulları size mi ayırdı?!

Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir.

 

Süs içinde yetiştirilip savaş edemeyecek olanı mı istemiyorlar? (Onları Allah'ın parçası mı sayıyorlar?)

 

Bu ayetler tarih boyunca birçok beşeri kavim arasında yaygın olan batıl inanç ve hurafelerden birine işaret ediyor. Buna göre bu kavimler erkek cinsini kadın cinsine tercih eder ve genelde kız çocuğuna sahip olmayı büyük bir ayıp bilirdi. Bu yüzden ayetler şöyle buyurmakta:

Siz neden erkek evladı kız evladından daha üstün bilir ve ne zaman bir erkek bebek doğduğunda sevinir, fakat kız olduğunda üzülürsünüz? Bundan daha da beteri, erkek evladın sizden olduğunu söyler ve bununla övünür, fakat kız çocuğunu Allah’tan bilir ve kendi isteğiniz olmadığını söylersiniz. Sizler nasıl üretimde ve ticarette ve işlerde sağ kolunuz olan ve savaş ve çarpışma sırasında sizin askeri gücünüz sayılan erkek evladı kendinizden bilir, fakat evde oturan ve savaşmaya veya tartışmaya gücü yetmeyen ve bezenmekle ilgilenen kız çocuğunuzu Allah’tan bilirsiniz?

Kuşkusuz hem kız ve hem erkek evladınız, her ikisi Allah’ın mahlukları ve beşerin bekası için her ikisi gereklidir. Allah katında bu iki cinsten hiç biri öteki cinse nazaran daha üstün değildir; gerçi kadın ve erkek yaşamda üstlendikleri rollerine göre farklı cismi ve ruhi özelliklere sahiptir. Bu farklılıklardan biri kadınların söz ve amellerinde duygunun galip gelmesidir. Gerçekte kadınların hayatta ifa ettikleri analık gibi anahtar bir rolü üstlenmeleri yüzünden Allah teala onlara bu özelliği inayet buyurmuş ve yine bu doğrultuda onları savaş ve çatışma meydanlarından muaf tutmuştur.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Kız ve erkek çocukların arasında ayrımcılık yapmak, kökleri yanlış ve hurafe inançlara uzanan bir durumdur ve Kur'an'ı Kerim bunu şiddetle reddetmektedir.

2 – Bezenmeyi ve süslenmeyi sevmek, kadınlar ve kızlar için doğal ve kabul edilen bir durumdur.

3 – Savaş ve çatışma meydanları kadınlara uygun değildir, zira onları doğasına bağdaşmaz.

 

Zuhruf suresinin 19 ve 20. ayetleri:

 

وَجَعَلُوا الْمَلَائِکَةَ الَّذِینَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَنِ إِنَاثًا أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ سَتُکْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَیُسْأَلُونَ (43:19)

وَقَالُوا لَوْ شَاءَ الرَّحْمَنُ مَا عَبَدْنَاهُمْ مَا لَهُمْ بِذَلِکَ مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ إِلَّا یَخْرُصُونَ (43:20)

 

Yani:

Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.

 

Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdık. Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.

 

 

Müşriklerin yanlış inançlarından biri de melekleri Allah’ın kızları sanmalarıydı. Müşrikler bu hurafeye sanki melekler yaratılırken orada bulunmuş ve Allah kız doğurduğunu görmüş gibi inanır ve üzerine ısrar ederdi. Bundan daha da beteri, müşrikler meleklere tapıyor ve onlara alemin tedbir edilmesinde pay biçiyordu. Oysa bu batıl inancın hiç bir bilimsel temeli yoktu ve tamamen mesnetsizdi. Bu yüzden Kur'an'ı Kerim müşriklerin bu iddiaları kıyamet gününde sorgulanacağını, fakat onların vereceği hiç bir cevap olmadığını buyuruyor.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Melekler Allah tealanın evlatları değil, mahluklarıdır ve insandan farklı olarak cinsiyeti yoktur.

2 – Allah tealanın her türlü mahlukuna tapmak, ister melekler olsun, ister Hz. İsa gibi insanlar olsun, kıyamet gününde sorgulanacak durumlardır.

3 – Söylediklerimiz ve ağzımızdan çıkan lafların yok olup gittiğini düşünmemeliyiz. Söylediğimiz her şey varlık nizamında kayda alınır ve kıyamet gününde söylediklerimiz ve iddia ettiklerimiz hakkında hesap vermeliyiz.

4 – Yanlış işlerimizi Allah’ın adına mal ederek haklı göstermeyiz; zira bizi hidayete erdirmek için kitap ve peygamber gönderen Allah hiç bir zaman bizden yanlış yolu izlememizi istememiştir.

 

Zuhruf suresinin 21 ve 22. ayetleri:

 

أَمْ آَتَیْنَاهُمْ کِتَابًا مِنْ قَبْلِهِ فَهُمْ بِهِ مُسْتَمْسِکُونَ (43:21)

بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آَبَاءَنَا عَلَى أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَى آَثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ (43:22)

Yani:

Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyorlar?

Hayır! "Sadece, biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz" derler.

 

Müşriklerin hurafe inançlarının anlatan geçen ayetlerin devamında bu ayetler bu tür batıl inançların köklerine işaretle şöyle buyurmakta:

Onlar hurafe inançları için ilahi peygamberlere ve semavi kitaplara istinat edemezler, zira hiç bir ilahi peygamber insanlara bu tür hurafeleri öğretmemiştir. Müşrikler bu tür batıl inançlarını atalarından öğrenmiş ve izlemeye başlamıştır. Müşriklerin ataları zaten cahildi ve ilim ve bilimden hiç bir şey bilmiyordu ve sırf batıl tahminlerden hareketle tanrı hakkında yargıda bulunuyordu.

Bir başka ifade ile, bu tür hurafe inançlar ne ilmi ve akli dayanağı vardı ne de geçmiş peygamberlerin öğretilerinden kaynaklanıyordu. Müşrikler sadece geçmişlerini ve atalarını körü körüne taklit ederek bu tür batıl inançları benimsemişti. Oysa hiç bir akıllı ve bilge insan düşüncelerini ve inancını başkalarını taklit etme temeline dayandırmaz; hele cahilleri taklit etmeye asla.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Düşünceler ve inançlar akıl veya vahiy temeline dayanmalıdır. Akıl veya vahiye dayanmayan her şey, velev ki toplumun kültürü ve gelenek ve göreneği olarak bilinsin, şirk ve hurafedir.

2 – Atalarımızın eserlerini ve inançlarını koruma bahanesi ile toplumda hurafe inançları ve gelenekleri yaymamaya özen göstermeliyiz.

3 – Mantıksız davranışlara ve körü körüne taklitlere yol açan her türlü dini, etnik ve milli bağnazlık Kur'an'ı Kerim tarafından reddedilmiştir.