Aralık 06, 2021 13:25 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 907 )

Zuhruf suresinin 79 ila 84. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Zuhruf suresinin 79 ve 80. ayetleri:

 

أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ (43:79)

أَمْ یَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ بَلَى وَرُسُلُنَا لَدَیْهِمْ یَکْتُبُونَ (43:80)

 

Yani:

Yoksa (müşrikler) bir işe kesin karar mı verdiler? Doğrusu biz de kararlıyız!

 

Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.

 

Geçen bölümde en son hakkı benimsemekten kaçınan kafirlerden ve müşriklerden söz edilmişti. Bu ayetler ise şöyle buyurmakta:

Onlar sadece haktan kaçmıyor, aynı zamanda hakla savaşıyordu. Onlar hakkı zayıf düşürmek ve nurunu söndürmek için nice planlar yaptılar ve türlü komplolar kurdular. Onlar hakkı yok etmekte ve yenmekte kesin kararlıydı, ancak karşılarında Allah olduğunu bilmiyorlardı. Oysa ilahi irade onların istek ve iradelerinin çok çok üstündedir ve buna göre de onların her isteği gerçekleşemez. Bu komplocu muhalifler gizli oturumları ve konuştukları Allah tealadan saklı olacağını ve yüce Allah onları görmediğini ve sözlerini duymadığını zannediyordu. Oysa Allah her sözü her türlü gizli oturumda ve fısıldayarak söylenmesine rağmen duyan ve bilendir; zira varlık aleminde Allah için gizli saklı hiç bir şey yoktur. Öte yandan ilahi melekler de her yerde hazırdır ve sürekli insanların amel ve davranışlarını ve hatta gizli sırlarını ve fısıldaşmalarını kayda alır ve hiç bir şey onlardan saklanamaz.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Her türlü karar her ne kadar ciddi ve kesin olursa olsun, yüce Allah’ın iradesinin dışında olamaz ve ilahi izin olmadan gerçekleşmez.

2 – Muhalifler yaptıkları gizli işlerden Allah teala haberdar olmadığını zanneder. Oysa insanın yaptığı her iş ilahi sistemde kayda alınır ve hiç bir şey ilahi meleklerden gizli saklı kalamaz.

 

Zuhruf suresinin 81 ve 82. ayetleri:

 

قُلْ إِنْ کَانَ لِلرَّحْمَنِ وَلَدٌ فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِینَ (43:81)

سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا یَصِفُونَ (43:82)

 

Yani:

De ki : Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!

 

Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah onların vasıflandırmalarından yücedir, münezzehtir.

 

Bu surenin ilk ayetlerinde müşriklerin meleklerin Allah’ın evlatları olduğunu zannettikleri anlatıldı ve daha sonraki ayetlerde de, Hristiyanların Hz. İsa’yı Allah’ın evladı olduğuna inancından söz edildi. Bu ayetler ise bu yanlış inançları reddederek şöyle buyurmakta:

Eğer Allah’ın bir evladı olsaydı ve ona tapılması icap etseydi, peygamberler ona tapacak ilk kişiler olurdu. Oysa Allah teala eş ve evlat sahibi olmaktan münezzehtir. Yine yüce Allah başta melekler veya insanlar olmak üzere hiç bir mahlukuna tapılmasını emretmemiştir.

Ayetlerin devamında yerin ve göklerin maliki ve Arş’ın sahibi olan Allah tealanın evlada ihtiyacı olmadığı ifade edilir. Allah teala sınırsız bir varlık ve varlık aleminin hakimi ve sahibidir. Kuşkusuz evlat soyunu sürdürmek isteyenler, ya da zafiyet durumunda yardımına ihtiyaç duyduğu biri için gereklidir. Öte yandan evlat sahibi olmanın bir anlamı Allah’ın cisim olması ve zaman ve mekanla sınırlı olmasıdır. Oysa Allah teala tüm alemi yaratan ve hükmeden varlıktır ve bu tür durumlardan münezzehtir ve hiç bir şeye ve evlat gibi hiç bir şeye ihtiyacı yoktur.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Muhaliflerle münazarada hoşgörülü davranmalı ve onları görüşleri doğru olduğu varsayımı ile, inançlarının yanlış olduğunu anlamaları için ne gibi sonuçlar elde edeceklerini aydınlatmalıyız.

2 – Kuşkusuz Allah her türlü kusurdan veya insanlara benzemekten münezzehtir. Dolayısıyla insan tanrılardan uzak durmak gerekir, zira böyle bir tanrı beşerin emsalsiz olan ilahi sıfatlara yönelik cahilliğinin ürünüdür.

3 – Yer ve gökler tüm azameti ile Allah tealanın iradesi ve tedbiri altındadır ve ancak Allah tarafından yönetilir.

 

Zuhruf suresinin 83 ve 84. ayetleri:

 

فَذَرْهُمْ یَخُوضُوا وَیَلْعَبُوا حَتَّى یُلَاقُوا یَوْمَهُمُ الَّذِی یُوعَدُونَ (43:83)

وَهُوَ الَّذِی فِی السَّمَاءِ إِلَهٌ وَفِی الْأَرْضِ إِلَهٌ وَهُوَ الْحَکِیمُ الْعَلِیمُ (43:84)

 

Yani:

Sen bırak onları, kendilerine söz verilen günlerine kavuşuncaya kadar bâtıla dalsınlar, oynaya dursunlar.

 

Gökteki İlâh da, yerdeki İlâh da O'dur. O, hakîmdir, her şeyi bilendir.

 

Peygamberler insanları hidayete erdirmekle görevlidir. Peygamberler bu uğurda yürek yakarak çaba harcar ve insanları kurtarmak için her türlü yolu dener. Ayetler ise şöyle buyurmakta:

Başkaları için yürek yakmanın da bir yere kadar olmalıdır. Eğer insanlar doğru yola gelmek ve saadete kavuşmak istemiyorsa, onları bunun için zorlayamayız. Bu tür durumlarda onları kendi haline bırakmalı ve böylece yanlış yolu seçmeleri ve batıla batmalarının sonuçlarını görmelerine müsaade etmeliyiz. Belki bu durumda hatalarını anlar ve doğru yola geri dönerler. Beki de bir ömür yanlış yollarına devam eder ve geri dönmezler ve ancak kıyamet gününde yanlış yolları ve çirkin amellerinin acı sonuçları ile karşılaşırlar.

Ayetler ayrıca Allah tealanın insanların iman etmelerine ihtiyacı olmadığını belirterek şöyle buyurmakta:

Kafirler zannetmesin ki Allah onların ibadetine muhtaçtır ve onların küfür ve asiliği O’na zarar verir. Allah yer ve göklerin ve tüm mahlukların Rabbidir. Bir başka ifade ile gerçek ilah, alemi yaratan ve tedbir edendir. Dolayısıyla ne melekler, ne ay, güneş ve yıldızlar gibi doğal fenomenler tapılmayı hakeder. Zira onlar da Allah tealanın mahlukudur ve tüm varlıkları ile O’na bağımlıdır.

Ayetlerin sonunda bir kez daha Allah teala her şeyden haberdar olduğu ve alemi sınırsız ilmi ve hikmeti ile yönettiği vurgulanmıştır.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Peygamber insanları davet ve irşad etmekle görevlidir ve onları iman etmek için zorlayamaz veya onlara bunun için yalvarmaz.

2 – İnanç konularında insanlara hüccet tamamlandığında artık onlara baskı yapmamak ve onları kendi yollarını seçmeleri için özgür bırakmak gerekir.

3 – Allah teala, ibadet ve kulluk etmeleri hele dursun, hiç bir insana muhtaç değildir. Biz yokken Allah vardı ve biz öldükten sonra da Allah vardır. Allah yer, gökler ve tüm mahlukların Rabbidir.

4 – Ancak sınırsız ilim ve hikmeti olan Allah tapılmaya layıktır.