Nur’a giden yol ( 910 )
ed Duhan suresinin 9 ila 18. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
ed Duhan suresinin 9 ila 11. ayetleri:
بَلْ هُمْ فِی شَکٍّ یَلْعَبُونَ (44:9)
فَارْتَقِبْ یَوْمَ تَأْتِی السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِینٍ (44:10)
یَغْشَى النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِیمٌ (44:11)
Yani:
Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar.
Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle.
Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır.
Geçen bölümde Kur'an'ı Kerim’in nazil oluşu ve peygamberlerin biseti, insanları hidayete erdirmek için olduğu ve Allah tealanın kullarına karşı rahmetinin işaretleri sayıldığı beyan edildi. Bu ayetler ise şöyle buyurmakta:
Ancak bazıları hakkı idrak ettikleri halde onu kabul etmek istemiyor ve sürekli kendileri ve başkalarında kuşku ve şüphe yaratmaya çalışıyor. Bu zümre kuşkuları ve şüpheleri aşmak ve emin olmak ve yakin etmek yerine kuşku uyandıran işlerle uğraşıyor ve semavi kitabın hakikatleri ile alay ediyor.
Ayetler ardından bu inatçı kafirleri ilahi azap işaretlerini görünce gözlerini kaplayan gaflet perdeleri düşeceği ve yanlış yaptıklarını ve peygamberlerin söyledikleri hurafe veya lafügüzaf olmadığı ve gerçekleri yansıttığı konusunda uyarıyor.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kuşku, gaflet ve batıllığa zemin oluşturmamalıdır. Gerçekte asıl kötü olan şey, kuşku içinde kalmaktır, yoksa kuşku duymak insan aklı ve idrak gücünün gereğidir ve araştırma yaparak kuşkuları aşmak gerekir.
2 – Dini inançların üzerinde kuşku ve şüphe yaratanların ve ilahi ayetlerle alay etmeye yol açan sözleri ile uğraşmanın cezası çok ağırdır.
ed Duhan suresinin 12 ila 14. ayetleri:
رَبَّنَا اکْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ (44:12)
أَنَّى لَهُمُ الذِّکْرَى وَقَدْ جَاءَهُمْ رَسُولٌ مُبِینٌ (44:13)
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌ (44:14)
Yani:
(İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler).
Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti.
Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler.
Doğal olarak Allah’ı inkar eden kafirler ilahi azap işaretlerini görünce büyük bir dehşete ve korkuya kapılarak Allah tealaya yalvarmaya başlar ve şöyle arz ederler: Ey Rabbimiz, bizden azabı bertaraf et. Biz iman edeceğiz. Oysa bu iman sırf korku yüzündendir ve hiç bir değeri yoktur. Gerçekte ancak irade ile ve hiç bir korkuya ve dış baskıya kapılmaksızın edilen iman değerlidir.
Ayetler şöyle devam etmekte:
Bu tür bir uyanış ve dönüş sizler için hiç bir faydası yoktur; zira peygamber açık deliller ve mucizelerle size geldiğinde, onun emirlerini kabul etmek ve yegane Allah’a iman etmek yerine ona yüz çevirdiniz ve onun aydınlatıcı tealimini başkalarının tealimi niteleyerek kabul etmek istemediniz. Oysa bu tealim ilahi vahiy ve Allah tealanın kelamıydı. Bazen, o cinlerle irtibatta ve onlardan öğrendiklerin söylüyor, dediniz; bazen de, o bu sözleri başkalarından öğrenmiş, başkaları ona telkinde bulunmuş ve o da bu sözleri Allah’ın adına mal etmeye çalışıyor, dediniz.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Bugün din ile alay edenler bir gün gözleri açılır ve gaflet ve kuşkudan kurtulur. Bunlar geri dönmeyi talep eder, ancak artık hiç bir faydası yoktur.
2 – Allah teala kafirlere ve müşriklere hücceti tamamlamadan onları cezalandırmaz.
3 – Kafirler peygamberlerin sözlerini reddetmek üzere mantıklı delil göstermek yerine haksız iftiralarla peygamberlerin kişiliğini tahrip etmeye çalışır.
ed Duhan suresinin 15 ve 16. ayetleri:
إِنَّا کَاشِفُوا الْعَذَابِ قَلِیلًا إِنَّکُمْ عَائِدُونَ (44:15)
یَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْکُبْرَى إِنَّا مُنْتَقِمُونَ (44:16)
Yani:
Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz.
Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız.
Kafirlerin iman ettikleri iddialarına karşı bu ayetler şöyle buyurmakta:
Biz azabı biraz hafifletiriz, ama onlar ibret almaz. Onlar yine küfür ve çirkin amellerine geri döner ve yaptıklarından da pişmanlık duymaz. Bir başka ifade ile kafirler azap ve ceza işaretlerini görünce hemen yaptıklarından pişman olur ve değişmeye karar verir. Ancak bu durum geçicidir ve azap işaretleri hafifleyince yeniden geçmiş çirkin yaşamlarına geri döner. Buna göre onların korku yüzünden iman ettiklerini beyan etmeleri değersizdir. Dolayısıyla eğer onlara bu dünyada verilen ceza hafifletilmiş olsa bile, kıyamet gününde hepsini çok ağır azap ve cezalar beklemektedir. Zira zalimler her zaman ilahi gazabın hedefidir ve vereceği cezadan kurtuluş yoktur.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
10s
1 – Nice durum vardır ki Allah teala bu dünyada bizi cezalandırmaktan vazgeçmiştir. Ama bizler yine kötü amellerimizden el çekmeden yanlış amellerimizin üzerinde ısrar etmişizdir.
2 – Allah peygamberlerin ve mümin insanları hamisidir ve inatçı ve zalim kafirleri peygamberlere ve müminlere reva gördükleri zulümleri yüzünden cezalandırır.
ed Duhan suresinin 17 ve 18. ayetleri:
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَاءَهُمْ رَسُولٌ کَرِیمٌ (44:17)
أَنْ أَدُّوا إِلَیَّ عِبَادَ اللَّهِ إِنِّی لَکُمْ رَسُولٌ أَمِینٌ (44:18)
Yani:
Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara şerefli bir elçi geldi. (Şöyle diyerek)
"Allah'ın kulları! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir resûlüm"
Mekkeli müşriklerin İslam Peygamberi’ne -s- karşı davranışlarını anlatan önceki ayetlerin devamında bu ayetler Hz. Musa ve Firavun macerasına işaret ediyor. bilindiği üzere Firavun ve kavmi güçlü ve zengin bir devletti ve büyük imkanları ile güç ve iktidarın zirvesinde yer alıyordu. Ancak bu muazzam güç onları kibirli yaptı ve türlü günahlara ve zulümlere sürükledi.
Hz. Musa Firavun ve halkına geldi ve gayet edepli ve hoş bir beyanla Firavun ve adamlarından köle yaptıkları İsrailoğullarını azat etmelerini istedi ve böylece onları ilahi tealime göre hidayete erdirmek ve saadete kavuşturmak istediğini söyledi.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Peygamberlerin ilk risaleti, insanları zorba ve zalim hükümdarların sultasından azat etmek ve mahrum ve mağdur insanların sömürülmelerine engel olmaktır. Dolayısıyla Hz. Musa İsrailoğullarına gitmeden önce Firavun ve adamlarına gitti.
2 – Peygamberler insanların güvendiği emin insanlardı. Nitekim onların iyi mazisi risaletlerini ve hakka çağrılarını benimseme zemini oluşturuyordu.