Ocak 25, 2022 13:43 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 917 )

el Casiye suresinin 15 ila 20. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

el Casiye suresinin 15. ayeti:

 

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَیْهَا ثُمَّ إِلَى رَبِّکُمْ تُرْجَعُونَ (45:15)

 

Yani:

Kim iyi iş yaparsa faydası kendinedir, kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.

 

Geçen bölümün son ayetinde kıyamet gününü inkar edenlere nasıl davranıldığı anlatıldı. Bu ayet ise şöyle buyurmakta:

Zannetmeyin ki sizin imanınız veya küfrünüz, itaat etmeniz veya itaatsizliğiniz Allah’a bir faydası veya zararı olur. Kim ne iş yaparsa yapsın, sonucu kendine döner ve kıyamet gününde karşılığını bulur; hani bir öğretmenin öğrencilerine şöyle dediği gibi: ister derslerinize çalışın ister çalışmayın; faydası veya zararı kendinize aittir; bana hiç bir faydası veya zararı yoktur.

Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – İlahi ceza ve mükafat düzeni insanların iyi veya kötü amelleri temelindedir ve tüm insanlar ilahi kanun karşısında eşittir.

2 – Allah teala insanlardan bağımsızdır. İlahi tealim ancak insanların gelişme, yücelme ve kemale ermeleri içindir.

 

el Casiye suresinin 16 ve 17. ayetleri:

 

وَلَقَدْ آَتَیْنَا بَنِی إِسْرَائِیلَ الْکِتَابَ وَالْحُکْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّیِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِینَ (45:16)

وَآَتَیْنَاهُمْ بَیِّنَاتٍ مِنَ الْأَمْرِ فَمَا اخْتَلَفُوا إِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْیًا بَیْنَهُمْ إِنَّ رَبَّکَ یَقْضِی بَیْنَهُمْ یَوْمَ الْقِیَامَةِ فِیمَا کَانُوا فِیهِ یَخْتَلِفُونَ (45:17)

 

Yani:

Andolsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları dünyalara üstün kıldık.

 

Din konusunda onlara açık deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.

 

Bu ayetler Allah tealanın geçmiş asırlarda İsrailoğullarına sunduğu büyük nimetlere işaret ederek İslam ümmetine ibret olmasını buyurmuştur. Ayetler ilkin semavi kitap, hükûmet ve peygamberlerin bisetine ve ardından temiz rızıklara işaret ederek şöyle buyurmakta:

Bu muhibetlerin sayesinde İsrailoğulları o çağlarda yaşayan başka milletlerden üstün oldular; ancak maalesef kıskançlık ve rekabet yüzünden aralarında anlaşmazlık yaşandı. Gerçi onlar için hak gayet aydındı ve ilahi kitaba göre hakikati idrak edecek yeterli delilleri vardı, ancak buna karşın ihtilaflardan el çekmediler. İsrailoğulları ihtilaf ve tefrika içinde yaşamayı sürdürdüler, ta ki güç ve azametlerini kaybettiler ve hükümetleri devrildi.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Maddi ve manevi nimetler Allah’tandır ve onlardan doğru biçimde yararlanarak bu dünyada üstünlük elde etmeliyiz.

2 – Nübüvvet ve hükûmet arasında herhangi bir çelişki yoktur. Siyaset dini ilkelere ve temellerle dayanmalıdır.

3 – Allah teala insanlara hücceti tamamlamış ve hakikati tanımaları ve idrak etmeleri için açık deliller sunmuştur; o zaman kıyamet gününde bunların hesabını soracaktır.

4 – Hakikati bilmek ve tanımak tek başına yeterli değildir. Zira nice insan vardır inat veya kıskançlığı yüzünden hakkı benimsemez ve toplumda tefrika yaratır.

 

el Casiye suresinin 18 ila 20. ayetleri:

 

ثُمَّ جَعَلْنَاکَ عَلَى شَرِیعَةٍ مِنَ الْأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَ الَّذِینَ لَا یَعْلَمُونَ (45:18)

إِنَّهُمْ لَنْ یُغْنُوا عَنْکَ مِنَ اللَّهِ شَیْئًا وَإِنَّ الظَّالِمِینَ بَعْضُهُمْ أَوْلِیَاءُ بَعْضٍ وَاللَّهُ وَلِیُّ الْمُتَّقِینَ (45:19)

هَذَا بَصَائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ یُوقِنُونَ (45:20)

 

Yani:

Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.

 

Çünkü onlar, Allah'a karşı sana hiçbir fayda vermezler. Doğrusu zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da takvâ sahiplerinin dostudur.

 

Bu (Kur'an), insanlar için basiret nurları, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir.  

 

İsrailoğulları kavminin öyküsü beyan edildikten sonra bu ayetler İslam Peygamberi’ne -s- hitaben şöyle buyurmakta:

Biz sana şeriat ve hak dinine doğru aydın bir yol verdik ki ona göre insanları tevhid inancına davet edesin. Gerçi müşrikler ve muhalifler sana karşı çıkacak ve senin dinini engellemek için sana bazı önerilerde bulunacaktır. Ancak sen asla Allah’ın dini üzerine onlarla uzlaşma. Ey peygamber, hak yolunda sağlam ve güçlü dur ve bu yola bağlı kal. Sen ancak Allah’ın emirlerine uy ve kesinlikle muhaliflerin isteklerine itina etme; zira Allah ancak takvalı insanları hidayete erdirir, fakat zalim kafirler bir tek kendilerine benzeyen insanlarla beraberdir ve Allah karşısında hiç kimseye zarara veremez, ya da hiç kimseyi ilahi cezadan koruyamazlar. Sana nazil olan şu kitap, yani Kur'an'ı Kerim herkese yetecektir. Zira bu kitap insanları hakikati görme gözü ve yaşamın tüm boyutlarını doğru öğrenmelerinin vesilesidir. Kuşkusuz kim yakin merhalesine ulaşacak olursa, bu kitap onu hidayete erdirir ve özel ilahi rahmetten yararlandırır.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – İlahi dinlerin her biri hak ve hakikate kavuşmanın ayrı bir yoludur, fakat hepsinin ruhu birdir. İslam dini eski peygamberlerin getirdiği dinin devamıdır.

2 – Allah’ın yolunu izlemeyenler, kaçınılmaz olarak kendilerinin veya başkalarının ilim ve hakikati doğru idrak etme temeline dayanmayan heva ve heveslerini izler.

3 – Cahillerin yersiz isteklerini izlemek, onların velayetini benimseme ve ilahi velayetten uzaklaşma anlamına gelir.

4 – Dindarlık basiret ve bilinç temeline dayanmalıdır ve ancak bu durumda hidayete erdirir ve yakin ile sonuçlanır.

5 – Kur'an'ı Kerim tüm fikri, ahlaki, sosyal, siyasi ve ailevi alanlarda basiret ve aydınlanma vesilesidir.