Batı’da insan hakları ihlalleri - 3
Son dönemde Amerika’da işlenen suç ve cinayetler ve yanlışlıkla uydurma suçlarla ağır cezalara çarptırılan suçsuz insanların aklanmasıyla ilgili veriler, uluslararası camiada hayretle karşılanıyor.
Bu veriler Amerika’da yargı sisteminde suçsuz olduğu halde ceza alan insanların sayısının ne kadar fazla olduğunu ve bu tür yanlış ve haksız cezaların verilmesi de ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.
Amerika’da hiç bir suç işlemedikleri halde hüküm giyen ve ardından beraat eden mahkum sayısıyla ilgili olarak yayımlanan bir rapor, bu duruma iyice ışık tuttu. Amerika milli istatistik merkezi tarafından 3 Şubat 2016 tarihinde yayımlanan bu rapor aslında Mishigan üniversitesi hukuk fakültesinin yaptığı bir araştırmanın bir bölümüydü. Rapora göre araştırmacılar Amerika’da 2015 yılında 149 kişi işlemedikleri bir suç yüzünden ceza aldığını ve ardından yanlış karardan beraat ettiklerini fark etti. Bu verilerin ayrıca bir önceki yıla oranla artış kaydettiği de belirtildi.
Raporun hazırlanmasında rol ifa eden Mishigan üniversitesi hukuk hocası Samuel Gross, Hufington Post gazetesine verdiği demeçte, tarihi açıdan suçsuz mahkumların beraat oranı çok yüksek olduğunu, oysa kamuoyu bu tür hataların asla yapılmadığını veya çok seyrek yapıldığını zannettiğini belirtti.
Amerika’da geçen sene yanlış hüküm yüzünden hapis yatan ve daha sonra beraat eden kadın ve erkek mahkumların her biri ortalama 14.5 yıl hapis yattığı ve hattı bazıları idam cezasının uygulanmasını beklediği belirtiliyor. Bundan başka da ceza aldıkları tarihte 18 yaşın altında bulunan veya zihinsel engelli olan çocuklar da bu kategoride yer alıyor. Bu mahkumların hemen hemen tümü suçsuz olduklarını ispat etmek için yasal süreci takip ettiği fakat Amerika’nın yargı sisteminde başarılı olamadıkları anlaşılıyor.
Raporda Amerika’da suçsuz olduğu ispat edilen mahkum sayısının yüksek olması, Amerikan yargı sisteminde ciddi sorunların bulunduğunu ortaya koyduğu ve bu denli geniş çapta yargı hatası adil bir yargı sistemine asla yakışmadığı belirtildi.
Amerikalı hukuk hoca Gross ise şu itirafta bulunuyor: Yanlış yargı kararları ile ilgili bu denli yüksek bir rakam, Amerikan yargı sisteminde köklü ve değişmez bir sorun bulunduğunu gösteriyor, çünkü biz şimdi bu tür hataların sistematik olarak devam ettiğini biliyoruz.
Amerika’da 2015 yılında beraatlerin %20 kadarı, daha önce yalan itirafların yüzünden verilen kararlarla ilgilidir. Bu tür hükümler genellikle cinayet suçuyla ilgilidir ve hatta 18 yaşın altında olan veya zihinsel engelli olan sanıkları da kapsıyor.
16 yaşındaki Bobby Johnson, zeka katsayısı 69 olup, zihinsel engelli bir çocuktur. Bobby ebeveyni veya ona bakan kimse olmaksızın iki müfettişin huzurunda 70 yaşındaki Herbert Fields’i öldürdüğünü itiraf ediyor. Bobby Johnson 2007 yılında 38 yıl hapis cezasına çarptırıldı, fakat avukatı 2015 yılında yeni savunmasında Johnson’un itirafa müfettişlerin baskısı altında alındığını ve söz konusu müfettişlerin yalan söylediğini ve elinde bu cinayetin Johnson’un üzerinde yıkıldığını ortaya koyan deliller bulunduğunu belirtti. Johnson’un avukatı ayrıca iki müfettişin bu suçun başka iki kişi tarafından işlenmiş olabileceğiyle ilgili kanıtları da gözardı ettiklerini vurguladı.
Mahkemenin 2007 yılında verdiği kesin karar dokuz yıl sonra bozuldu ve Bobby Johnson serbest bırakıldı.
Yanlış yargı kararlarını düzeltme alanında faaliyet yürüten ve bir STK olan “suçsuzluk projesi” adlı örgüt tarafından sunulan bir analizde ise, 1989 yılından beri Amerikan mahkemelerince verilen yanlış kararlarda sahte ve yanlış itiraf bu tür yanlış kararların verilmesinin ana etkenlerinden biri olduğu belirtildi. Analizde, genelde Amerikan mahkemelerinin verdiği yanlış kararların %31’i yanlış ve sahte itiraflara dayandığı belirtildi.
Aslında suçsuz bir insanın işlemediği suçu açıkça itiraf etmesi makul bir durum gibi gözükmeyebilir, fakat Amerika’da mahkeme kararlarını kaydeden milli kurum, son yedi yılda yanlış suç itiraflarının sayısı büyük oranda attığını ve özellikle son iki yılda şiddetlendiğini belirtiyor.
2015 yılında beraat eden mahkumların %40’ı daha önce yalan itiraf yüzünden hüküm giymiş kişilerdi. Bu itirafların büyük bir bölümü ise uyuşturucu madde ve cinayetle ilgili suçları kapsıyor. Aslında bir çok yargıç ağır suçlarla ilgili dosyalarda sanığı yargılamak ve adil bir şekilde karar vermek yerine suçun itiraf edilip edilmediğine bakıyor.
Amerikalı yargıç Alex Kozinski geçen sene Amerikan yargı sistemini eleştirdiği makalesinde, bu yaklaşımın Amerikan mahkemesinde sanıkların temyiz başvurusunda bulunmakta etkili olan etkenlerin incelenmesini de etkilediğini belirtti.
Yargı sisteminde temyiz başvurusu, dosyaları çözüme kavuşturmanın etkili yollarından biri sayılır. Ancak insan hakları gözetleme örgütünün Amerikan yargı sistemi üzerinde yaptığı araştırmalar, bu yöntem genellikle federal savcıyı sanığın karşısında güçlü bir unsura çevirdiğini ve sanık, daha ağır cezalardan kurtulmak için şimdiki hükmü kabul etmeyi tercih etmesine sebep olduğunu gösteriyor. Yani sanık hatta eğer hakkındaki karar yanlış itiraf üzerine verilmişse ve tamamen suçsuz ise, yine de daha ağır cezalara çarpılmaktan korktuğu için verilen kararı kabul ediyor.
Doğu Newyork’Tan John Gleeson adında bir yargıcın beyanatına göre sanıklar suçu yalan bir itirafla üstlenmeyi ve böylece uzun süreli hapis yerine kısa süreli hapis cezasını çekmeyi tercih ediyor.
Amerika’da temyiz sürecinin karmaşıklığını yansıtan örneklerden biri, Shawn Whirl’in dosyasıdır. Whirl 1991 yılında birinci dereceden cinayetten ve taki şöförü Billy Williams’ı öldürme suçundan hüküm giyiyor. Whirl savunmasında olay günü bir saldırgan tarafından takip edildiğini ve Williams’ın taksisinin arka koltuğunda yaralandığını anlatıyor. Avukatları da saldırgan kişinin daha sonraları Williams’ı o gün Whirl’i kurtardığı için öldürdüğünü anlatıyor. Fakat Whirl bu cinayeti itiraf ediyor, ama yalan itirafını Şikago polisinin işkencesi altında yapmak zorunda kaldığını kaydediyor. Savcı kendisine ölüm cezasına çarptırılacağını söyleyince Whirl hayatını kurtarmak için cinayet ve silahlı soygun suçunu itiraf ediyor.whirl 60 yıl hapis cezasına çarptırıldığında mahkemede herkese suçsuz olduğunu söylüyor. Ancak bu suçsuzluk ispat edilemiyor, ta ki işkenceyi araştırma ve onarma komisyonu Whirl’in Şikago polis teşkilatının eski polisi jhon Burge tarafından işkence edildiğini ispat ediyor. Söz konusu polis memuru vücudu yakma ve darp etme gibi yöntemlerle 100 siyahi sanığı işkence etmekle suçlanmıştı.
Whirl 13 ekim tarihinde tüm suçlarından beraat ederek serbest bırakıldı.
Amerika’da son yıllarda bir çok beraat kararı da adli tıp kurumunun eksik veya geçersiz kanıtlara istinaden verilen cezaların kaldırılmasıyla verildi.
Suçsuzluk projesi adlı örgütün araştırmalarına göre, Amerika’da adli tıp kurumunun yanlış teşhisleri de bir çok yanlış cezaların başlıca nedenlerini oluşturuyor. Örgüt raporunda bir çok durumda adli tıp uzmanları uzun inceleme gerektiren konularda gerekli araştırmayı yapmadıklarını ve sadece tahmin ve varsayım üzerine rapor düzenlediklerini kaydediyor.
Örgüt, bundan başka adli tıpta bazı tekniklerin güçlü bilimsel dayanağı bulunmadığını, ancak buna karşın mahkeme yargıcı veya jüri heyeti sonuca bir gerçek gibi güvenliğini vurguluyor.
Görgü tanıklarının yanlış tespiti de Amerika’da yanlış cezaların temelini oluşturan bir başka etkendir. Bir çok dosyada, beraat eden mahkumların daha önce görgü tanıklarının yanlış tespiti yüzünden hüküm giydiği anlaşılıyor.
Suçsuzluk projesi örgütü mahkemenin yanlış kararlarının %70 kadarı bu temele dayandığını, fakat daha sonraları DNA testi ile sanıkların suçsuz olduğu ortaya çıktığını belirtiyor.
Alında yüzlerce araştırma da görgü tanıklarının tespit gücü genellikle yanlış ve güvenilmez olduğunu ve insanların hafızaları da yaygın yöntemlerden hareketle güvenilemeyeceğini gösteriyor. Örgütün araştırmaları sonunda yayımlayan rapor ise sadece Amerika’nın 14 eyaletinde yaşanan yanlışlarla ilgilidir.
Aslında Amerika’da sanıkların hakkında verilen yanlış kararların kesin verileri bulunmuyor, fakat suçsuzluk projesi örgütünün araştırmaları Amerika’da hapis yatan mahkumların %2 ila %5 kadarı suçsuz olduğunu ve haksız yere hapis yattığını gösteriyor. Bir başka ifade ile Amerika’da 40 bin kadar mahkum asla işlemediği bir suç için hapis cezasını çekiyor. 015