Nur’a giden yol ( 924 )
el Ahkaf suresinin 15 ila 18. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
el Ahkaf suresinin 15. ayeti:
وَوَصَّیْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَیْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ کُرْهًا وَوَضَعَتْهُ کُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِینَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِی أَنْ أَشْکُرَ نِعْمَتَکَ الَّتِی أَنْعَمْتَ عَلَیَّ وَعَلَى وَالِدَیَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِی فِی ذُرِّیَّتِی إِنِّی تُبْتُ إِلَیْکَ وَإِنِّی مِنَ الْمُسْلِمِینَ (46:15)
Yani:
Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben Müslümanlardanım.
İslam dininin en önemli özelliklerinden biri aileye ve ailevi konulara büyük önem vermesidir. Nitekim Kur'an'ı Kerim ayetleri ve İslam öğretilerinin önemli bir bölümü de bu konuya ayrılmıştır. İzdivaç fiili ve aile ocağının kurulmasına yönelik tevsiyeler, aile ortamında karı kocanın sevgi dolu ilişkileri, çocuk yapmak ve onları en doğru biçimde yetiştirmek, ailevi ihtilafları barışçıl bir şekilde çözmek, zaruret icap ettiğinde boşanmak gibi konular Kur'an'ı Kerim ayetlerinde üzerinde durulan bazı önemli konulardır.
Bu ayet Allah tealanın ister inanan ister inanmayan olsun, tüm insanlara tavsiye ile başlıyor. Ayette başta anne olmak üzere ebeveynin çocukları yetiştirme uğrunda katlandıkları zorluklar ve acılara işaret ediliyor ve böylece insanların ebeveynleri karşısında huzu ve tevazu ile davranmaları ve onları takdir ederek şükranlarını sunmalarına dikkat çekiliyor.
Maalesef günümüz dünyasında özellikle bireyselciliğe ve bireysel isteklere vurgu yapıldığı için izdivaç fiili ve aile ocağını kurma isteği her geçen gün daha da azalıyor; evlenen insanlar da az sayıda çocuk yapmaya çalışıyor. Bu durumun devam etmesi, özellikle dünyanın gelişmiş ülkelerinde nüfusun azalması ve toplumun yaşlanmasına yol açtığı gözleniyor.
Dini kültürde kırk yaşına gelen bir insan cismi ve akli açıdan kemale ermiş sayılır. Normal şartlarda bu yaşa gelen bir insan ailesini kurmuş ve çocuk sahibi olmuş olması gerekir. Ancak tüm bunlar onu ebeveyninden gafil olmasına sebep olmaması, bilakis onlara daha fazla ilgi göstermesi ve ihsanda bulunmasına vesile olması gerekir.
Kuşkusuz ihsanda bulunmak, infakta bulunmaktan çok daha önemlidir ve sırf mali yardımlarla sınırlı değildir; nitekim insanın ebeveyni mali açıdan evlatlarına muhtaç olmayabilir, fakat onların sevgisine şiddetle muhtaçtır; ya da ileri yaşları yüzünden çocuklarının bakımına ihtiyacı vardır ve ihsan fiili tüm bunları içerir.
Buna karşın ebeveyne ilgi aynı zamanda insanı eşinden ve çocuklarından gafil olmasına da yol açmamalıdır. Dolayısıyla ayetin devamında salih evlatların yetiştirilmesine işaret ediliyor ve bu da Allah tealaya dua etmek ve talepte bulunmanın yanı sıra ebeveynin sürekli emeklerini gerektiriyor.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Her anne ve babanın evlatları üzerinde var olan haklarından biri, yaşamları boyunca onların ihsanından yararlanmaktır. Bu ihsan geçici ve zaruret icap ettiği kadar değil de, sürekli ve daimi olmalıdır.
2 – Ebeveyni ihsanda bulunmak için onların Müslüman olması şart değildir. İslam dini bu konuyu iman çerçevesinde değil, insaniyet çerçevesinde tavsiye eder.
3 – Gerçi hem anneye ve hem babaya ihsanda bulunmak gerekir; ancak bu arada anne hamilelik, doğum yapmak ve emzirmek sürecinde katlandığı zorlukları yüzünden çocukları üzerinde çok özel hakkı vardır ve buna göre ona daha fazla iyilikte ve ihsanda bulunmak gerekir.
4 – Annelerin çektiği acıları ve zorlukları hatırlatmak, çocukların insani duygularını tahrik etmekte etkilidir.
5 – Ebeveyne dua ve hizmet etmek, evlatların yetiştirilmesi ve onlar için dua etmek, Allah tealanın insanlara tavsiyesidir.
el Ahkaf suresinin 16. ayeti:
أُولَئِکَ الَّذِینَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَنَتَجاوَزُ عَنْ سَیِّئَاتِهِمْ فِی أَصْحَابِ الْجَنَّةِ وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذِی کَانُوا یُوعَدُونَ (46:16)
Yani:
İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.
Bundan önceki ayette Allah tealanın insanlara ebeveynleri ve evlatları ile ilgili tavsiyesi beyan edildi. Bu ayet bu önemli ilahi tavsiyeye kulak verenlerin mükafatına işaret ederek şöyle buyurmakta:
Allah iyilik ve ihsanda bulunan insanları cennete götüreceğini vadetmiştir. Gerçekten kim verdiği sözü tutmakta Allah’tan daha dürüst olabilir?
Kuşkusuz cennete girmenin şartı, günahların pasından arınmış olmaktır. Dolayısıyla Allah teala iyilikte bulunan insanların hatalarını affeder ve onların iyi amellerini ön planda tutar. Bu, yüce Allah’ın iyi bir amel işleyerek bir kaç mükafat kazanan iyi ve salih insanlara en büyük lütfudur.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Her amelin değeri, o ameli yerine getirmekte değil, kabul görmesindedir. Kuşkusuz Allah teala katında ancak gerekli şartlara sahip olan ve en iyi şekilde yerine getirilen ameller kabul görür.
2 – Ebeveyne ihsan, iyi amellerimizin ilahi katta kabul görmesi ve ilahi aftan yararlanmamıza zemin oluşturur.
3 – Başta annesi olmak üzere ebeveyne ihsanda bulunan ve hizmet eden insanlar gerçekte cennete girme yolunu açmış olur.
el Ahkaf suresinin 17 ve 18. ayetleri:
وَالَّذِی قَالَ لِوَالِدَیْهِ أُفٍّ لَکُمَا أَتَعِدَانِنِی أَنْ أُخْرَجَ وَقَدْ خَلَتِ الْقُرُونُ مِنْ قَبْلِی وَهُمَا یَسْتَغِیثَانِ اللَّهَ وَیْلَکَ آَمِنْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَیَقُولُ مَا هَذَا إِلَّا أَسَاطِیرُ الْأَوَّلِینَ (46:17)
أُولَئِکَ الَّذِینَ حَقَّ عَلَیْهِمُ الْقَوْلُ فِی أُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنَّهُمْ کَانُوا خَاسِرِینَ (46:18)
Yani:
Ana ve babasına: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babası Allah'ın yardımına sığınarak: Yazıklar olsun sana! İman et. Allah'ın vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, der.
İşte onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında azabın gerçekleştiği kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana uğrayanlardır.
Ebeveynlerinin hizmetlerini takdirle karşılayan salih evlatlardan farklı olarak bazı ailelerde salih olmayan evlatlar yetişir. Bunlar sürekli ebeveynini rahatsız eder ve onları kötü sözlerle incitir. Bunlar ebeveynlerinin haklarına uymadıkları gibi onların dini talim ve terbiyelerini de kabul etmez. Bunlar anne ve babalarının Allah’a iman etme davetini ve dini inançlarını alay konusu yapar ve ilahi peygamberlerin vaatlerini yalan sayar. Doğal olarak bu nankör ve hak düşmanı insanların sonu geçmiş kavimlerin zalim ve günahkar insanlarının sonu gibi olur ve hepsi ilahi ceza ile cezalandırılır ve hepsini şom ve hüsran dolu bir akıbet bekler ve bundan kaçış yoktur.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Bazı evlatlar salih ve ehil olmaz ve hak yolundan sapar. Ancak ebeveynin görevi onları dışlamak ve lanetlemek değil, bilakis evlatları için dua etmek ve hak yoluna davet etmektir.
2 – Ebeveyn evlatlarının hidayetinden sorumludur ve onları dini terbiye ile yetiştirmek ve manevi açıdan geliştirmeleri gerekir; gerçi emeklerinden olumlu sonuç almayabilir.
3 – Allah’ı ve Maad’ı gözardı eden insan, ebeveynine karşı da sorumsuz olur ve onları haklarını hiçe sayar ve hatta onlara karşı çıkabilir.