Nur’a giden yol ( 926 )
el Ahkaf suresinin 24 ila 28. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
el Ahkaf suresinin 24 ve 25. ayetlerine kulak veriyoruz:
فَلَمَّا رَأَوْهُ عَارِضًا مُسْتَقْبِلَ أَوْدِیَتِهِمْ قَالُوا هَذَا عَارِضٌ مُمْطِرُنَا بَلْ هُوَ مَا اسْتَعْجَلْتُمْ بِهِ رِیحٌ فِیهَا عَذَابٌ أَلِیمٌ (46:24)
تُدَمِّرُ کُلَّ شَیْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لَا یُرَى إِلَّا مَسَاکِنُهُمْ کَذَلِکَ نَجْزِی الْقَوْمَ الْمُجْرِمِینَ (46:25)
Yani:
Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!
O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.
Geçen bölümde Ad kavmi peygamberleri Hz. Hud’un -s- davetine inatla gösterdikleri tepkide şöyle dediklerini anlattık: Biz yolumuzdan dönmeyiz. Sen de eğer doğru söylüyorsan, vadettiğin azabı nazil et de görelim.
Ad halkına hüccet tamamlanınca ve kendileri azabın nazil olmasını isteyince, Allah teala onlara beraberinde bulut getiren bir kasırga gönderdi. Ad kavmi karanlık bulutları görünce sevindiler ve yakında onlara bereketli bir yağmur yağacağını zannettiler. Ancak yağmur yağmadığı gibi, korkunç soğuk, yakıcı ve yok edici bir kasırga bu günahkar kavmi helak etti ve geriye evlerinden başka bir şey kalmadı.
Kur'an'ı Kerim’de belirtildiği üzere bu yıkıcı ve korkunç fırtına yedi gece ve sekiz gündüz devam etti, öyle ki Ad kavmini tamamen yok etti ve fırtınadan sağ kurtulan olmadı.
Bu, aslında günümüzde inatçı ve asi suçlulara ve günahkarlara ve kafirlere aynı yolu izledikleri takdirde Ad kavminden daha iyi bir kaderleri olmayacağı yönünde açık bir uyarıdır.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Hak ve hakikatle inat etmenin sonu ağır ceza ve azaptır. Nitekim geçmiş kavimlerin tarihi gelecek kuşaklara ibret olmalıdır.
2 – Doğal fenomenler yüce Allah’ın emri ve iradesinin altındadır. Bulut ve rüzgar ve diğer doğal fenomenler ilahi lütuf ve rahmet işareti olduğu gibi, ilahi öfke ve gazabın da işareti olabilir; nitekim rüzgar bir zaman bulutları hareket ettirerek rahmet yağmuru yağdırır ve bir zaman da yıkımlara yol açabilir.
3 – Fani dünyada suçluların helak edilmesi ilahi sünnettir. Nitekim geçmiş hükümdarların ve kavimlerin başına gelenler, günümüz insanı için ibret vesilesi olmalıdır.
el Ahkaf suresinin 26. ayeti:
وَلَقَدْ مَکَّنَّاهُمْ فِیمَا إِنْ مَکَّنَّاکُمْ فِیهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعًا وَأَبْصَارًا وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُمْ مِنْ شَیْءٍ إِذْ کَانُوا یَجْحَدُونَ بِآَیَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا کَانُوا بِهِ یَسْتَهْزِئُونَ (46:26)
Yani:
Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.
Ad kavmi Arap yarımadasında Mekke yakınlarında yaşıyordu ve bu kavimden geriye kalan evlerin enkazı da kervanların geçtiği yolun üzerindeydi. Dolayısıyla İslam Peygamberi’nin -s- davetine karşı inat eden Mekke müşriklerine hitaben şöyle buyurmakta:
Ad kavmi cismi ve mali açılardan sizlerden daha güçlüydü; ancak bu güç ve servet ilahi ceza nazil olduğunda onların işine yarayamadı ve hiç birini kurtaramadı.
Aslında Ad kavmini kurtaracak şey, Hakkı tanımaları ve benimsemeleriydi. Ad halkı da başka insanlar gibi göz, kulak ve akıl nimetlerine sahipti; fakat bunlardan Hak ve hakikati tanımakta yararlanmadılar. Ad kavmi gözünü ve kulağını Hak ve hakikate kapattılar ve güçleri, servetleri ve imkanları ile Allah tealaya karşı koyabileceklerini zannettiler ve bu yüzden onlara gönderilen peygamberin, yani Hz. Hud’un -s- ilahi azap konusunda uyarılarını ciddiye almadan alay etmeye başladılar.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Güç ve servet insanı kurtarmaya yetmeyebilir. Asıl göz, kulak ve aklımızı Hak ve hakikati tanımak ve kabul etmekte kullanmamız kurtuluşumuza vesile olabilir.
2 – Hakkı inkar etmek insanın helak olmasına yol açar ve tüm sermayelerini ve maddi imkanlarını yok eder.
3 – İlahi ayetler ve peygamberlerle alay etmek, bu dünyada ilahi öfke ve azaba yol açabilir.
el Ahkaf suresinin 27 ve 28. ayetleri:
وَلَقَدْ أَهْلَکْنَا مَا حَوْلَکُمْ مِنَ الْقُرَى وَصَرَّفْنَا الْآَیَاتِ لَعَلَّهُمْ یَرْجِعُونَ (46:27)
فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِینَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا آَلِهَةً بَلْ ضَلُّوا عَنْهُمْ وَذَلِکَ إِفْکُهُمْ وَمَا کَانُوا یَفْتَرُونَ (46:28)
Yani:
Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açıkladık.
Allah'tan başka kendilerine yakınlık sağlamak için tanrı edindikleri şeyler, kendilerine yardım etselerdi ya! Hayır, onları bırakıp gittiler. Bu onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
Ad kavminin helak olduğunu açıklayan önceki ayetin devamında bu ayet şöyle buyurmakta:
Sadece Ad kavmi değil, Mekke çevresinde yaşayan başka havimler de, Hakka karşı çıkınca helak edildiler; Arap yarım adasının kuzeyinde Samud kavmi ve güneyinde Sebe kavmi gibi. Biz bu kavimlerin her birine idrak güçlerine uygun ayetler ve işaretler nazil ettik ve böylece onlara hücceti tamamladık ki, küfür ve şirke sapmak için hiç bir mazeretleri olmasın. Ancak onlar uydurma tanrılara ve putlara tapmaya başladılar ve bunlar onları kurtaracağını ve saadete kavuşturacağını zannettiler. Oysa azap nazil olduğunda bu putların hiç biri onlara yardım edemedikleri gibi, kendilerini bile ilahi cezadan koruyamadılar ve sonuçta yok olup gittiler ve hiç birinden hiç bir iz geride kalmadı.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kur'an'ı Kerim’in insanları terbiye etme yöntemlerinden biri onları geçmişlerin tarihini okumaları ve kaderlerinden ibret almalarıdır.
2 – Allah teala insanların hidayete ermeleri ve ilahi fıtratına dönmeleri için gereken imkanları sunmuştur. Önemli olan insanın yanlış yoldan geri dönmeyi istemesidir.
3 – Bid'at, hurafe ve sapkın düşünceler insanları hiç bir etkisi ve gücü olmayan eşyaları tapmaya yöneltir.