Mayıs 29, 2016 11:17 Europe/Istanbul

Geçen bölümde Kaşan kentinin eski mahallelerinde bulunan bazı değerli tarihî evlerin kentin güzelliğine güzellik kattığından söz etmiştik.

Bu yüzden bugün seyahatimizin hemen başında bu evlerden bazılarına uğramaya karar verdik ve en başta da Abbasian tarihî evini seçtik.

Abbasian tarihî evi Kaşan’ın Sultan Emir Ahmet adlı eski semtlerinden birinde yer alıyor. Bu bina kameri 1245 ila 1250 yılları arasında merhum İbrahim Tacir Kaşani tarafından inşa ettirildi ve mimari ve süsleme bakımından büyük önem erz ediyor.

Abbasian kompleksinde yer alan ev ve bahçelerin toplam yüzölçümü 5 bin metrekare civarındadır. Beş katta insa edilen bina ise yaklaşık 7 bin metrekarelik alanı söz konusudur.

Abbasian kompleksinde toplam beş bahçe yer alıyor, ki her bir bahçe öteki bahçelerle ortak yönlerinin yanı sıra mimari bakımından eşsiz sayılır. Bu tarihi binanın ilk sahibi vefat ettikten sonra bu değerli kompkeks beş bağımsız eve dönüştürüldü. Bundan yaklaşık 20 yıl önce söz konusu kompleks Kaşan’ın tarihi dokusunu ihya ve onarım heyeti tarafından ve Sanayi ve Maden Bakanlığı’nın mali katkılarıyla satın alınarak retore edildi. Bu değerli komplek restore edildikten üç yıl sonra da İran milli eserler listesinde kayda alındı.

Abbasian kompleksinde yer alan binalar mimari bakımından oldukça zengin ve güçlü bir plana sahiptir ve alçı işleme, resim ve diğer İslamî mimari süs sanatları açısından da güzellik ve zarafetin doruk noktasında yer alır, öyle ki en güzel İranlı – İslamî bina ödülüne aday olmuştur.

Abbasian binasının mimarisi “Çukur bahçe” tarzındadır. Bu mimari tarzında bina ve bahçesi sokak seviyesinden daha alçak seviyededir ve bu yüzden çukur sözcüğü bu tarz için kullanılmıştır.

Uzmanlar binanın bu tarzda inşa edilmesini bölgenin coğrafi ve iklim özelliklerine bağlıyor. Eskiden yörede Kanat kuyularının suyu kullanıldığı için binaya ulaşan suyun basıncı binanın çeşitli bölümlerinde etkili olabilmesi için binaları sokak seviyesine göre daha alçak seviyede inşa ederlerdi.

Çukur bahçe mimari tarzının ikinci özelliği, toprağın soğuk ve sıcağa karşı geçirgen olmama özelliğinden yararlanmaktı. Nitekim evin sokak seviyesinden daha alçak seviyede inşa edilmesi, ev ortamının yazın serin ve kışın sıcak olmasına yardımcı oluyordu. Bu arada binanın inşa edilmesi için açılan çukurdan çıkarılan toprak da inşaat malzemesi olarak kulanılırdı.

Bu değerli binanın mimarisinde dikkat çeken bir başka özellik, binada yer yer göze çarpan simetrik bölümlerdir. Bu özellik binaya ayrı bir güzellik kazandırmıştır.

Binanın mevsim çeşitliliği gözetilerek inşa edilmesi de bir başka mimari özelliğidir, öyle ki binanın bazı bölümleri yazın ve bazı bölümleri de kış mevsiminde kullanmak üzere inşa edilmiştir. Buna göre de ev halk mevsime göre binanın o mevsime uygun bölümde kalıyordu.

Abbasian binası iç mimariye ağırlık verdiğinden dış cephesi sade ve süslemeleri azdır, fakat binanın içi oldukça muhteşem ve güzel sayılır.

Kaşan’ın bir başka tarihî eseri olan Burucerdi evi de Sultan Emir Ahmet semtinde yer alıyor ve hali hazırda Kaşan kültürel miras, el sanatları ve turizm idaresinin binası olarak kullanılıyor. Bu bina Gacarlar dönemine ait tarihî evlerden biridir. Bina kameri 1280 ve miladi 1864 yılında Kaşan’ın ünlü tacirlerinden Hac Seyyid Hasan Nazari tarafından inşa ettirildi. Nazari o dönemde Burucurdli işadamları ile ticari ilişkisi olduğundan o dönemin geleneğine göre Burucerdi olarak ün yapmış ve bu yüzden ikamet ettiği bu evde Burucerdi evi olarak adlandırılmıştı.

Burucerdi evi de Kaşan’ın çöl iklimine uygun biçimde tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Buna göre yazın aşırı sıcak günlerinde binanın çatısında bulunan ve Badgir olarak anılan havalandırma sistemi ile çok serin olurdu. Bu ev de eski evlerde olduğu gibi enderun ve birun olmak üzere iki bölümden oluşuyor.

Burucerdi evi, kameri 13. Yüzyılın değerli sanat ve kültürel miraslarından biridir ve içinde Gacarlar döneminin zarif ve güzel sanatlarından eşsiz örnekleri barındırır. Binanın Badgir adlı havalandırma sistemi ile bina arasındaki uyum, alçı işlemelerin simetrik özelliği, hilal şeklinde açılan ve aydıntalma amacıyla kullanılan pencereler ve özellikle İranlı ünlü ressam Kemalulmülk’ün güzel tabloları binayı adeta mimari şaheserine dönüştürmüştür.

Değerli dostlar, Kaşan kentinin tarihî evleri bu iki bina ile sınırlı değildir. Kentin diğer ünlü tarihî binalarına Ameriler, Tebatebailer, Al-i Yasin ve Tac hanedanlarının evlerini de örnek mümkün. Bu binaların her biri mimari ve iç süsleme sanatları bakımından kendine özgü özelliklere sahiptir ve ancak yakından ziyaret ederek bu güzel binaları inşa eden mimarların sanat ve zevkini anlamak mümkün.

Değerli dostlar, seyahatimizin ikinci bölümünde bugün Kaşan’ın yakınlarında bulunan Kamser kentinde gülsuyu üretme etkinliğine katılmak istiyoruz.

Kamser yöresi her yıl Mayıs ayında gül hayranları ve güzel kokusunun aşıklarının buluştuğu bir mekandır. Bu yörede ve dağların eteğinde uzanan gül bahçeleri yöreye ayrı bir güzellik kazandırır. Eğer gülsuyu üretildiği bu mevsimde İran’ın bu güzel yöresine uğrayacak olursanız, sizi gül toplayan işçiler, kucak dolusu güllerle karşılayacağından emin olabilirsiniz.

Kaşan’ın Kamser yöresinde ne varsa, ağaç, yeşillik ve çiçektir. Bu yörede her yıl 500 bin ton gül üretilir ve kısa sürede özel kaplarda kaynatılarak gülsuyuna dönüştürüler ve piyasaya sürülür.

Her yıl ilkbahar mevsiminde gül toplayan işçiler on ila on beş gün boyunca gül bahçelerinde gül toplar. Gül toplayan işçiler sabah erkenden ve güneş doğmadan gül bahçelerinin yolunu tutar ve böylece güneş ışınları bu güzel çiçeklere dokunmadan onları toplamaya başlar, çünkü güneş ışınları ve sıcak gülün ıtrını olumsuz etkiler. İşçiler gülleri dalından kökünden koparır, çünkü bu bölümün özel ıtrı ve yağı söz konusudur, öyle ki bu yağ ve ıtır gülün yapraklarında bile yoktur ve gülsuyu üreticiler ürettikleri gülsuyunun hoş kokusu bu bölümde saklı olduğuna inanır.

Her Mayıs ayın gelince, Kamser yöresinde her evde geleneksel gülsuyu üretme tezgahları kurulur. Bu günlerde Kamser’de tüm evlerin kapıları ziyaretçilere açıktır ve gülsuyu üreticileri çalışırken, turistlerin sorularına da cevap verir.

Gülsuyu üretme tezgahı oldukça ilkel ve sadedir. Büyük bir kabın içine toplanan güller döküldükten sonra üzerine güllerin ağırlığı kadar su eklenir ve kabın altında ateş yakılır. Kapın üzerinden çıkan bir boru buharlaşan gülsuyunu içinde soğuk su olan bir kabın içinde yer alan borulara aktarır ve böylece tezgahın son çıkış noktasında İran’ın ve hatta dünyanın en güzel ve en ünlü gülsuyu elde edilir.

Günümüzde bazı yerlerde gülsuyu modern yöntemlerle üretilir ve buna göre yeni sistemde gülsüyü hem daha çabuk ve hem daha fazla üretilir.

Her halükarda üretilen gülsuyu camdan veya plastikten şişelere doldurulur ve ardından ambalajlanarak piyasaya sürülür. Bu ürünün bir bölümü Fars körfezi kıyılarında yer alan ülkelere ihraç edilir.


Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın parfüm üreten gelişmiş ülkeleri gülsuyunu birinci sınıf parfümlere dönüştürmek için gelişmiş teknolojilerden yararlanır ve gülden elde edilen esasnstan ürettikleri parfümlerde yararlanır.

Kamser gülsuyu dünyaca ünlüdür ve her yıl dünyanın en kutsal mekanı olan Kâbe Kamser’den getirilen gülsuyu ile yıkanır.

Bundan başka Kamser yöresinde her yıl düzenlenen gülsuyu üretme etkinliği de dünyaca ünlü bir etkinliktir ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turist bu etkinliğe katılmak ve gülsuyu üretimini yakından izlemek için Kamser kentine akın eder. 015


Etiketler