Nur’a giden yol ( 937 )
Fetih suresinin 1 ila 4. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Fetih suresinin 1 ila 3. ayetleri:
إِنَّا فَتَحْنَا لَکَ فَتْحًا مُبِینًا (48:1)
لِیَغْفِرَ لَکَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِکَ وَمَا تَأَخَّرَ وَیُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَیْکَ وَیَهْدِیَکَ صِرَاطًا مُسْتَقِیمًا (48:2)
وَیَنْصُرَکَ اللَّهُ نَصْرًا عَزِیزًا (48:3)
Yani:
Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.
Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.
Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder.
Hudeybiye barış anlaşmasından sonra nazil olan bu ayetler, söz konusu anlaşmayı gelecekte önemli bir zaferin ön hazırlığı olarak müjdeledi. Zira bu anlaşmadan önce müşrikler sadece Müslümanları yok etmeyi düşünüyor ve onlara hiç bir hak tanımıyordu. Ancak Hudeybiye barış anlaşmasının en önemli getirilerinden biri, Müslümanların tanınmasıydı ve hicretin sekizinci yılında Mekke fethi ile birlikte Müslümanlar müşriklere karşı kesin zafer kazandı.
Gerçekte İslam peygamberi -s- risalet görevi ile görevlendirildikten sonra cahiliye döneminin yanlış ve hurafe inançlara dayalı gelenekleri sorgulanmaya başladı. İslam dini zuhur ettikten sonra cahiliye döneminin tüm sosyal sınıflaşma düzeni yerle bir edildi ve tüm insanlar hangi etnik gruba veya ırka veya aşirete mensup olursa olsun Allah’ın kulu ve birbirinin kardeşi ilan edildi. Kuşkusuz İslam Peygamberi’nin -s- putperestlik ve cahiliyenin yanlış gelenekleri ile mücadelesi müşriklerin elebaşılarını rahatsız eden bir durumdu ve bu konuyu kolay kolay hazmedemeyecekleri kesindi. Nitekim bu yüzden müşriklerin elebaşıları İslam Peygamberi’ni -s- cahiliyenin yanlış geleneklerini ve eğerlerini yok ettiği ve toplumda köklü değişiklikleri yaptığı için suçlu buluyordu.
Özetle Hudeybiye barış anlaşması ve ardından Mekke fethinin en önemli getirilerinden biri, cahiliye döneminin yanlış geleneklerini yok etmekten ibaret olduğu söylenebilir. Bundan sonra Allah Resulü Mekke ve Medine’de İslami nizamı hakim kıldı, aşiretlerin arasında çatışmalara son verdi ve toplumun tüm kesimleri arasında kardeşlik ruhunu ve duygusunu hakim etti.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Mevcut şartlara ve gerçeklere göre tedbir ve karar almak zemini başarı için hazırlar. Düşmanlara karşı zafer her zaman savaş ve cihatla elde edilmez; bazen barış da düşmana karşı zafer zeminini oluşturur.
2 – Eğer görevimizi yerine getirme peşinde olur ve sonuçlarından korkmazsak, Allah teala da işleri olumsuz sonuçları yok edecek ve istenen hedefe ulaşacağımız şekilde belirleyecektir.
3 – İslam Peygamberi’nin -s- düşmanla barış veya savaş kararı yüce Allah’ın hidayeti ve yol göstermesi ile alınır. Allah Resulü -s- hiç bir zaman kişisel heva ve hevesle hareket etmemiştir.
Fetih suresinin 4. ayeti:
هُوَ الَّذِی أَنْزَلَ السَّکِینَةَ فِی قُلُوبِ الْمُؤْمِنِینَ لِیَزْدَادُوا إِیمَانًا مَعَ إِیمَانِهِمْ وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَکَانَ اللَّهُ عَلِیمًا حَکِیمًا (48:4)
Yani:
İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.
Hudeybiye barış macerasında Müslümanların büyük bir bölümü Mekke’ye giremedikleri ve Umre yapamadıkları için hüsrana uğramış, bu durumdan rahatsızlık ve üzüntü duyuyordu. Ancak bu surenin nazil olması ve Müslümanları gelecekte fetihle müjdelemesi onlara moral verdi ve Allah Resulü’nün -s- sözleri ve ilahi vaatlere olan inançlarını takviye etti.
Kuşkusuz varlık alemini ilahi tedbirin altında bilen ve yerde ve göklerde tüm doğal fenomenleri Allah tealanın ordusu gibi algılayan insan hiç bir zaman yenilgiye uğradığını düşünmez ve düşmanın gücünden ve heybetinden çekinmez.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Yüce Allah’ın mümin kullarına lütuf ve inayetlerinden biri, kalplerine huzur vermesidir; nitekim kafirlere verilen cezalardan biri yüreklere korku ve dehşet salmaktır.
2 – İmanın dereceleri vardır ve sürekli azalır veya artar. Nitekim bazı doğal olayların meydana gelmesi de insanların iman derecelerini sınamak içindir.
3 – İlahi güç, ilim ve hikmeti ve tüm doğal fenomenlerin O’nun egemenliği ve emri altında olduğunu bilmek, mümin insanlara huzur kazandırır.