İran'ı gezelim, görelim - 7
Dizi halinde hazırladığımız programımız boyunca her bölümde İran’ın çeşitli yörelerini ve her yörenin bazı kentlerini ve ünlü bölgelerini ele aldıktan sonra her kentin tarihî, kültürel ve doğal cazibelerini tanıtmaya çalışacağız, böylece siz de İran diyarının tarihî ve kültürel çeşitliliği ile tanışmış olursunuz.
İran’da Fars, Kürt, Arap, Lor, Buluç ve Türkmen gibi çeşitli kavimlerin yaşaması bu topraklara özel bir kültürel çeşitlilik kazandırdığını şimdiden belirtmek isteriz.
Bu arada İran’da yaşayan çeşitli kavimlerle tanışmanın İran diyarının gelenek ve göreneklerini daha iyi tanımakta yardımcı olabileceğinden, her programın bir bölümünü de bu kavimlerden birinin gelenek ve göreneklerine ayırdık.
Hatırlanacağı üzere geçen bir kaç bölümde Fars eyaletini ziyaret ettik ve bu güzel bölgenin bazı güzel yerlerini ve en son eyaletin merkezi Şiraz kentini gezdik ve kentin tarihi geçmişi ile tanıştık. Geçen bölümde ayrıca Şiraz kentinin tarihî eserleri, İslam öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrıldığını anlattık ve ardından Şiraz ve çevresindeki İslam öncesi bazı eserleri gezdik. Bugün ise Şiraz kenti ve çevresinin İslamî döneme ait tarihî eserlerini gezmek istiyoruz.
Gerçi Şiraz kentinin mazisi Hahameneşilere kadar uzanıyor, fakat esas ün ve itibarını İslamî dönemden kazanıyor. İslamî dönemde Şiraz kenti bir hayli gelişti ve hatta dört dönem başkent olarak seçildi.
Şiraz kenti de İran’ın diğer önemli kentleri gibi tarih boyunca engebeli günleri geride bıraktı. Bu kent ne zaman başkant ve iktidar merkezi olarak seçildiyse imarlı hale geldi ve ne zaman hükümdarların gazabına uğradıysa, zorlu ve durgunluk dolu günler yaşadı.
Öte yandan bu kentte her dönemde o dönemin mimarisine göre binalar inşa edildiğinden, Şiraz kenti İran’ın geçmişteki gelişmelerini yansıtan çeşitli görünümlerde güzel binaları barındırıyor. Kentte Moğol İlhaniler, Safeviye, Gacarlar ve Zendiye iktidarlarından kalma çok önemli ve değerli binalar ve tarihî eserler bulunuyor. bu arada Şiraz kentinde Zendiye dönemine ait binaların ve tarihî eserlerin ayrı bir önem arz ettiği gözleniyor. Zendiye iktidarının kurucusu Vekil-ül Rüaya lakaplı Kerimhan Zend, 1750 ila 1779 yılları arasında İran’ı yönetti. Kerimhan Zend Şiraz kentini başkent olarak seçti ve geriye çok değerli eserler miras bıraktı.
Kerimhani erki, Vekil çarşısı, Vekil camii, Nazar bahçesi ya da Pars müzesi, Vekil hamamı, Divanhane binası ve diğer bir çok tarihî bina, turistlerin ilgisini çeken kentin önemli binalarıdır.
Şimdi seyahatimiz el verdiği kadar Zendiye dönemine ait tarihî binaları gezmek istiyoruz. Ancak bundan önce biraz da Zendiye dönemine ait mimarinin özelliklerinden söz edelim.
Zendiye mimarisi aslında Safeviye döneminin mimarisinin devamı sayılır, fakat bu tarzda biraz daha sadelik ve biraz de yenilik göze çarpıyor. Zendiye dönemine ait tarihî binaların en önemli özelliklerinden biri, emsalsiz dayanıklılığı ve Şiraz yöresinin iklimine uyum sağlaması ve böylece İran mimarisinde çok güzel bir tarz olarak yerini almasıdır. Asalet ve iç tasarıma ağırlık vermek, Zendiye dönemine ait mimari tarzının bir başka özelliğidir, şöyle ki binanın iç mimarisine daha çok önem verilir ve alçı işleme, boyama, fayans işleme gibi sanatlar iç mimaride geniş çapta kullanılır.
Zendiye binaları ayrıca oldukça dayanıklıdır, öyle ki hatta en ağır depremler bu binaları pek fazla etkileyememiştir. Bu binalarda eyvanlar iki sütun üzerinde ve oldukça güzel ve uygun biçimdedir. Sütunlar ise tek parça taştan ve bazen sade ve bazen üzerinde haccarların işlemeleri yer alacak biçimdedir, ki bu da Zendiye dönemine ait mimari tarzının bir başka özelliği sayılır.
Zendiye dönemine ait binalara Kerimhani erki veya kalesi ile başlamak istiyoruz. Kerimhani kalesi, Zendiye devletinin kurucusu Kerimhan Zend’in sarayı ve hareminden oluşuyordu ve kameri 1180 yılında Kerimhan’ın emri üzerine inşa edildi ve hali hazırda Şiraz kentinin kuzeydoğusunda bulunuyor.
Kerimhani erki binasının ayakta duran bölümü sadelik, zarafet, dayanıklılık ve yenilik bakımından emsalsiz bir bina sayılır. Bu erk aslında dikdörtgen şeklinde bir kale ve yüzölçümü de 4 bin metrekaredir. Kalenin her bir kenarında tuğladan 15 metre yüksekliğinde bir kule inşa edilmiştir. Kalenin Kuzey, Güney ve Batı kenarları arasında bir salon ve iki büyük odadan oluşan geniş bir eyvan yer alır. Kaleyi çevrelerin hisar ve kulelerin üzerinde tuğla ile işlenen motifler bu binanın ihtişamına ve azametine katkı sağlamış ve çok özel bir zarafet kazandırmıştır. Erkin içindeki odalar ve alanlar çok güzel resimlerle süslenmiş ve ortasındaki ağaçlar ve bahçeler de oldukça güzel ve hoş bir yeşil alan oluşturmuştur.
Gacarlar döneminde Gacar hükümdarların Zendiye hanedanı ile husumeti yüzünden binadaki tablolar ve fayans işlemeler tahrip edildi ve yerini Gacarların resimleri ve süslemeleri aldı.
İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra ise binanın asaleti korunarak yeniden restore edildi ve duvarların üzerindeki alçı işlemelerin altından çok ilginç tablolar çıkarıldı.
Şimdi seyahatimizin devamında Vekil çarşısına şöyle bir uzanıyoruz. Bu çarşı da Zendiye döneminin ünlü eserlerinden biridir ve hş. 1315 yılında İran’ın kültürel miras listesinde kayda geçmiştir.
Vekil çarşısı mimari açısından önem arz ediyor. Gerçi Vekil çarşısının mimarisi eski İran mimarisinden pek farklı sayılmıyor ve Safevi kralı Abbas’ın inşa ettirdiği Lar çarşısından ilham alınarak inşa edildiği belirtiliyor, ama yine de bu çarşı daha sonra inşa edilen çarşılara örnek oluşturduğu anlaşılıyor.
Vekil çarşısının mimarisinde yüksek çatılar ve aydınlatma sistemi çarşının içinde gerekli olan aydınlığı ve ısıyı temin ediyor, öyle ki çarşı kışın sıcak ve yaz aylarında serin hissediliyor.
Vekil çarşısı içindeki kervansaraylarıyla her zaman kentin ekonomisinin kalbi ve ticaretin büyük merkezlerinden biri olmuştur. Bugün bu geleneksel çarşı eskisi gibi iktisadi hareketli yaşamını sürdürüyor ve bir çok ürün ve özellikle el sanatları ürünleri bu çarşıda tüketicilere sunuluyor.
Vekil camii de Zendiye döneminin bir başka önemli tarihî eseridir. Caminin yüzölçümü 11 bin metrekaredir, ki bu alanın 9600 metrekaresi cami binasını oluşturur. Caminin avlusu tamamen geniş taşlarla döşenmiştir.
Avlunun ortasında yer alan havuz tek parça büyük ve eşsiz taşlardan inşa edilmiştir.
Veki camiinde eyvanlar ve yazlık ve kışlık şebistanlar dikkat çeken yapılardır. Yine camide çok sayıda kitabenin üzerinde Kur'an'ı Kerim ayetleri çok güzel hatlarla yazılmış ve camiye ayrı bir güzellik ve bereket kazandırmıştır.
Vekil camiinin hemen ötesinde Vekil hamamı vardır. Bu hamam bazı açılardan İran’da emsalsiz sayılır. Vekil hamamı İran’ın en büyük ve en değerli tarihî hamamlarından biridir.
Bu hamam birbirine bağlı dört bölümden oluşuyor. Hamamın girişinde, çatısı çok güzel alçı işlemeli olan sekizgen bir alanla karşılaşıyoruz. Bu alanın ortasında büyük bir havuz yer alıyor ve etrafında daha küçük havuzlar göze çarpıyor. Çatının alçı işlemesi, İslam Peygamberi’nin –s– miracını ve İran’ın bazı eski masallarını yansıtıyor.
Vekil hamamı kendi çağının mimarisinin en gelişmiş teknikleriyle inşa edilmiş ve hamamın iç alanının sıcak kalması ve soğuk havanın içeri sızmasının engellenmesi için gereken her türlü tedbir alınmıştır.
Günümüzde Vekil hamamı geleneksel sanatların daimi sergisi olarak kullanılıyor.
Pars müzesi binası da Zendiye döneminin ünlü tarihî eserlerinden biridir. Pars müzesinin bulunduğu yer eskiden Nazar bahçesi adında geniş bir bahçeydi ve Kerimhani erki ve Pars müzesi bu bahçede yer alıyordu.
Pars müzesi adıyla anılan sekizgen şeklindeki bina, Kerimhan döneminde çeşitli ülkelerin elçileri ve konukların ağırlandığı muhteşem bir mekandı.
Kerimhan’ın vasiyeti üzerine öldükten sonra cenazesi binanın doğusunda yer alan ve kralın ikametgahı sayılan yere defnedildi ve Vekil mezarı olarak adlandırıldı.
Bu bina sekizgen biçiminde inşa edilmiş ve içi de tek parça taşlar ve fayansla süslenmiştir. Süslemelerin konusu ise avlanma alanlarının manzaraları ve İran’ın eski masallarıdır. Binanın iç süslemelerinde mukarnes işleme ve diğer süsleme teknikleri dikkat çekiyor. Bu bina hş. 1315 yılında müzeye dönüştürüldü ve içinde tarihî eşyalar sergilenmeye başladı.
Şiraz kentinde Zendiye dönemine ait geriye kalan tarihî eserler bu anlattıklarımızla da sınırlı kalmıyor. Bundan başka Cihannima bahçesi, Divanhane, Şah Şuca mezarı ve diğer bir çok tarihî bina, Zendiye döneminde Şiraz kentinin ihtişam ve azametini hatırlatıyor.