Mayıs 28, 2022 13:43 Europe/Istanbul
  • Nur’a giden yol ( 939 )

Fetih suresinin 10 ila 13. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.

Fetih suresinin 10. ayeti:

 

إِنَّ الَّذِینَ یُبَایِعُونَکَ إِنَّمَا یُبَایِعُونَ اللَّهَ یَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَیْدِیهِمْ فَمَنْ نَکَثَ فَإِنَّمَا یَنْکُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَیْهُ اللَّهَ فَسَیُؤْتِیهِ أَجْرًا عَظِیمًا (48:10)

 

Yani:

Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.

 

Geçen bölümlerde İslam Peygamberi -s- ile Mekke müşrikleri arasında Hudeybiye barış anlaşmasından söz ettik. Barış anlaşmasından önce Allah Resulü -s- sahabeden birini müşriklere yollayarak onlara Kâbe’yi ziyaret etmek üzere Mekke’ye gelmek istediklerini ve çatışma ve savaş niyetinde olmadıklarını bildirdi. Mekke müşrikleri Allah Resulü’nün -s- elçisini geçici olarak tutukladı. Bu gelişmenin üzerinde Müslümanların arasında Resulullah’ın -s- gönderdiği elçinin öldürüldüğü haberi yayıldı. Allah Resulü -s- bunun üzerine sahabeyi topladı ve haber doğru olduğu takdirde Medine’ye geri dönmek yerine müşriklerle savaşmak üzere hepsinden biat aldı.

Biat haberi Mekke’ye ulaşınca, müşrikler Allah Resulü’nün -s- elçisini serbest bıraktı ve Müslümanlarla savaşmak yerine barış yapmaya razı oldular. Bu yüzden Müslümanların o sırada İslam Peygamberi’ne -s- biat etmeleri İslam tarihinde önemli bir yeri bulunuyor ve Kur'an'ı Kerim’in diğer ayetlerinde de Allah teala bu anlaşmadan dolayı Müslümanlardan hoşnut olduğunu buyuruyor.

Bu ayet de şöyle buyurmakta:

Peygambere biat etmek, Allah’a biat etmek demektir ve biat sırasında iki taraf el sıkıştığı gibi, güya peygambere biat edenler elini tüm ellerin üstünde olan Allah’ın eline koymuş gibi olurlar.

Kuşkusuz kim Allah’a biat eder ve dinine yardımcı olma sözü verirse, sözünü tutmaması beklenemez, zira eğer böyle yaparsa, imanına zarar vermiş olur.

Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Allah’a iman gereği dinine yardım etmek ve din önderlerine düşman komploları ve şeytanlıklarına karşı destek vermektir.

2 – İlahi rahmet ancak Allah’ın dinine yardım eden ve bu uğurda direnenleri kapsar.

3 – Ahit ve anlaşmaya uymak dindarlık işareti, kırmak ise kendini kırmaktır.

 

Fetih suresinin 11. ayeti:

 

سَیَقُولُ لَکَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ شَغَلَتْنَا أَمْوَالُنَا وَأَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَا یَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِمْ مَا لَیْسَ فِی قُلُوبِهِمْ قُلْ فَمَنْ یَمْلِکُ لَکُمْ مِنَ اللَّهِ شَیْئًا إِنْ أَرَادَ بِکُمْ ضَرًّا أَوْ أَرَادَ بِکُمْ نَفْعًا بَلْ کَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِیرًا (48:11)

 

Yani:

Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

 

Müslümanlar Medine’den Mekke’ye doğru hareketi sırasında Allah Resulü -s- Medine’nin çevresindeki aşiretlerde yaşayan Müslümanlar da onlara katılmalarını emretti, ancak onlardan bazıları Mekke müşrikleri ile çatışmaktan çekinerek Resulullah’ın -s- emrine uymadı. Müslümanlar Medine’ye dönünce, İslam Peygamberi’ne -s- eşlik etmeyenler hatalarını haklı göstermek için hazretin huzuruna çıktılar ve güncel yaşamlarını bahane ettiler. Ancak Kur'an'ı Kerim ayeti onları ifşa etti ve dilleri ile söyledikleri gönüllerinden geçenlerden çok farklı olduğunu buyurdu.

Ayet ayrıca cihattan kaçış yaşamın bekasına güvence olamayacağını, nitekim savaş cephesine giden bir çokları sağ salim geri döndüğünü, ancak evde kalanlar hayatını kaybettiğini vurguluyor.

Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Sosyal görevleri yerine getirmekten kaçmanın önemli etkenlerinden biri, insanları dini inancı ve kültür seviyesinin düşük olmasıdır. Dolayısıyla geleceğe dönük düşünen liderler önemli kararlarında bu konuyu göz önünde bulundurmalıdır.

2 – Fani dünyaya aşırı gönül bağlamak bazılarını Allah yolunda cihat ve cepheye katılmaktan alıkoyar.

3 – Allah Resulü’nün -s- günahkar kulların hakkında dua ve şefaati Hak teala tarafından kabul görür.

4 – Allah’ın dinini ve dini önderleri savunmak, zarara uğrasak bile, gerekli ve vaciptir.

 

Fetih suresinin 12 ve 13. ayetleri:

 

بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ یَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَى أَهْلِیهِمْ أَبَدًا وَزُیِّنَ ذَلِکَ فِی قُلُوبِکُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَکُنْتُمْ قَوْمًا بُورًا (48:12)

وَمَنْ لَمْ یُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ فَإِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْکَافِرِینَ سَعِیرًا (48:13)

 

Yani:

Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.

 

Kim Allah'a ve Resûlüne iman etmezse bilsin ki biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.

 

 

Önceki ayetlerin devamında bu ayetler yine bazı Müslümanların Allah Resulü’ne -s- ve beraberindeki Müslümanlara eşlik etmeme suçuna işaretle şöyle buyurmakta:

Bu suçu işleyenlerin gerçek gerekçeleri ailevi ve günlük yaşam işleri ile uğraşmak değildi. Onlar asıl ilahi vaatlerden kuşku duymaya başlamıştı. Onlar Müslümanlar bu seferden sağ salim dönmeyeceğini zannederek onlara eşlik etmedi. Onlar Allah teala peygamberini bu seferde yalnız bıraktığını ve onu düşmanların eline teslim edeceğini zannettiler ve bu yüzden kendilerini tehlikeye atmak istemediler. Nitekim bu yanlış düşünce onları İslam Peygamberi’ne eşlik etmek ve o hazrete biat tazelemekten mahrum bırakarak bedbaht olmalarına sebebiyet verdi; zira bu amel zayıf iman ve hatta Allah’a ve peygamberine karşı küfür besleme anlamındaydı ve kuşkusuz ağır bir şekilde cezalandırılacaktı.

Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.

 

1 – Allah teala ve ilahi liderlerin emirlerine karşı sadece dünyevi hesaplarla değil, Allah’a tevekkül ederek hareket etmeli ve hiç bir şeyden korkmamalıyız.

2 – Allah’a ve vaatlerine sui zan duymak hele dursun, kullarına bile sui zan büyük günahlardandır.

3 – Bazen sui zan ve sapkın düşünceler insanı Allah’a itaatsizlik etme noktasına sürükleyebilir.

4 – Aileye aşırı bağlılık dini görevlerimizi yerine getirmeye engel oluşturmamalı, zira bu durumda bedbaht ve helak olmamız kaçınılmaz olur.