Haziran 18, 2016 13:32 Europe/Istanbul

Geçen bölümde İran’ın Suriye büyükelçisi Muhammed Rıza Şeybani’nin Suriye krizi ile ilgili görüşlerini aktardık ve en son Şeybani’nin ABD ve Batı’nın Suriye politikası onların kendi isteklerine göre değil de, sahada ve siyaset arenasında yaşanan gerçeklerin baskısı altında değiştiğinden söz ettik.

Şimdi büyükelçi Şeybani’nin ABD ve Batı’nın Suriye politikasını değiştiren sahadaki gerçeklerle ilgili görüşleriyle sohbetimize devam ediyoruz.

Son yıllarda direniş ekseni savaş arenalarında yeteneğini ve deneyimini geliştirmekle beraber kendini bölgesel ve küresel dengelerde inkar edilemez bir gerçek olarak kabul ettirmeyi başardı. Yani söylemek istediğim şey şu ki ABD ve Batı’nın tutumunun değişmesi aslında onlara dayatıldı. Yani Suriye milleti, ordusu ve liderleri ve hamileri ve özellikle direniş ekseninin sergilediği direniş Amerika ve Batı’nın Suriye nizamını devirme tutumundan vaz geçmeye zorladı ve şimdi karşı akımı Şam yönetimi ile müzakere masasına oturmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Bu, başlı başına eski tutumdan geri adım atmanın işaretidir, çünkü Batı geçmişte Suriye yönetimini tanımadığını ve bu yönetimin yasal olmadığını ileri sürüyor ve hatta kısa bir süreliğine olsa bile Şam yönetimi ile müzakere etmek istemiyordu. Gerçi şimdi de onların siyasi müzakerelerde neyin peşinde oldukları çok önemli bir konudur. Kuşkusuz şu anda siyasi müzakere yapılması,Amerika ve Batı’nın gündemindedir, fakat onlar askeri yoldan ve sahada elde edemediklerini siyasi müzakere yoluyla elde etmek istiyorlar ve bu yüzden baskılarını arttırarak siyasi müzakere ile Suriye’nin yasal yönetimini devirme hedefine ulaşmaya çalışıyorlar. Siyasi müzakere merhalesi oldukça zorlu bir süreçtir ve her iki taraf bu müzakeler için belirlediği hedeflere ulaşmaya çalışacaktır.

Büyükelçi Şeybani geçenlerde Paris’te düzenlenen sözde Suriye dostları konferansının sonuçlarını da şöyle değerlendirdi:

Aslında bu oturum ilk değildi ve şimdiye kadar Suriye dostları adı altında elli kadar oturum düzenlendi. Geçmişte düzenlenen oturumların amacı, Suriye’de silahlı akımların hareketliliğini takviye etmekti. Hali hazırda da Suriye’de terör örgütlerini desteklemek ve tekfirci akımların askeri bünyelerini takviye etmekten başka Batı siyasi müzakere yoluyla hedeflerine ulaşmaya çalışıyor ve bu yüzden bu tür oturumların karşı tarafa yani Şam yönetimine yardımı dokunabileceğini düşünemiyorum.

Büyükelçi Şeybani Suriye krizinin siyasi yollardan çözüm sürecinin sonuca ulaşması için diplomatik girişimlerini de şöyle anlattı:

Kuşkusuz bizim hem Suriye yönetimi ve hem içerideki muhalefet kanadı  ve bazen de Suriye krizinin siyasi yollardan çözümlenmesine sıcak yaklaşan ılımlı muhalif akımlar ile sürekli irtibatımız vardır. Biz bu irtibatımızı koruyoruz ve uygun zamanda mutlaka bazı oturumları ve programları gündemimize alırız ve bunları yaparız. Hali hazırda İran’ın önceliği, şu anda BM gözetiminde şekillenen siyasi sürece katkıda bulunmaktır ve tüm çabamızı BM’nin bu görevini en iyi şekilde ve Suriye milleti ve bölge milletlerinin lehine yerine getirmesi için harcıyoruz. Biz bu sürecin uygun sonuca ulaşmasını umuyoruz ve eğer başarılı olmazsa bile, bölgesel ve küresel güçlü bir aktör olan İran’ın mutlaka alternatif planları vardır.

Suriye krizi ve tekfirci IŞİD terör örgütü ve bölgesel ve küresel aktörlerin bu krizdeki yeri hakkında Büyükelçi Şeybani’den sonra Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami’nin görüşüne baş vuruyoruz.

İranlı Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami, değerlendirmesinin başında Cenevre’de düzenlenen Suriye barış müzakerelerinin meşruiyeti hakkındaki tartışmaya işaretle, tarafların ortak paydası bulunamayan talepleri bu müzakerelerin çıkmaza sürüklenmesine yol açtığını belirtti.

Gerçekte Suriye krizi son dönemde oldukça hassas günleri geride bırakıyor. Cenevre’de düzenlenen Suriye barış müzakereleri başarısızlığa sürüklenmesine karşın Suriye’de ateşkesin devam etmesi ve barış müzakerelerinin yeniden başlatılması için çabalar aralıksız sürüyor. Nitekim bu çerçevede Suriye’de uygulanan geçici ateşkes Halep kentine kadar uzandı ve Suriye ordusu bu kentte her türlü askeri operasyonunu geçici olarak askıya aldı.

Öte yandan hem ABD ve hem Rusya da barış müzakerelerine katılmalarını sağlamak amacıyla muhaliflere yönelik baskılarını arttırmaya başladı. gerçi Suriye barışının ufku çok muğlak ve bulanık gözüküyor, fakat Suriye krizine ve bu krizin aşılması gerektiğine yönelik uluslararası hassasiyetler devam ediyor. Peki Suriye barış müzakerelerinin boyutları nedir ve yolundaki engeller nelerdir?

Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami radyomuza verdiği mülakatta bu konuyu açmaya çalıştı. Golami en başta krize taraf olanların ortak paydası bulunamayan talepleri Suriye krizinde geniş kapsamlı bir anlaşmaya varma yolunda en büyük engel sayıldığını belirtti.

Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami, Suriye barış müzakerelerinde hiç bir taraf müzakerelerin başarısızlığından sorumlu tutulmak istemediğini ve buna göre kendini müzakerelerden yana göstermeye çalıştığını kaydetti. Golami’ye göre gerçekte Suriye kriziyle ilgili müzakereler bazı taraflar için meşruiyet kazanma ve bazı tarafların meşruiyetini sorgulama arenası oldu.

Golami, şu anda Amerika ve Rusya’nın Suriye’ye yönelik talepleri eşit olmadığını, ancak bu iki ülkenin Suriye krizi ve çözüm yolu hakkında görüşlerinin birbirine yakınlaşması ile birlikte bu krizin yavaş yavaş kontrol altına alınarak yönetilebileceğini kaydetti. Golami ayrıca Arabistan yönetimi ne zaman Cenevre’de düzenlenen Suriye barış müzakereleri bu ülkenin Suriye’ye yönelik hedeflerini engelleyeceğini hissedecek olursa, müzakereleri bozduğunuvurguladı.

Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami’ye soruyoruz:

Şam yönetimi muhaliflerinin Cenevre’de düzenlenen Suriye barış müzakerelerinden çekilmesi ile birlikte bu müzakereler askıya alındı. Buna karşın Amerika ve Rusya Suriye’de ateşkesin devam etmesi konusunda bazı anlaşmalar gerçekleşti. Şimdi bu müzakerelerin yeniden başlamasından söz ediliyor. Sizce bu müzakerelerin geniş kapsamlı bir anlaşma ile sonuçlanmasını engelleyen etkenler nelerdir?

Golami şöyle diyor:

Suriye barış müzakereleri ve başarılı olmasının yolunda bir çok engel vardır, fakat iki temel engel müzakerelerin anlaşma ile sonuçlanmasına mani oluyor. İlk engel, çatışma taraflarının birbirine güvenmemesidir. Şunu unutmamak gerekir ki Suriye’de çatışma tarafları beş yıldır birbiriyle çatışıyor. Şam yönetimi muhalifleri bu süre içerisinde Suriye’nin yasal nizamını devirmek ve Alevileri iktidardan silmek istiyordu. Bilmukabil, Suriye yönetimi de tüm muhalifleri yok etmek istiyor. Bu yüzden eğer şimdi bu iki taraf çeşitli nedenlerden ve baskılardan ötürü müzakere masasına oturmuşsa, birbirine güvenebilecekleri anlamına gelmez ve böyle düşünmek yanlış olur. İkinci etken ise, ilk etkenden kaynaklanır ve iki tarafın talepleriyle ilgilidir. Muhalifler iktidarın onların hakkı olduğunu ve Suriye’nin gelecek yönetiminde başı çekmeleri gerektiğini düşünüyor ve ancak bu durumda kendilerini güvende hissediyor. Öte yandan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad yönetimi bu talebi kabul etmiyor. Buna göre de Suriye barış müzakerelerinde ortak paydası olmayan bir çok talep vardır ve bunlar da tarafların geniş kapsamlı bir anlaşmaya varmalarını engellemektedir.

Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami Suriye yönetimi ile muhalifleri arasında yaşanan onca ihtilafa rağmen ateşkesin devam etmesi ve Cenevre müzakereleri sürecinin korunmasının sebeplerini de şöyle açıkladı:

Bu bağlamda üç temel nedenden söz etmek mümkün. İlkin, savaşın yıpratıcı boyutu  tüm taraflara ağır mali bedel ödetiyor. Bu yüzden eğer bu bedellerin ödenmesini durduracak bir çözüm yolu önerilecek olursa, çatışma tarafları bu tür önerilerden yararlanmaya çalışacaktır. Çatışma taraflarına müzakerelere katılmaları yönünde dıştan uygulanan baskılar ise, bir başka nedendir. Biliyoruz ki hem Suriye yönetimi ve hem muhalifleri bölge içi ve bölge dışı güçlerin desteğinden yararlanıyor ve bu desteklerin devamı için hamilerinin sözlerini dinleyerek müzakere masasına oturmak zorunda kalıyorlar. Üçüncü neden ise, hiç bir taraf barış müzakerelerinin başırısızlığından sorumlu tutulmak istenmiyor. Bu yüzden hem muhalifler ve hem Şam yönetimi kendilerini müzakere taraftarı göstermeye çalışıyor. Ancak burada müzakereler bir tarafın kendi meşruiyetini pekiştirmek ve diğer tarafın meşruiyetini sorgulamak için bir arenaya dönüştüğü anlaşılıyor.

Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami, Amerika ve Rusya’nın Suriye konusunda onca anlaşmazlığa karşın ateşkesin korunması ve Suriyeli tarafların barış müzakerelerinden çekilmemeleri üzerinde ısrarla durmalarının sebeplerini de şöyle açıkladı:

Amerika ve Rusya’nın Suriye krizinin çözümüne yönelik yükümlülükleri henüz ciddi değil. Süper güçler uluslararası arenada güç dengelerinde sahip oldukları konumları itibarı ile sadece Şam yönetimini değil, aynı zamanda bölge ülkelerini de kendi istekleri doğrultusunda baskı altında tutabiliyor.

Ortadoğu meseleleri uzmanı Tahmures Golami şöyle devam etti:

Amerika ve Rusya bölge ülkelerinin hedef ve politikalarında göze çarpan çelişkileri de hafifletme gücüne sahiptir ve böylece Suriye krizini siyasi yoldan çözüme doğru yönlendirebilir. Fakat şimdiye kadar böyle olmadı ki bu da bir kaç nedenden kaynaklanıyor. Suriye krizinin çözümsüzlüğünün ilk nedeni, bölge dışı aktörlerin Suriye gelişmelerine yönelik farklı görüşleri paylaşmalarıdır. Gerçekte  süper güçlerin bölgesel bir krizi çözmekte işbirliği, ancak ortaya çıkan krize karşı görüşleri ve tutumları birbirine yakın olduğu zaman etkili olabilir, aksi takdirde onların müdahalesi sadece krizin yayılmasına yol açar. Bu krizde Rusya Şam yönetimini takviye etmeyi ve muhalifleri bastırmayı amaçlıyor. Amerika ve başını çektiği ittifakın amacı ise IŞİD’e darbe vurmanın yanında Beşar Esad karşıtlarını desteklemektir. Bu durum böyle devam ettiği sürece, bölge dışı güçler Suriye krizini yönetemez ve iç savaşın devam etmesi de  kaçınılmaz olur.015