Ocak 27, 2017 11:02 Europe/Istanbul

geçen 3 bölümde IŞİD'ın, Irak'ın kuzey batısında olan Neynova ilinin merkezi Musul'da kültürel, dini ve tarihi hüviyeti yok etmek, çevre sağlığını tahrip etme ve de kentte yıllar boyunca çeşitli ırk ve mezheplerin yan yana barışçıl yaşamlarını yok etme eksenlerinde işlediği cinayetlerini ele aldık.

Sohbetimizin son bölümünde ise IŞİD'in Musul sakinlerine karşı direkt olarak işlediği cinayetleri ele almak istiyoruz.

IŞİD'in Musul sakinlerine karşı işlediği direkt cinayetleri, sadece Ezidilerle sınırlı değildir, zira kent sakinlerinin tümü çeşitli şekillerde IŞİD'in cinayetlerine maruz kaldılar. Musul IŞİD'in haziran 2014 tarihinde işgalinden önce yaklaşık 2 milyon nüfusa sahipti. Fakat işgalin ilk 2 gününde yaklaşık 500 bin kişi IŞİD zulmünden kurtulmak için kaçarak kenti terk etti.

Ekim 2016'da başbakan Haydar İbadi'nin direktifi ile Musul'u kurtarma operasyonu başlayınca 2 milyonluk nüfusun neredeyse yarısı kadar yani bir milyondan biraz daha fazla ve yaklaşık %51 oranında kent sakini Musul'da yaşıyordu. Musul nüfusundan yarısının zorunlu olarak göç etmesi ise, IŞİD teröristlerin bu kentte işledikleri cinayetlerden duydukları dehşetten dolayı yaşandı; öyle ki bu tüyler ürperten cinayetlerden dünya medyasına yansıyan görüntüler, dünyayı hayret ve dehşete düşürdü. Bu yüzden yakınları, komşuları veya vatandaşlarının IŞİD'in feci cinayetlerine kurban verenlerin nasıl bir korku ve dehşet yaşadıkları tahmin edilemez.

Image Caption

IŞİD'in Musul'da işlediği cinayetlerinde ölenlerle ilgili kesin bir rakam mevcut değil, fakat sayı ve verilerden daha önemlisi ise IŞİD’ın işlediği cinayetlerin tarzı ve şeklidir. IŞİD teröristleri, övünerek işledikleri cinayetleri dünyaya yansıtmak için tüm modern iletişim araçları ve yöntemleri kullanmasına rağmen, halkın kitle iletişim araçlarını kullanmasını yasakladı. IŞİD teröristleri Musul'u işgallerinin ilk aylarında tüm telefon hatlarını keserek, cep telefonu direkleri ve internet  baz istasyonlarını tahrip etti. Tabi ki bu durum bir çok ailenin Musul’da yaşayan evlatları, yakınları ve akrabalarından habersiz kalmasına sebep oldu.

Buna ilaveten Musul sakinleri kentten ayrılmak için, aile fertlerinden bazılarının orada kalması veya servetleri ve mal varlıklarını IŞİD elebaşlarına bırakmak gibi yüklü teminatlar bırakmaları gerekirdi. IŞİD teröristleri Musul halkını diğer kentlerde olduğu gibi ordu ve halkçı güçlere karşı insani kalkan olarak kullandı, tabi ki bu olay, teröristlere karşı ordu ve halk güçlerin operasyonlarını zorlaştırıyor. Bu sebepten dolayı Musul halkı pratikte bu kentte hapis yaşadı.

Kentte kalan Musul halkı tüm bu yaşananlara ilaveten IŞİD düşüncelerine uygun davranmaları gerekirdi. Örneğin kadınlar kendilerini tepeden tırnağa kapatmak zorunda kalırken, erkekler de mecburen saç ve sakallarını uzatmak zorunda kaldılar. Kendilerine dayatılan zorlu tesettüre uymayan kadınların kendilerine ilaveten velileri de işkence ediliyordu.  Haber kaynaklarının belirttiğine göre Musul’un IŞİD işgali süresinde 837 kadın idam edildi.

Image Caption

Musul’da kadınlar, erkekler ve hatta çocuklara nazaran IŞİD’ın terörüne daha çok maruz kalarak etkilendiler. Kadınlar bir anne olarak hem çocuklarının kaçırılmasına, evlatları veya akrabalarının başlarının kesilmesine, kızlarının cinsel saldırı ve tecavüzlerine, onların teröristlerle zorla evlendirilmelerine şahit oldular. Bazı haber kaynakları, bu cümleden Rus Sputnik haber sitesi yayınladığı raporda IŞİD teröristleri para kazanmak için küçük kızlarla evlenip çocuk sahibi oluyorlardı; zira her evlilik için 45 bin Irak Dinarı (37 $) ve her çocuk için 15 bin Irak Dinarı (12$) IŞİD mali dairesinden para alıyorlardı.

Buna ilaveten IŞİD, Musul kadın ve kızlarını cinsel köle olarak satıyor ve kendilerine para kaynağı sağlıyorlardı. İnsanlıktan nasibini almayan IŞİD teröristlerin tecavüzüne uğrayan kadın ve kızlar yaşamları boyunca bu acının psikolojik etkisinden kurtulmazken, duydukları utançtan dolayı başlarına gelen bu felaket hakkında konuşmak bile istemiyorlar; fakat neredeyse hepsi diğer kadınların başına gelenlerden konuşuyorlar.

IŞİD’ın Musul’da yaşayan kadınların başına getirdiği felaketler sadece bunlar değil. Musul’u kurtarma operasyonu eşiğinde yaklaşık 8 bin hamile kadın yaşıyordu ki, kentte yaşanan korku ve vahşetten dolayı onların sağlığından endişe ediliyor.

Işıd’ın Musul’da işledikleri cinayetlerden bir diğeri ise vatandaşların tutuklanarak esir edilmesidir. IŞİD düşünceleri ve emirlerine uymayanlar, IŞİD tarafından tutuklanıp işkence ediliyorlardı. Tutuklulara IŞİD hapishanelerinde çeşitli işkenceler uygulandı. IŞİD’den kaçan veya ayrılan bazı unsurların anlattıklarına göre hiçbir şey yapmayan tutukluların bile her gün kırbaçlanmaları gerekirdi. Tutuklulara işkence ise, “hapishanede işkence” adı ile gerçekleşiyordu.

IŞİD açısından suçlu olan Musul vatandaşlara uygulanan işkence sadece tutuklama ve hapishanede işkence ile sınırlı değildi, bazen halk arasında korku salmak için kamuya açık yerlerde işkence yapılıyor ve hatta bazen “elektrikli şok “aleti bile kullanılırdı. IŞİD bazen en ilkel yöntemlerle insanlara karşı akıl almaz işkenceler uygulayarak onları çarmıha geriyordu.

Image Caption

İdam ve taşlama, IŞİD’in Musul vatandaşlarına uyguladığı diğer işkencelerdi. İdamlar genelde kamuya açık alanlarda yapılır, böylece diğerlerine, IŞİD emirlerine uymayanlara, sözde ibret olmasına çalışılırdı. IŞİD çeşitli yöntemlerle, kendilerine göre suçlu olan vatandaşları öldürüyordu. Kafaları kesmek, parçalamak, taşlama, elleri ayakları kelepçelenenlerin başına kurşun sıkmak, kafeste canlı canlı yakmak ise IŞİD’in dünya gözü önünde işlediği ilken ve insanlık dışı idam yöntemleridir. Sanal ortamda yayınlanan bu cinayetlerin görüntüleri bir çok insanın derinden etkilenmesine, bir çoklarının görmeye bile dayanamamasına sebep olacak kadar acı ve dehşet içeriklidir.

IŞİD teröristleri Irak’ta bir çok toplu katliamlar bile yaptı. Irak’ın bir çok bölgesinde toplu mezarlar bulundu. IŞİD, 12 Haziran 2014'te Selahaddin vilayetinin başkenti Tıkrit'teki Spyker (Speicher) Askeri Hava Üssü'nde yaklaşık 1700 Iraklı askeri öğrenci ve güvenlik görevlisini infaz etmişti. Sosyal medyada yayınlanan infaz görüntülerinde örgüt militanlarının kurşuna dizdikleri Irak askerlerini Dicle Nehri'ne attığı görülmüştü. Iraklı güvenlik güçleri Tıkrit'teki bir toplu mezarda katliamın 89 kurbanının cesetlerini bulduklarını duyurmuş, DNA testlerinin ardından naaşların ailelerine teslim edileceğini açıklamıştı.

Image Caption

Musul çocukları da IŞİD’in cinayetlerinden korunamadılar. İngiltere basınından The Guardian, UNICEF’in Irak’ın IŞİD tarafından işgalinin ikinci yol dönümü münaseberli ile haziran 2016 raporundan naklen 3,6 milyon ırklı çocuğun ölüm veya cinsel şiddet tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu duyurdu. Başka bir ifade ile her 5 ırkalı çocuktan biri, ölüm, cinsel şiddet, silahlı gruplarda görev almak ve benzer tehlikeler ile karşı karşıyadır. UNICEF’in temmuz 2016 raporunda belirttiği üzere 2014’ün başından itibaren 838 çocuğun öldüğünü, 794’ünün de yaralandığını, fakat gerçek sayının, verilerin çok üzerinde olduğunu duyurdu.

Bu arada 2014’ten sonra IŞİD işgaline geçen bölgelerde yaklaşık 1496 ıraklı çocuk evlerden veya sokaklardan kaçırıldı, tabi ki bu sayıda Musul çocukları en büyük paya sahip. Başka bir ifade ile 2014’ten beri her ay ortalama 50 çocuk kaçırılarak silahlı gruplarda görev aldı. Bm insan hakları yüksek komiseryası da Irak’ın IŞİD işgalinden yaklaşık bir yol sonra IŞİD’ın Musul’da çocukların silahlı eğitimi için en az 4 askeri üs kurduğunu duyurdu.

Musul’u kurtarma opersayonun ekim 2016’da başlaması ile birlikte IŞİD teröristleri bir başka cinayete imza attılar. Onlar Musul halkının içme suyu kaynağını kestiler. IŞİD ordu ve halk güçlerinin Musul’a ulaşmasını engellemek için suyu halka kapattı. Bu cinayet BM’nın su sıkıntısı nedeni ile Musul’da insani cinayet işlendiğini açıklamasına ve bu konuda uyarıda bulunmasına sebep oldu.

Genel bir değerlendirmede, batı medyasının, IŞİD’in Irak’ın bir çok noktasında ve özellikle de Musul’da işlediği cinayetleri İslam ve Müslümanlara mal etmeye çalıtşığını, fakat bunun sevgi, dostluk, kardeşlik, insani keramet ve izzetine saygının temel ilkelerini oluşturan rahmani İslam dini hakkında büyük bir zülüm olduğu söyleyebiliriz. IŞİD tarafından işlenen bu çirkin ve dehşet cinayetlerin hiç biri, İslam dininde yeri yok; bu cinayetler daha çok Siyonistlerin işlediği cinayetlere daha çok benziyor.