Nur’a giden yol ( 954 )
Zariyat suresinin 1 ila 14. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Geçen bölümde Kaf suresinin tefsirini tamamladıktan sonra bugün Kur'an'ı Kerim’in 51. suresi olan Zariyat suresinin tefsirine başlıyoruz.
Mekke'de inmiştir. 60 ayettir. İlk ayette geçen ve "rüzgarlar" anlamına gelen "zariyat" kelimesi, surenin adı olmuştur. Ayetlerin konusu mebde ve maad, varlık aleminde Allah’ın işaretleri, bazı peygamberlerin öyküsü ve sapkın kavimlerin kaderinden oluşuyor.
Zariyat suresinin 1 ila 6. ayetleri:
وَالذَّارِیَاتِ ذَرْوًا (51:1)
فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًا (51:2)
فَالْجَارِیَاتِ یُسْرًا (51:3)
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا (51:4)
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ (51:5)
وَإِنَّ الدِّینَ لَوَاقِعٌ (51:6)
Yani:
Tozdurup savuranlara,
Yükünü yüklenenlere,
Kolayca süzülenlere,
İşleri ayıranlara andolsun ki,
Size vâdedilen, kesinlikle doğrudur.
Ve ceza mutlaka vuku bulacaktır.
Bu sure, Kur'an'ı Kerim’in bazı sureleri gibi bir kaç yeminle başlıyor:
Yağmurun yağmasına ve bitkilerin ve ağaçların yeşermesi ve yeryüzünden beşerin çeşitli bölgelerde yaşamına imkan tanımasına vesile olan bulutlara ve rüzgara and olsun. Denizlerde süzülen ve rüzgarın esmesi ile yolcuları ve malları bir noktadan bir başka noktaya taşıyan gemilere and olsun; ve dünyanın dört bir yanında insanlara rızklarını dağıtmakla görevlendirilen meleklere and osun.
Kuşkusuz insanoğlu, hayvanlar ve bitkilerin hayatı yağmurun yağmasına bağlıdır ve rüzgar bulutları harekete geçirmek, havayı dengelemek ve bitkilerin döllenmesini sağlamakta önemli rol ifa eder. Gemiler de insan yaşamında önemli yeri vardır. Gerçekte dünyada insanları ve malları taşımanın en geniş ve en ucuz yolu, deniz yoludur.
Kuşkusuz Kur'an'ı Kerim’in yeminleri insanların yaşamını yönetmekte ilahi tedbir ve gücün ifadesidir; böylece Maad ilkesini inkar edenlerin Allah teala dünyayı yarattıktan sonra onu kendi haline bırakmadığını ve ona bir son belirlediğini ve bu son ölümden sonra gerçekleşeceğini ve bunu da tarih boyunca peygamberlerinin aracılığı ile insanlara vadettiğini anlamaları sağlanmış olur.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Bulut, rüzgar ve yağmur gibi doğal fenomenlerin üzerine yemin etmek insanı varlık aleminin kanunlarını keşfetmeye ve doğaya hakim olan tedbirleri öğrenmeye teşvik eder. Bu fenomenleri ve onlara hakim olan kanunları öğrenmek, Allah’ı tanımanın ön hazırlığıdır.
2 – Yüce Allah bu dünyayı maddi ve maddi olmayan araç gereçlerle yönetir.
3 – Başkalarının vaatlerine inanmak ve güvenmek, ancak Allah tealanın kesin ve doğru vaatlerine inanmamak, hayret verici bir durumdur.
Zariyat suresinin 7 ila 9. ayetleri:
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُکِ (51:7)
إِنَّکُمْ لَفِی قَوْلٍ مُخْتَلِفٍ (51:8)
یُؤْفَکُ عَنْهُ مَنْ أُفِکَ (51:9)
Yani:
İçinde yörüngeleri olan göğe andolsun ki,
Siz çelişkili sözler söylüyorsunuz.
Ondan (Kur'an'dan veya imandan) dönen döndürülür (engellenmez).
Önceki ayetlerde yapılan yeminlerin devamında bu ayetler göğün azametine yemin ediyor. gök yüzünde milyarlarca galaksi ve yıldız yer alıyor. Yıldızlar gece vakti güzel ışıklar misali gök yüzünde parlıyor. Ancak mebde ve Maad’ı inkar edenler, yüce Allah’ın yerde ve gökte tedbirlerine bakmaksızın insanları kemale doğru hidayete erdiren peygamberlere vahyin nazil oluşuna kuşku ile yaklaşır ve türlü bahaneleri ileri sürerek peygamberleri ve öğretilerini sorgular. Kuşkusuz bu zümre güçlü bir mantıktan ve sabit bir görüşten yoksundur ve bu yüzden sözleri ve tutumları sürekli çelişki arz eder. Oysa hak yolu birdir ve en aydın ve sağlam mantığa dayanır. Kuşkusuz kim hakkı tanır ve yok sayacak olursa doğru yoldan sapmış olur ve bu da daha da sapmasına yol açar.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Maad ilkesini inkar edenlerin sözü delile ve mantığa dayanmaz ve bu yüzden sürekli çelişki arz eder.
2 – Doğru yol tektir, fakat sapkın yolları çoktur.
3 – Her sapma, her günah başka sapmalara ve günahlara yol açar ve hakka geri dönüşü daha da zorlaştırır.
Zariyat suresinin 10 ila 14. ayetleri:
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ (51:10)
الَّذِینَ هُمْ فِی غَمْرَةٍ سَاهُونَ (51:11)
یَسْأَلُونَ أَیَّانَ یَوْمُ الدِّینِ (51:12)
َوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ یُفْتَنُونَ (51:13)
ذُوقُوا فِتْنَتَکُمْ هَذَا الَّذِی کُنْتُمْ بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ (51:14)
Yani:
Kahrolsun o koyu yalancılar!
Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir.
Ceza gününün ne zaman olduğunu sorarlar.
O gün onlar ateşe sokulacaklardır.
Azabınızı tadın! Acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)
Önceki ayetlerin devamında bu ayetler Maad ilkesini mesnetsiz tahminlere dayanan sözlerini birer yalandan ibaret olduğunu ve söz sahipleri cehalet ve gaflet içinde oldukları halde kendilerini aydın ve bilge insanlar bildiklerini buyurmakta.
Maad ilkesini inkar edenlerin genellikle peygamberlerden ve müminlerden sorduğu soru, kıyamet günü ne zaman olduğu sorusuydu. Bu cahil zümre, müminlerin kıyametin ne zaman kopacağını bilmedikleri için böyle bir olayın esas itibarı ile söz konusu olmadığını zannediyordu. Oysa örneğin depremin ne zaman vuku bulacağını bilmemek, depremin olmayacağı anlamına gelmez.
Maad ilkesini inkar edenler cehennem ateşinde yanmadan buna inanmayacak ve müminlerle bu yersiz sorularla alay etmeye devam edecektir.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Hiç bir bilimsel temeli olmayan ve tamamen tahminlere dayanan din ile ilgili mantıksız ve yanlış sözler insanı ilahi rahmetten uzaklaştırır.
2 – Eğer kıyamet günü nasıl ve ne zaman vuku bulacağını bilmiyorsak, bunu Maad ilkesini sorgulama malzemesi yapamayız. Gerçi bazıları bu bahane ile bu ilkeyi inkar ederdi.