Nur’a giden yol ( 960 )
Tur suresinin 1 ila 12. ayetleri ve tefsirleriyle sizlerle birlikteyiz.
Geçen bölümde Zariyat suresinin tefsiri sona erdikten sonra şimdi Kur'an'ı Kerim’in bir sonraki suresi olan Tur suresinin tefsirine başlıyoruz. Bu sure Mekke’de nazil olmuş ve ayetleri diğer Mekki ayetler gibi Maad meselesi ve kıyamet gününde iyilerin ve kötülerin mükafatı ve cezalarından söz ediyor.
Sure Adını, birinci ayette geçen ve üzerinde Hz. Musa'ya Tevrat'ın indiği, böylece onun ilahi hitaba mazhar olduğu Tur dağından almıştır.
Tur suresinin 1 ila 4. ayetleri:
وَالطُّورِ (52:1)
وَکِتَابٍ مَسْطُورٍ (52:2)
فِی رَقٍّ مَنْشُورٍ (52:3)
وَالْبَیْتِ الْمَعْمُورِ (52:4)
Yani:
Tûr'a, andolsun ki,
Satır satır yazılmış Kitab'a,
Yayılmış ince deri üzerine,
Beyt-i Ma'mûr'a,
Bu sure, Kur'an'ı Kerim’in diğer bazı surelerinde olduğu gibi bir kaç yeminle başlıyor. Suredeki yeminler iki çeşittir; bir çeşit Yemen dini kutsallıkların üzerine ve diğer bir çeşit de doğal fenomenlerin üzerine yapılan yemindir.
Bu ayetler üç kutsal konuya işaret ediyor. biri Hz. Musa’nın Tevrat’ı teslim aldığı Tur dağı, biri ise o hazrete ve diğer ilahi peygamberlere nazil olan ve izleyenleri arasında yayılan semavi kitaplar ve bir diğeri de Hz. İbrahim tarafından yeryüzünde yeniden inşa edilen ve tarih boyunca muvahhit ve Hac ibadetini yerine getirenlerce imarlı hale getirilen tevhit merkezi Kâbe’dir.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kitabın üzerine yemin etmek, hem de cahiliye çağında, kitap ve okuma yazma bilmenin yüce değerini yansıtır.
2 – Geçmiş peygamberlerin mirasını korumak ve adlarını ve anılarını yaşatmak, tüm ilahi dinlerin görevidir ve bir tek dine özel değildir.
3 – Semavi kitaplar en kaliteli maddelerin üzerine yazılmalı ve tüm insanların ulaşabileceği şekilde dağıtılmalıdır.
Tur suresinin 5 ila 8. ayetleri:
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ (52:5)
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ (52:6)
إِنَّ عَذَابَ رَبِّکَ لَوَاقِعٌ (52:7)
مَا لَهُ مِنْ دَافِعٍ (52:8)
Yani:
Yükseltilmiş tavana(göğe),
Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),
Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.
Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
Önceki ayetlerde yapılan yeminlerin devamında bu ayetler yaratılışın iki önemli varlığına işaret ediyor. bunlardan biri gök yüzüdür ki çok yüksekte ve azametlidir ve insanların bilimi ve teknolojileri ve yaptıkları onca gelişmiş teleskoplara karşın henüz derinliklerini tam olarak keşfedememiş ve her gün yeni galaksileri keşfetmektedir.
İkinci varlık, kaynayan denizdir, ki maksat, yerin derinliklerinde yer alan ve arada bir yanardağlardan fışkıran ve çevreye yayılan magmadır. Bazıları ise bu tabirden maksat yeryüzündeki okyanuslar olduğunu ve kıyamet yaklaşırken korkunç bir depremle kaynamaya ve alevlenmeye başlayacağını belirtiyor. Bu hadisenin ardından kıyamet günü oluyor ve o günde suçlular ve zalimler en ağır biçimde cezalandırılıyor, zira o günde onlar için azaptan hiç bir kaçış yolu yoktur ve hiç bir şey onların cezalandırılmasına mani olamaz.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Yüce Allah’ın doğadaki ayetlerine bakarak kıyamet gününü gerçekleştireceği gücüne inanırız.
2 – Dünyevi cezalar geçicidir; esas ceza kıyamet gününde verilir ve ondan kaçış yoktur.
Tur suresinin 9 ila 12. ayetleri:
یَوْمَ تَمُورُ السَّمَاءُ مَوْرًا (52:9)
وَتَسِیرُ الْجِبَالُ سَیْرًا (52:10)
فَوَیْلٌ یَوْمَئِذٍ لِلْمُکَذِّبِینَ (52:11)
الَّذِینَ هُمْ فِی خَوْضٍ یَلْعَبُونَ (52:12)
Yani:
O gün gök sallanıp çalkalanır.
Dağlar yürüdükçe yürür.
Yalanlayanların vay haline o gün!
Ki onlar daldıkları bâtıl içinde oyalanıp duranlardır.
Önceki ayetlerin devamında bu ayetler kıyametin eşiğinde yer ve göklerin durumuna işaretle şöyle buyurmakta:
O günde göklere ve gök cisimlerine hakim olan düzen bozulur; yıldızlar yörüngelerinden kayar ve birbiriyle çarpışarak ortamı toz duman eder.
Üzerinde yaşadığımız yerküremiz çeşitli hareketlerine rağmen hiç bir hareket veya titreşimi hissetmeyeceğimiz kadar sakindir ve bu yüzden üzerinde huzur içinde yaşarız. Ancak kıyamet koptuğunda meydana gelecek korkunç depremlerle birlikte dağlar yerinden koparak hareket etmeye başlar.
Bu ayet genelde kıyamet koptuğunda yeni bir düzenin başlayacağını buyuruyor. O günde her insan amelleri ile yüzleşmek zorundadır. O günde kıyameti inkar edenler gaflet uykusundan uyanır ve yanlış düşündüklerini anlar, ama artık çok geçtir. İnkar edenler kıyamet işaretlerini görür görmez pişman olduklarını itiraf eder ve kıyamet günü hakkında yanlış düşündüklerini söyler, fakat bu itiraflar onlar için hiç bir faydası olmaz ve azaptan kurtarmaz.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Dünyaya hakim olan düzenin bozulması, kıyamet gününde yeni bir düzenin başlayacağının ön hazırlığıdır. Yeni nizam maddi dünyaya hakim olan nizamdan çok farklı olacaktır.
2 – Kıyamet gününü inkar edenlerin hiç bir delili veya mantığı yoktur. Bu zümrenin kıyamet gününü inkar etmeleri bir dizi mesnetsiz ve batıl söze dayanır ve sırf laf olsun diye dile getirilir.