Feminizm ve ilkelerin tenkidi, öğretiler ve sonuçları- 1
Toplumun bir bölümü olan Kadınların konumu ve ilgili sorunları, şimdiye kadar birçok bilgin ve düşünürün çalışma konusunu oluşturmuştur.
Kadınların konumu, özellikle onların ailedeki konumu, onların toplumdaki katılım oranı, kamu alanlardaki rolü ve benzeri konular ile ilgili tartışmalar, her zaman gündemde olmuştur ve tabi ki bu konular, bölgeye hakim kültüre göre çeşitli boyutlar kazanmıştır. Bu bağlamda olumlu, olumsuz, karşıt veya destekçi görüşler de şekillenmiştir. Bu bağlamda bir çok ekol ve hareket de başlatıldı ki onlardan biri de kadın haklarını savunduğunu iddia eden feminizmdir.
Feminizm ve ilkelerin tenkidi, öğretiler ve sonuçları adlı dizi sohbetimizde feminizmin teori ve pratik ilkelerini kısaca inceleyerek, çeşitli boyutları ve açılarını, İslam öğretilerini kullanarak incelemeye çalışacağız.
Kadınlar, toplumun büyük bir bölümü olarak tarih boyunca bir çok zulme maruz kalmışlar. Kadınlar günümüzde ileri görünüş döneminden önce, vahiy sayesinde gerçek konum ve değerini bulduğu dönemin dışında, her zaman yarım insan, asalak, hukuksuz veya en az hukuka sahip bir varlık olarak göründü. Örneğin İslam öncesi cahiliye döneminde toplumda alçak ve hor bir konuma sahiptiler. Fakat İslam dininin gelmesi ile kadınlar gerçek hukuk, hüviyet ve insani erdemliğini buldu ve İslam'ın öğretileri sayesinde Yüce bir konuma ulaştı; iffet, sabır ve seçkin ahlaki üstün faziletleri ile Yüce insani kemalata ulaştı.
Hiç şüphesiz kadınların, hüviyetini bulması, aslında tolumun hüviyetini bulması; kadına, onun kemalatı ve sonsuz hizmetlerine değer verilmesi de toplumun tüm kesimlerine değer verilmesi demektir. İslam kadına, değerli konum tanırken, onunla ilgili tarih boyunca yayılan çeşitli hurafe ve yanlış düşüncelerle mücadele edip onları kınamıştır. Tabi ki bu durum, insan tarafından oluşturulan düşünce akımları ve ekollerde kadın şiddetle tahkir edilirken, onların "erkeklerin" asalağı olduğunu savundukları bir dönemde gerçekleşti.
Kadının konumu ve değerinin göz ardı edilmesinde, bazı uygar ve modern milletler de bedevi ve uygar olmayan milletlerden altta kalacak tarafları yok. Örneğin tarih boyunca batı medeniyetinde kadın, iyi ve olumlu bir konuma sahip olmadı ve her zaman zulme maruz kalmıştır. Batı halkının düşünce ve davranışlarında bu tahkir ve hor görme açıkça ve bolca görülür. Tarihi belge ve yazılardan anlaşıldığı üzere insanlık tarihinde, cehalet ve şiddet, kadınlara zulmün iki önemli faktörüdür.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyit Ali Hamenei bu bağlamda şöyle buyuruyor:
Benim düşünceme göre tarih boyunca, çeşitli toplumlarda, kadınlara zulmedilmiştir... bu insanın cehaletindendir...genelde güçlü zayıfa zulmediyor.
Aslında Feminizm , kadınların batı dünyasında acizliğindan oluşan tepki sayılabilir. Laik, liberal ve hümanist düşünürlere göre feminizm düşüncesi sadece heves düşkünlüğü, mutlak özgürlük, ve kadın ile erkek arasındaki temel farklılıkların göz ardı edilmesi üzerine dayalıdır. Batılı kadını kurtarmak için oluşan bu aşırı hareket, paniklemiş, tedbirsiz ve kadın ile erkeğin zati farklılıkları göz ardı edilerek onların eşit olduğu sloganı ile, kadın hakkında "zulüm eşitliği" adına yeni bir zulme sebep oldu.
Günümüzde bu hareketin eşitlik gibi şaşalı sloganları, resmi veriler ve batılı düşünürlerin itirafına göre kadınlara sorun oluşturuyor. Zulüm eşitliği aslında eski bir zulmün yeni versiyonudur. İslam inkılabı rehberi batının kadına yaptığı zulüm hakkında şöyle buyuruyor:
Batılılar kadına cevap vermeleri gerekiyor. Onlar kadına ihanet ettiler, batının yaygınlaştırmaya çalıştığı ise kadınsı laubalilik ve lakaytlıktır.
Feminizm aslında İngilizce, Fransızca ve Almanca 'da, kadın anlamında olan feminenve latinca femina kökünden alınmıştır. Bu kelime ilk kez Fransız filozof Şarl Furiye (Charles Fourier) tarafından 19.y.y.da ilk kez kadın hakları hareketini savunmak için kullanıldı. Feminizm kelime anlamı ile "kadınsı", "kadınlık", "kadın" anlamındadır. Bu tabirler aslında bir kelimenin anlamıdır, fakat tarih, bu terim ve kelimelerin, kendilerini feminist olarak tanıtanlar hakkında sadece bir kelime boyutunda kullanılamayacağını gösteriyor. Tabi ki feminist kelimesi daha önce tıp alanında kullanılır ve genelde erkeklerde kadın sıfatlarının ortaya çıktığı cinsel ve ruhsal hastalıklar hakkında kullanılırdı. Fakat daha sonra bu terim, kelime anlamını kaybederek, 19.y.y.ın ilk yarısında özel gelişmeler yaşayan ve kadınların hareketi olarak bilinen akım hakkında kullanılmaya başlandı.
Feminizmin şekillenme sebeplerini, bir kaç eksende aramak ve incelemek gerekir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, tarihte kadının batı ve Avrupa'daki konumu incelendiğinde, kadınların çok fazla zulme ve şiddete maruz kaldığı anlaşılıyor. Kadın bu toplumlarda genelde erkeğe ait bir meta ve mal sayılırdı. Hatta batılı düşünürlerin eserleri ve sözleri incelendiğinde onların her birinin kadına "ikinci sınıf", "erkeklerin günah işlemesine sebep olan varlıklar" gözü ile baktığı anlaşılıyor. Kadınlara vatandaş gözü ile bakılmazken, oy kullanma hakları yoktu ve siyasi ve sosyal işlere karışamazlardı. Diğer yandan geleneksel batı toplumunda kadın bir çok zulme maruz kalırdı. Tarihi belgelere göre de batıda kadınlar hakkında ayırımcılık yapılırken, erkeklerle eşit haklara sahip değillerdi. Örneğin Avrupa ve Amerika'da kadınlar en asgari siyasi ve sosyal haklardan mahrumdu. Rönesans ve sanayi inkılabı ardından batının görüş açısı ve ideolojisinde değişim yaşandı ve batı düşüncesi, laiklik, hümanizm ve liberalizm temeline göre şekillendi. Tabi ki batının yeni sosyal siyasi düşüncesi de bu arada özel bir role sahipti.
Buna ilaveten kapitalizm düzenindeki gelişmeler ve batının sanayileşme dalgası, sermaye sahipleri ve işveren kesimin şekillenmesi, kadın konumunun değişmesinde etkili oldu. o zamana kadar özel mülkiyet hakkı olmayan ve kadının mal varlığı arasında yer alan kadınlar, özel hakimiyet sloganı ile kapitalizm düzene yöneldiler ve bu süreç onları daha fazla fabrikalara yöneltti ki, fabrikalarda da zor çalışma şartları onları bekliyordu. Böylece kapitalizm düzeni, kendisi için ucuz fakat muazzam iş gücü oluşturdu, böylece kadınların yaşam tarzı değişti. Sonuçta kadınlar özel mülkiyet, ve oy kullanma hakkı gibi tüm bu mahrumiyetler, aşağılanan kadınların konumu ile ilgili feminist yorumların başlamasına sebep oldu.
Değerli dinleyiciler bize ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bir sonraki sohbetimizde batıda feminizmin şekillenmesi ve çeşitli dalgalarını ele almaya çalışacağız. Bir sonraki sohbetimizde tekrar buluşmak umudu ila hepinizi yüce Allah'a emanet ediyoruz.009-015