Temmuz 17, 2016 09:15 Europe/Istanbul

Geçen hafta Hazar denizi kıyı ülkeleri Dışişleri Bakanları Astana’da 46. Oturumunu düzenledi.

Oturumda Kazakistan Dışişleri Bakanı Yerlan İdrisov, zirvenin en önemli gündem maddeleri güvenlik ve organize suçlarla mücadeleden ibaret olduğunu vurguladı.

Zirvede konuşan Kazak Bakan İdrisov, bu bölgede güvenlik meselesi, ecnebi devletlerin bölgede müdahale etmemeleri ve organize suçlarla mücadele, kıyı ülkelerinin üzerinde mutabakata vardıkları en önemli başlıklar olduğunu ve varılan mutabakatı tamamlamak için çaba harcamayı kararlaştırdıklarını kaydetti.

Bakan İdrisov, Hazar denizi hukuki statüsünü belirlemek üzere çalışma grubu çerçevesinde sürdürülen müzakerelerin 20 yıl önce başladığını ve bu süre içerisinde Hazar denizi hukuki statüsünün bazı maddelerini inceleme ve onaylama üzerinde mubakat sağlandığını ifade etti.

İran, Rusya, Azerbaycan Cumhuriyeti, Kazakistan ve Türkmenistan Hazar denizine kıyısı bulunan ülkelerdir. Buna karşın bu ülkelerin şimdiye kadar bu denizin hukuki rejimini belirlemek ve tüm kıyı ülkelerin güven ve istikrardan yararlanmaları için anlaşamadığı gözleniyor.

Hazar denizinin güvenliği konusunda en kaygı verici durumlardan biri, bölge güvenliğini etkileyebilecek ecnebi güçlerin bölgeye ayak basmalarıdır.

Geçen ay Hazar denizine kıyısı bulunan beş ülkenin Dışişleri Bakanları Yardımcıları Moskova’da bir araya gelmişti. Rusya Dışişleri Bakanlığı bu oturumu olumlu değerlendirdiği bildirisinde oturumda varılan ilk mutabakata göre Hazar denizinde denizcilik meselesi ve sahil şeritleri üzerinde mülkiyet hakkı ve Hazar denizinin doğal kaynaklarından yararlanmak üzere paylaşımı gibi konular tartışıldığını belirtti.

Hazar denizi kıyı ülkeleri Dışişleri Bakanları Astana’da 46. Oturumunun kulisinde İran ve Kazakistan Dışişleri Bakanları ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Kazak mevkidaşı Yerlan İdrisov’la başta konsolosluk işleri ve vize kolaylığı olmak üzere ikili ilişkileri tüm alanlarda geliştirmeye vurgu yaptı.

Tahran yönetiminin Astana ile işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Zarif, Hazar denizi zirvesinin sonuçlarının olumlu olmasını diledi. Zarif ayrıca Kazakistan’ın 25. Bağımsızlık yıldönümünü ve ayrıca bu ülkenin BM güvenlik konseyine üyeliğini kutladı.

Kazakistan Dışişleri Bakanı Yerlan İdrisov dagörüşmede Tahran ve Astana ilişkilerinin gelişmesine vurgu yaparak, ikili ilişkilerin her geçen gün daha da gelişmesini temenni etti. İran ile bankacılık, tarım, ulaştırma ve transit gibi alanlarda işbirliğinin geliştirilmesine vurgu yapan Dışişleri Bakanı İdrisov, iki ülke arasında doğrudan uçak seferlerinin arttırılması, turistik ve ticari seyahatlerin sayısının geliştirilmesi ve ayrıca bölgesel ve küresel arenalarda işbirliğini geliştirmeyi amaçladıklarını ifade etti.

Orta Asya ve Kafkasya ülkeleri ile ilişkileri geliştirmek, İran İslam Cumhuriyeti’nin dış politika öncelikleri arasında yer alıyor ve karşılıklı temasların ikili ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlıyor.

Geçen hafta Kazakistan Başbakanı Kerim Masimov ülkesinin ekonomik büyümesi ile ilgili bazı verileri açıkladı. Son altı ayda ekonomik büyüme endekslerini değerlendiren Başbakan Masimov, ülkesi ekonomik durgunluk durumundan çıkmaya başladığını ifade etti. Masimov, son altı ayla ilgili veriler ve rakamlar, Kazakistan’ın Mayıs ayına kadar eksi ekonomik büyüme endeksini geride bırakarak sıfır seviyesine ulaştığını ve Haziran ayından sonra da artı ekonomik büyüme endeksine geçtiklerini kaydetti.

Öte yandan Kazakistan ekonomi Bakanı Kavendik Bişimbayev de Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev’in ekonomik büyüme doğrultusunda attıkları adımları önemli niteledi. Kazakistan ekonomi Bakanı da bir süre önce ülkesinin ekonomik büyüme endeksinin gelişmeye başladığını açıklamıştı.

Kazakistan yönetiminin ekonomik programını takip eden uzmanlar,  Astana yönetiminin küçük kredileri açma sistemini geliştirmesi, küçük ve büyük işletmeleri geliştirmesi ve işsizlik oranını düşürmesi, bu ülkenin iktisadi büyümeyi yakalamasında etkili olduğunu belirtiyor. Astana yönetimi ise yabancı sermaye cezbi ile önümüzdeki yıllarda istikrarlı bir ekonomik büyümeyi yakalamayı ve sosyal endeksleri geliştirerek Kazakistan halkının refah seviyesini yükseltmeyi amaçlıyor.

Geçen hafta İran’ın Türkmenistan büyükelçisi Seyyid Muhammed Ahmedi, iki ülkenin iktisadi ilişkilerini her iki tarafın kazançlı çıkacağı şekilde düzenlemeye çalıştıklarını belirterek, ulaştırma ve enerji alanları İran ve Türkmenistan arasında iktisadi açıdan en önemli işbirliği alanları olduğunu belirtti.

Tahran’da İran, Türkmenistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti ticari oturumunda girişimcilere hitaben konuşan büyükelçi Ahmedi, İran ve Türkmenistan’ın üst düzey yetkilelerinin kararına göre ikili ticaret hacmi on yıl içinde 60 milyar dolar yükselmesi planlandığını kaydetti. Büyükelçi Ahmedi buna göre ikili ticaret hacmi her yıl ortalama 6 milyar dolar civarında gerçekleşmesi gerektiğini, ancak bunun için de çok hesaplı hareket etmek ve iki ülkenin kapasitelerini iyi tanımak ve tespit etmek gerektiğini vurguladı.

İran’ın Türkmenistan büyükelçisi Ahmedi konuşmasının devamında Tahran’ın stratejisi komşuları ile ilişkilerini geliştirmeye yönelik olduğunu belirterek, bunca rakip arasında komşularını iyi tanımadıkları veya kendilerini iyi tanıtmadıkları takdirde zarara uğrayacaklarını ifade etti.

İran ve Türkmenistan arasında 1200 km deniz ve karada ortak sınıra işaret eden büyükelçi Ahmedi, ortak kültür, din, dil ve diğer ortak değerler iki ülkenin kaderini birbirine düğümlediğini ve bu da fırsat yaratan bir durum olduğunu vurguladı.

Gözlemciler ülkelerin ikili ve hatta çok yönlü ilişkilerini geliştirmek için birbirinin kapasitelerini tanıması aralarındaki ticaretin gelişmesine katkı sağlayacağını belirtiyor. Bu yüzden Tahran’da düzenlenen İran, Türkmenistan ve Azerbaycan ortak ticari oturumu bu bağlamda önemli ve etkili değerlendiriliyor.

Bölge ülkeleri tekfirci IŞİD terör örgütü ile çok yönlü bir mücadele başlatarak bu mücadeleyi ciddi bir şekilde sürdürdükleri bir sırada çağdaş Afganistan araştırma merkezi üyesi Andre Sirinko, orta Asya bölgesinden tekfirci IŞİD terör örgütüne en çok katılım Özbekistan ve Tacikistan’dan gerçekleştiğini açıkladı. Sirinko, bu merkezdeki verilere göre IŞİD saflarında Özbek ve Tacik vatandaşların sayısı orta Asya’nın diğer ülkelerine kıyasla daha fazla olduğunu vurguladı. Bu arada söz konusu teröristlerin Rusya savaş uçakları Suriye’de IŞİD mevzilerini vurmaya başlamasının ardından Türkiye üzerinden kendi ülkelerine kaçmaya başladıklarını belirtti.

Çağdaş Afganistan araştırma merkezi üyesi Sirinko açıklamasında, hali hazırda cihat meselesi yeni bir göç meselesine dönüştüğünü belirterek tekfirci IŞİD terör örgütüne katılanların çok az ideolojik meselelerle ilgilendiklerini ve para kazanmak bu kesimin IŞİD’e katılmanın en önemli sebebi olduğunu vurguladı. Bundan önce BM de son raporunda teröristlerin IŞİD’den aldıkları maaş kesildiği için Irak ve Suriye’yi terk etmek ve ülkelerine geri dönmek istediklerini açıkladı. Rusya’nın askeri uzmanı Lio Karalkov ise IŞİD teröristleri Türkiye’ye ve bazıları da Pakistan ve Afganistan’a ve bazıları da orta Asya cumhuriyetlerine geri dönmeye başladığını ve bu mesele gelecekte bölge güvenliğine karşı ciddi tehdit oluşturacağını belirtiyor.

Hali hazırda Arabistan ve Vahabi tarikatı Türkiye’nin sıkı işbirliği ile Suriye ve Irak’ta teröristleri yönetiyor. Ancak Suriye ve Irak milletlerinin direnişleri teröristlere ağır kayıplar verdirdiği anlaşılıyor.

Geçen hafta Ermenistan halkı düzenlediği geniş çaplı protesto eylemi ile tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmalarını istedi. Ermeni gençler başkent Erivan’da düzenledikleri protesto eyleminde 2008 isyanında tutuklananların tümünün serbest bırakılmasını istedi. Protestocular gazetecilerin ve bazı partilerin üyelerinin tutuklanmasını bu ülkede ifade özgürlüğünün en şiddetli biçimde bastırıldığının işareti olduğunu belirttiler. Protestocular ayrıca Cumhurbaşkanı Serj Sarkisiyan yönetimini eleştirerek vatandaşlara karşı sosyal adalete uymasını talep ettiler.

Erivan yönetimi karşıtları Sarkisiyan yönetimini Karabağ münakaşasını körükleyerek siyasi özgürlükleri kısıtladığına inanıyor.

Bu arada muhalifler düzenledikleri protesto eylemi ile siyasi tutukluların serbest bırakılmasını ciddi bir şekilde istediklerini ortaya koydu.

Karabağ münakaşası hala Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında en önemli sorun olarak yerine koruyor. İki taraf ise sürekli birbirini ateşkesi ihlal ederek güvenlik şartlarını germekle suçluyor.

AGİT’e bağlı Minsk grubunun Amerikalı eşbaşkanı James Varlik ise Azerbaycan ve Ermenistan Cumhurbaşkanları Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen NATO liderler zirvesinin kulisinde müzakere ettiklerini açıkladı. Varlik, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisiyan Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry’nin huzurunda bir araya gelerek müzakere ettiklerini, iki taraf savaştan kaçınma ve sorunları barışçıl yollardan çözümlemeye yönelik yükümlülüklerini vurguladığını kaydetti.

Öte yandan Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hikmet Hacıyev, Erivan yönetimi mevcut durumun değişmesi ve ateşkes anlaşmasının uygulanmasına mani olduğunu açıkladı. Sözcü Hacıyev, uluslararası camianın da istediği Karabağ’a hakim olan mevcut şartların değişmesi Erivan yönetimi tarafından engellendiğini, Erivan bunu itiraf ettiğini kaydetti.

Bakü yönetimine göre Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisiyan Erivan’da yaptığı son konuşmasında bazı şartları ileri sürerek Karabağ’da ateşkesin sağlanmasını ve ihtilafların çözüme kavuşmasını engelledi ve gerçekte bu sözler bir nevi Ermenistan’ın Karabağ sorununun çözümünü sabotaj ettiğini ortaya koyan itiraf niteliğindeydi.

Buna karşın Azerbaycan cumhuriyetinde siyaset çevreleri Karabağ münakaşasının çözümü Minsk grubunun ciddi iradesini ve Ermenistan yönetimine Karabağ münakaşasının siyasi çözümünü benimsemesi yönünde baskı uygulamasını gerektiriyor, fakat bu grubun şimdiye kadar bu konuda başarılı olmadığı anlaşılıyor.

Geçen hafta Tacikistan göçmen idaresi, bu ülkeden Rusya ve Kazakistan’a çalışmak üzere giden vatandaşların sayısı yılın ilk yarısında azaldığını açıkladı. Konu ile ilgili bir bildiri yayımlayan Tacikistan göçmen idaresi, 2016 yılının başından beri 308 bin 600 Tacik vatandaş iş bulmak üzere Rusya ve Kazakistan’a gittiğini, bu sayı geçen yılın aynı dönemine oranla %8 gerilediğini belirtti. Bildiride, çalışmak amacıyla giden göçmenler işçilerin 40 bin kadarı kadınlardan oluştuğu vurgulandı. Bildiride, 305 bin vatandaşın iş bulmak için Rusya’ya göç ettikleri, ki bu da Tacik vatandaşların hala iş bulmak için en çok Rusya’yı tercih ettikleri ifade edildi. Tacikistan göçmen idaresi, bu süre içerisinde 160 bin Tacik vatandaşın da ülkelerine geri döndüğünü ki bu rakam da geçen yılın aynı dönemine oranla %14 gerilediğini ortaya koyduğunu belirtti. Gerçekte Rusya’nın kötü ekonomik şartları buülkenin orta Asya ve Kafkasya bölgelerinden iş bulmak amacıyla bu ülkeye gelen insanlara daha sıkı kurallar uygulamasına ve hatta bazılarını türlü bahanelerle geri çevirmesine yol açtığı ve bu durum da işgücü ihraç eden ülkelerin ekonomisini olumsuz etkilediği anlaşılıyor.

Geçen hafta Tacikistan cumhurbaşkanlığı kurumuna bağlı stratejik etüt merkezi Başkanı Hudayberdi Haliknazar, yakın gelecekte Tacikistan ve Çin’in ortak sınırında serbest ticaret bölgesi açılacağını duyurdu. Başkent Duşanba’da gazetecilere konuşan Haliknazar, söz konusu serbest ticaret bölgesi Tacikistan ve Çin’in Bedehşan ve Sin Kiang eyaletleri arasında açılacağını ifade etti. Haliknazar, serbest ticaret bölgesinin açılması ile beraber internet üzerinden ticaret programı da geliştirileceğini, böylece işadamları istedikleri ürünleri bu yoldan ısmarlayabileceklerini ifade etti.

Sınır bölgelerinde serbest ticaret bölgesi kurmak ve bu bölgelerde yaşayan insanların arasında ticari ilişkileri geliştirmek, sınırların güvenliğine katkı sağlamak ve radikal ve terörist unsurların faaliyetlerini engellemek için uygulanan politikalardan bazılarıdır. Afganistan’da krizin şiddetlenmesi ve Amerika’nın terörizmin transiti ve şiddeti orta Asya ve kafkasya bölgelerine ve Çin sınırına kadar bulaştırma çabasından duyulan kaygıların artması, Tacikistan ve Çin’in ortak sınırında serbest ticaret bölgesi kurulmasının önemini ortaya koyuyor.

Tacikistan yönetimi 193 ülkeden ve 190 uluslararası ve bölgesel kurum ve kuruluştan başkent Duşanba’da düzenlenen su zirvesine katılmaya davet etti. Tacikistan Başbakanı Kaher Resulzade bu zirvenin sürdürülebilir kalkınma ve dünyanın sağlıklı suya kavuşma sloganını hayata geçirmek amacıyla 9 ila 11 Ağustos tarihleri arasında Duşanba’da düzenleneceğini açıkladı. Oturumun hazırlık çalışmalarından sorumlu komitenin oturumunda konuşan Başbakan Resulzade, zirveye ülkelerin en üst düzey liderleri ve uluslararası kurum ve kuruluşların başkanları ve akademik çevreleri davet ettiklerini, şimdiye kadar da dünyanın 54 ülkesinden 110 şahsiyet zirveye katılacağını bildirdiğini ifade etti.

Tacikistan bölgede ve dünyada su kaynakları bakımından en zengin ülkelerden biri sayılıyor. 8 milyon nüfusu olan bu ülke orta Asya bölgesinde su kaynaklarının %64 kaarını kendi elinde bulunduruyor ve bu açıdan dünyada altıncı sırada yer alıyor. Dağlık ve yemyeşil toprakları ile Tacikistan bir çok ırmağı barındırıyor. Bu ülkede uzunluğu on kilometreyi aşan ırmak sayısı 947 kadar olduğu tahmin ediliyor. Yine Tacikistan’da ırmakların toplam uzunluğu da 28 bin km şeklinde ifade ediliyor. Öte yandan dünyanın en derin tatlı su göleti Abbend Seriz de Tacikistan topraklarında yer alıyor ve 56 kilometrekarelik alanı ve yaklaşık 500 metre derinliği ile orta Asya ve Ortadoğu bölgelerinin tatlı su ihtiyacını ve yine elektrik enerjisini tek başına karşılayabileceği ifade ediliyor.

Tacik uzmanlar bu ülkenin su kaynakları iyi biçimde yönetildiği takdirde Tacikistan için önemli gelir kaynağı olabileceğini belirtiyor.015

Etiketler