Temmuz 25, 2016 15:38 Europe/Istanbul

Geçen hafta Filistin gelişmeleri yine korsan rejim İsrail’in baskıcı uygulamaları ve Filistin milletine karşı cinayetlerini şiddetlendirmesinin etkisi altında kaldı.

Geçen hafta Filistin gelişmeleri yine korsan rejim İsrail’in baskıcı uygulamaları ve Filistin milletine karşı cinayetlerini şiddetlendirmesi ve mazlum Filistinlileri daha fazla katletmesinin etkisi altında kaldı. Eli kanlı rejimin bu cinayetlerin Filistin milletinin geniş çaplı kınamaları ve itirazları ile karşılaştı. Bu çerçevede Filistin halkı siyonist rejim askerlerinden daha fazla sayıda Filistinli vatandaşı kırmasını isteyen radikal siyonist hahamların bu talebini ırkçı niteleyerek şiddetle kınadı. Gerçekte korsan İsrail toplumunda makul karşılanan ve aleni ve yasal bir şekilde talep edilen bu tür talepler bu toplumda ahlaki çöküşün derinliğini yansıtıyor.

Son haftalarda siyonist askerlerin Filistinli yaralılara karşı insanlık dışı uygulamaları ile ilgili yayımlanan video görüntülerine karşın radikal siyonist hahamlar İsrailli askerleri Filistinli yaralıları infaz etmedikleri için eleştirdi.

Aili sitesinin askeri akademisi dekanı Yigal Levlinstein adlı haham korsan İsrail ordusu Filistinli yaralıları vurmak üzere siyonist askerlere daha fazla kolaylık ve saik oluşturması gerektiğini açıkladı. Siyonist hahamın bu talebi bir başka radikal haham olan korsan İsrail ordusunun üst düzey hahamı Eyal Karim’in savaş sırasında Filistinli kadınlara tecavüz etmek ve Filistinli yaralıları infaz etmek caiz olduğu yönünde fetva vermesinin ardından gündeme geldi. Bundan önce de siyonist hahamlar Filistinlilerin içme suyunun zehirlenmesini istemişti.

Bir süre önce Kudüs’de düzenlenen bir konferansta bir araya gelen onlarca radikal siyonist haham da siyonist İsrail askerlerinden herhangi bir İsrailliye yaklaşmak isteyen her Filistinliyi vurmalarını istedi. Siyonist hahamlar İsrail’e karşı olan her Filistinli ölümü hakettiğini ve hiç bekletmeden üzerine ateş açılması gerektiğini vurguladı.

Siyonisnt hahamların bu tür insanlık dışı açıklamaları, Tel aviv elebaşılarının daha fazla Filistinli vatandaşın vurulması gerektiği yönündeki açıklamaları ile eşgüdümlü olarak gündeme geliyor.

Korsan İsrail’in siyasi ve sözde din alimlerinin siyonistleri daha fazla Filistinli vatandaşı katletmelerine yönelik bu tür kışkırtmaları, siyonist rejim askerleri geçen Ekim ayında başlayan yeni Kudüs intifadasından bugüne kadar yüzlerce Filistinliyi şehit ettiği ve binlerce Filistinli vatandaşı yaraladığı veya kaçırdığı bir sırada gündeme geliyor.

Bahreyn geçen hafta yine Halife rejiminin baskıcı politikalarını şiddetlendirmesi ve bu ülkede insan hakları ihlallerinin daha vahim boyutlara ulaşması yüzünden uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti ve insan hakları örgütleri yayımladıkları bildirilerde ve raporlarda Bahreyn’de insan hakları durumunun daha da kötüye gitmesinden duydukları kaygıyı dile getirdi. Nitekim bu itirazların Halife rejiminin cinayetlerine karşı şimdiye kadar susmayı tercih eden Batılı ülkelere ve kurum ve kuruluşlara kadar yayıldığı ve hatta Halife rejimini destekleyen Batılı devletlerin itiraz sesi yükselmeye başladığı gözleniyor.

Uluslararası af örgütü 2015 yılı için yayımladığı raporunda Bahreyn’de ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların devam ettiğini ve ayrıca Halife rejimi işkencelerini ve siyasi muhaliflerini zalimane şartlar altında yargılamayı sürdürdüğünü belirtti.

Uluslararası af örgütü yıllık raporunda Bahreyn’de insan hakları durumuna işaretle, Halife rejimi son yıllarda aralarında 9 çocuğun da bulunduğu 208 kişiyi vatandaşlıktan çıkardığını ve bunlardan bazılarını ülkeyi terk etmeye zorladığını belirtti. Raporda Maname yönetimi ifade özgürlüğünü ve eylem yapma hakkını kısıtlamayı ve cemiyetlerin kuruluşunu yasaklamayı sürdürdüğünü ve sanal ortamda faaliyet yürütenleri baskı altında tutmayı sürdürdüğü vurgulandı. Raporda ayrıca Bahreyn’de muhalif liderler hala zindanlarda yattığı ve bazıları sırf inançları yüzünden bu cezayı çektikleri ve her türlü işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığı ifade edildi.

Merkezi Londra’da bulunan Haliç insan hakları merkezi yaptığı uyarıda, Maname rejimi insan haklarını savunan aktivistlerin uluslararası topluluklarla ilişkilerini kesmeye çalıştığını ve bu insanlara karşı hasmane ve intikamcı tutumunu sürdürdüğünü belirtti. Öte yandan sınır tanımayan gazeteciler örgütü de Halife rejiminin gazetecilere ve muhabirlere karşı baskıcı tutumunu kınadı. Son iki ayda ise Halife rejimi 24 kez insan hakları savunucuları ve medeni camia üyelerinin seyahat hakkını engellediği belirtildi.

Bahreyn halkı 14 Şubat 2011’de başlattıkları kıyamdan beri Halife rejiminin izlediği politikalara itiraz ediyor ve ülkelerinde özgürlük, adalet ve eşit haklar talep ediyor. Ancak Halife rejimi Arabistan gibi bazı müttefikleri ile elele vererek Bahreyn halkının haklı taleplerine şiddetle karşılık veriyor.

Şimdi Irak’a geçiyoruz. Geçen hafta Irak gelişmeleri Irak güvenlik güçlerinin teröristlere karşı savaşta hazırlıklarını arttırması ve Amerika’nın Irak’ın içişlerine karışmasına karşı çıkmalarının gölgesinde kaldı. Bu çerçevede Iraklı yetkililer tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadelede kararlılıklarını vurgularken savunma Bakanı da halk güçlerinin destekleri ile IŞİD’in ülkenin kuzeyini işgal etmesine son vereceklerini vurguladı.

Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi ise Amerikalı mevkidaşı John Kerry ile düzenlediği ortak basın toplantısında Irak silahlı kuvvetlerinin Felluce’de elde ettiği zafer, Irak milleti ve uluslararası iradenin tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadelede başarısını yansıttığını belirtti.

Öte yandan Irak savunma Bakanı Halid ubeydi de yaptığı açıklamada hali hazırda Irak topraklarının ancak %10 kadarı tekfirci IŞİD terör örgütünün işgalinde bulunduğunu belirtti. Ubeydi, Irak yönetimi Felluce’yi kurtardıktan sonra şimdi Musul’u IŞİD’den geri almak üzere hazırlık yaptığını belirtti. Ubeydi, IŞİD teröristleri Irak ordusunun ilerlemesi karşısında kaçacak delik aradığını vurguladı.

Irak savunma Bakanı Ubeydi, Bağdat yönetimi 2016 yılı IŞİD’in Irak’taki ömrünün son yılı olmasında kararlı olduğunu da sözlerine ekledi.

Irak Başbakanı Haydar İbadi de Irak güvenlik güçlerinin tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadelesini ve bu ülkenin çeşitli kentlerini ve köylerini tekfirci örgütün pençesinden kurtarma çabasını takdirle karşıladıklarını belirterek, Irak, bölge ve tüm dünya terör tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu, uluslararası camia terörün yok edilmesi için yardımcı olması gerektiğini vurguladı.

Irak halk güçleri sözcüsü Ala Abud ise Iraklı güçlerin IŞİD’in işgal ettiği tüm bölgeleri kurtarabilecek güçte olduğunu açıkladı. Sadr hareketi mensubu barış güçleri sözcüsü Ala Abud, Irak’ın Sumeriye kanalına verdiği demeçte, Irak ordusu ve Iraklı gönüllü seferberlerin Musul’u kurtarabilecek yetenekte olduklarını belirterek, Amerikalı askerler Irak topraklarına girdikleri takdirde hedef alınacaklarını vurguladı.

Gerçekte Irak kamuoyu bu ülkede tekfirci teröristlerle mücadele edilmesi ve işgal edilen bölgelerin tekfirci teröristlerin pençesinden kurtarılması ve siyasi ve iktisadi reformların bir an önce hayata geçirilmesi üzerinde vurgu yapıyor.

Geçen hafta Suriye’de ordu birlikleri teröristlere karşı zafer kazanmayı sürdürürken, Amerika ve Fransa’nın yanlış saldırılarda sivil halkı katliam etmesi geniş tepki uyandırdı. Şam yönetimi ise milli barış müzakerelerinin devam etme zaruretine vurgu yaptı. Bu çerçevede Suriye savunma Bakanı Fahd Casım Faric, Suriye genelinde terörle mücadele eskisi gibi devam ettiğini ve Suriye dostlarının destekleri teröristlerin yok olmasında temel etken olduğunu belirtti.

Suriye savunma Bakanı açıklamasının devamında Suriyeli silahlı güçlerin başarıları Suriye milleti ve tüm dünyanın takdirini topladığını, Suriye ordusunun zaferleri bu ülkede terörün yok olmasında ve yayılmasının engellenmesinde etkili olduğunu belirtti.

Suriye Dışişleri Bakanı Yardımcısı da yaptığı açıklamada Halep kuşatması tamamlanmak üzere olduğunu ve bu da yakında Suriye’de terör örgütlerinin sonu olacağını belirtti. Bu arada Suriye’nin Moskova büyükelçisi Riyad Haddad da Cenevre müzakereleri yeniden başladığını belirterek bu müzakereler için gerekli hazırlıkların tamamlandığını ve zamanı belli olunca Şam heyeti Cenevre’ye gideceğini açıkladı.

Riyad Haddad ayrıca BM Suriye özel temsilcisi Stephan De Mistura, şu ana kadar müzakerelerin kesin olarak ne zaman başlayacağını açıklamadığını, ancak bu müzakerelerin Ağustos ayında başlaması muhtemel olduğunu kaydetti.

Suriye barış müzakereleri bir süre önce başladı, fakat Arabistan’a bağımlı olan heyetin sabotajları yüzünden şimdiye kadar sürekli başarısızlıkla sonuçlandı. Gerçekte Suriye krizi de 2011 yılında terör örgütlerinin Arabistan, katar ve Amerika ve diğer müttefiklerinin himayesi ile Suriye’nin yasal yönetimini devirmek amacıyla saldırıya başlamasının ardından patlak verdi. Bu zümre Beşar Esad yönetimini devirmeyi amaçlıyor.

Suriye’de kriz başladığı günden beri binlerce masum insan hayatını kaybetti, milyonlarca Suriyeli de mülteci durumuna düştü. Bu arada Suriye’nin kuzeyinde IŞİD karşıtı ittifakın yanlışlıkla bir bölgeyi bombardıman etmesi ve onlarca sivili katletmesinin ardından Suriye kamuoyunda bu tür saldırılara karşı muhalefet sesleri de yükselmeye başladı, öyle ki hatta Suriyeli muhalifler bile söz konusu ittifaktan bu tür saldırıları durdurmasını istedi.

Suriyeli muhaliflerin kurduğu milli koalisyonun Başkanı Uns Abdu geçen gün Suriye’nin Menbic yöresinde onlarca Suriyeli vatandaşın katliam edilmesine gösterdiği tepkide IŞİD karşıtı kurulan ittifakta yer alan ülkelerin Dışişleri Bakanlarına birer mesaj göndererek bu olayın araştırılması tamamlanıncaya kadar Suriye’de askeri operasyonlarını durdurmalarını istedi.l

Bunda başka Suriye Dışişleri Bakanı da BM genel sekreteri ve güvenlik konseyi başkanına iki ayrı mektup yazarak bu saldırıda aralarında 11 çocuğun bulunduğu yüzlerce vatandaşın katledilmesini kınadı. Unisef de bir bildiri yayımlayarak Amerika’nın başını çektiği ittifakın Menbic kentinde işlediği bu cinayeti kınadı. Unisef de bildirisinde Amerika’nın başını çektiği sözde ittifakın düzenlediği hava akınında hayatını kaybedenlerin arasında onlarca çocuk yer aldığını ifade etti. Unisfe bu insanların Suriye’nin neresinde ve hangi tarafın kontrolü altında bulunan bölgede yaşadığı önem arz etmediğini, hiç bir şey çocukların katliamını haklı gösteremeyeceğini vurguladı.015