Avrupa; terörün cirit attığı arena - 1
Terör belli bir mekan veya zamanlı sınırlı bir mesele değildir. Terör, gerçekleştiği takdirde bir çok masum insanın hayatını kaybettiği veya en azından yaralandığı anormal bir fenomendir.
Terör tarih boyunca türlü şekillerde var olmuştur ve her evrede kaçınılmaz olarak yaşanmıştır. Son bir asırda yaşanan olaylara bakıldığında terörün türlü yöntemlerle uygulandığı ve hatta bazı durumlarda şiddetlendiği anlaşılır.
Bu arada terör yıllardır kimlikli örgütlerce uygulanmakta olduğu belirtilmelidir. Bir zamanlar Taliban ve El-kaide ve şimdi de tekfirci IŞİD, terör örgütlerinin en başında yer alan örgütlerdir. Gerçi bazı çevreler terör olaylarından müslümanları sorumlu göstermeye çalışıyor, fakat terör kavramının ilk kez Avrupalı toplumlarda gündeme gelen bir mesele olduğunu belirtmek gerekir.
Tarihte belirtildiği üzere, Fransa devriminden sonra Avrupa kıtası üç asır boyunca terör saldırılarının ana merkezlerinden biri olmuştur. Gerçi Avrupa’da terör saldırılarında müslümanlar suçlanıyor, fakat Batılı tarafsız uzmanlar, İslamcı olarak bilinen örgütlerin işlediği suçların İslam dini ile hiç bir ilgisi olmadığını belirtiyor. Fakat bu görüş bazı Avrupalı politikacıların ve yetkililerin düşüncesine ters düşüyor. Gerçekte Ortadoğu bölgesinde bazı terör örgütleri türemeye başladığında, bu sürece karşı asla ses çıkarmayan ve teröre karşı mücadele eden ülkelere teröristleri yok etmekte yardımcı olmayan taraf, yine Avrupalı ülkelerdi. Ancak şimdi Avrupa sürekli terör saldırılarına maruz kalmaya başlayınca teröristlerle mücadele sloganları atıyor ve sürekli bu zümrenin başını ezmekten dem vuruyor. Avrupa, Türkiye toprakları teröristlerin sığınmacı kılığında Avrupa’ya sızma güzergahına dönüştüğüne inanıyor.
Avrupalı yetkililere göre Türkiye, teröristlerin Avrupa ile Ortadoğu arasındaki köprü sayılıyor ve bu durum, yeşil kıtadan farklı sesler çıkmaya başlamasına yol açtığı anlaşılıyor. Gerçekte Avrupa şimdi geçmişte ne kadar hatalı bir tutum sergilediğini anlamış bulunuyor, çünkü o yıllarda terörün can aldığı ülkelerin yönetimleri ile güvenlik alanında işbirliği yaparak terörü yuvasında ezebilir ve hatta yok edebilirdi. Nitekim uzmanlar ve kanaat önderleri de terörden kurtulmanın en etkili yolu, tüm bölgesel ve küresel güçlerin işbirliğinden ibaret olduğunu belirtiyor.
Son dönemde Avrupa toprakları terör örgütlerinin cirit attığı alana dönüştüğü bir ırada Avrupalı yetkililer bu şom olguyu kontrol altına alamamaktan korkuyor. Nitekim son bir iki ayda Avrupa’da bir çok terör eylemi yaşandı ve bu durum Avrupalı devlet adamlarını gerçekten zor duruma soktu. Avrupa toplumu henüz İngiltere’de yapılan referandumda İngiliz halkı AB’den çekilme yönünde oy kullanmanın şokunu üzerinden atmadan, Fransa’nın Nice kentinde korkunç bir terör saldırı yaşandı. Bu saldırı Fransa’da son bir bucuk yılda üçüncü büyük terör saldırısıydı.
Bazı uzmanlar Fransa’da yaşanan bu olayların sebebini, Fransa yönetiminin Suriye’deki duruma müdahalesinin sonucu olduğunu belirterek, teröristler ve bu saldırıları düzenleyenler aslında bir nevi Fransa’dan intikam almaya çalıştıklarını, çünkü Fransa’nın tutumu onlara zarar verdiğini düşündüklerini kaydediyor.
Öte yandan Fransa’da durum henüz normale dönmeden bu kez Almanya 18 yaşındaki bir gencin silahlı eylemi yüzünden kana bulandı. Almanya’nın üçüncü büyük kenti Münih terör saldırısına şahit oldu ve Almanya polisi bölgede olağanüstü durum ilan etmek zorunda kaldı.
Gerçekte güvenlik meselesine diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha çok önem veren ve üzerinde yatırım yapan Almanlar bu saldırı ile birlikte şoka girdi. Almanya’nın güvenlik yetkilileri ise olaya gösterdikleri tepkide göçmenlerin kabul edilmesi ile ilgili yasaların zorlaştırılmasını ve bu ülkede silah elde etme meselesinin daha sıkı bir şekilde denetlenmesini istedi.
NATO ile birlikte Avrupa’nın savunma politikalarını ürettiğini iddia eden Almanya gibi bir devlet şimdi terör adında bir sorunla karşı karşıya ulunuyor ve bir yandan yumuşak diplomatik duruşunu korumaya çalışmakla beraber bu tür olaylara karşı öfkesini de göstermek istiyor. Bu arada Avrupa ülkelerinin güvenliğinin temin edilmesi temel erkanlardan biri olan NATO’nun terörle mücadele konusunda acizliğini sergileyerek defalarca ABD’den yardım talep ettiği gözleniyor.
Ancak gerçek şu ki ABD her zaman kendi çıkarlarını başkalarının çıkarlarına tercih eden bir devlettir ve eğer bazı durumlarda Avrupalı müttefiklerine yardım etmeye hazır olduğunu belirtse bile sonuçta kendi güvenlik çıkarları peşindedir. Öte yandan Avrupa terörle tek başına mücadele edemeyeceğini çok iyi biliyor ve bu yüzden Amerikalılardan yardım alabilmek için onlara bazı tavizler vermesi gerekiyor. Amerika’nın Avrupa ülkelerinde kendi füze savunma sistemlerini konuşlandırması bu tavizlerden biridir.
Şimdi ise Avrupa’nın terörle mücadele bahanesi ile militarizme karşı kayması ve farklı bir imaja bürünmesinden endişe ediliyor.
Fransa’da art arda yaşanan terör saldırıları, maalesef teröristlerin bu ülkenin güvenlik kurumlarından sürekli bir kaç adım önde hareket ettiklerini ve her defasında Fransa güvenlik kurumlarını gafil avlamayı başardıklarını gösteriyor. Teröristlerin en son Nice kentinde düzenlediği saldırıda onlarca kişi hayatını kaybetti ve bir çok insan da yaralandı. Oysa Fransa’da geçen Ocak ayında Paris kentinde düzenlenen terör saldırısından sonra alınan olağanüstü hal durumu kararı kaldırılmak üzereydi. Fakat yeni terör saldırısı Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ı ülkesinde olağanüstü hal durumu kararını uzatmaya zorladı.
Paris yönetimi, Nice’te düzenlenen terör saldırısı Fransa’nın hala terörle savaşta olduğunu ortaya koyduğunu ve bu yüzden Fransa genelinde olağanüstü hal durumu uzatıldığını açıkladı. Buna karşın Fransız yetkililer hala teröristlerin daha ne kadar bu ülkede savunmasız insanların canını almaya devam edeceği ve neden BM güvenlik konseyinde veto hakkı bulunan beş ülkeden biri olan Fransa’nın istihbarat örgütleri terör saldırılarına karşı hiç bir şey yapamadığı sorusuna cevap veremiyor.
Fransa’da silahlı iki kişi Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisini bastıktan sonra bu ülke bir dizi terör saldırılarına şahit oldu ve her bir kaç ayda bir düzenlenen terör saldırılarında onlarca Fransız vatandaş öldü ve yüzlercesi de yaralandı. Fransa yönetimi ise bu tür tehditleri hayata geçmeden önce engelleyemiyor. Gerçi bu arada teröristlerin her defasında farklı ve yeni bir yöntemle Fransa’nın güvenliğini hedef aldıklarını da belirtmek gerekir. Şöyle ki, teröristler bir keresinde silahlı eylem yaparken, bir başka yerde rehine alma operasyonunu uyguluyor ve bir başka saldırıda 34 ton ağırlığında bir tırla insanları ezip geçiyor.
Bu süreçte dikkat çeken önemli bir konu, teröristlerin her terör eyleminde önceki eylemlere göre farklı bir yöntem kullanmalarıdır. Görünen o ki Fransa veya diğer Avrupa ülkelerinde terör saldırıları düzenleyen ve her defasında maalesef önceden belirledikleri hedeflerine ulaşan teröristler, düzenledikleri terör saldırılarının yöntemleri konusunda bu ülkelerin güvenlik ve istihbarat örgütlerinden öde gidiyor. Gerçekte teröristler her defasında icat ettikleri yeni yöntemlerle güvenlik ve istihbarat örgütlerini gafil avlamayı başarıyor. Bu konu özellikle Nice kentinde düzenlenen terör saldırısında ispatlandı. Saldırgan terörist bu kez silah veya intihar yeleği yerine büyük ve ağır bir kamyondan yararlandı. Gerçi tırı kullanan teröristin daha sonra da halkın üzerine ateş açtığı belirtiliyor, fakat bu terör saldırısı devasa bir kamyonun hızı ve ağırlığı ekseninde planlanmıştı.
Gerçekte pek az insan teröristlerin Fransa milli gününde bu ülkenin güneyinde Nice kentinde düzenlemeyi planladığı terör saldırısında devasa bir kamyonun hızı ve tekerleklerinden yararlanabileceğini düşünebilirdi. Bu olayda kamyonu kullanın terörist saatte 90 km hızla kalabalık bir caddede yaklaşık iki km boyunca halkı ezip geçti. Bu olayda en az 80 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.
Gerçi Nice polisi ve belediye yetkilileri saldırgan veya saldırganların silahlı olduğunu ve halkın üzerine ateş ettiğini açıkladı, fakat olayda hayatını kaybedenlerin büyük bir bölümü kamyonun tekerlekleri altına ezilerek can verdi.
Her halükarda Avrupa ülkelerinde teröristlerin saldırı yöntemleri konusunda bu zömre ile güvenlik ve istihbarat kurumları arasında rekabet devam ediyor ve görünen o ki teröristler tehditlerini hayata geçirdikleri sürece Avrupa ülkelerinin güvenlik ve istihbarat kurumlarından önde gidiyor. Ancak terör tehditlerini tam olarak önlemek ve güvenliği sağlamanın zor bir iş olmasına karşın güvenlik ve istihbarat kurumlarının görevi teröristlerden geri kalmamak ve her hangi bir terör saldırısı veya tehdidinden önce teröristlerin baş vurarak savunmasız insanları öldürlmelerine yol açacakları muhtemel tüm yöntemleri tespit ederek etkisiz hale getirmektir.015