Hidayet hadisi - 45
İslam dini tüm Müslümanlara birlik ve beraberlik içinde ve kardeşçe yaşayan bir ailenin fertleri gibi hitap eder.
Nitekim rivayetlerde de Müslümanlar, tüm parçaları birlikte ayakta tuttukları bir binaya benzetilir. İslam dininin bu öğretisi, dini toplumu korumak ve güçlendirmek için en etkili yollardan birini gündeme getiriyor, çünkü dini kardeşlik ve sevgi sayesinde insanların arasındaki birlik ve beraberlik güçlenir ve toplum birçok ruhi, sosyal ve dini sapmalardan korunur.
Şimdi hadislerde ve rivayetlerde İslamî kardeşliğe nasıl bakıldığına şöyle bir göz atalım.
İslam dini sevgi, safa, samimiyet, barış ve kardeşlik dinidir ve tüm müminler birbiriyle kardeştir sloganı ile İslam ümmetine birlik ve beraberliği armağan etmiştir. Gerçekte insanların imanı güçlendikçe aralarındaki bağlar, kardeşlik ve dostluk ruhu da daha derinleşir. Bu konuda İmam Sadık –s– şöyle buyurur: İman hakikati, mümin insan kardeşini sevmedikçe tam olmaz.
İmam Sadık –s– bir başka hadiste de şöyle buyurur: İnsanın dindarlığının bir işareti din kardeşini sevmesidir.
Din kardeşlerin arasında sevgi, İslamî toplumda hareketlilik, güvenlik ve huzura vesile olur. Bu durumlar toplumun bireyleri birbirinin refahı ve güvenliği için çalışır. İmam Sadık –s– şöyle buyurur:
Her şey huzur ve refaha kavuşmak için bir şeye bağlıdır ve mümin insan da din kardeşleri sayesinde huzur ve refaha kavuşur.
İmam Ali –s– ise Müslümanlardan birbirine karşı sevgi ve saygıda birbirini sollamalarını isterken şöyle buyurur: Din kardeşin dostluğunda senden daha güçlü olmasın.
Gerçekte din kardeşi ister barış ister savaş, tüm arenalarda sizin yanınızda yer alan yardımcınız ve desteğiniz gibidir.
İmam Sadık’tan –s– rivayet eden Hufs Bin Bahtari şöyle anlatıyor: İmamın huzurundaydım. Adamın biri o hazretin huzuruna çıktı. İmam bana şöyle buyurdu: Onu seviyor musun? Ben de evet, diye arz ettim. İmam şöyle buyurdu: Neden sevmeyesin ki. O senin kardeşin ve dininde ortağındır, nitekim düşmanlara karşı da yaverindir.
Din kardeşliği toplumda vahdet ve dayanışma oluşturmak için en etkili araçtır. Buna göre İslam Peygamberi –s– Medine kentinde kardeşlik anlaşmasını uyguladı. Allah Resulü’nün –s– her Müslüman için bir kardeş belirleme kriteri, iki kardeşin huyları ve iman derecelerinin birbirine yakın olmasıydı. O hazret bu kriterlere göre birbirine yakın olan insanları kardeş ilan etti. Allah Resulü –s– bu uygulamasında Ebu Bekir’le Ömer’i, Talha ile Zübeyr’i, Osman’la Abdurrahman Bin Avf’u, Ebuzer’le Mikdad’ı ve kendisi ile Ali’yi kardeş ilan etti.
İslam dini Kur'an'ı Kerim’de gündeme getirdiği müminler kardeştir sloganı ile Müslümanların ilişki düzeyini iki kardeş gibi olma düzeyine getirdi. İslam dininin bu önemli ilkesine göre Müslümanlar hangi ırktan, soydan veya aşiretten olursa olsun veya hangi dili konuşursa konuşsun veya hangi yaşta olursa olsun birbiriyle kardeştir. İmam Sadık –s– bu konuda şöyle buyurur: Mümin müminin kardeşidir. Onlar bir bedenin organları gibidir ve eğer bir organ acı çekerse, başka organlar da bu acıyı hisseder. Müminlerin ruhu birliktedir, zira müminin ruhu Allah ruhu ile irtibattadır. Bu irtibat güneş ışınlarının güneşle olan irtibatından daha güçlüdür.
Din kardeşliğinin en önemli getirilerinden biri, İslam toplumunda kardeşlerin birbirinde bulduğu ve ikazda bulunduğu kusurların ve eksiklerin giderilmesidir. Bu tür ikazlar ve uyarılar insanların tekâmüle ermelerine yardımcı olur. İslam Peygamberi’nden –s– bir hadiste belirtildiği üzere her insan kendi kardeşinin aynasıdır. Yani eğer insan kendine aynada bakar ve kendinde bazı kusurlar bulursa, mutlaka onları gidermeye çalışır. Bu yüzden din kardeşleri de birbirinin aynası gibidir ve birbirinin kusurlarını gösterir ve gidermeye çalışır. Yine en iyi kardeşler, din kardeşinin kusurlarını hatırlatan kardeşler olduğu belirtilir. İmam Sadık –s– bu ikaz ve uyarıyı bir nevi armağan olarak yorumlarken şöyle buyurmakta: Benim en çok sevdiğim kardeşim, kusurlarımı bana armağan eden kardeşimdir.
Öte yandan bir çok hadis ve rivayette din kardeşlerinin birbirine karşı görev ve sorumlulukları beyan edilmiştir. Örneğin İslam Peygamberi –s– şöyle buyurur: Müslüman Müslümanın kardeşidir, asla ona zulmetmez, ona yardım etmekten kaçınmaz ve onu devranın zorlukları karşısında yalnız bırakmaz.
Allah Resulü –s– kardeşlik kültürünün yaygınlaştırılmasını ve din kardeşlerinin kusurlarının örtülmesini de din kardeşliğinin gereği şeklinde beyan ederek şöyle buyurur: Kim din kardeşinin sırrını ve kusurunu örterse, yüce Allah kıyamet gününde onun kusurunu örter.
Allah Resulü –s– insanları iyiliğe teşvik etmek, zulüm ve haksızlık yapmalarını önlemek için kardeşlikte karşılıklı haklara işaret ederek şöyle buyurur: Kardeşinin hatalarını affet, sıkıntılarda ona sevgi göster, sırlarını sakla, yanlışlarını telafi et, özür dilerse kabul et, gıybetini yapanlara karşı onu savun ve her zaman onun hayrını dile.015