Ağustos 26, 2016 14:42 Europe/Istanbul
  • Batı’da insan hakları ihlalleri - 13

11 Eylül 2001 tarihi, herkesin bildiği ve çağımızın en büyük terör saldırısının El-kaide terör örgütünce Amerika’da düzenlendiğini hatırladığı bir tarihtir.

Peki ama, bu hadisenin azmettiricileri kimlerdi? Hangi devlet veya devletler bu teröristleri destekledi? Bu sorular, Amerika devletinin siyasi ve iktisadi çıkarları yüzünden cevap vermekten kaçındığı sorulardır. Oysa bu hadisede 3 bin kişi adeta katliama uğradı, fakat hala hiç bir Amerikalı vatandaş bu maceranın gerçek yüzünü öğrenemedi.

Evet, 11 Eylül 2001 tarihi, herkesin bildiği ve çağımızın en büyük terör saldırısının El-kaide terör örgütünce Amerika’da düzenlendiğini hatırladığı bir tarihtir. O gün sabah saatlerinde El-kaide terör örgütünün 19 teröristi Amerika’da dört ticari ve yolcu uçağını kaçırdı. Uçakları kaçıran teröristler iki uçağı kısa bir zaman aralığında Newyork’taki dünya ticaret merkezinin ikiz kulelerine çarptı. İki uçağın ikiz kulelere çarpması sonucunda uçaktaki yolcular ve ikiz kulelerde bulunan çok sayıda insan hayatını kaybetti. İki bina iki saat sonra tamamen çökte ve çevre binalara da zarar verdi.

Hava korsanları ya da teröristler üçüncü uçakla Virjinia eyaletinde Pentagon binasını hedef aldı. Ancak dördüncü uçak Pensilvania eyaletinde açık bir alana düşürüldü.

Bu saldırılarda 2974 kişinin öldüğü belirtildi, ki bu sayıya 19 teröristi de ekleyecek olursak toplam ölü sayısı 2993’e yükseldi. Ölenlerin büyük bir bölümü dünyanın 90 ülkesinin vatandaşları ve Amerikalı sıradan vatandaşlardı.

Peki ama bu hadisenin azmettiricileri kimlerdi? Hangi devlet veya devletler bu teröristleri destekledi? Bu sorular, Amerika devletinin siyasi ve iktisadi çıkarları yüzünden cevap vermekten kaçındığı sorulardır. Oysa bu hadisede 3 bin kişi adeta katliama uğradı, fakat hala hiç bir Amerikalı vatandaş bu maceranın gerçek yüzünü öğrenemedi.

11 Eylül hadisesi ve dünya ticaret merkezine düzenlenen saldırıdan sonra Arabistan rejimi sürekli bu ülkenin vatandaşları olan teröristlerin bu saldırıları düzenlediğini inkar ediyordu. Oysa Riyad’ın tüm inkar ve tekzibine karşın saldırıları düzenleyen 19 kişiden 15’i Arabistan vatandaşı çıktı.

Suud rejimi yetkilileri ise sürekli Riyad’ın uçakları kaçıran El-kaide teröristlerini desteklediklerine dair hiç bir kanıt olmadığını ileri sürüyor ve daha da ilginç olan konu, beyaz saray yetkililerinin Arabistan’ın bu iddiasını kabul etmeleridir. Ancak son aylarda Amerika’nın Arap dünyasındaki en büyük müttefiki olan Arabistan’ın imajı iyice çöktüğü ve bölgede istikrarın kaynağı olduğu iddia edilen Suud rejimine yönelik güvenin iyice sarsıldığı anlaşılıyor.

İngiliz The Guardian gazetesi, Yemen’e askeri saldırı, kadın haklarını hiçe saymak ve ayaklar altına almak, müslüman ülkelerin üzerinde baskı yapmak ve petrol gelirini kullanarak terör ve radikalizmi yaygınlaştırmak, Amerika’da Arabistan’a yönelik kamuoyunun öfke ve nefret duygusunu iyice körüklediğini yazdı.

Bu arada 11 Eylül olaylarında hayatını kaybedenlerin ailelerinin talebi üzerine Arabistan’ın 11  Eylül 2001 terör saldırılarında ifa ettiği rolün yeniden gündeme geldiği ve incelemeye alındığı anlaşılıyor.

Son günlerde ise en çok tartışılan konu, Amerikan kongresinin 2002 yılında 11 Eylül 2001 terör saldırıları hakkında hazırladığı fakat oğul Bush yönetimi gizli telakki edilmesine karar verdiği ve arşivlere gömdüğü 28 sayfalık gizli bir rapordur.

Ancak şimdi Amerika Başkanı Obama önümüzdeki günlerde bu raporun gizlilik kaydını kaldırma ve kamuoyu ile paylaşma sözü verdi. Aslında bu raporun yayımlanması kongrenin araştırma komisyonunda yer alan senatörlerden birinin The Guardian gazetesine verdiği demecin ardından kaçınılmaz hale geldiği anlaşılıyor. Söz konusu senatör gazeteye yaptığı açıklamada Arabistan rejimi 11 Eylül 2001 terör saldırılarını düzenleyen teröristlerle işbirliği yaptığı açıkça ortada olduğunu söyledi.

Gerçekte 11 Eylül 2001 saldırıları ve ikiz kulelerin çökmesi üzerinden 15 yıl geçtiği bir sırada Suud hanedanının bu planlı terör saldırılarında rol ifa ettiğini ortaya koyan yeni belgelere ulaşıldığı anlaşılıyor. Buna göre Amerikan federal polisi FBI’ın Suud hanedanının 11 Eylül olayları ile ilişkisi ve bu saldırıları organize ettikleri hakkında yürütülen bir araştırmayı örtbas ettiği belirtiliyor.

Independent gazetesi Amerika’nın Newyork Post gazetesinden naklen şu ifadelere yer verdi:

FBI Arabistan’ın 11 Eylül terör saldırıları ile irtibatını örtbas etmekle suçlanıyor. Bu rapora göre FBI Suud hanedanının seçkin prenslerinden birinin 11 Eylül hadisesinden bir kaç hafta önce aniden Amerika’dan ayrıldığı iddialarını araştırmış, fakat araştırmanın sonuçlarını kongrenin 11 Eylül olaylarını araştıran araştırma komisyonuna vermemiş.

Amerikan kongresinin önemli üyelerinden ve eski senetör Lee Hamilton ve New Jersey eyaletinin eski valisi Tom Kin, Arabistan’ın Los Angeles konsolosluğunda çalışan bir diplomatı uçakları kaçıran iki Arabistan uyruklu teröristi desteklemekle suçlandığını belirtiyor.

Söz konusu Arabistanlı diplomat 11 Eylül 2001 olaylarından bir yıl önce Amerika’dan ayrılmış.

11 Eylül olaylarını araştıran komisyonun Başkanı olan eski demokrat senatör Bob Graham ise Newyork Post gazetesine yaptığı açıklamada, FBI’ın Suud hanedanının 11 Eylül saldırıları ile bağlantısını örtbas ettiğini belirtti. Graham şöyle diyor: Söz konusu 28 sayfalık gizli rapor esasen 11 Eylül saldırılarının mali sponsorleriyle ilgili ve güçlü bir şekilde de Arabistan’ı bu hadisenin mali kaynağını temin ettiğini ortaya koyuyor. Çünkü birilerinin hiç İngilizce bilmedikleri ve daha önce asla Amerika’ya seyahet etmedikleri ve hatta liseyi bitirmedikleri halde böylesine karmaşık bir operasyonu Amerika’nın içinden destek görmeden yapabilmiş olmalarına inanmak asla mümkün değil.

Graham, ancak Amerika ile Arabistan arasındaki çok hassas ilişkilerin korunması ve Arabistan para beşiği olduğu için bu süre içerisinde Arabistan’in bu olaya karıştığı örtbas edilmeye çalışıldığına inanıyor.

Amerikalı eski demokrat senatör ve bu ülkenin Hindistan’daki büyükelçisi Tim Romer de ilk kez ortak araştırma komisyonu üyesi ve sonra da 11 Eylül araştırma komisyonu üyesi sıfatı ile bu belgeleri okumuş biridir. Romer şöyle diyor: bu belgelerde Arabistan devletinin bu hadiseye karışın ve Güney California’da ikamet eden iki kişiye resmen destek verdiği ihtimaline işaret ediliyor ve bu bilgiler 11 Eylül olaylarının gerçeğini araştıran komisyona sunulmuştur. 11 Eylül olaylarını araştırma komisyonunun raporunda San Diego ve Los Angeles olaylarında Arabistan’ın eli bulunduğuna dair yer alan bilgiler sizi hayrete düşerecek boyuttadır.

Amerikalı eski senatör ve 11 Eylül olaylarını araştıran komisyonun on üyesinden biri olan Bob Kerry de 28 sayfalık gizli raporun mutlaka yayımlanması gerektiğini belirtiyor. Arabistan’ın bu olayda eli bulunduğuna işaret eden Kerry, Arabistanlı devlet adamlarına hitaben şöyle diyor: Siz teröristlere para verip de sonra bu olaylar bizi ilgilendirmez, diyemezsiniz.

Ronald Rigan döneminde donanma genel sekreteri olan John Liman da şöyle diyor: 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren 19 kişiden 15’i Arabistan uyrukludur. Onlar Suud rejiminin talebeleridir ve bu rejimin medreselerine ayak bastıkları ilk günden itibaren radikalizm düşüncelerle tanışmıştır. Petrolden sonra Vahabi ideolojisi Arabistan’ın dünyaya ihraç ettiği ikinci büyük ürünüdür. Vahabi alimler bu ülkede en yüksek mevkileri geçirmiştir ve kendi düşüncelerini yaygınlaştırmak için milyarlarca dolar harcamaktadır.

Şimdi Amerikan kongresinde demokrat ve cumhuriyetçi parti üyeleri, Arabistanlı üst düzey yetkililerin yargı dokunulmazlığını kaldıran bir yasa tasarısı sunmuş bulunuyor. eğer 11 Eylül 2001 olaylarının kurbanı olan insanların aileleri Suud yetkililerin bu cinayete karıştıklarını ispat edebilirse o zaman Suud yetkilileri Amerikan mahkemelerinde yargılanmaları gerekiyor. Ancak Riyad yönetimi bu yasa tasarısı onaylandığı takdirde Amerikan devletinden satın aldıkları 750 milyar dolar değerindeki hisse senetlerini satışa çıkaracakları tehdidinde bulundu. Fakat Arabistan’ın bu tutumu Suud hanedanının aleyhine sonuçlandı ve bir çok Batılı medya organı Suud rejiminin bu tutumunu eleştirdi.

Bu arada herşeyden ziyade bu olayda 3 bin insanın Amerika’da hayatını kaybetmiş olmasıdır. Görünen o ki şimdi olayda hayatını kaybeden insanların aileleri en azından gerçekleri öğrenmek ve azmettirici canilerin yargılandığını görmek istiyor.

Şimdi sorulması gereken soru şu: Arabistan’ın 11 Eylül terör saldırıları ve dünya genelinde her türlü tekfirci terörün arkasında bulunduğu ve tekfirci IŞİD terör örgütü gibi örgütlere maddi ve manevi destek sağladığı açıkça ortada durduğu halde neden Amerika yönetimi Ortadoğu bölgesini terörle mücadele iddiası ile kana buladığı halde Suud rejiminin elebaşılarına gereken cezayı vermekten kaçınıyor?

Gerçekte bir çok Amerikalı politikacı Arabistan’da despot ve aşiret rejiminin kalmasını her şeye tercih ediyor ve önemsiyor ve bu yüzden Suud hanedanının işlediği cinayetlere ve bölgede yaydığı terör ve radikalizme göz yumuyor. Gerçekte Amerika için siyasi ve iktisadi çıkarları hatta kendi vatandaşlarının ölümünden bile daha önemlidir, nitekim 11 Eylül cinayeti üzerinden 15 yıl geçtiği halde hala olayda hayatını kaybedenlerin ailelerinin en ufak tesellisini bile esirgemekten çekinmiyor ve bu cinayeti azmettirenleri yargılamaktan kaçınıyor.015