Seçim özel programı - 5
İran İslam cumhuriyetinde seçimler İslam inkılabının ömrü kadar bir mazisi vardır.
Gerçekte İslam inkılabı zafere ulaştıktan sonra şimdiye kadar İran’da otuzu aşkın seçimin gerçekleşmesi, İran’da seçimlerin köklü bir demokrasi geleneği olduğunu ortaya koyuyor.
İran’ın siyasi tarihinde seçimlerin düzenlenmesi 110 yıllık bir mazisi söz konusudur. Tarihin de şahadet getirdiğine göre Ağustos 1906 yılında İran’da ilk meclis kuruldu. Görecede o yıllarda İran milleti seçimlerle tanıştı, ancak İran’ın o günlerde siyasi şartları, seçimleri halkın medeni ve siyasi hakkı şeklinde değerlendirilmesine müsaade etmediği de kesindir. Gerçekte o dönemde seçimler İran toplumunun dış kabuğuna dönüşen sömürücü akımların İran’daki hareketlerinin bir parçasıydı.
Çağdaş tarihe bakıldığında, Gacar şahı Muzaffereddin döneminde ve meşrute inkılabından sonra İran’da meşrute hükümeti kuruldu ve ilk meclis seçimleri de bu gelişmeyi takiben düzenlendi, ancak o dönemde toplumun has kesimleri mecliste temsilci olarak bulunabiliyordu. Buna göre seçmenlerin de özel şartlar söz konusuydu. O dönemde Gacar şehzadeleri, eşraf, tüccar, feodaller ve esnaf şahın fermanı üzerine kendileri için temsilci seçebiliyor ve sıradan insanların arasında da ancak değerli ve önemli mal varlığı olanlar oy hakkı vardı ve az gelirli insanlar ve toplumun alt kesimleri oy hakkından mahrumdu.
Bundan 110 yıl önce İran’da Gacar şahı Muzaffereddin’in çıkardığı yasalara göre kadınlar da seçimlerde oy hakkına sahip değildi. İran’da Alî meclis de meclisin Gacar şahı Muhammed tarafından topa tutulması ve Tahran meşrutecilerce fethedilmesinin ardından kuruldu. Bu meclis kral Muhammed’i azletti ve yerine Ahmet’i kral yaptı. Gacar şahı Ahmet’in döneminde Alî mecliste bulunan milletvekilleri seçim yasasında bazı değişikliklere imza attı. Tahran fethedildikten üç ay sonra ise ikinci milli şura meclisi kuruldu ve bu meclis de seçim yasasında bazı değişiklikler gerçekleştirdi.
Bu süreç Pehlevi şahının iktidarı döneminde de engebeli günleri geride bıraktı ve meclis seyrek durumun dışında rolünü olması gerektiği gibi ifa edemedi ve her defasında dönem yöneticilerinin politikaları veya İngiltere ve Amerika’nın sömürücü müdahalelerinden etkilendi.
Ancak İslam inkılabından sonra halkın oylarına baş vurma süreci farklı bir deneyimdi. Gerçekte İslam inkılabının zafere kavuşmasının ardından ilk kez İslam Cumhuriyeti nizamının kuruluşu için halkın oylarına baş vuruldu. İslam inkılabı Pehlevi rejimini yıktıktan sonra İmam Humeyni’nin –ks– fermanı üzerine İslam Cumhuriyeti nizamı için İran’da ilk referandum gerçekleşti.
İslam Cumhuriyeti nizamı için düzenlenen referandumun ardından İran milleti seçimlere katılmayı medeni sorumluluk ve şer’i görev şeklinde idrak etmeye başladı ve böylece seçim sonuçları da halkın ülke yönetimine iradesinin yansımasına vesile oldu.
Vatandaşlık hakları bakımından seçimlere katılmak, ülke yönetimine demokratik yöntemle ortaklık etmektir ve seçim sürecinde toplumun tümü veya bir bölümü birini veya birilerini belli görevleri üstlenmesi için seçer.
İslam Cumhuriyeti nizamında düzenlenen seçimlerde belirleyici ve eksen sayılan konu, halkın seçim sonuçlarını belirleyen oylarıdır.
Gerçekte İran’da İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra siyasi ve hakimiyet alanında sorumluluk üstlenme kültürü de gelişti ve nizamın meşruiyeti ve iktidarının kaynağına dönüştü. Bu siyasi değişim nizamın iç ve dış arenalarda en güçlü ve en güvenli dayanağı ve vahdet için uygun bir zemin oldu.
Her milleti kaderini seçimlerle belirlediğine göre, İran İslam Cumhuriyeti anayasasında da halkın oylarının korunmasına vurgu yapılmıştır. Halkın seçimlerde kullandığı oyların rolüne gösterilen özen ise meclise giren milletvekillerinin rolünün takviye olmasına vesile olmuş ve aynı zamanda halkın parlamenter nizama yönelik güvenini arttırmıştır. Halkın meclise olan güveni ise milletvekillerinin kararlarında önemli etkisi olmuştur.
İran meclisinde milletvekillerinin görev ve sorumluluk seviyesi, halkın siyasi katılımlarda ifa ettiği rolün önemini ve milletvekillerinin aldıkları kararların üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır.
İran anayasasının 86. maddesine göre milletvekilleri görevlerini yerine getirme doğrultusunda görüşlerini beyan etmekte tamamen hürdür ve meclisteki beyanatları veya milletvekilliği görevini yerine getirme doğrultusunda verdikleri oyları yüzünden haklarında soruşturma açılamaz ve tevkif edilemez.
Genel bir değerlendirmede, İran İslam Cumhuriyeti nizamında seçimlerin özel yeri olduğu söylenebilir, zira halk seçimlere bilinçli ve sorumlu bir şekilde katılarak kendilerinin ve ülkelerinin kaderini belirler. Kuşkusuz onuncu dönem meclis seçimlerine de halkın azami seviyede katılım sağlaması İslam Cumhuriyeti nizamının tüm alanlarda iktidarını arttıracaktır. Bu yüzden seçimlerde en önemli konu halkın katılım oranıdır. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei’nin tabiri ile İran’da seçimler siyasi hamaset simgesidir ve halkın sandık başına gelmesi milli iradeyi ve İslamî demokrasiyi simgeler.
Kuşkusuz İran milleti demokrasi ve bağımsızlığı için ağır bedel ödemiştir. Bu yüzden şimdiki şartlarda daha büyük önem arz eden konu, bu büyük kazanımları korumaktır ve seçimlere katılmak İran’da siyasi kalkınma ve demokratik nizamı gerçekleştirme doğrultusundaki kazanımları korumak sayılır. Buna göre İran milleti zamanı iyi tanımak ve her zamanki basireti gibi bu kazanımları korumakta kararlıdır. İran milleti her zaman seçim sandıklarının başına gitmenin önemini idrak etmek ve bölgenin hassas şartlarını doğru okumak sureti ile seçimleri siyasi hasamete dönüştürmesini bilen bir millettir. Buna göre İran milleti oyları ile sadece seçim sonuçlarını belirlemiyor, aynı zamanda İran’da demokratik nizamın hakimiyetini de pekiştiriyor.
Gerçekte İslam Cumhuriyeti nizamının iktidarı halkın oyları ve seçimlere katılması ile süreklilik ve güç kazanır ve bölgesel ve uluslararası arenalarda nizamın itibarını arttırır. Bu yüzden halkın temsilcileri olarak meclise girenlerin de bu yönde önemli sorumlulukları üstlenmiş olur. İran milleti her daim bu katılımı ve seçim rekabetlerini iktisadi ve siyasi arenalarda gelişme fırsatına dönüştürmüş ve düşmanlara İran’ın seçim atmosferini bulandırmalarına müsaade etmemiştir. İran milletinin seçimlere coşkulu katılımını da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Gerçekte halkın seçimlere katılması, demokratik bir nizamda haklarının bir bölümünün gerçekleşmesidir. İran milleti 26 Şubat da düzenlenecek iki önemli seçime her zaman olduğu gibi azami düzeyde katılacaktır. İran milleti seçimlere geniş katılımı ile defalarca ecnebileri bu gerçekleri itiraf etmeye zorlamıştır. Reuters gibi haber ajansları ve medya organları İslam Cumhuriyeti nizamının halk arasında desteğini ölçmek için seçimlere katılım oranına bakmaktadır. İngiliz The Guardian gazetesi bir sayısında İran’da cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında yayımladığı yorumunda, halkın seçimlere geniş çaplı katılımı bu milletin nazımı desteklediğini gösteriyor ve bu de İran’a Batı ile nükleer münakaşasında dimdik yerinde durmasını sağlıyor, şeklinde bir yorumda bulundu.
İran İslam cumhuriyetinin 37 yıllık hayatı ve halkın seçimlere coşkulu katılımı, bu katılım oranı yükseldikçe, İslamî nizamın iktidarını arttırdığını ve demokrasiyi daha da güçlendirdiğini gösteriyor. Gerçekte halkın seçimlere coşkulu katılımı İslamî nizamın canlılığının işaretidir. Halkın seçimlere bilinçli ve coşkulu katılımı İslam Cumhuriyeti nizamının iktidarını düşman tehditleri ve yaptırımları karşısında gözler önüne sermiş ve her defasında nizamın temellerini daha da güçlendirmiştir. Kuşkusuz halkın seçimlere azami oranda katılımı düşman tehditlerine karşı güçlü bir set gibidir. Gerçekte milletin oylarına dayanmak İslamî nizamın düşman komplolarına ve baskılarına karşı iktidarı ve meşruiyetinin temelini oluşturmuştur.
İran milletinin seçimlere geniş katılımı uluslararası arenalarda İran’ın haklarını savunma bağlamında da açık ve net bir mesajdır, zira her ülkede güçlü bir meclisin bulunması o ülkenin siyasi nizamında demokrasi hakimiyetini yansıtır. İran meclisi de bu özellikten yararlanarak şimdiye kadar tüm devirlerde nizamın demokrasi simgesi olarak İran milletinin haklarını tüm arenalarda en iyi şekilde savunmayı başarmıştır.