Şubat 20, 2016 10:39 Europe/Istanbul

Bilindiği üzere insanlığın yaşamında her zaman inanları tedirgin ve tehdit eden tehlike, savaştır.

Tarihin de kanıtladığı gibi, tarihin her döneminde bir çok savaş ve şiddet yaşanmıştır. Fakat toplumların gelişmesi ve kalkınması ile savaş ve aletlerin nicelik ve niteliği de değişti. Son on yıllarda geniş bir şekilde yayılan savaş yöntemlerden biri, yumuşak savaştır. Yumuşak savaş aslında belirli bir grup veya topluma karşı psikolojik savaş ve propagandaların yürütülmesidir ve normal savaştan farkı ise, askeri silahların kullanılmamasıdır. Yumuşak savaşta düşman, çok ince detaylarına kadar tasarlanan bir programla, kamuoyuna sızmakla, istediği inanç, kültür, siyaset, duygu, eğilim, davranış ve düşünce özelliklerini hedef ülkeye aşılmasıdır. Yumuşak savaş en etkin, az masraflı, tehlikeli ve karmaşık savaştır; en çetrefil olanı ise bir ülkenin ulusal güvenlik ve değerlerine karşı olanıdır. Zira en düşük masraf ve askeri güç kullanmadan, fiziki direnişi yok ederek, hedefe ulaşılabilir.

Bugünden itibaren sizlere sunacağımız dizi sohbetimizde yumuşak savaş ve toplumdaki etkilerini sizlerle incelemek istiyoruz. Bu bağlamda sunacağımız kanıtlarla sultacı güçlerin bu yöntemi kullanma hedeflerini de açıklamaya çalışacağız. Şimdi programımızın ilk bölümünde yumuşak savaşın mahiyetini incelemeye çalışacağız. Birlikte dinleyelim.

 

Belki de İngiliz askeri yorumcu ve tarihçi Fuller, yumuşak savaştan söz eden ilk kişidir; kendisi bu olayı 1920 yılında ve psikolojik savaşı tabiri ile gündeme getirdi. Fakat Fuller'in, Amerika ve İngiltere'nin askeri ve bilimsel çevre ve ortamlarda "psikolojik savaşı" terimini kullanması, bu olaya fazla dikkat edilmemesine sebep oldu. Ocak 1940 tarihinde "Psikolojik savaş ve başlatma yöntemi" başlıklı makalenin yayınlanması ile, bu terim ilk kez Amerika'nın siyasi edebiyatına girmiş oldu. Söz konusu makaleye göre psikolojik savaş, "askeri hedefle belirli bir grubun davranış ve moralini her türlü yöntem ve aletle etkilemek" şeklinde açıklandı. II Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile bu terim, Webster Sözlüğüne girdi, böylece dönemin bazı siyasi ve askeri terimlerin bir parçası haline geldi.

 

1950 yılında ve II Dünya Savaşının sona ermesi ile Amerika'Nın dönem başkanı Harry Truman, Kore'de psikolojik savaşa hazırlanmak amacı ile 121 milyon dolar değerinde "gerçeklerin savaşı" adlı bir projeyi onayladı ve Amerika ordusunda özel "psikolojik savaş dairesi" kurdu. Bunun yanı sıra II Dünya Savaşı tecrübelerine dayanarak, askeri birliklerin yanı sıra psikolojik birimleri de kurdu.

Fakat bu yöneliş, ünlü Amerikalı teorisyen Joseph Nay, 1990 yılında mevsimlik Foreign Policy dergisinde "Yumuşak Güç- Power Soft" başlığı ile yayınladığı makalenin ardından daha ciddi bir şekilde gündeme geldi. Nay'ın teorisine göre Amerika, hedef ülkelerde değişiklikler oluşturmak için, sert güç kullanma yerine, hedef ülkelerde seçkin ve elit kesimi etkileme üzerine odaklanmalı. İlerideki yıllarda onun teorisi tamamlanarak Amerika'nın dış siyasetinde " Zeki Güç-Smart Power" olarak yürürlüğe girdi.

 

1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılması ve soğuk savaşın sona ermesi, Amerika'da savaş uzmanlarına yumuşak gücün önemli ve işlevli olduğunu ispatladı. Onlar en az masraf ve direkt müdahale olmaksızın, başka ülkelerde siyasi, ekonomik ve kültürel hedeflerine ulaşabileceklerini anladılar. Sovyetlerin sağılması ardından Amerikalılar yumuşak savaşla bir çok hedef ülkede siyasi iktidar v e rejimi değiştirmeyi başardılar.

Bazı doğu blok ülkesinde gerçekleşen ve başarılı olan renkli ve kadife devrimler, aslında yumuşak savaşın örneklerindendir. Amerikalılar yumuşak güce dayanarak Polonya, Gürcistan, Çekoslovakya, Kırgızistan, Ukrayna ve Tacikistan'da siyasi rejimi değiştirmeyi başardılar. Tüm bu değişikliklerde şiddet yöntem ve aletleri kullanılmadan, sadece yumuşak güç ve medya gücüne dayanarak, hedef ülkelerde davranış tarzı ve yargı değerleri değiştirildi, mevcut yönetimlerin meşruiyeti yok edildi, halk hareketleri ile ülkede siyasi istikrarsızlık oluşturularak, siyasi iktidar değiştirildi.

 

Böylece “yumuşak savaş” ve “yumuşak güç” terimleri Sovyetler’in dağılması ardından dünya siyasi edebiyatına girdi ve o tarihten itibaren hakkında değişik yorumlar yapıldı. Sert Savaş-Warfare Hard’a karşı Yumuşak savaş-Soft War, çeşitli şekillerde açıklanıyor.

Amerika ulusal savaş üniversitesi teorisyenlerinden John Colins, yumuşak savaşı, propaganda ve ilgili araçlarını, ulusal güvenlik hedeflerin ilerletilmesine sebep olacak yöntemlere dayanarak düşmanın düşünce özelliklerine nüfuz etmeye çalışma olarak tanımlıyor. Amerika ordu yönetmeliği de yumuşak savaşı, ulusal hedefleri gerçekleştirmek için düşman, tarafsız veya dost grupların davranış, eğilim, duygu ve düşüncelerini etkilemekle propaganda ve reklamları çok detaylı ve planlı bir şekilde kullanmak şeklinde açıklıyor. Fakat en tanınmış anlatımın, Amerikalı araştırmacı Joseph Nay açıklıyor. Nay, yumuşak savaşı, “başkalarının tercihlerini şekillendirme kabiliyeti” şeklinde açıklıyor. Fakat daha kapsamlı bir açıklamada yumuşak savaş, süper güçler tarafından, hedef ülkelerde istenilen değişiklikleri oluşturmak amacı ile bir takım siyasi, kültürel ve istihbarat eylemlerden oluşan gizli ve karmaşık girişimlerde bulunmak olduğu söylenebilir. Bu yüzden psikolojik savaş, beyaz savaş, medyatik savaş, psikolojik operasyon, yumuşak devrim, kadife devrim, renkli devrim gibi tabirlerin tümü bu açıklama ve tanımda yer alıyor.

 

Yumuşak savaşta her ülkende güvenliğin ağırlık merkezindeki yumuşak karnı yanı ülkenin siyasi nizamın meşruiyeti, ulusal güvenlik ve vahdeti, siyasi ve ulusal vifak ve güven ki bizzat sosyal sermayenin önemli kaynaklarıdır, hedef alınıyor. Başka bir ifade ile halkın, mevut ziamın performansına olan hoşnutluğu azaltılmaya çalışılır, zira halk memnuniyetinin azalması siyasi hassasiyet ve ulusal esnekliğin azalmasında önemli rolü vardır. Yumuşak savaşta aslında iki savaş meydanı var, biri gönüller ve diğer ise beyin; “gönüller ve beyinlerin” ele geçirilmesi, yumuşak savaşın hedefidir. Yumuşak savaşta tehdit unsuru olan taraf, karşı tarafın tercihleri ve önceliklerinin kendisinin istekleri doğrultusunda olması için diğer tarafı etkilemeye çalışıyor. Bu yüzden yumuşak savaşın, “şiddet kullanılmadan bir toplumun değer ve normlarına saldırarak, iktidar nizamın davranış modellerine aykırı yeni davranış modelleri oluşturmak” olduğu söylenebilir.

 

Yumuşak savaş, gelişim aşamalarında, öznel ve soyut doğası bakımından fazla dikkat çekmemesi nedeni ile, genelde siyasi nizam yetkilileri tarafından fark edilmiyor ve mevcut durum çok normal karşılanıyor. Bu yüzden yumuşak tehdit, genelde istediği alanda gizli bir şekilde ilerliyor ve hüviyet, kültür, meşruiyet, siyasi ortaklık gibi yumuşak konumlarda ilerliyor. Bu ilerleme ulusal güvenlik yönetimin alt yapılarını etkilemesi nedeni ile açığa çıktığında, tehdidin yönetilmesini büyük oranda azaltıyor. Yumuşak savaşın en etkin hedefi, mevcut düzene destek vermemesi için ikna etmektir.

 

İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyit Ali Hamenei açıklamalarının birinde bu gerçeğe işaretle, yumuşak savaşın temel çizgileri ve en önemli hedefinin, stratejik plan ve grafiklerinde olduğunu belirtti. Ayetullah Hamenei’ye göre halkın düşünce ve gönüllerinde şüphe oluşturmak, manevi siperleri yok etmek, güçlü yönleri zayıf noktalara çevirmek, fırsatları tehditlere dönüştürmek, nizam temellerini tahrip etmek, halkı bir birine kötümserleştirerek toplumda ihtilaf oluşturmak, umut belirtilerine hasar vermek, topluma umutsuzluğu aşılamak ve halkın düşüncesini temel düşmandan saptırmanın, yumuşak savaşın temel hedeflerinden olduğunu belirtti.

 

Böylece yumuşak savaşta, sultacı güç, karşı cepheyi kendi cephesine çevirmeye çalışıyor, zira ancak bu şekilde hedef ülkeye askeri saldırıya, mevcut düzene resmi veya direkt müdahaleye gerek kalmadan hedefe ulaşabilir. Zira sultacı gücün hedefleri, bizzat hedef ülke halkı veya yumuşak savaş sayesinde düşman cephesine katılanlar temin edebilir; bu durumda hatta askeri veya sert müdahaleye gerek olsa bile hedef ülkede en az direnişle ve en az masrafla hedefe ulaşılabilir. Fakat sultacı güçlerin kendi hedeflerine ulaşmak için hangi aletleri kullanmaları konusunu ise, gelecek programda ele alacağız. Şimdilik hepinizi yüce Allah’a emanet ediyoruz. Esen kalın.009    015


Etiketler