Şubat 20, 2016 11:22 Europe/Istanbul

Geçen iki programda yumuşak savaşın ne olduğu, araçları ve bileşenlerini ele alarak, yumuşak savaşta kullanılan araçların çeşitliliğinden ve özel kabiliyetlerinden söz ederek, her aracın kapasitesi ve kabiliyetine göre, failler tarafından kullanıldığını belirttik.

Fakat yumuşak savaş alanı nerede ve muhataplarının kimler olduğu konusu, bu sohbette ele alacağımız mevzudur.

Hatırlanacağı üzere, yumuşak savaş hedefinin, tıpkı sert savaşta olduğu gibi, siyasi bir nizamı devirmek veya kontrol altına almak olduğunu, fakat araçlarının farklı olduğunu söyledik. Sert savaşta bir ülke topraklarını işgal etmekle siyasi nizam devriliyor ve savunma ile güvenlik sistemleri çökertiliyorsa, yumuşak savaşta ise, siyasi düzene hüviyet kazandıran halkın inanç ve değerleri etkilemeye çalışılır.

Düşman hedeflerinde başarılı olduğu takdirde, aslında siyasi düzeni itibarsızlaştırıp, ona duyulan güveni yok etmiş oluyor. Bu savaşın temel araçları, yumuşak güç ve özellikle halkı ikna etmek ve birlikte hareket etmesini sağlamaktır ki genelde iletişim araçları, bilimi ve medya vasıtası ile toplumun hüviyeti hakkında şüpheler uyandırılıyor. Bu savaşın alanı, hedef toplumun düşünceleri, inançları, değerleri, çıkarları ve toplumun tutum ve yönelişleridir; böylece işgal edilmeye çalışılan hedef ülke halkının düşünce ve gönülleri ele geçirilerek, siyasi düzen değiştirilir. Başka bir ifade ile yumuşak savaş, modellerin tahrip savaşıdır. Bu savaşta saldırgan taraf, bir siyasi düzenin temel değerler ve ilkeleri hakkında şüpheler uyandırarak, çeşitli sosyal alanlarda işlevsizleştirilir.

Uzmanlar yumuşak savaş için çeşitli boyutlar tanıyorlar fakat 3 alanın diğerlerine göre daha önemli olduğunu belirtiyorlar; bunlar kültürel, siyasi ve sosyal boyutlardır. Yine uzmanlara göre yumuşak savaşın siyasi alandaki başlangıcı, mevcut siyasi düzen modelini işlevsiz kılmak, bir toplumun kültürel hüviyetinde değişiklik oluşturmaktır. Bu yüzden kültürel boyut, yumuşak savaşın en önemli boyutudur zira yumuşak savaş failleri, kültürel araçlar ve yöntemler kullanarak, bir toplumun tevhit eksenlilik, düşman karşıtlık, adalet yanlılık, benliğe saygılı olmak, temel bakış açıları, hükümete olan yaklaşım, ve sosyal ilişkilere bakış gibi temel değer yargılarını değiştirmeye çalışılır. Yumuşak savaşın sonucu, aslında kültürel dönüşüm ve hüviyetin değişmesidir.

Siyasi boyutta yumuşak savaş failleri, bir toplumun hükümet ve siyasi kuruluşlara olan bakış açısını, tutumunu ve davranışlarını kurcalamaya, böylece itiraz ve tepkilerde bulunarak gösteriler düzenlemelerine çalışıyor. Başka bir ifade ile yumuşak savaş failleri aslında bir toplumu sosyal itaatsizliğe yönlendirmeye çalışıyorlar. Bu süreçte, ülkenin siyasi modeline meydan okunarak, sorgulanıyor. Yumuşak savaş şekillendiğinde, iç yapıdaki çelişkilerin artmasına zemin oluşturuluyor. Başka bir ifade ile, yumuşak savaşın temel ekseni, bir biriyle ideolojik, düşünce ve yorum çelişkileri içeren sosyal ve siyasi güçleri yönlendirmektir. Bu güçler çatışma durumunda savaş bileşenlerini siyasi yapılara intikal ettirerek, mevcut çatlaklar, bu yoldan daha da derinleştiriliyor. Böylece hükümetin davranışı veya hatta çeşidi, giderek değişir ve meşruiyet, makbuliyeti ve performansı sorgulanır. Bu yüzden bazıları, "renkli devrimleri" siyasi yumuşak savaşlar arasına yerleştiriyorlar.

Son yıllarda Ukrayna'da yaşananlar, bu sürecin bir başka örneğidir. Bir çok uzman, Amerika dışişleri bakan yardımcısının sözlerinin, bu ülkede Amerika tarafından renkli devrimin gerçekleştiğine dair olduğuna inanıyorlar. Kendisi CNN TV kanalına verdiği mülakatta Washington'un Ukrayna'da bazı siyasi ve sosyal akımlara milyarlarca dolar yardımda bulunduğunu itiraf ederek, kendi tabiri ile "daha güçlü ve demokratik bir hükümet için Ukrayna halkını desteklemek" amacı ile ülkesinin en az 5 milyar dolar yardımda bulunduğunu belirtti. Daha önce de Ukrayna ile ilgili benzer açıklamalar ve raporlar yayınlanmıştı. Haberlere göre söz konusu yardımlar, Sovyetlerin dağılımı ile eşzamanlı olarak ve batıya yakın siyasi ve sosyal akımlara yapıldığı belirtiliyor. Aynı haberler, son 10 yılda NATO'nun Ukraynalı subayların eğitimi için yüklü paralar harcadığını, bunun ise Ukrayna ordusunun göstericilere müdahale etmemesine sebep olduğunu belirtiyor.

Yumuşak savaşın 3. boyutu, sosyal boyuttur. Yumuşak savaşın siyasi boyutu bileşenlerinden sosyal uygulamalar, ilişkiler, gelenekler ve toplu davranışlardır. Yumuşak savaş failleri, toplumun hüviyetine sulta kurarak, sosyal birliktelik, ulusal moral, sosyal sermaye, davranış modelleri, ve ulusal bağlılığı etkilemeye çalışıyorlar. Böylece hüviyet güçsüzlükle karlı karşı olan sosyal düzende, perakende olan hüviyetleri birleştirerek örgütleyebilen ve en önemlisi toplumun düşünce vahdeti ve etkinliğine sahip olan bir güç, bulunmuyor; doğal olarak her hükümetin en önemli dış siyaset hedefi olan güvenlik zayıflıyor, zira sosyal birliktelik, güvenliğin oluşmasında çeşitli grupların işbirliğinden oluşturuyor.

Yumuşak savaş failleri, uzun vadede muhataplarının davranışını etkilemeye çalışıyorlar, zira yumuşak savaşın doktrininde temel ilke, hedef ülke halkının düşman hedeflerini gerçekleştirmesidir; bunun için de halkın gönül ve düşüncelerin ele geçirilmesi zorunludur. Zira gönül ve düşünceleri ele geçirilenler, düşmanlarının hedefleri doğrultusunda davranıyorlar. Yumuşak savaş failleri, halkın irade ve motivasyonunu yok ederek, onlarla birlikte hareket eden umursamaz bir toplum oluşturmakla birlikte, çatışan, muhalefet eden ve kayıtsız toplumlara dönüştürmekle halkın sosyal itaatsizliklerini şekillendirmeye ve böylece halk ve hakimiyet arasında çatlaklar oluşturmaya çalışıyorlar. Yumuşak savaş bu düzeyde halkın siyasi nizama verdiği destekte etkili olabilir.

Şimdi sorulması gereken soru şu: Halkın, kendi düşmanlarının isteklerini gerçekleştirmesinin yolu nedir? Sosyal psikologlara göre bu yol çok basit aynı zamanda da zordur. Bu yüzden yumuşak savaş failleri halkın gönül ve düşüncelerini etkilemeye çalışmaktalar. Onlar zihinleri ele geçirmek için, ikna etmek, algı değiştirmek ve beyin yıkamak gibi psikolojik yollarla, muhatap toplumun düşünce, zihin ve duygularını etkilemeye çalışıyorlar.

Duygusal boyutta hedef ise toplumu etkileyerek galeyana getirmektir. Yumuşak savaş failleri muhatapların bakış açısını ve duygusal düzenini etkilemeye çalışıyor. Örneğin onlar muhatapların kendi siyasi düzenlerine nefretini alevlendirmeye, tam tersi onların aşk ve sevgisini de kazanmaya çalışıyorlar. Tabi ki kalpleri ele geçirme, onların duygularını kışkırtmak ve doyuma ulaştırmakla gerçekleşir. İnsanların bir şeyden razı ve memnun olmaları ise, kalplerinin fethedilmesine sebep oluyor. Onlar bu alanda psikolojik yöntemlerle gündem oluşturup, toplumun duygularını kışkırtarak istedikleri hedefe ulaşıyorlar.

Tabi ki yumuşak savaşta sadece halk değil, bazı hükümet yetkilileri ve seçkinler de hedef alınıyorlar. Yumuşak savaşın bu aşaması, ülkelerin stratejik düzeyindedir ve liderler ile düşünce ve siyasi şahsiyetler seviyesine kadar ulaşıyor, bu yüzden yumuşak savaşın en üst düzeyi sayılıyor. Bu düzeydeki savaşın hedefi, ülke içi ve uluslar arası alandaki etkinliği azaltmaktır. Bu yüzden seçkinlerin etkilendiği oranda, yumuşak savaşın başarısı o kadar daha yüksektir. Bu durumda yetkililerin yönetim kabiliyeti dikkate alınarak, onların olaylarla ilgili değerlendirmeleri ile oynanıyor, üstelik bazı psikolojik baskı veya oyunlarla onların iradesi etkilenip zedeleniyor. Bu durumda yumuşak savaş failleri, yönetim anlayış yöntemini kullanıyorlar. Bu yöntemde hedef ülke yetkilileri ve seçkinleri, bir konu hakkında ikna edilerek, onlara özel bilgiler dayatılıyor, böylece düşüncelerine sulta kurarak onları yönlendirme ortamı hazırlanmış oluyor.

Son on yıllarda yumuşak savaş faillerinin, doğu Avrupa, orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu'daki yöntemleri birbirinden farklı olmasına rağmen, ortak noktaları, toplumdaki grupların beklentilerinin, motivasyon sürecine yönlendirilmesi ile, siyasi dalgalar üretmektir. Böylece sosyal bir süreçte, mevcut siyasi düzenin devrilmesi için sosyal itirazların gelişmesi için ortam hazırlanıyor.009 015