Şubat 21, 2016 07:01 Europe/Istanbul

Parlamenter ilişkiler, ülkeler arasında ilişkileri ve işbirliğini geliştirmekte önemli rol ifa eden bir etkendir.

Bu çerçevede İslam Cumhuriyeti nizamının stratejilerinden biri, parlamenter ilişkiler temelinde başka ülkelerle ilişkilerini geliştirmektir.

İran’da Bercam nükleer anlaşmasından sonra oluşan yeni şartlar, İran’ın uluslararası arenalarda ilişkilerinin gelişmesine vesile oldu. Uzmanlar sürdürülebilir kalkınmayı yakalamak için tüm boyutlarda kalkınmanın şart olduğunu, siyasi ve sosyal kalkınma olmaksızın iktisadi kalkınmadan söz etmenin ve bilakis iktisadi ve sosyal kalkınma olmaksızın siyasi kalkınmaya vurgu yapmanın yeterli olmadığını savunuyor. Bu yüzden İran meclisi sürdürülebilir kalkınmayı yakalamak için hem iç arenada ve hem uluslararası arenada önemli bir kurum sayılır.

Gerçekte parlamentolar yasaları çıkarma ve gözetleme alanlarında sahip oldukları kapasiteleri itibarı ile bu iki alanda rol ifa eden bir kurumdur. Siyaset arenasında da parlamentolar sahip oldukları sorumluluk ve yetkilerin çerçevesinde siyasi katılım kültürünü güçlendirerek geliştirebilir. Meclisler bu çerçevede siyasi partilerin kuruluşuna ve basın ve medyanın rolünün güçlenmesi doğrultusunda sosyal faaliyetlerin gelişmesine ve yine sanal ortam ve sosyal paylaşım sitelerinden uygun biçimde yararlanılmasına zemin hazırlayabilir. Bu açıdan parlamentolar halkın oylarına dayanan siyasi nizamlarda bu konuların takipçisi olup toplumda sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlayabilir.

Dış politika arenasında da sürdürülebilir kalkınmanın zeminini hazırlamak için başka ülkelerle ilişkilerde belli ve açık bir çerçeveye sahip olmak gerekir. İran İslam Cumhuriyeti nizamının dış politika önceliği anayasaya göre Filistin’i işgal eden rejim dışında dünyanın tüm ülkeleri ile siyasi ve iktisadi ilişkilerini geliştirmektir.

İran meclisi bu ilkeye göre dünya ile geniş ve aktif teamülü olumlu karşılamaktadır. Parlamentolar arası ilişkileri geliştirmenin bir örneği altıncı ve yedinci dönem meclisleri sırasında İran ve Avrupa ülkeleri arasındaki parlamenter ilişkilerin iyi düzeyde devam etmesiydi. Ancak sekizinci ve dokuzuncu meclislerde bu ilişkiler yavaş yavaş geriledi. Gerçekte İran ve Avrupa ilişkileri son otuz küsur yılda sürekli engebelerle karşılaştı. Buna göre ne zaman iki taraf arasında siyasi ilişkiler gerildiyse, parlamenter ilişkiler de ona göre geriledi ve ne zaman siyasi ilişkiler aktif hale geldiyse, parlamenter ilişkiler de canlanmaya başladı. Bu yüzden İran ve Avrupa parlamentoları arasındaki ilişkilerin siyasi ilişkiler gibi inişli çıkışlı olduğu söylenebilir.

Altıncı ve yedinci dönem meclisleri sırasında İran ve Avrupa parlamentoları arasında bazı temaslar ve karşılıklı ziyaretler gerçekleşiyordu. Fakat son bir kaç yılda bu ilişkilerde aksamalar yaşandı. Daha sonra nükleer müzakerelerin yeniden başlaması ile beraber Avrupa parlamentosu da İran ile yeniden diyalog kurmaya ve karşılıklı ziyarette bulunmaya eğilimini gösterdi.

İran’da 11. Hükümet işbaşına geldikten ve başta Avrupa olmak üzere Batı ile teamül eğilimi sergiledikten sonra yavaş yavaş Avrupa ülkelerinin parlamenter heyetleri Tahran’a gelmeye başladı.

Gerçekte parlamentolar arası görüşmeler, İran ve dünyanın diğer ülkeleri ile siyasi ilişkilerin ivme kazanmasını doğrudan etkileyen bir etkendir, zira parlamentolar aktifleştikçe, siyasi, iktisadi ve parlamentolar arası işbirliği fırsatları da bir o kadar ivme kazanır. İran parlamentosu ise her zaman başka parlamentolarla ve uluslararası parlamentolar birliği çerçevesinde Avrupa, Asya ve İslam ülkeleri parlamentoları ile ikili, bölgesel ve küresel bazda ilişkilerini geliştirmek istemiştir.

Gerçekte parlamentolar arası bu tür ilişkiler ikili ve çok yönlü iktisadi, siyasi ve hatta güvenlik getirileri olabilir. Nitekim parlamenter ilişkiler devletlerin arasında siyasi ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmesinin ikinci yolu olarak telakki edilir. Bu yüzden İran ve Avrupa arasında parlamenter ilişkilerin gelişmesi iki taraf arasındaki diğer meselelerin çözümüne de katkı sağlayabileceği kesindir. Parlamenter ilişkilerin siyasi ilişkilerin üzerindeki etkisi ve devletleri işbirliğine ve milletlerin çıkarlarını temin etme doğrultusunda yakınlaşmaya teşvik etmesi ve dostlukların ve barış içinde yaşamanın üzerindeki etkisi kesindir. Buna göre İran’da 11. Hükümet işbaşına geldikten ve başta Avrupa olmak üzere Batı ile teamül eğilimi göstermekten sonra Avrupa ülkeleri ve AB üyesi olan ülkelerin parlamenter heyetlerin İran ziyaretleri sıklaşmaya başladı.

Gerçekte İran ve AB arasındaki onca farklılığa karşın iki taraf arasında ilişkileri geliştirmek için bir çok zemin bulunur. Bu zeminlere bölgesel münakaşaları çözümlemek için işbirliği yapmayı örnek vermek mümkün.

Esasen meclislerin en önemli işlevlerinden biri sırf siyasi boyutların ötesinde diyalog için zemin hazırlamaktır, zira milletvekilleri bağlı bulundukları ülke halkının görüşlerini yansıtır ve bu açıdan ilişkileri bazı siyasi anlaşmazlıklara karşın daha derin ve daha yakın hale getirebilir. Nitekim deneyimler de bu hareketin bir çok bölgesel münakaşanın çözümünde etkili olduğunu göstermektedir.

Avrupa parlamentosu Başkanı Martin Schultz bundan bir kaç ay önce, Kasım 2015’te Tahran’a yaptığı ziyareti ve Cumhurbaşkanı Ruhani ile görüşmesi sırasında İran ve AB arasında siyasi ve iktisadi ikişkilerin gelişmesinin yanında kültürel ve bilimsel ilişkilerin de zaruri oludğunu belirtti ve AB İran ile ikili ve bölgesel ve uluslararası düzeylerde işbirliğini geliştirmek istediğini belirtti.

İran açısından da ilişkileri takviye etmek için çeşitli kültürlere sahip olan milletlerle teamül gereklidir ve kuşkusuz milletlerin yakınlaşması akademik çevrelerin ve bilimsel merkezlerin İran ve Avrupa’da her iki tarafın ve ayrıca uluslararası camianın yararına olacaktır.

Bugün ülkelerin ortak taleplerinden biri, dünya genelinde terörle mücadelede ciddi irade sergilenmesidir. Bu bağlamda Avrupa parlamentosu Başkanı Schultz, parlamenter ilişkileri geliştirmek gözardı edilemeyen sorunların çözümü için uygun bir yol olduğunu belirtiyor.

İran İslam Cumhuriyeti terörle mücadelede 37 yıllık acı deneyimi ve bizzat terörün kurbanı olan bir devlet olarak terörle ciddi bir şekilde mücadele etmekte kararlı olduğunu açıklamıştır. İran meclisi bu alanda her zaman öncü olmuş ve iç arenada alınan kararlardan başka başta AB olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinin parlamentoları ile işbirliği fırsatını değerlendirerek bölgede barış ve istikrara katkı sağlamaya çalışmıştır. İran bu konuda parlamentoların gücünden yararlanmak gerektiğine inanıyor, çünkü bölgede barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması, bölge ülkelerinin kalkınmasına ve gelişmesine katkı sağlayacağı kesindir.

Öte yandan altyapıların tasarımı ve sürdürülebilir kalkınmayı yakalamak için plan yapılması ve ülke gelişmelerini sürekli gözetleme işi, meclise verilen önemli görevlerden sayılır. Bu çerçevede 26 Şubat seçimlerinden sonra yapısı belirlenecek olan onuncu dönem meclis de kalkınma hedeflerine öncelik verecek ve ülkenin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmasına ivme kazandıracaktır.

İran’ın gelecek yıl için bütçesi de direniş ekonomisi çerçevesinde tedvin edilerek şimdiki meclise sunulmuştur, çünkü gerçekte ülkenin kalkınmasını sağlamak için direniş ekonomisi politikalarını izlemekten başka çare yoktur. bu yüzden direniş ekonomisi politikalarını uygulamak hükümetin gündemindedir, ancak ülke ekonomisinin güçlenmesi ve dıştan gelen baskılara ve şoklara dayanabilmesi için zaman gereklidir. Bu yüzden meclisin hükümete bu alanda destek vermesi büyük önem arz etmektedir.

Öte yandan İran’ın 6. Beş yıllık kalkınma programı da şimdiki meclise sunulmuştur. Hükümet bu programda özel meselelerin üzerinde odaklanmıştır, öyle ki bu meselelere gerekli ilgi gösterilmediği takdirde ülkede kriz çıkması muhtemeldir. İstihdam alanlarını açmak, enflasyonu tam olarak kontrol altına almak ve bilim ve teknolojide sürdürülebilir kalkınmayı ve gelişmeyi yakalamak, bu programın temel eksenlerinden sayılır.

Yaptırımları geliştirmek, 6. Beş yıllık kalkınma programının bir başka eksenidir ve Umman denizi kıyılarında yer alan Mokran sahilleri, milli kalkınma doğrultusunda büyük kapasitelere sahip olduğundan yatırım için öncelikli alan olarak belirlenmiştir.

Yine ülkenin genel hedefleri doğrultusunda 20 yıllık kalkınma ufku belgesi ve 6. Beş yıllık kalkınma programlarından meclisin alacağı kararları ve çıkaracağı kanunları bu programlarda en çok etkisi olan etkenlerden biridir.

Bazı uzmanlara göre, İran’da Bercam nükleer anlaşmanın ardından gözetlenen kalkınma programlarında gerekli olan konu, ekonomiye geleneksel bakışı değiştirmek ve verimliliği aktif olarak hayata geçirmektir. Buna göre kalkınma çerçevesinde gözetlenen bu hedeflerin önemli bir bölümü parlamenter ilişkiler ve meclisin planlamaları sayesinde elde edilebilir.

İran İslam Cumhuriyeti politikaları üzerinde durmaya ve tutumunu beyan etmeye gücü yettiğini ispat eden bir devlettir ve bu dik duruş iktisadi alanda da kendini göstermiştir. Fakat şimdi geçmiş durumun değişmesi ve yaptırımların kaldırılmasının ardından tüm eğilimlerin kalkınma ve iktisadi alanları aktif hale getirme üzerinde odaklanması gerekir. Bu hedeflerin doğrultusunda hükümet ve meclis kalkınmanın uzun vadeli planını tasarlamaları ve uygulamaları gerekir. Sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi bir açıdan uluslararası camia ile siyasi ve iktisadi teamüle bağlıdır ve meclisin rolünün ufku belirlenirken, meclisin alınacak kararlarda rolü ve siyasi ve iktisadi kalkınma hedeflerinin yakalanmasında etkisi göz önünde bulundurulmuştur.


Etiketler