Kasım 11, 2016 12:00 Europe/Istanbul

Terör örgütü Halkın Münafıkları mensupları, 1979'dan 1981'e kadar iki yıl zarfında, terör saldırıları düzenleyerek, çok sayıda İranlı yetkili ve sivilin kanını terör eylemlerinde akıttı.

İran'ın başkanlık ofisi ve cumhurbaşkanlığı idaresinin  patlatılması ve dönem Cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai ve Başbakanı Bahüner'in şehit edilmesi, Tahran ve diğer kentlerde Cuma namazlarına bombalı saldırı düzenlenmesi ve bazı Cuma imamlarının şehit edilmesi, Ayetullah Hamanei'ye suikast girişimi, 28 Haziran 1981'da İslam Cumhuriyeti Partisi merkezine bombalı saldırı düzenlenmesi ve dönemin Yargı Erki Başkanı Ayetullah Behişti başta olmak üzere 72 İranlı yetkilinin şehid edilmesi, Temmuz 1988'de ABD ve bazılı Batılı ülkelerin desteğiyle "Ölümsüz Işık Harektı" adı altında İran'a askeri saldırı düzenlenmesi, Nisan 1992'de 13 ülkede İran büyükelçiliklerine eş zamanlı saldırı, 20 Haziran 1992'de kutsal kent Meşhed'deki İmam Rıza -as- Türbesi'ne bombalı saldırı düzenlenmesi ve 25 ziyaretçinin şehit edilmesi ve 70 kişinin de yaralanması, Tümgeneral Ali Seyyad Şirazi gibi bazı askeri komutanlara suikast düzenlenmesi, bu terör örgütünün siyah karnesinin sadece bir kısmını teşkil ediyor.

Buna rağmen Washington, hala Münafıklar, IŞİD ve diğer terör örgütlerine desteğine devam ediyor.

Batı'nın terörizme karşı çifte standartı, dünya genelinde terör ve cinayetin normal hal almasına sebebiyet vermiştir. ABD, halk avcılığı yaparak, terörizmle mücadele yerine, terörizme desteğinin üstünü kapatmaya çalışıyor.

ABD, siyasi hedefler için terörizmi bir araç olarak kullanıyor. Terör örgütü Halkın Münafıkları'na da desteğini Batı'nın sözde mücadele için siyasi faaliyet adı altındaki kriterleriyle izah ederek, onları kendi şemsiyesi altına aldı ve bugün ise terörizmin büyük ve çetrefil bir sorun olarak yayılmasına tanıklık ediyoruz.

ABD, son on yıllarda siyah karnesinde terörizm ve tekfirci radikalizmini var gücüyle bir araç olarak kullanmıştır. Ancak bu bağlamda deneyler ve hatalar hala devam etmektedir. Terör örgütü Halkın Münafıkları hamileri, kendini ve başkalarını kandırma yolunda attıkları adımlarla, şiddet ve terörizmin gerçek köklerinden her defasında uzaklaşmıştır, işte bu, Batı'nın terörizmle mücadeledeki büyük hatasıdır zira, kandırma girişimleriyle gerçeklerden firar etmeye çalışıyor.

ABD, terörizmle mücadele yerine Münafıklar'a açıktan verdiği desteğiyle terörizme deseğini kanıtlamış bulunuyor oysa, terörizmin yayılması, telafi edilemez sorun ve zararlar yol açmıştır ki bu süreç 11 Eylül terör olayıyla başladı.

ABD şu an, terörizmle mücadele ile ilgilik kendi tanımını yaparak, BM Güvenlik Konseyi'nde terörizm karşıtı bağlayıcı kararnameler çıkarttı, böylece keyfi girişimleri için izin sağlamış oldu.

11 Eylül olayının ardından çıkartılan BM Güvenlik Konseyi Kararnameleri, BM antlaşmasının 25. maddesi uyarınca bütün üye ülkelerin uyması gereken yükümlülükleri içeriyor.

Herhangi bir üye ülke tarafından terör eylemine karışan veya yardım yataklık eden kişilere mali ve iktisadi kaynak sağlanmasının suç sayılması veya teröristlerin istihdam edilmesi veya çalıştırılmasının yasaklanması ve teröristlere silah tedariki yapılmasından kaçınılması gibi ülkelerin uyması gereken yükümlülükler, sözkonusu Güvenlik Konseyi kararnamelerinde yer alıyor. 

Bu kararnameler ise, ABD'nin Afganistan'a saldırısı ve bu ülkenin işgaline izin sağladı.

Aslında, ABD'nin politikaları, terörizmle mücadele bağlamındaki hiçbir uluslararası kural ve kriterle bağdaşmıyor.

ABD'nin Münafıklar örgütüne desteği ve İran'daki terör girişimleriyle ilgili dosyasını kapatması, terörizmle mücadele konusunda uluslararası yükümlülüklerinin açık ihlalidir.

ABD yetkilileri Elkaide'yi kurduğu ve elebaşı Bin Ladin ile yakın ilişki içinde olduğu sırada kimse, ABD'nin birgün terörizmle mücadele bahanesiyle Afganistan'a saldıracağını ve ardından işgal edeceğini düşünmüyordu, Ancak bugün aynı senaryo, IŞİD'le mücadele için Amerikan koalisyonunda tekrarlanmaktadır.

Elkaide ve IŞİD gibi örgütler, MOSSAD ve CİA'nin askeri eğitimleri ve Suudi Arabistan gibi bazı Arap ülkelerinin parasıyla kuruldu ve bu bağlamda inkar edilemez belgeler ve bilgiler var.

Terör örgütü Halkın Münafıkları da, Batı'nın sözde mücadele için siyasi faaliyet adı altındaki kriterleriyle izah ediliyor.

ABD, bu örgütün ismini terör listesinden kaldırarak, kendi şemsiyesi altına aldı. Buyüzden ABD'nin terörizmle ciddi mücadele etmesi nasıl beklenebilir. Aslında, bugün IŞİD ve diğer terörist gruplarla mücadelede öncü olduklarını savunanlar, bölge ve dünyadaki terörizmin planlayıcıları, hamileri ve finanse edenleridir.

Elmanitor haber-analiz sitesi bir süre önce, terör örgütü Münafıklar'ın ABD'de bazı Ortadoğulu ülkelerle işbirliğiyle, İran İslam Cumhuriyeti nizamını devirme planını yaptığını gösteren bilgilere ulaştı.

Suudi Arabistan Güvenlik Teşkilatı'nın Eski Başkanı Türki Faysal'ın Paris'te geçenlerde düzenlenen Münafıklar mitingine ilk kez katılması, Al-i Suud'un ABD ile birlikte, kullanım tarihi geçmiş Münafıklar piyonu ile İran'a karşı yeni komplo tezgahlama peşinde olduğunu gösterdi, Onlar bu uğursuz planın figüranı olacaktır.

Suudiler, bu komployu ileri götürmek için bütün imkanlar ve güçlerini devreye sokmuştur. Bir taraftan Cezayir'in Eski Başbakanı Seyyid Ahmet Gazali, Ürdün'ün Eski İstihbarat Bakanı Salih Galip, Mısır'ın Eski Dışişleri Bakanı Muhammed el-Arabi ve Fetih Hareketi üyelerinden Azam el-Ahmet gibi tanınmış bazı Arap isimlerini bu mitinge katılmaya çağırırken diğer yandan Fransa'nın Eski Dışişleri Bakanı, İspanya'nın Eski Başbakanı, ABD Temsilciler Meclisi Eski Sözcüsü ve ABD'li Cumhuriyetçiler'in radikal adayı Trump'ın olası yardımcı adayı, ABD'nin BM'deki Eski Temsilcisi ve New York'un Eski Belediye Başkanı gibi Batılı yetkilileri bu mitinge katılmaya özendirerek, Batılıların da onlara eşlik ettiği mesajını vermeye çalıştılar.

Tabii, Batılı yetkililer, Münafıklar'ın önceki yıllardaki mitinglerine katılması ve bu katılımları için aldıkları paralar defalarca gündeme düşmüştür.

Suudi Arabistan'ın Münafıklar'a hiç görülmemiş desteği, Suudiler'in İran ile düşmanlık için her şeye başvurduklarını ve İran İslam Cumhuriyeti ile düşmanlık için hatta tüketim tarihi geçmiş Münafıklar'ı bir piyon olarak kullanmaktan kaçınmadıkları gösterdi. Oysa, bu örgüt mensupları sadece sayısız İranlı değil, 1991 yılındaki vahşice sindirmeler sırasında Irak Kürtleri'nin kanını akıtmıştır.

Elmanitor, bu bağlamdaki haber-analizinde, yüzlerce belge üzerinde yapılan incelemelerin terör örgütü Münafıklar'ın İran nizamını devirmek ve ABD'li yetkililer ve temsilcilerle lobi kurmak  ve kendi hedeflerini ileri götürmek amacıyla milyonlarca dolar para harcadığını gösterdiğini yazdı.

Elmanitor, Münafılar, ABD'nin eski yetkilileri ve temsilcilerini bu grup adına konuşmaları için milyonlarca dolar para harcadğını yazarak, İsrailli lobilerinin her yıl yaklaşık 7 milyon dolar, ABD politikalarında ektili olmak ve İran'a mücadele için harcadığını bildirdi.

Al-i Suud'un Münafıklar gibi terörist gruplara tam deseğinin resmen ilan etmesi gibi girişimleri, Suudi prenslerin de Münafıklar örgütü siyasi maksatları için bir araç olarak kullanmaya yöneldiğini gösteriyor. Arnavutluk'ta Münafıklar için güvenli bir alanın oluşturulması da onların bu çerçevedeki girişimlerinden sayılıyor.

Esasında, Batı'nın terörizmle mücadele sloganlarını artık renk kaybemiş ve çelişkili bir duruma düşmüştür.

BM gibi örgütler de pratikta, Batı'nın politikalarına hizmet ediyor, Suudi Arabistan ve İsrail gibi çocuk katili ve terörizm hamilerine destek veriyor.

Bu örgütler, terörizm ve şiddetin ana köklerini görmezden gelerek, şiddet sürecinin yayılmasına sebebiyet veriyor.

Kuşkusuz, terörizm ve dünyanın neresinde olursa olsun şiddet ve terörizmden etkilenen her hangi bir insanın acıları, üzüntü vericidir.

Çifte standartlarla asla terörizmle mücadele edilemez.

İyi ve kötü olmak üzere terörizmi ikiyi ayrımak ve insani yardım adı altında binlerce masum insanın kanını akatan  Münafıklar örgütüne güvenli alan oluşturmanın hiçbir izahat ve açıklaması yoktur.

Münafıklar, binlerce masum insanın kanını terör eylemlerinde akıtmıştır.

Bunca cinayetler, terörizm mısdakı değilse, başka ne ismi olabilir?