Erbain, Aşura kültürünün yaygınlaşması (Erbain özel – 2)
Erbain geldiğinde, İmam Hüseyin –s– hayranlarını ayrı bir coşku sarıyor.
Rivayetlere göre müminlerin bir işareti Erbain ziyaretidir. Erbain ziyareti, İmam Hüseyin’in –s– şehadetinin kırkıncı gününün yıldönümünde Kerbela’ya gelmektir. Ancak hiç kuşkusuz Erbain gününde bu kutsal diyarda göze çarpan şey, imanımızı korumak için yapılan bir tavsiyenin çok çok ötesinde bir eğilim ve cazibe gücüdür.
Gerçekte rivayet kitaplarında özel günler için bir çok tavsiye ve vurgu yer alır. Ancak sanki Erbain hesabı, başka bir hesap gibidir. Bu özel gün tüm merasimleri ile birlikte başka özel günlerden çok farklıdır. Bu özel günde milyonlarca ziyaretçi, İmam Hüseyin’in –s– kan içinde yere yığıldığı ve şehit düştüğü yere ve türbesine akın eder. Bu insanlar büyük bir aşk ve ihlasla ve tekfirci teröristlerin tehditlerinden korkmaksızın yalın ayak onlarca ve bazıları yüzlerce kilometre yolu katederek Kerbela’ya gelir. Ama neden? Bunca hayranlık ve Erbain gününde İmam Hüseyin’i –s– ziyaret etme telaşının sebebi nedir?
Günümüzde başta şii müslümanlar olmak üzere bir çok müslüman hayatını İmam Hüseyin’in –s– akan kanına borçlu bilir. Bu insanlara göre eğer İmam Hüseyin –s– kıyamı olmasaydı, eğer Hüseyin –s– tüm varlığından ve pak hanedanından vaz geçmeseydi, hakiki İslam’dan hiç bir şey geride kalmazdı.
İmam Sadık –s– Erbain ziyaretinde yüce Allah’a şöyle arz ediyor: ey yüce Rabbim, İmam Hüseyin –s– her şeyini senin kullarını cahillikten ve sapmaktan kurtarmak üzere senin yolunda verdi. Oysa insaniyetini alçak dünyaya satan bir avuç kandırılmış kişi ona karşı isyan ettiler ve o hazreti şehit düşürdüler.
İmam Sadık –s– bu ziyaretinde İmam Hüseyin’in –s– Allah yolunda ve beşeriyetin saadeti için yaptıklarına işaret ediyor. Peki ama neden İmam Sadık –s– bu cümleleri Erbain gününde beyan ediyor ve kendisinin ve başkalarının ilgisini bu günde İmam Hüseyin’in –s– kıyamının delili ve anlamına çekiyor?
Gerçek şu ki tarih boyunca beşeriyete karşı bir çok cinayet işlendi ve bu cinayetlerin bazıları hatta Aşura hadisesinden çok daha geniş ve çok daha feci cinayetlerde ve bu cinayetlerin sırasında Kerbela şehitlerinin sayısının bir kaç katı kadar insan kana bulandı. Ancak bu faciaların tümü unutuldu ve hiç birinden hiç bir iz geride kalmadı. Tarihte bu tür hadiselerin arasında ebedileşen tek olay, Aşura olayıdır. Çünkü İmam Hüseyin –s– Allah’ın dinini ihya etmek için kıyat etti ve ilahi din asla ölmeyeceği için dini ihya etmek isteyen insan da asla ölmez ve ada ebediyen alemin tarih sayfalarında kayda geçer.
Kerbela faciası ve İmam Hüseyin –s– ve arkadaşlarının şehadetinden sonra Emevi iktidarı İslam dini tamamen yok olduğunu ve bu ilahi dinden hiç bir şey geride kalmadığını zannediyordu. Bu batıl inançtan sarhoş olan Yezid ise dinin yok olduğu konusunda şiir yazarak şöyle dedi:
Din ve hükümet Haşimoğullarının oyuncağı olmuştu ve şimdi ondan bir efsaneden başka bir şey geride kalmadı. Ne bir vahiy nazil oldu, ne de bir haber geldi.
Yezid bu sözleri orta Asya’nın önemli bir bölümü ve Avrupa kıtasının bazı bölgeleri müslümanların halifesi olarak onun egemenliği altında olduğu ve bu bölgelerin tümü ona vergi ödemekle yükümlü olduğu halde dile getiriyordu. O dönemde iki süper devlet olan İran ve Roma çökmüş ve müslümanların egemenliği altına girmişti ve Yezid iktidarı dünyaya hakim olan tek mutlak güçtü.
Ancak İmam Hüseyin’in yegane yaveri Hz. Zeyneb –s– Yezid’in bu sözlerini duyunca yerinde oturamadı ve güçlü ve salabetli bir konuşma yaptı. Hz. Zeyneb, Emevi hanedanını karşısına alarak büyük bir iktidarla şöyle dedi: Allah’a and olsun, istediğiniz hileyi uygulayın, ama asla bizim adımızı ve yadımızı hafızalardan silemezsiniz.
Gerçekten de öyle oldu, zira Hz. Zeyneb –s– ve İmam Seccad’ın –s– ister Küfe’de, ister yolda ve ister Şam’da olsun yaptıkları konuşmaları ile insanları hakikat konusunda uyandırmaya başladı. Ancak Emevi iktidarının zulüm ve istibdadı, insanların mücadele gücünü ve görüş beyan etme iradesini kırmıştı. Ta ki Erbain günü geldi ve Şam’dan Medine’ye doğru yola çıkan esirler kervanı Kerbela’da durdu. O gün Cabir bin Abdullah Ensari ve Atiyye Ufi ve bazı Haşimoğulları erkekleri oradaydı. Böylece orada İmam Hüseyin –s– ve vefakar arkadaşlarının ilk şehadet anma töreni o hazretin mezarı başında düzenlendi. Bu tören ilk Hüseyni –s– Erbain oldu ve gerçekte İmam Hüseyin’in –s– hedeflerinin gerçekleşmesi yolunda atılan ilk adımdı.
Kur'an'ı Kerim’de müminlerin ilahi günleri hatırlatmaları ve böylece bu günlerin unutulmamasını sağlamaları tavsiye edilmiştir. Erbain ise gerçekte Kerbela kıyamının devamıdır. Bu yüzden en büyük ilahi günlerden olan Aşura’yı anmak için İmam Hüseyin –s– aşıkları Erbain gününde bir araya gelerek o hazretle bir kez daha ahitlerini tazeliyor ve bunun en iyi biçimde, yani Kerbela’yı ziyaret ederek yapıyor. Çünkü İmam Hüseyin –s– ilahi haktaleplik ve dini ıslah etmenin en güzel örneğiydi ve nesi varsa Allah yolunda sundu. Allah teala da bu ihlas ve fedakarlığa karşı müminlerin o hazrete ve kıyamına ve büyük hareketine yönelik sevgilerini kendisine armağan etti ve ona öyle bir şan ve makam ve güç inayet buyurdu ki şimdi her yıl milyonlarca insanı böylesine muhteşem ve eşsiz bir etkinlikte bir araya getiriyor. Irak halkı ve özellikle fakir köylüleri bir yıl boyunca emeklerinin ürünü olan kazançlarını biriktirerek İmam Hüseyin’i –s– ziyarete gelenleri rahat ettirme ve Erbain merasimi yolunda harcıyor. Bu gerçeği Erbain yürüyüşüne katılan milyonlarca ziyaretçi yol boyunca şahit oluyor.
Muazzam Erbain yürüyüşünde İranlı, Iraklı, afganistanlı, İsveçli, Amerikalı, Kanadalı, tüm gönüller bir oluyor ve aynı hedefe doğru hareket etmeye başlıyor. Aslında onların bu hareketi sırf ibadi bir hareket sayılmıyor. Bu hareket Kerbela’da dini ve ilahi ve insani değerleri ihya etmek ve korumak için tüm varlığını Allah yolunda sunan o büyük insanlarla birlik olmanın simgesidir. Gerçekte Hüseyni Erbain ziyaretçisi katıldığı uzun yürüyüşle ve Hüseyni kervana temsili olarak katılmakla kendisini Kerbela arenasında görüyor ve bilincini ve marifetini geliştirmeye çalışıyor. Bu muazzam yürüyüşe katılan her bir ziyaretçi bireysel hareketi ve İmam Hüseyin –s– ile kalbi bağlarının yanı sıra kendisini başkalarına maksadına ulaşmak için yardım etmekle yükümlü bilen mümin bir topluluğun bir üyesi olarak görüyor. Nitekim Erbain vadedilen evrensel dünyanın şekillenmesi için bir nevi alıştırmadır.
Özetle Aşura hadisesi kameri 61 yılında bir noktadan başlayan ve zamanla yükselen ve ilerleyen ve tüm dünyayı saran bir dalga gibidir ve Hüseyni Erbain yürüyüşü de bu büyük dalganın küçük bir bölümüdür ve zamanla dünyanın ve beşeriyetin geleceğini belirleyecektir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda şöyle diyor:
Son asırlarda şu ziyaret ırmağının akmasını sağlayan Hüseyni aşk ve sevgi pınarı ilk kez Erbain günü ortaya çıktı. Hüseyni mıknatıs ilk gönülleri Erbain gününde kendine çekmeye başladı. Cabir bin Abdullah ve Atiyye’nin Erbain gününde İmam Hüseyin’i –s– ziyarete gelmeleri asırlardan beri günümüze dek süregelen ve her geçen yıl daha da muhteşem ve daha da coşkulu hale gelen ve Aşura’nın adını ve yadını dünyada yaşatan bereketli bir hareketin başlangıcı oldu.