Erbain, dünya müslümanlarının vahdet mesajı (Erbain özel – 4)
Yüce Allah’ın Arş’ının bir köşesinde “Hüseyin –s– kurtuluş gemisi ve hidayet çırağıdır” yazıyor.
Hüseyin –s– insanın yaratılışının büyük sırrıdır, öyle ki beşeriyet bu sırrı çözmeden saadete doğru bir yol bulamaz. Hani o büyük sır ki şimdi 21. Yüzyılda, dünyanın yarısı kan gölüne dönüştüğü ve diğer yarısı ahlaksızlıktan acı çektiği bir sırada milyonlarca aşık insanı görecede küçük bir kent olan Kerbela adında bir kentte en değerli insanı sıfatların ekseninde bir araya getirebiliyor.
Evet Hüseyin –s– yaratılışın büyük sırrıdır ve beşeriyeti düşüncesizlik ve hayvanlaşma denizinde boğulmaktar kurtarır ve dünyayı vadedilen talebe yöneltir ve Erbain de tarih boyunca Hüseyin’in –s– sözde insan olan bir avuç cahil insan tarafından namertçe katledilmesinin büyük acı ve elemini yüreklerinde taşıyan insanların bu büyük sırrı keşfettiklerinin işaretidir.
İslam dininin bir çok önde gelen büyükleri İmam Hüseyin’i –s– müslümanların vahdet etkeni olarak tanımlıyor. Gerçekte İmam Hüseyin –s– aşkı sadece şii müslümanlara özgü bir aşk ve sevgi değildir. Bugün ehli sünnet de o hazreti İslam Peygamberi’nin –s– torunu ve o hazretin canının bir parçası ve katillerini de dünyanın en acımasız ve en gaddar katilleri olarak biliyor. Ahlaksızlık ve dinsizlikle ün yapan Yezid bin Muaviye sadece İslam Peygamberi’nin –s– pak ehli beyt fertlerine en büyük zulümleri işlemekle yetinmedi ve bundan başka Medine’de bir çok ehli sünneti ve İslam Peygamberi’nin –s– muhterem sahabelerini feci şekilde katliam etti ve müslümanların namusunu kirletti. Bu olay Aşura hadisesinden kısa bir süre sonra Medine’de yaşandı ve Hürre olayı olarak ün yaptı.
Kuşkusuz melun Yezid’in işlediği cinayetleri bir tek programda anlatmakla bitiremeyiz. Gerçekte İmam Hüseyin –s–, zulümleri ve fesadının şöm gölgesi ehli sünnet de başta olmak üzere tüm müslümanların gününü karartan ve İslam Peygamberi’nin –s– sünnetini yok etmek isteyen bir zalime karşı kıyam etmişti. Bu yüzden din alimleri hangi mezhepten olursa olsun, İmam Hüseyin –s– aşkının tüm İslamî mezheplerin ortak paydası olduğu ve Hüseyin –s– aşkı Resulullah’ın ümmetinin kalplerini birbirine yaklaştıracağı konusunda hemfikirdir.
Kur'an'ı Kerim ayetleri ve rivayetlerin üzerinde biraz düşünüldüğü takdirde, İslam dini ne denli müslümanların vahdetine vurgu yaptığı açıkça anlaşılır. Hatta Kur'an'ı Kerim’de müslümanlara başka ilahi dinlerin mensupları ile ilişkilerinde ortak yönleri temel almaları ve buna göre düşmanlık etmek ve tefrikadan kaçınmaları tavsiye edilmiştir. İslam dünyasının kameri 13. Yüzyılın en büyük şii alimlerinden Allame ve fakih Kaşif Gata şöyle yazıyor: بنی الاسلام علی کلمتین: کلمه التوحید و توحید الکلمه
Yani İslam iki temel ilke üzerinde inşa edilmiştir. Biri yegane Allah’a tapmak ve diğeri İslamî toplumun vahdet ilkesidir.
Yüce Allah Kur'an'ı Kerim’in Al-i İmran suresinde de İslam ümmetine ilahi açık delillere rağmen dağılan ve aralarında tefrika yaşanan ümmetler gibi olmamalarını, zira onlar için büyük azaplar verileceğini buyurur.
İslam Peygamberi –s– de şöyle buyurur:
Hiç bir ümmet peygamberlerinden sonra, aralarında batıl grubu haktalep gruba galip gelmeden ihtilafa sürüklenmedi.
Müslümanların arasında ve hatta diğer ilahi dinlerin gerçek müminleri arasında vahdetin bir bereketi, bu vahdetten elde edilen huzur ve güven ortamında insanların yeteneklerinin gün ışığına çıkması ve yüce Allah’ın eşrefi mahlukatı insanlara verdiği akıl nimetinin tüm boyutlarda gelişmesi için şartların elverişli hale gelmesidir. Oysa tefrika insanın nesi varsa yakıp kavuran ve sonunda da ilahi azap ateşiyle birleşen bir yangına benzetilmiştir. Çünkü tefrika insanların kemale erme fırsatını ellerinden alır.
Aslında dünyada yaşayan 1.5 milyar müslüman nüfusun vahdetinin eşsiz sonuçları üzerinde biraz düşünüldüğü takdirde neden İslam düşmanları sürekli bu muazzam ümmetin arasında tefrika ateşini yakmaya çalıştığı daha iyi anlaşılır. Nitekim şimdi de İslam düşmanları ve müstekbir güçleri her ne pahasına olursa olsun müslümanları birbirinden uzaklaştırmaya çalışıyor ve İslam adına ve müslümanların aleyhine terör ateşini yakarak İslamî mezhepleri birbirine düşürmek istiyor. Bugün İslam ümmeti her zamankinden daha çok tefrikanın acılarını yaşıyor. bugün Irak, Suriye, Yemen, Bahreyn, Afganistan, Libya ve diğer bir çok İslam ülkesi kan gölüne çevrildi ve milyonlarca müslüman kadın ve çocuk evinden barkından oldu. Ancak tüm bu şartlarda ve umutlar umutsuzluğa dönüştüğü bir sıra İmam Hüseyin’in –s– hidayet çırağı karanlıkları deldi ve İslam Peygamberi’nin –s– gözünün nuru ekseninde muazzan bir fırtına koptu. Bu göz kamaştıran mucizevi hareket dünyayı şaşkına çevirirken, İslam ümmetinin önünde de hidayet yolunu aydınlattı. Evet, Hüseyni Erbain insanoğlunun kendi aslına geri dönüşü için yeni bir fırsat, yeni bir başlangıçtır.
Şimdi uzun yıllardır güvensizlik ve terör belasından acı çeken Irak topraklarında muazzam bir hareket şekilleniyor. Bugün dünyada tüm büyük buluşmaların, karşısında bir hiç gibi gözüken dünyanın en büyük buluşması başlıyor. Aralarında renk, ırk, dil, soy, makam, mal ve mevki hiç bir farklılık yaratamayan ehli beyt –s– aşıklarından yirmi milyonu aşkın insan Erbain gününde İmam Hüseyin’i –s– ziyaret etme niyetiyle büyük bir yürüyüşte bir araya geliyor. Bu muazzam yürüyüşe şii müslümanlardan başka ehli sünnet, hristiyanlar ve diğer ilahi dinlerin izleyenleri de katılıyor. Bugün İslam düşmanları türlü hileleri, yalanları ve yüklü paralar harcayarak tekfirci IŞİD terör örgütü gibi terör örgütlerini takviye ederek İslamî mezheplerin arasında tefrika ateşini alevlendirmeye çalışırken, karşı tarafda Hüseyin –s– cazibesi pak kalpleri bir araya getiriyor ve tüm ihtilafları yok ederek gönülleri bir ediyor.
Bugünlerde Kerbela’ya uzanan caddeler milyonlarca kez Hüseyin –s– aşıklarının yalın ayaklarında oluşan yaraları öpmüştür. Bu caddede Iraklı ve İranlı şii müslümanların İmam Hüseyin –s– ziyaretçilerini ağırlamak üzere adım adım kurdukları çadırlar dikkat çekiyor. Bu muazzam buluşmanın esas ev sahipleri ise varığı yokunu bu caddelerin kenarına getiren ve büyük İslam medeniyetinin başlamasında bir payı olsun isteyen Iraklı köylülerdir. İmam Hüseyin –s– aşkı ehli sünnetin pak kalplerini de nasipsiz bırakmamıştır. Bu insanlar da kurdukları çadırlarda Hüseyin –s– ziyaretçilerine hizmet sunmaya çalışıyor. Hatta hristiyanlar da Erbain kafilesinden geri kalmamak için İsa bin Meryem –s– adına çadır kurmuş ve Hüseyin –s– bize de aittir, diyor.
Hindistan, Pakistan ve Afganistan’dan gelen ve Erbain yürüyüşüne katılmak için İran topraklarını katetmeleri geren şii müslümanların kafileleri İran’a girer girmez ehli sünnetin yoğunlukta yaşadığı bölgeye ayak basıyor ve burada İmam Hüseyin –s– ziyaretçileri İranlı ehli sünnetin kurdukları çadırlarda en sıcak ve en samimi biçimde ağırlanıyor.
Evet, şeytan ordusu İslam Peygamberi’nin –s– ümmetini parçalamaya çalıştığı bir sırada İmam Hüseyin –s– yönünden bir mucize yaşanıyor. Evet, İmam Hüseyin –s– aşkı, dünyanın dev medya organlarının sessizliğine rağmen hangi dinden ve hangi inançtan olursa olsun, hür insanların gönlünü kendine çekiyor ve bu da dünyayı hayrete düşüren Hüseyin’in –s– büyük sırrının bir parçasıdır.
Bugün Erbain caddelerinde yaşananlar, şekillenmekte olan vahdetin çok çok ötesinde, dünya müslümanları ve hür insanlarının gönül birliktelidir. Bu yüzden Erbain sırasında sadece mümin insanların arasında birlik, sevgi ve aşk şekillenmiyor ve bunun yanında dünya genelinde bir nevi manevi vahdetin temeli atılıyor, ki bu da Hüseyin –s– ekseni dışında hiç bir eksen etrafında oluşması mümkün görünmüyor. Belki de ehli beytin –s– İmam Hüseyin –s– ziyaretine bunca vurgusunun sebebi de bu saadet içeren sonuçlar yüzündendi. Aslında Hüseyin’i –s– tanımayanlar için hristiyan aleminin liderleri Resulullah’ın ve son ilahi peygamberin torununun mezarını ziyaret etmek için yalın ayak ve gözyaşı dökerek terörden yara alan Irak çöllerinde müslümanlara eşlik etmeleri çok acayip ve inanılmaz bir durum gibi gelebilir. Ancak İmam Hüseyin’i –s– biraz tanıyanlar için bunu başaran gücün İmam Hüseyin’in –s– manevi cazibesi olduğu ortadadır.
Evet, bu yüzden bu büyük beşeri buluşma manevi önemli bir kapasitedir ve dünya halkının vahdeti ve insani ve ilahi değerlere dönmeleri için en iyi fırsat sayılır.015