Hidayet hadisi - 47
Geçen bölümde emanet ve emanetdarlıktan söz ettik.
Emanetdar olmak ahlaki fazilet ve erdemdir ve bir çok faydası ve tesiri söz konusudur. İslam Peygamberi –s– şöyle buyurur: emaneti koruma ve eda etme, insanı zenginleştirir. Allah Resulü –s– bu güzel kelamı ile aslında emanetdarlığın faydalarından birini, yani mal ve servetin artmasını beyan etmiş ve insanları emanetdar olmaya teşvik etmiştir.
Yüe Allah Kur'an'ı Kerim’da bazı peygamberlerin sıfatlarını beyan ederken emin peygamber, emin nasihatçi, emin sözlü gibi terimleri kullanmıştır. Örneğin Şuara suresinin 107. Ayetinde Hz. Nuh kendi kavmine “ben sizin için emin resulüm” diye buyurur. Aynı tabir Hz. Hud, Hz. Salih ve Hz. Musa için de kullanılmıştır.
Öte yandan İslam Peygamberi –s– de emanetdarlık konusunda büyük üne sahip biriydi, öyle ki Bi'set’ten önce Mekkeli müşriklerin arasında Muhammed-i emin olarak ün yapmıştı. İlahi peygamberlerin emanetdarlığının en önemli yönü ise ilahi vahiyi tebliğ etmek ve korumakta emin ve samimi olmalarıydı. Allah Resulü –s– kendisinin emanetdarlığı hakkında şöyle buyurur: Allah’a and olsun ki ben gerçekten yerde ve göklerde emanetdar biriyim.
Emanetdarlığın birey ve toplum için sayısız faydası söz konusudur. Bu faydaların en önemlilerinden biri, Allah rızasını kazanmaktır. Emanetdar insan yüce Allah’ın rızasını kazanmaktan başka maddi manevi ve dünyevi uhrevi her türlü mükafattan yararlanabilir ve kıyamet gününde de yeri cennettir.
İslam Peygamberi –s– bir hadiste şöyle buyurur: Yarın kıyamet arenasında bana herkesten daha doğruyu söyleyen, daha emanetdar olan, ölçüye daha çok uyan, ahlakı daha iyi olan ve insanlara daha yakın duranlar yakın olur.
İslam Peygamberi –s– ayrıca toplumda emanetdarlığın getirileri hakkında da şöyle buyurur: Benim ümmetin birbirine ihanet etmeden emanetleri iade ettikleri takdirde her daim mutlu ve rahat yaşar.
Gerçekte mümin bir insan için hak tealanın rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey olamaz, çünkü bu durumda kemale ermek isteyen insan en büyük arzusuna kavuşmuş olur.
İmam Ali –s– ise şöyle buyurur: Ne zaman Allah teala bir kulunu sevecek olursa, onun gözünde emanetdarlığı güzel gösterir.
Dolaysıyla emin ve emanetdar olan herkes Allah’ın sevdiği kuldur.
İmam Kazım –s– insanların saadet ve mutluluğu emanetdarlığa ve hakka uymaya bağlı olduğunu belirterek şöyle buyurur:
Yeryüzünde yaşayan insanlar günahtan korktukları ve emanetdarlığı meslek edindikleri ve hakka amel ettikleri takdirde her daim mutlu ve hoş yaşar.
İnsanların güvenini kazanmak ve dünyada ve ahirette afiyete kavuşmak, emanetdarlığın bir başka faydasıdır. Emin olan kimse, halkın güvenini kazanır ve herkes onu kendisine verilen emaneti koruduğu için takdir eder.
Biraz önce de belirtildiği üzere İslam Peygamberi’nin –s– en ünlü özelliği emin olmasıydı, öyle ki hatta Mekke müşrikleri bu özelliği yüzünden o hazrete güvenir ve seyahate çıktıklarında malını Allah Resulü’ne –s– emanet ederdi.
Genelde insanlar emanetdarlıkla ün yapan insanları sever ve onlara güvenir. Bir rivayete göre İmam Sadık –s– Abdurrahman Bin Siyabe’ye şöyle buyurur: Acaba sana değerli bir tavsiyede bulunmamı ister misin? Aburrahman da evet diye arz eder. İmam şöyle buyurur: eğer doğru söyler ve emaneti iade edersen, o zaman halkın malına ortak olursun.
Lokman Hekim, Kur'an'ı Kerim’in şahsiyetlerinden ve Allah tealanın sevdiği kullarından biridir. Rivayetlerde bu bilge insandan bir çok nasihat nakledilir. Bir rivayette İmam Bagır –s– şöyle buyurur: Sayın Lokman evladına şu nasihatte bulunmuştur: Ey oğlum, emaneti iade et ki dünya ahiretin sağlam kalsın. Emaneti koru ki zengin olursun.
Emin insan emanatdarlığı her şeyin üstünde tutarak her işte ve her türlü şartlar altında istediği sonuca ulaşır ve şaşkınlık ve hezimet yaşamaz.
İmam Ali –s– bu konuda şöyle buyurur: herkesin ilahi görevi emanetdarlıktır,çünkü emaneti korumayan kimse aslında kendine zarar verir ve varacağı yere varamaz.
Emanetdarlık bireyin ve toplumu pak ve sadık olmasına vesile olur. Bu konuda Allah Resulü –s– şöyle buyurur: ne zaman kardeşinde üç sıfat görürsen, ona ümitvar ol. Bunlar hâya, emanetdarlık ve dürüstlüktür. Ve eğer bu sıfatları göremezden, ona umut bağlama.
Ve son olarak şunu de belirtmek gerekir ki İslam dininde emanetdarlık takdir edildiği kadar ihanet etmek tenkit edilmiş ve büyük günahların arasında sayılmıştır.
Allah Resulü –s– şöyle buyurur: emanete ihanet eden bizden değildir.
İmam Ali –s– de bu konuda şöyle buyurur: En kötü insanlar, emanete inanmayan ve ihanetten çekinmeyen insanlardır.