Aralık 23, 2016 09:59 Europe/Istanbul

Bugün İran’ın seçkin düşünürlerinden Ebu Reyhan Biruni’den ve yaşamından ve yine görüş ve eserlerinden söz etmek istiyoruz sizlere.

Biruni matematik, coğrafya, jeoloji, antropoloji, fizik ve nücum bilimlerinde kendi çağının önde gelen bilginlerinden biriydi. Biruni yazılarında her hangi bir bilimsel konunun tarihi geçmişine de işaret eden ilk bilginlerden biridir. Bu büyük bilgin yerkürenin çapı ve çevresini hesaplayan, 18 metal ve değerli taşın yoğunluğunu ölçen, coğrafya haritalarının çizimi için yeni bir metot geliştiren, kentlerin arasındaki mesafeleri ölçen ve Hindistan diyarının tarihi ve insanlarını araştıran bilgindir.

İran’ın seçkin bilgin ve düşünürü Ebu Reyhan Muhammed Bin Ahmet Biruni kameri 3 Zilhicce 362 tarihinde şimdiki Özbekistan ve Türkmenistan’ın eski adı Harezm velayetinin Kas kentinde dünyaya geldi. Babası Ebu Cafer Ahmet Bin Ali Endicani, velayetin Gorganc rasathanesinde, Harezmşah sarayında müneccimdi. Biruni’nin anlattığına göre babası kendisini kıskananların düşmanlığı sonucu saraydan kovuldu ve ailece Harezm’in çevresinde bir köye yerleşmek zorunda kaldılar ve köy halkının gözünde yabancı sayıldıklarından Farsçada “dışarıdan gelen” anlamına gelen Biruni adı ile ün yaptılar. Bazı kaynaklar Ebu Reyhan’ın Harezm’in başkenti Kas kentinin dışında doğduğu için Biruni adı ile ün yaptığını belirtiyor.

Ebu Reyhan çocukluk çağında bilim öğrenmeye başladı. Ebu Reyhan’in İranlı seçkin bilgin ve Al-i Irak hanedanın prenslerinden Emir Nasr Mansur Bin Ali Bin Irak’la tanışması, Harezmşah sarayına ve Emir Nasr’ın temelini attığı Harezm kraliyet medresesine girmesine vesile oldu. O dönemde Biruni sadece 17 yaşındaydı ve Şahiye halkası olarak adlandırılan bir grupla birlikte Kas kentinde güneş boylamının yüksekliği olan yarım günün uzunluğunu ölçtü. Bundan dört yıl sonra ise Gorganc kralı Mamun Kas kentine saldırdı ve Harezmilerin son padişahı Ebu Abdullah Muhammed Bin Ahmet’i, yani Biruni’nin hamisi öldürdü.

Harezm’de Al-i Irak iktidarı devrildikten sonra Biruni’nin bir süre saklandığı veya başka bir yere gittiği ve kameri 387 yılında Ali Bin Mamun’un iktidarı döneminde Kas’a döndüğü söylenir. Biruni aynı yılın 11 Cemadiülevvel tarihinde güneş tutulmasını rasat etmeyi başardı. Muteber kaynaklarda belirtildiği üzere Ebu Reyhan Biruni İranlı büyük müneccim ve matematikçi Ebulvefa Buzcani ile onun da aynı anda güneş tutulmasını Bağdat’ta rasat etmesi konusunda anlaşmıştı. Ebu Reyhan bu olayda yaşanan zaman farkından yararlanarak iki kentin coğrafi boylamları arasındaki farkı hesapladı. Bu olay, Biruni’nin o çağın büyük bilgini Buzcani gibi bir bilginin onunla işbirliği yapmaya hazır olacak kadar bilimde ilerlediğini gösterir.

Ebu Reyhan Biruni bir süre sonra Rey kentine seyahat etti. Biruni bu kentte İran’ın o dönemde iki ünlü matematikçi ve müneccimi olan Kuşyar Bin Lebban Gilani ve Ebu Muhammed Hucendi ile görüştü ve Hucendi’nin imal ettiği rasat sistemi ve yaptığı dakik rasatları hakkında kısa bir risale yazdı. Biruni yazısında bu makineyi o ana kadar gördüğü en dakik rasat sistemi niteledi.

Biruni daha sonra Al-i Bavend’in prenslerinden Ebul Abbas Merzban’ın yanına gitti ve Mekalid-i İlm-i İlahiye adlı eserini bu hükümdarın adına yazdı.

Biruni kameri 4. Yüzyılın sonlarına doğru Gorgan kentine gitti ve yaklaşık 30 yaşındayken Asar-ul Bakiye adlı eserini Ziyar hanedanı hükümdarı Şemsul Maali Kabus Bin Voşmgir’in adına yazdı. Biruni bu eserden önce de 7 kitap yazmış ve İran’ın diğer büyük bilgini İbni Sina ile bilimsel mektuplaşmaya başlamıştı.

Biruni kameri 393 yılında Gorgan’da güneş tutulmasını rasat etti ve yine iki asır önce Bağdat’ta ölçülen bir boylamın bir derecesinin uzunluğunu daha dikkatli bir şekilde hesaplamaya çalıştı. Fakat Biruni’nin hamisi Kabus Bin Voşmgir bilinmeyen bir nedenden ötürü bu çalışmalara yönelik ilgisini kaybetti ve böylece Biruni’nin bu çalışmaları yarıda kaldı.

Biruni kameri 399 veya 400 yılında 40 yaşına geldiği bir sırada tekrar Harezm’e döndü ve bir süre Ebulabbas Mamun Bin Mamun’un sarayında yaşadı. Biruni burada bu İranlı hükümdarın yardım ve desteği ile önemli rasatlar gerçekleştirdi. Biruni boylam sayfasına yüklenen ve rasat işinde çok işe yarayan büyük bir halka yaptı. Biruni ayrıca yüzölçümü ile ilgili meselelerin çiziminde işe yarayan bir yarımküre yaptı. Fakat Mamun kameri 407 yılında ordusunun yaptığı suikast sonucu öldü ve bir yıl sonra Gaznevi kralı Mahmut, Gorganc’a saldırdı ve başta Biruni olmak üzere bir çok bilgini iktidarının başkenti Gazne’ye götürdü.

Kameri 6. Yüzyılın ünlü şair ve yazarı Nizami Aruzi Semerkandi “dört makale” adlı eserinde şöyle anlatıyor: Gaznevi kralı Mahmut, Mamun bin Mamun sarayının ihtişamını kıskandı ve bu yüzden Mamun’u  hemen oradaki tüm bilginleri  Gazze’ye Gaznevi krallığının sarayına gönderme konusunda tehdit etti. İbni Sina ve Ebu Selh İsa Mesihi  ise Batı’ya kaçtı. Ancak Biruni her halde 30 yıl kadar süren ömrünün geri kalan kısmını Mahmut, Mesut ve Modud adlı Gaznevi kralların ve haleflerini hizmetinde geçirdi.

Maalesef Biruni’nin Gaznevi dönemindeki yaşamı hakkında pek bir şey bilinmiyor. Anlaşılan Biruni Gazne’de müneccim olarak ün yapmıştı ve büyük bir ihtimalle en az 12 yıl kral  Mahmut sarayında Hindistan hakkında bilgi topladı ve Sanskrit ve Hintçe dillerini ve Hindu hikmet ve bilimlerini öğrenmekle uğraştı. Biruni’nin kral Mahmut’un Hindistan’a yaptığı çıkarmalarda sürekli onunla birlikte olduğu ve bu seyahatlerinde bir çon Hindistanlı bilginle tanıştığı belirtiliyor. Biruna ayrıca Sanskrit dilini de bu seyahatleri sırasında öğrendi ve böylece Hindistan’la ilgili kitabını yazmak için gerekli bilgileri topladı. Biruni hangi kenti ziyaret ederse etsin, hemen enlemini hesaplamaya çalışırdı. Kameri 416 yılında Nandana kalesindne bulunduğu sıralarda buraya yakın bir dağdan yerkürenin çapını hesaplamak için yaralandı.

Kameri 415 yılınd Volga Türklerinin hükümdarı Gazne’ye bir grup gönderdi. Bu grup kutba yakın bölgelerde yaşayan insanlarla ticari ilişkileri v ardı. Biruni bunlardan gördükleri bu bölgelerle ilgili bilgilerini anlatmaları istedi. Bunlardan biri kral Mahmut huzurunda kuzeyin çok uzak bölgelerinde güneşen bazen günlerce batmadığını anlattı. Kral Mahmut ilkin çok öfkelendi ve bu sözlerin küfür olduğunu söyledi. Ancak Ebu Reyhan adamın anlattıklarının doğru olduğunu söyledi ve daha sonra da maceranın sebebini krala anlattı.

Biruni o yıllarda topladığı bilgileri kral Mahmut öldükten sonra telifi sona eren Tahkik-i Malul Hint adlı eserinde kullandı. Bu eserden kısa bir süre önce ise Biruni matematik ve nücum dalında önemli bir kitap yazmıştı.

Gaznevi kralı Mahmut öldükten sonra oğlu Mesut’un iktidarın başına geçmesi Biruni ve araştırmalarının işine yaradı. O yıllarda Biruni, Mesudi kanunu adlı nücum bilimi ile ilgili eserini tamamladı. Kral Mesut Biruni’yi bu kitabı hazırladığı için takdir etmek amacıyla kendisine yüklü miktarda para ve altın gönderdi, ancak Biruni hepsine hazineye iade etti ve kral Mesut’a bunlara ihtiyacı olmadığını, çünkü sürekli azla yetinerek yaşadığını ve şimdi bu tarz bir yaşama alıştığını ve bunu değiştirmek kendisi için zor olduğunu söyledi.

Anlaşılan Gaznevi kralı Mahmut’un halefleri Biruni ve çalışmaları için gerekli olan ortamı hazırladı, çünkü Mesut’tan sonra tahta geçen oğlu Modud  döneminden de Biruni’den maden, tıp ve farmakoloji bilimlerinde önemli eserler geride kaldı.

Biruni sonunda Modud’un halefinin döneminde kameri 440’un Recep ayında 77 yaşındayken Gazze’de vefat etti.

Biruni’nin son anlarında başında bulunan ünlü fakih Ebul Hasan Bin İsa şöyle yazıyor: nefesi kesilmeden önce başındaydım. O sırada benden fıkıhla ilgili bir soru surdu. Ben de, şimdi bu sorunun sırası mı, diye söyledim. Şöyle dedi: Ey adam, şu iki işten hangisi daha iyi? Bir meseleyi bilip ölmek mi, yoksa bilmedin ölmek mi? Ben sorduğu meseleyi anlattım ve Biruni öğrendi. Yanından ayrıldım. Henüz uzaklaşmadan evden ağlama sesleri yükselmeye başladı.