İran’da ekonomik gelişmeler
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir konuşmasında bilimsel güç ve direniş ekonomisinden ülkenin ve İran milletinin iktidar bileşenlerinden saydı ve İslam inkılabının en önemli amaçları arasında bağımlı olmak ve geri kalmışlıktan kurtuluşu saydı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Kum kentinden gelen binlerce vatandaşı kabulünde İslam inkılabının en önemli amaçlarını bağımlılıktan ve geri kalmışlıktan kurtulmak olduğunu belirtti. Ayetullah Hamanei direniş ekonomisinin önemi hakkında da bu meseleyi ülkenin iktidarının dörtlü etkenlerinden biri niteledi ve yaptırımların esas amacı iktisadi sorun çıkarmak ve milleti baskı altında tutmak ve nizamdan koparmak olduğunu belirtti. Ayetullah Hamanei düşmanlar yaptırımları kaldırırken bile sorunların geride kalmasına özen gösterdiklerini vurguladı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında düşmanın bu tür kumpaslarının panzehiri direniş ekonomisi olduğunu, ülke güçlü ekonomiye sahip olduğu takdirde parası da değer kazandığını ve yetkililerin ve halkın da itibarı arttığını kaydetti.
İran’de ekonomiyi güçlendirmenin temel yollarından biri, petrol gelirine olan bağımlılıktan kurtulmaktır. Deneyimler petrol gelirleri cazip geldiği kadar düşmanların elinde petrol üreten ülkelerin üzerinde baskı aracı olarak kullanılabileceğini de gösteriyor. Bu iddianın en somut delili, son üç yılda petrol fiyatlarının aşırı oranda düşmesinden kaynaklanan mali krizdir. Bu kriz en çok petrol satışına bağımlı olan ülkelerin ekonomisini vurdu. Nitekim bu kriz Venezüella ve Nijerya gibi önemli petrol üreticilerini olumsuz etkiledi. Hatta petrol fiyatlarını düşürmek ve kontenjanının üstünde üretim yapmakla petrol piyasalarına hakim olabileceğini ve böylece rakiplerine zarar verebileceğini zanneden Arabistan gibi ülkeler bile sonuçta bu krizden etkilendi ve şimdi yüz milyar dolara ulaşan bütçe açıklarını nasıl kapatacaklarını kara kara düşünmek zorunda kaldıkları gözleniyor.
Direniş ekonomisinin temel hedeflerine bakıldığında ise bu ekonominin dinamik ve güdümlü bir ekonomi modeli olabileceği ve zemini iktisadi girişimcilere daha da hazır hale getirebileceği anlaşılıyor.
Günümüzün zorlu şartlarında ancak bilim ve teknolojiye dayalı bir ekonomi ve sürekli ilerleyen bir iktisatla krizler ve güçlü sarsıntılarla başedilebilir. Nitekim bilim temelli ürünlerin ve hizmetlerin artması ve ihraç edilmesi ve ekonomide verimliliğin gelişmesi eksen alınması ve yeni iş gücünün takviye edilmesi ve ekonominin rekabete açık olması, direniş ekonomisinde öngörülen hedeflerden bazılarıdır.
Başta bölge ülkeleri olmak üzere başka ülkelerle iktisadi işbirliğini geliştirmek, özel iktisadi ve serbest bölgelerinin uygulama alanını genişleterek üretimi ve ürün ihracatını arttırmak ve bölge ve dünya ülkeleri ile ortaklıkları geliştirmek, İran ekonomisinde izlenen diğer hedeflerdir. Bu çerçevede İran stratejik müşterilerin arayışında olmakla beraber satış yöntemlerinde çeşitlilik yaratmak ve aynı zamanda dünya petrol ve doğalgaz piyasalarında etkinliği arttırmak için petrol ve doğalgaz kaynaklarını arttırmak ve başta ortak sahalar olmak üzere enerji sahalarında üretim kapasitelerini geliştirmek, İran’ın izlediği politikalardır.
İran ayrıca petrol ve doğalgaz sektöründe değer zincirini tamamlayarak katma değeri arttırmak ve petro kimya ürünleri ve petrolden elde edilen ürünlerin ihracatını arttırmak sureti ile petrol ve doğalgaz sektöründe yatırımları geliştirmeyi amaçlıyor. Buna göre hükümetin de direniş ekonomisinin genel politikalarını hayata geçirmek için bilimsel, teknik ve iktisadi kapasiteleri tespit edip kullanmanın yanı sıra yaptırımlara karşı direnişi arttırmak amacıyla uygun tedbirleri araştırması ve uygulaması gerekiyor.
İran’da mazot üretiminin kapasitesini düşürmek ve güncelleştirmek ve ilgili projelerini uygulamak, petrol sektöründe rafineri çalışmaları yönünde uygulanan en önemli programların arasında yer alıyor. Bu çerçevede hali hazırda iki Japon firma Tahran petrol rafinerii ile bu tür projeleri uygulamak amacıyla müzakerelere başladıkları belirtiliyor. Yine bu alanda başta Güney Kore ve Japonya olmak üzere yabancı yatırımcıların İran’da petrol rafinerilerini yenileme projelerine büyük ilgi gösterdikleri ifade ediliyor.
Güney Kore de bu bağlamda İran ile bir dizi müzakere gerçekleştiren tarafların arasında yer alıyor. İran petrol ürünleri ve rafineri milli firması Başkanı Abbas Kazımi’nin belirttiğine göre İsfahan, Tebriz, Benderabbas ve Abadan rafinerileri 14 milyar dolar yatırım gerektiriyor ve bu durumda ürünlerini Euro 4 standardı ile üretebilecekleri anlaşılıyor.
Yatırım yapma konusunda Filipinler petrol milli firması da İran’ın doğalgaz alanında yatırım yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Filipinler petrol milli firması Başkanı Pedro Akino İran’dan yeniden ham petrol satın almak üzere İranlı yetkililerle müzakere ediyor.
Filipinler petrol milli firması İran’ın güneyinde petrol sahaları milli firması ile Perges konsersiyumu çerçevesinde işbirliği protokolü imzalayan 11 firma arasında yer alıyor.
İran’da Bercam nükleer anlaşmasının yürürlüğe girmesi ve Batı’nın tek yanlı yaptırımlarının kaldırılmasından sonra bir çok ülke İran ile işbirliği yapmaya ve İran’dan ham petrol satın almaya hazır olduğunu belirtiyor. İran’ın Avrupa’ya petrol ihraç etmesine karşın en önemli alıcıları Asya ülkeleridir ve günde iki milyon varil ham petrol İran’dan Asya ülkelerine ihraç edilmektedir.
İran’ın Çabahar limanı açık denizlere kıyısı bulunmayan bir kaç ülkenin açık denizlere açılan kapısıdır. Bültenimizi bu konu ile ilgili hazırladığımız raporumuzla noktalıyoruz.
Sayısız doğal ve madeni kaynak, deniz ve kara sınırları, uluslararası açık denizlere açılmak, türlü tarım ürünlerine elverişli olan iklim şartları, Çabahar liman kentini yabancı sermayeciler için cazip bir yatırım alanı haline getiren bazı bileşenlerdir.
Hali hazırda Çabahar liman kentinde yabancı yatırım için gerekli zemin hazırlanmıştır. Hindistan, Pakistan ve orta Asya Cumhuriyetleri ise Çabahar liman kentinde yatırım yapmak isteyen ülkeler sayılır.
Hali hazırda Çabahar’da ticari iskelerin geliştirilmesi ve ürünlerin transiti için gereken imkanların hazırlanmasından başka Çabahar liman kentine ulaşan kara yolları ve demiryollarının inşaatı gibi diğer çalışmalar da hızla devam etmekte ve bir çok tamamlanmış bulunmaktadır.
Çabahar liman kenti devasa gemilerinin yanaşmasına imkan tanıyan İran’ın güneydoğusunda en büyük liman kentidir. Bu liman orta Asya ülkelerinin açık denizlere ulaşması bakımından stratejik önem arz etmektedir.
Bu çerçevede geçen hafta Danimarka’nın ünlü Mersk denizcilik firması Ortadoğu bölgesinde faaliyetlerini genişletmek amacıyla BAE’indeki Cebel Ali limamından Buşehr limanına doğru ilk seferini gerçekleştirdi. Mersk denizcilik firması Buşehr limamından oluşturduğu geniş kapasiteli konteyner hizmetleri ile bölgede faaliyetini genişletiyor. Buşehr limanı 2016 yılında yedi milyon ton yük kapasitesi ile Arabistan, Katar ve Bahreyn gibi ülkelere doğru en kısa güzergaha sahip bir limandır.
Gerçekte İran’ın güneyinde yer alan Çabahar ve Buşehr gibi limanların sunduğu iktisadi fırsatların dışında İran yönetimi kuzeydeki sınır eyaletlerini kalkındırma çerçevesinde Kuzey komşularını güneydeki uluslararası açık denizlere açılan limanları arasında güçlü bir bağ kurmak istiyor.
İran ayrıca İpekyolu’nu da bölge ülkelerin işbirliği ile ihya etmeye hazır olduğunu açıkladı, ki bu du özellikle Gülistan eyaleti için iyi bir fırsat sayılıyor.