Orta Asya ve Kafkasya gelişmeleri
Geçen hafta Bakü yönetiminin çok uyruklu muhalif weblog yazarının gözaltına alınması, İlham Aliyev yönetiminin başını derde soktuğu belirtildi.
Rus asıllı İsrail ve Ukrayna uyruklu weblog yazarı Aleksandr Lapşin’in beyaz Rusya yönetimi tarafından Bakü yönetimine iade edilmesi, Azerbaycan Cumhuriyeti yönetiminin sorunlarını iç ve bölgesel arenalardan uluslararası arenaya taşıdığı anlaşılıyor. Konuya ilk etapla Rusya ve korsan İsrail’in Bakü büyükelçilikleri tepki gösterdi ve Lapşin’in yargılanma sürecini titizlikle izleyeceklerini açıkladı.
Bu sürecin devamında uluslararası af örgütü de Lapşin’in tutuklanmasına tepki gösterdi. Ancak Bakü yönetimi, uluslararası af örgütünün Rus ve İsrail uyruklu aktivist Lapşin’in işkence edildiği ihtimali ile ilgili iddiasını komik bulduklarını belirtti.
Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hikmet Hacıyev, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, uluslararası af örgütünün Rus ve İsrail uyruklu aktivist Lapşin’in işkence edildiği ihtimali ile ilgili iddiasını komik bulduklarını belirtti. Sözcü Hacıyev UAÖ’üne gösterdiği tepkide, neden örgütün Ermenistan yönetiminin Azerbaycan cumhuriyetinin öldürülen vatandaşlarını iade etmemesine veya atalarının mirası topraklar olan ve şu anda işgal altında bulunan Azerbaycan topraklarında kalan yakınlarının mezarını ziyaret giden Azerbaycan vatandaşlarını tutuklamasına tepki göstermediğini sorguladı.
Gözlemciler, korsan İsrail’in Aleksandr Lapşin’in tutuklanmasına tepkisini bu rejimi arada bir Ermenistan ve bazen da Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yanında yer alma gayretleri şeklinde yorumluyor. Aslında ırkçı İsrail rejiminin tek amacı Azerbaycan ve Ermenistan gibi zayıf ve güçsüz milletlerden nemalanmaktır.
Gerçekte siyonist rejimin Azerbaycan Cumhuriyeti ile düşmanlığının yanında dost gibi gözükme paradoksu, üzerinde durulması gereken bir noktadır. Korsan İsrail iki yüzlü tavırları ile bir yandan kendisini Azerbaycan cumhuriyetinin müslüman milletinin dostu ve Cumhurbaşkanı İlham Aleyev’in stratejik ortağı gibi tanıtıyor, öbür yandan ise Lapşin’in iade edilmesini dolaylı bir şekilde takip ederek aslında Azerbaycan cumhuriyetinin düşmanı olan Ermenistan’ın değirmenine su döküyor. Bu yüzden görünen o ki şimdi artak Bakü yönetiminin müslümanlara karşı gayri müslimleri desteklemeyi dış politika ilkesi edinen siyonist rejimle ilişkilerini gözden geçirme zamanı gelmiştir.
Öte yandan Bakü ve Erivan yetkilileri arasında yaşanan söz düellosunun devamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Erivan yönetiminin izlediği politikaları sabotajcı politikalar niteleyerek sert bir dille eleştirdi.
Aliyev, Erivan yönetimi Nisan 2016 tarihinde yaşanan çatışmaların ardından kendisini mazlum gibi göstererek uluslararası kurum ve kuruluşlara baş vurduğunu ve Bakü yönetimini uluslararası yasalara bağlı kalmamakla suçladığını kaydetti.
Aliyev ayrıca Ermenistan yönetiminin geçen sene yaşanan çatışmaların ardından toplu güvenlik anlaşması kurumunun desteğini kazanma girişimleri sonuç vermediğini ifade etti. Azeri lider Azerbaycan ordusu Ermenistan topraklarına tecavüz etmediğini ve sadece tarihi topraklarının bütünlüğünü korumak için savaştığını vurguladı. Aliyev ayrıca Karabağ münakaşası Azerbaycan cumhuriyetinin iç meselesi olduğu gibi Nisan 2016 çatışmaları da bir iç mesele olduğunu belirtti.
Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in son açıklaması, Bakü yönetiminin Ermenistan ve uluslararası arabulucularla üstün konumdan müzakere etmek istediğini gösteriyor. Gerçekte görünen o ki Bakü yönetimi Azerbaycan topraklarının beşte birini kaybetmiş olmasına karşın Rusya, İsrail, Güney Afrika, Güney Kore, Ukrayna ve Pakistan’dan son yıllarda aldığı silahların desteği ile barış müzakerelerinde inisiyatifi kendi elinde tutmaya çalışıyor. Oysa Bakü yönetimi uluslararası arenalardaki hamilerinin desteklerine pek fazla umut bağlamaması gerekiyor. Gerçekte Karabağ barış müzakereleri uluslararası gözlemcilerin katılımı olmaksızın daimi çözüme kavuşamayacağı açıkça ortadadır. Bu arada uluslararası arabulucuların da katılımına karşın barış müzakerelerinin sonuca ulaşmadığı ve ulaşması da mümkün görünmediği anlaşılıyor. Bir başka ifade ile Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının %20 kadarını kaybeden taraf olarak Ermenistan ile barış müzakerelerinin gerçek mağduru sayılıyor ve cari sürece bakıldığında saldırgan taraf yani Ermenistan’a nazaran daha fazla zarara uğrayacağı anlaşılıyor.
Bakü ve Erivan arasındaki gerginliklerin devamında Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayımlayarak dağlık Karabağ bölgesinde düzenlenen anayasa referandumunu illegal bir referandum ilan etti.
Bildiride, Ermenistan yönetimi 20 Şubat’ta işgal ettiği Azerbaycan topraklarında anayasa referandumu düzenlemek istediği belirtildi. Bildiride, dağlık Karabağ bölgesi Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğu belirtilerek bu topraklarda düzenlenecek referandum Azerbaycan Cumhuriyeti anayasası ve uluslararası yasalara aykırı olduğu ve yasal olmadığı vurgulandı.
Bildiride dağlık Karabağdaki şimdiki yönetiminin Ermenistan’ın kuklası bir yönetim olduğu ve Erivan yönetimi söz konusu illegal referandumu düzenlemeye kalkıştığı ve bölgenin adını da değiştirmek istediği, tüm bu gelişmeler Ermenistan’ın Karabağ münakaşasının siyasi yollardan çözümlenmesini istemediği ve mevcut durumun devam etmesinden yana olduğunu ortaya koyduğu ifade edildi.
Geçen hafta Gürcistan savunma bakanlığı bu ülkede zorunlu askerlik yasası yürürlüğe girdiğini açıkladı. Gürcistan savanma bakanlığı 14 Şabut’ta sadece 140 Gürci genç askerlik hizmeti için çağırıldığını belirtti.
Bu arada Gürcistan’da zorunlu askerliğin eski savunma Bakanı Tinatin Hidaşili’nin talimatı üzerine geçen yılın yaz aylarında feshedildiği hatırlatılmalıdır. Ancak Gürcistan’ın şimdiki savunma Bakanı Levan İzorian Kasım 2016 tarihinde yasayı yeniden yürürlüğe koydu. Gürcistan ordusunda askerlik hizmeti şimdiye kadar zorunlu, sözleşmeli, kadro ve yedek askerlik olmak üzere dört kategoride veriliyordu ve şimdi bu ülkenin 18 – 27 yaş grubunda yer alan gençler zorunlu askerliğe çağrılmaya başladı. Gürcistan ordusunda zorunlu askerlik 12 aydır ve zorunlu askerlik yapan gençler her yıl ilkbahar ve sonbahar olmak üzere iki dönemde orduya çağrılıyor.
Bir başka gelişmede, geçen hafta Gürcistan savunma bakanlığı, Amerika’nın bu ülkede yeni askeri üs kurma kararı aldığını açıkladı. Gürcistan savunma bakanlığı Gürcistan savunma Bakanı Levan İzorian ve genel kurmay Başkanı Vladimir Çaçibaya’nın Almanya ziyareti ve burada ABD’nin Avrupa’daki kara kuvvetleri komutanı ve ayrıca ABD’nin Avrupa’da askeri eğitim merkezi komutanı ile görüşmelerine değinerek, Amerika’nın Gürcistan’da açmak istediği yeni askeri üssü, Almanya’nın NATO güçlerini Afganistan’a göndermeden önce eğittiği Hohanfel askeri üssüne benzer bir üs olacağını belirtti.
Bu çerçevede ABD’nin Avrupa’da askeri eğitim merkezi komutanı General Antonio Augusto yakında söz konusu askeri üssün detaylarını incelemek üzere yakında Tiflis’i ziyaret edeceği belirtildi.
Washington ve Tiflis yönetimi geçen yılın sonlarına doğru Gürci askerlerin Amerika’nın üç yıllık eğitim programı çerçevesinde eğitilmeleri üzerine anlaşmaya vardı ve söz konusu askeri üssün de bu çerçevede açılacağı anlaşılıyor. Kuşkusuz Amerikalı askerlerin Gürcistan topraklarına yerleşmesi Moskova – Tiflis hattında gerginliğin tırmanmasına ve bölgede yeni bir savaş yaşanma ihtimalinin artmasına yol açacaktır. Rusya, NATO ve ABD’nin doğuya doğru yayılmasına şiddetle karşı çıkıyor ve bu bağlamda atılan her türlü adıma tepki gösteriyor.
Geçen hafta Kurban Kulu Berdi Muhammedov Türkmenistan halkının oylarının yüzde 97.69 kadarını kazanarak bir kez daha bu ülkenin Cumhurbaşkanı seçildi.
Türkmenistan merkezi seçim komisyonu Başkanı Murat Muradov yaptığı açıklamada, oyların sayımı Berdi Muhammedov’un 12 Şubat erken seçimlerini kazandığını gösterdiğini, nihai sonuçlar ise seçimlerden yedi gün sonra resmen açıklanacağını belirtti.
Türkmenistan’da seçmenlerin %97 kadarı cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldı. Türkmenistan’ın 6 milyon nüfusu bulunuyor ve 18 yaşına gelen vatandaşlar oy hakkına kavuşuyor.
Türkmenistan’da düzenlenen seçimlere 3 milyon 140 seçmen ülke içinde ve yurt dışı temsilciliklerinde oy kullandı.
Türkmenistan cumhurbaşkanlığı seçimlerine aralarında Berdi Muhammedov’un da yer aldığı 9 aday yarıştı.
Geçen hafta Kazakistan fesatla mücadele komisyonu Başkan yardımcısı Aygül Şaemava, bu ülkenin maliye, adalet ve tarım bakanlıkları en fesat kurumlar olduğunu açıkladı. Şaemava ülkesinin en fesat kurumlarının listesini açıklayarak, maliye, adalet ve tarım bakanlıklarının çalışanları diğer kurumlara nazaran daha çok suç işlediklerini kaydetti.
Şaemava fesatla mücadele komisyonunun 2016 yılında yürüttüğü çalışmaların raporunu sunduğu açıklamasında, geçen sene işten atılan veya görevden alınan devlet memurları, olumsuz faaliyetleri yüzünden cezalandırıldıklarını belirtti. Kazak yetkili, devlet kurumlarından işten atılan memurların yarısından fazlası fesat suçlarından ötürü işten atıldıklarını ve bunların arasında maliye, adalet ve tarım bakanlıklarının çalışanları birinci sırada yer aldıklarını ifade etti.
Kazakistan fesatla mücadele komisyonu Başkan yardımcısı Şaemava ayrıca geçen sene fesatla ilgili suç oranı en çok Almatı, Doğu Kazakistan, Mangistaosk, Kastanay ve Şambel bölgelerinde görüldüğünü vurguladı.
Kazakistan fesatla mücadele komisyonu Başkan yardımcısı Şaemava, bundan böyle de ülkesinde fesatla mücadele daha da güçlü bir şekilde yürütüleceğini ve devlet erkanlarının ülkenin çeşitli eyaletlerinde bu tür suçların kökünü kurutmak için daha ciddi önleyici tedbirler uygulayacaklarını belirtti.
Geçen hafta Kırgızistan maliye Bakanı Adil Beyk Kasım Aliyev ise bu ülkenin Aralık 2016’ya kadar 4.1 milyar dolar borçlu olduğunu açıkladı.
Bakan Aliyev Bişkek yönetimi 3.7 milyar dolar dış borcu ve 322 milyon dolar da iç borcu olduğunu belirtti. Bakan Aliyev geçen sene ülkenin genel bütçesinden 294 milyon dolarlık borcun ödenmesi için yararlanıldığını kaydetti. Kırgızistan maliye Bakanı Aliyev, bakanlığın verileri 2010 yılında hükümetin borcu 2.6 milyar dolar olduğunu ve ülkenin gayri safi milli hasılasının %44 kadarını kapsadığını gösterdiğini, son altı yılda bu rakam yaklaşık ikiye katlandığını ve Kırgızistan’ın gayri safi milli hasılasının %60 kadarına ulaştığını belirtti. Bakan Aliyev Kırgızistan yasalarında hükümetin borçları gayri safi milli hasılanın %60’ını geçmemesi gerektiği belirtildiğini ifade etti.
Son yıllarda Çinli bankalar Kırgızistan yönetimine kredi açan yabancı bankaların başında yer alıyor. Bu kredilerin Kırgızistan’ın altyapılarını geliştirmek ve yol inşaatı gibi projeleri uygulamak için verildiği belirtilirken, uzmanlar bu şartların Kırgızistan için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade ediyor.