Nisan 21, 2017 13:52 Europe/Istanbul
  • Şii tarihinin büyük alimleri - 7

Bugünkü sohbetimizde kameri 4. Yüzyılın büyük şii alimi, fakih ve tarihçi Şeyh Müfid ile tanışmak istiyoruz.

Şeyh Müfid şii fıkhı ve kelamının gelişmesinde büyük katılları olduğu için şii düşüncenin alanında ünlü bir şahsiyet olarak yer alıyor. Daha net bir ifade ile Şeyh Müfid, şii kelamının temelini atan ve şii mezhebinin dinamak fıkhını ihya eden biriydi. Şeyh Müfid’in yapıcı düşünceleri üzerinden on asır geçmesine karşın hala İslam düşünürleri ve alimleri tarafından ilgi ile karşılanmaktadır, ki bu da Şeyh Müfid’in İslamî düşünce alanında eşine ender rastlanan konumunu yansıtır.

Sohbetimiz boyunca gücümüz yettiğince Şeyh Müfid’in yaşamını ve faaliyetlerini kısaca gözden geçirmek istiyoruz.

Şeyh Müfid adıyla ün yapan Muhammed bin Muhammed bin Numan kameri 336 yılının Zilkade ayının 11. Gününde Bağdat yakınlarında, Akberi bölgesinde dünyaya geldi. Babası muallimdi ve bu yüzden Şeyh Müfid İbni Muallim olarak da ün yaptı. Şeyh Müfid ayrıca doğduğu ve büyüdüğü bölgelerin adına göre Akberi ve Bağdadi olarak da bilinirdi.

Muhammed çocukluk çağında babası ile birlikte Bağdat’a geldi ve burada 70 kadar bilgin ve alimden ders aldı. Muhammed’in en ünlü hocaları Şeyh Sıdduk, İbni Cüneyt İskafi, Hüseyin bin Ali Basri, Ali bin İsa Ramani, Cafer bin Muhammed bin Kuluye, Muhammed bin Ümran Merzbani, İbni Hamza Teberi ve İbni Davud Kumi gibi şahsiyetlerdi.

Güçlü iman, takva, zeka ve dehası sayesinde Şeyh Müfid çağının tüm yaygın bilimlerine musallat oldu ve kelam ve münazarada büyük maharete kavuştu. Şeyh Müfid döneminde Bağdat İslamî ilim ve medeniyetin simgesiydi ve bu kentte çeşitli fikri ekoller faaliyet yürütüyor ve her biri kendi hakkaniyetini ispat etmek için büyük emek harcıyordu. Bu şartlarda Şeyh Müfid büyük bir iktidarla şii maarifini diğer mezheplere galip getirmeyi başardı ve o dönemin ehli sünnet hükümdarından Bağdat’ın bir numaralı özel tedris kürsüsünü kazandı.

Şeyh Müfid henüz genç yaşta ulema arasında özel bir yer kazandı ve sadece şii alimlerce değil, diğer mezheplerin ulemalarınca da saygın biri olarak biliniyordu ve sadece ulema ve sıradan insanlar değil, aynı zamanda Deylemi sultanlar da huzuruna çıkıyor ve saygılarını ifade ediyordu. O sıralarda Şeyh Müfid henüz 34 yaşındaydı.

Şeyh Müfid vefat ettiğinde cenaze törenine 80 bin kişi katıldı, ki bu da o dönemde görülmemiş düzeyde büyük bir katılımdı. Cenaze törenine İslam dünyasının önde gelen diğer mezheplerinin büyükleri katılmıştı.

 

Image Caption

Şeyh Müfid’in ilmi yaşamının bir boyutu, şii içtihadı üzerindeki önemli tesiriydi. Bu büyük alim İslam ve şii maarifini diğer inanç ve mezheplere karşı savunmakta çaba sarf ettiği kadar, şii düşünce alanındaki yanlış düşünceleri silmek için de büyük emek harcadı. Şeyh Müfid şii müslümanların arasında her türlü ifrat ve tefrit ve mantıksız ve temelsiz düşüncelerle şiddetle mücadele etti ve bu yolda büyük başarı sağladı. O dönemlerde hem şii ve hem daha güçlü bir şekilde sünni alimlerin arasında yaygın olan yanlış inançlardan biri dini anlamakta aklın rolünün önemsenmemesiydi. Hatırlanacağı üere geçen bölümlerde ilim ehli olanlar İmam Zaman’ın küçük gaybet dönemi ve büyük gaybet döneminin başlamasını Hadis çağı olarak adlandırdıklarından söz ettimiştik. O dönemde din alimleri hadisleri toplamaya ve her hadisin doğruluk derecesini tespit etmeye başladı. nitekim Şeyh Sıdduk da değerli ömrünün büyük bir bölümünü bu emsalsiz hazineyi korumaya sarf etti. O dönemde, yani Hadis çağında şii alimlerin gücünün büyük bir bölümü bu önemli işin uğrunda harcanmıştı, fakat o dönemin ardından Şeyh Müfid, şii içtihadının temelini akıldan uygun biçimde yararlanarak pekiştirmeye çalıştı.

Şeyh Müfid döneminde din alimleri aklın dini anlamakta ifa ettiği her türlü rolüne şiddetle muhalefet ediyordu ve bu durum, halkın inançlarında bazı ifrat ve tefritlere ve dini meselelere yüzeysel yaklaşımlara sebebiyet vermişti. Şeyh Müfid’in en önemli faaliyetlerinden biri, bu batıl düşünce ile mücadele etmekti. Şeyh Müfid aklı, Kur'an'ı Kerim ve hadisi tanımak için etkili bir araç olarak tanıttı ve aklından dini anlmak için nasıl doğru biçimde yararlanılabileceğini açıkda beyan etti. Böylece Şeyh Müfid şii fıkhını düzenli bir şekilde tedvin edilmesinde temel rolü ifa etti ve hatta bazıları şeyhin fıkıh usulü tezkeresi adlı eserini bu ilmin ilk yazılı kaynığı olarak bilir.

 

Image Caption

Şeyh Müfid’in içtihad ve ahkamın istinbatı için geniş bir plan sunmakta ifa ettiği önemli rolünü anlamak için şeyhin fıkhi kitaplarına ve özellikle Cevabatı Ehli Musul Fi Aded ve Rivayet adlı eserine bakmak yeterlidir. Gerçekte çağımızın fakihlerinin Kur'an'ı Kerim ayetleri ve rivayetlerden ahkam istinbat etme yöntemleri kesinlikle Şeyh Müfid’in bu kitapta belirleyerek açıkladığı yöntemin aynısıdır. Bu istidlal yöntemi az çok ve biraz cüz’i farklılıklarla çağdaş alimlerin fıkhi kitaplarında mevcuttur, ki bu da Şeyh Müfid’in fıkhi mantığının güçlü olduğunu ve şii içtihad üzerinde kalıcı iz ve etki bıraktığını ve bu düzeyde herkesçe kabul gördüğünü yansıtır.

Evet, Şeyh Müfid’in yaşamı ve şii düşüncenin seyri üzerindeki tesiri oldukça büyüktür, öyle ki bu tesiri tam olarak anlayabilmek için İslamî ilimler ve tarih uzmanlarından bilge insanların uzun yıllar ve yılmadan bu konu üzerinde araştırmaları gerekir.

Biz bu söyleşimizde sadece Şeyh Müfid’i tanımak için bu büyük insanın yaşamına küçük bir pencere açmaya çalıştık. Ancak süremiz kısa olduğu için İslam tarihinin bu büyük şahsiyetinin ibret dolu yaşamına bir sonraki bölümde devam edeceğiz.