Temmuz 12, 2017 06:46 Europe/Istanbul

Geçen hafta Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmasına rağmen yaptırımlarını arttırması ve anlaşmayı sabote etme çabaları siyaset ve medya çevrelerinde tartışmaya devam etti.

Peki ama bu sabotajlar İran ekonomisini ne kadar etkileyebiliyor? Acaba Amerika Bercam öncesi döneme geri dönebilir mi? Bu soruları sizler için bültenimizde masaya yatırmaya çalıştık.

Amerika senatosu İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik hasmane tutumunun devamında “2017 – İran’ın istikrarsızlaştırıcı uygulamaları ile mücadele” kanunu adı altında İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı geniş kapsamlı bir yaptırım planını onayladı. Bu yaptırımlar İran’an füze programı ve terörle ilgili yaptırımları ve silah ambargoları içeriyor.

Amerika yönetimi, geçen hafta BM güvenlik konseyi Bercam nükleer anlaşmasında İran’ın bu anlaşmaya tam olarak bağlı kaldığını onaylayan bir rapor yayımladığı halde İran İslam Cumhuriyeti’ne baskı uygulamak amacıyla yaptırım kozunu kullanıyor. Bu rapor uluslararası camia ve özellikle Bercam nükleer anlaşmasına taraf olan AB ve Rusya ve Çin gibi taraflarca çok önemli noktaları içeriyor ve Amerika yönetiminin Bercam nükleer anlaşmasına karşı tek yanlı bir tutum izlediğini ve yaptırımlarını ağırlaştırarak anlaşmanın diğer taraflarının görüşlerini umursamadığını ortaya koyuyor.

Uluslararası meseleleri uzman Hasan Beheştipur ise bu bağlamda şöyle diyor: eskiden Amerika bazı hukuki gerekçelere ve UAEK yönetimi kurulunun kararnamelerine istinat ederek İran’a karşı daha fazla baskı ve yaptırım zemini hazırlaması ve bu yolda AB üyesi ülkeleri ve İran ile ticaretin esas tarafları olan Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan gibi ülkeleri kendi saflarına çekebilmesine karşın şimdi şartları bu tür bir ortam oluşturmak için müsait görmüyor. Bu yüzden şimdi ABD Başkanı Trump’ın yeni yaptırımları dayatmak ve Bercam nükleer anlaşmasını eleştirmek gibi girişimlerine ancak siyonist rejim İsrail ve Arabistan gibi bölgede bazı Arap rejimler eşlik ediyor. Oysa Avrupa’nın ağır topları Bercam nükleer anlaşmasından sonra İran ile önemli ticari anlaşmalar imzaladı ve şimdi bu ülkelerin çıkarları Bercam’ın uygulanmasında barışçıl bir tutum sergilemelerini icap ediyor.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de geçen hafta Avrupa turuna çıktı ve Almanya, İtalya ve Fransa’yı ziyaret etti. Zarif Katar’ın El Cezire TV kanalına verdiği mülakatta şu vurguyu yaptı: kuşatma, yaptırım, tehdit ve ceza kesmek gibi milletlerin iradesini kırmaya yönelik girişimler bu milletlerin iradesinin daha da güçlenmesine yol açar.

Zarif ayrıca Amerika’nın İran karşıtı yaptırımları siyasi ve iktisadi boyutta  Amerika için tamamen ters sonuç doğuracağını vurguladı.

Geçen hafta Avrupa’nın üst düzey yetkililerinin Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile görüşmelerinde Bercam nükleer anlaşmasının uygulanmasına vurgu yapması, Avrupalı liderlerin Bercam anlaşmasını korumak istedikleri gerçeğini ortaya koyuyor. Gerçekte İran Bercam nükleer anlaşmasından sonra oluşan yeni şartlarda başta AB ülkeleri olmak üzere bir çok ülke ile iktisadi işbirliği yönünde bazı anlaşmalara vardı ve şimdi de esas ticari ortakları ile bankacılık sisteminden yararlanma yolundaki engelleri kaldırmaya çalışıyor. Gerçi şimdilik bu kaygının hala devam ettiği ve Amerika’nın Bercam anlaşmasını sabote etme çabaları sürdüğü anlaşılıyor.

İtalya’da yayımlanan La Republica gazetesi “imzalanan 30 milyar avroluk anlaşma, Trump tehlikesi ile karşı karşıya” başlıklı raporunda şu ifadelere yer verdi: Bu yaklaşımın tehlikeli sonuçları beraberinde getirecektir. Bu sürecin ve bölgede siyasi gerginliklerin devam etmesi 300 ila 400 milyar dolarlık bir piyasada yabancı yatırımların dondurulması kaygısını beraberinde getiriyor.

Bu arada AB Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmasını feshetme tehditlerine karşı gösterdiği tepkide bir bildiri yayımlayarak anlaşmadaki tüm yükümlülüklerine tam olarak bağlı olduğunu açıkladı. Gerçekte Avrupa bağımsız bir şekilde karar almakta kararlı görünüyor, nitekim Amerika da artık Avrupa’nın çıkar ve maslahatlarına kendi çıkarları doğrultusunda el koyamıyor.

Bu çerçevede geçen hafta İran ile bir kaç Avrupa ülkesi arasında yeni anlaşmaların gerçekleştiği belirtildi. Bu haberlerden biri İran petrol milli firması ile Fransa’nın Total petrol firmasının oluşturduğu uluslararası bir konsersiyum arasında Güney Pars sahasının 11. Ünitesinin geliştirilmesini öngören 4.8 milyar dolar değerinde bir anlaşmanın imzalandığı haberiydi.

Söz konusu anlaşma geçen Pazartesi günü İran petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene’nin katıldığı törende İran petrol milli firması genel müdürü Ali Karder ve Fransa’nın Total petrol firması genel müdürü Patrick Pouyannes  ve Çin petrol milli firması genel müdürü Lu ve İran’ın Petro Pars firması genel müdürü İzzetullah tarafından imzalandı.

Cumhurbaşkanı Ruhani, İran petrol milli firması ile Güney Pars sahasının 11. ünitesini geliştirme anlaşmasını imzalayan Fransa’nın Total firmasının başkanını kabul etti. Görüşmede Ruhani, anlaşmanın sadece mali bir yatırım olmadığını, bilimsel ve teknolojik transfer de bu projede söz konusu olduğunu belirtti.

Ruhani ayrıca, İran’ın petrol ve doğalgaz sektörlerinde 200 milyar dolar değerinde projeler yatırıma hazır olduğunu ifade etti.

Görüşmede Total Başkanı da İran ile imzaladıkları anlaşma firma için büyük önem arz ettiğini, anlaşmayı iki tarafın yetkililerinin çabaları ile sonuçlanmasından mutlu olduklarını kaydetti.

ile Güney Pars sahasının 11. ünitesini geliştirme anlaşması uygulandıktan sonra Katar ile ortak olan bu sahadan İran’ın doğalgaz çıkarma kapasitesi günde 56 milyon metreküp artıyor. Güney Pars doğalgaz sahası dünyanın en büyük doğalgaz sahasıdır ve İran ve Katar arasında ortak bir saha sayılır. Bu sahanın doğalgaz kaynakları 14 trilyon metreküp ve yan ürünleri 18 milyar varil tahmin ediliyor. Bu rakam aynı zamanda dünya doğalgaz kaynaklarının %8 kadarını oluşturuyor.

Total firması ise bu sahanın 11. Ünitesinde iki aşamada beş milyar dolar yatırım yapıyor.

Bir başka gelişmede, geçen hafta Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Avrupa’ya gerçekleştirdiği ziyaretinde Almanya, İtalya ve Fransa yetkilileri ile ikili iktisadi ilişkileri geliştirme yollarını görüştü.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif Almanya’ya yaptığı iki günlük ziyareti sırasında bu ülkenin üst düzey yetkilileri ile ikili ilişkileri ele aldı.

Dışişleri Bakanı Zarif Almanya’da ilkin Avrupa dış ilişkiler konseyinin yıllık oturumunda bir konuşma yaptı. Zarif daha sonra Almanya’nın Maliye Bakanı ve ardından Ekonomi Bakanı Brigitte Zypries ile görüştü. Görüşmede Alman Bakan iki ülke arasında üç milyar dolarlık ticaret hacmine işaretle ikili ilişkilerin çok iyi düzeyde olduğunu ve her yıl çok sayıda Almanya vatandaşı İran’ı ziyaret ettiğini, iki millet arasında ilişkiler iyi olunca, doğal olarak iktisadi ilişkiler de iyi olduğunu kaydetti.

Geçen hafta Tahran İran’ın para ve döviz politikaları çerçevesinde her yıl düzenlenen yıllık zirveye ev sahipliği yaptı. Bu yıl “mali istikrar; iktisadi büyümenin zemini” konusunun ele alındığı zirve, İran’da bu yıl 6. Beş yıllık kalkınma programı başladığı bir sırada düzenlendi. Yeni beş yıllık kalkınma programında İran’ın ekonomik büyüme endeksi %8 olarak gerçekleşmesi ve enflasyonun de tek haneli olarak kalması öngörülüyor.

Bültenimize bu zirve ile ilgili raporumuzla devam ediyoruz.

İran geçen sene ülke ekonomisine bir kaç yıl hakim olan ekonomik durgunluktan kurtulmayı başardı ve geçen seneyi %9’luk enflasyon ve %12.5’luk ekonomik büyüme endeksi ile kapatmayı başardı. Ancak kaygılar hala devam ediyor. Bu arada ekonomi ve maliye Bakanı Ali Tayyibnia ve merkez bankası Başkanı Veliullah Seyf “mali istikrar; iktisadi büyümenin zemini” başlığı altında düzenlenen zirvede İran’ın iktisadi büyümesini sürdürmesi için para ve döviz politikaları arasında koordinasyonun devam etmesine vurgu yaptı.

Ekonomi ve maliye Bakanı Ali Tayyibnia, para ve mali politikaların arasında uyum sağlamakla mevcut iktisadi sorunların giderilmesi yolunda önemli adımlar atılabileceğine inanıyor. Merkez bankası Başkanı Veliullah Seyf de oturumda  şöyle dedi: parasal istikrar, döviz sektöründe istikrar ve İran ekonomisinin iyileşmesine yardımcı olmak, merkez bankasının son dört yılda icraatı olmuştur. İran merkez bankası son bir kaç yılda enflasyon oranını kontrol etme alanında ülkenin üretim faaliyetlerinin gelişmesi yönünde önemli uygulamalara imza attı.

Uzmanlara göre mali istikrarın korunması ve mali istikrarın ve düşük enflasyon seviyesinin iktisadi büyümede rolü, İran ekonomisinin karşı karşıya bulunduğu en önemli meselelerdir. Son dört yılda petrol fiyatlarının varil başına 120 dolardan 40 dolara gerilemesi hükümetin gelirleri üzerinde etkisini yaptı, buna karşın İran’da işsizlik sorunu hala üretim ve yatırıma ihtiyaç duyuyor ve bunun için de banka kaynakları ve dış sermaye cezi gerekiyor. Bu sorunun çözümü için en önemli mesele, direniş ekonomisine yönelik ve bu eğilimi takviye etmektir.  Geçen sene hükümet ve özel sektör ve diğer ilgili kurumlar direniş ekonomisinin belirlediği hedeflerin gerçekleşmesi için bazı adımlar attı ve iktisadi büyüme ve istihdam alanlarının açılması ve yatırım daha iyi konuma geldi, gerçi yatırım alanında hala bir çok işin yapılması gerektiği anlaşılıyor.

Geçen hafta Asya ve Avrupa kıtasının bazı meclis başkanları Avrasya bölgesinde işbirliğini geliştirmek için kararlaştırılan işbirliği zeminlerini ele aldı. Bu konu Seul’da düzenlenen bir zirvede masaya yatırıldı. Zirveye İran’dan İslami Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani katıldı. Meclis Başkanı Laricani Seul’da zirvenin kulisinde Ermenistan meclis Başkanı Ara Babloyan ile görüştü.

Seul’da düzenlenen Avrasya meclis başkanları zirvesinin kulisinde Ermeni mevkidaşı ile görüşen İslami Şura Meclisi Başkanı Laricani, İran İslam Cumhuriyeti’nin Ermenistan ile enerji ve transit alanlarında işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu açıkladı.

Ermenistan İran ile karadan ortak sınırı bulunması ve sınırda serbest ticaret bölgeleri sayesinde Fars körfezi ile Karadeniz arasında en kısa ve en güvenli güzergahı oluşturuyor. İran de bölgede jeopolitik konumu ve Kuzey – Güney koridorunda yer alması sayesinde Hazar kıyısındaki komşuları ve bu bölgede yer alan diğer ülkelerin uluslararası açık denizlere ulaşma halkasını oluşturuyor. Bu fırsatlar ise bölgesel kalkınma kapasitelerinin gelişmesine katkı sağlıyor.

İran İslam Cumhuriyeti ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gelişmesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Geçen sene İran Cumhurbaşkanı Dr. Hasan Ruhani’nin Ermenistan ziyareti sırasında iki ülkenin üst düzey yetkilileri ikili ve çok yönlü işbirliği konularını ele aldı ve iki ülkenin yetkilileri arasında beş işbirliği belgesi imzalandı.

Geçen sene Ermenistan’ın İran büyükelçisi Artaşes Tumanyan da Merkezî eyalette düzenlenen petrol dışı ihracatı geliştirme çalışma grubu oturumunda ülkesi İran için Avrasya ülkelerinin 180 milyon nüfuslu piyasasının kapılarını açabilecek kapasitede olduğunu ifade etti.