Temmuz 21, 2017 17:41 Europe/Istanbul

Bültenimize Güney Kafkasya bölgesinde bazı önemli haberlerin başlıklarına göz atarak başlıyoruz.

Geçen hafta Azerbaycan cumhuriyetinde İslamcı siyasi tutukluların dosyalarını gözden geçiren temyiz mahkemesi yargıcı, sanık avukatlarının sunduğu delilleri reddederek sanıkların hakkında verilen kararları onayladı.

Geçen hafta ayrıca Azerbaycan milli meclisinin iktidar Yeni Azerbaycan partisinin milletvekili Siyavoş Nevruzov, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in vurguladığı üzere Bakü yönetiminin sabrı sona erdiğini ve işgal altındaki topraklarını kurtarmak için beklemeyeceklerini açıkladı.

Geçen hafta Gürcistan savunma Bakanı da bir açıklama yaparak Tiflis yönetimi savunma gücünü takviye etmek amacıyla Amerika’dan daha fazla silah satın almak istediklerinibelirtti.

Yine bir başka gelişmede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Özbekistan müslümanlar idaresi ve Özbekistan devlet diyanet işleri komisyonu başkanları ile görüşmesinde iki ülke arasında diyanet işleri alanında işbirliği ve deneyimlerini paylaşmanın arttırılmasını vurguladı.

Geçen hafta Kazakistan Dışişleri Bakanlığı da bir açıklama yaparak Kazakistan ve Amerika savunma bakanlığı temsilcileri arasında 5 yıllık bir savunma işbirliği anlaşması imzalandığını duyurdu.

Tacikistan’da ise geçen hafta Tacikistan cumhurbaşkanlığı kurumu stratejik araştırma merkezi Başkanı birinci yardımcısı, Tacikistan İslamî hareket partisinin yurt dışında faaliyetleri de bu ülkenin güvenliğine yönelik tehdit oluşturduğunu iddia etti.

Ve son haberimiz de Çek ve Slovakya firmalarının Kırgızistan’da on su ve elektrik üreten baraj inşaatı ile ilgili.

Geçen hafta Azerbaycan cumhuriyetinde İslamcı siyasi tutukluların dosyalarını gözden geçiren temyiz mahkemesi yargıcı, sanık avukatlarının sunduğu delilleri reddederek sanıkların hakkında verilen kararları onayladı.

Sanıkların haklarında mahkemenin verdiği kararın gözden geçirilmesi için temyiz mahkemesine baş vurmalarının ardından, temyiz mahkemesinde Azerbaycan Cumhuriyeti müslümanlar birliği hareketi lideri Hac Tale Bakırzade ve yine Azerbaycan Cumhuriyeti halk cephesi Başkan yardımcısı Fuat Kahramanlı ve diğer sanıkların suçlarını ele almak üzere bir duruşma düzenlendi.

Duruşma söz konusu sanıkların temyiz başvurusunu ele almak üzere yargıç Emir Bayramov başkanlığında başladı ve sanık avukatları delillerini mahkemeye sundu, ancak delillerin bazıları dosyanın gargıcı tarafından reddedildi.

Bakü ağır ceza mahkemesi sanıkları için hazırlanan uydurma dosyanın sanıkları Hac Tale Bakırzade ve Abbas Hüseyinov’a 20 yıl, Fuat Kahramanlı’ya 10 yıl, Cebbar Cebbarov’a 19 yıl, Rasim Cebrailov’a 17 yıl, Şamil Abdulaliyev, Zakir Mustafayev, Cihad Baba Kişizade, Abbas Kuliyev, İbrahim Hudaverdiyev, İtibar İsmailov, Behruz Kuliyev, Ali Nuriyev, Ali Baba Veliyev, Ferhat Balaev ve Abbas Takiyev’e 14 yıl 6 ay ve Ramin Yariyev ve Akil Kuliyev’e de 10’ar yıl hapis cezası kesmişti.

Yine mahkemenin verdiği karara göre Hac Tale Bakırzade ve Abbas Hüseyinov’un mahkumiyet sürelerinin 7 yılını kapalı kapılar ardında ve ziyaretçi olmaksızın geçirmeleri gerekiyor.

Nardaran olayları sanıklarının bir sonraki duruşması ise 13 Temmuz olarak belirlendi.

Nardaran olayları dosyası sanıklarının temyiz mahkemesi hakkında üzerinde durulması gereken ilginç bir nokta, Azerbaycan cumhuriyetinin bu seçkin din adamının açık sözleridir. Azerabycan Cumhuriyeti müslümanlar birliği hareketi lideri hüccetülislam Hac Tale Bakırzade, Bakü temyiz mahkemesinde şöyle konuştu: beni, müebbet hapis cezası öngörülen kanuna istinaden 21 suçla suçladınız. Şimdi burada esaslı bir soru gündeme geliyor, şöyle ki, niden müebbet hapis cezası yerine beni 20 yıl hapis cezasına çarptınız? Bu konuda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev gelip açıklama yapması gerekiyor.

Hac Tale Bakırzade Nardaran dosyası sanıklarının temyiz mahkemesinde konuşmasını şöyle sürdürdü: Eğer bir suç işlediysem ve bu suçu organize ettiysem, neden müebbet hapis cezasına çarptırılmadım? Eğer de bir suç işlemediysem, o zaman neden şimdi bu mahkemenin karşısındayım?

26 Kasım 2015’te Azerbaycan cumhuriyetinin Nardaran köyünde yaklaşık 70 kişi tutuklandı. Tutuklananlardan 17’si hüccetülislam Hac Tale Bakırzade ile birlikte yargılanıyor.

Aslında bu kişiler Nardaran köyünde uydurma bir operasyonla tutuklandı. Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik bakanlığının üst düzey eski yetkilileri ve bazı ecnebi casusluk örgütlerinin işbirliği ile düzenlenen bu kumpasta 2 polis ve köy halkından 4 kişi öldürüldü.

26 Kasım 2015’te tutuklanan sanıkların mahkeme duruşması, Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik bakanlığının tüm üst düzey eski yetkilileri gerçekleştirilen bir operasyonla yakalanarak hapse atıldığı halde devam ediyor. Bakü yönetimi hatta Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik bakanlığını feshederek bu ülkenin güvenlik ve istihbarat güçlerini Azerbaycan cumhurbaşkanlığı kurumunun doğrudan gözetimi altında faaliyet yürüten devlet güvenlik servisine vermeyi tercih etti.

Gerçekte 26 Kasım 2015’te Nardaran kasabasında ecnebi casusluk servislerinin işbirliği ile düzenlenen kumpas, Bakü medyasının ilk ifşaatında gün ışığına çıkarılan konulardan biriydi. Bu yüzden Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik bakanlığına bağlı hain yetkililer yakalanmaya başlayınca, bu kumpas çerçevesinde yakalanan tüm İslamcı siyasi tutukluların bir an önce serbest bırakılmaları düşünülüyordu.

Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının üst düzey eski diplomatlarından Arif Muhammedov konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik bakanlığının başında bulunan ve görevden alınan zatın siyonist rejim güvenlik kurumları ile kişisel ve yakın ilişkilerine bakıldığında, İsrail güvenlik kurumları Eldar Mahmudov’un Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik bakanlığı görevinden azledilmesine sert tepki verecektir.

Geçen Haziran ayında Norveç’e sığınan İslamî işbirliği teşkilatı İİT’nin AB’deki eski temsilcisi Arif Muhammedov facebook sayfasında Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik eski Bakanı hakkında çok önemli konuları ifşa etti. Azerbaycan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının eski üst düzey diplomatı Muhammedov şöyle yazdı: Eldar Mahmudov, siyonist rejimin güvenlik kurumları ile yakın kişisel ve kurumsal ilişki kurmuştu. Bu ilişkiler çok köklüdür ve son aylarda Azerbaycan cumhuriyetinde daha fazla etki yapma imkanına kavuşan Rusya doğal olarak Azerbaycan milli güvenlik Bakanı ile İsrail arasındaki yakın ilişkilerden rahatsızdı.

Azerbaycan Cumhuriyeti milli güvenlik eski bakanlığı aleyhinde yapılan ifşaat döneminde Bakü’de yayımlanan Yeni Musavat gazetesi de şöyle yazdı: Azerbaycan Cumhuriyeti vergi bakanlığı bu ülkede faaliyet yürüten ve Vahabilere ait olan firmaları teftiş etmek istediğinde milli güvenlik bakanlığı bu operasyonu engelledi. Çünkü vergi bakanlığı teftiş idaresi eski güvenlik Bakanı Eldar Mahmudov’un yakınlarından biri olan Vedadi Muhammedov’un yönetimindeydi ve Bakan Mahmudov’un emirlerini uyguluyordu.

Geçen hafta Tacikistan yönetimi bu ülkede muhaliflerin faaliyetlerini engelleme çabaları doğrultusunda yeni bir iddia ortaya attı. Bu doğrultuda Tacikistan cumhurbaşkanlığı kurumu stratejik araştırma merkezi Başkanı birinci yardımcısı, Tacikistan İslamî hareket partisinin yurt dışında faaliyetleri de bu ülkenin güvenliğine yönelik tehdit oluşturduğunu iddia etti.

Başkent Duşanba’da bir basın toplantısı düzenleyen bu yetkili şöyle dedi: İslamî hareket partisinin her türlü siyasi faaliyeti ve başka örgütlerle ittifak kurması Tacikistan içinde toplumun düşünceleri üzerinde etki yapabilir. Muhalif güçlerin ülkenin dışında birlik olma süreci, özellikle İslamî hareket partisinin liderliğinde olursa Tacikistan’ın milli güvenliği için tehlikelidir ve Tacikistan devleti ve milleti ülkenin siyasi partilerinin hareketlerine dikkat etmeleri gerekir.

Hatırlanacağı üzere Tacikistan yüksek mahkemesi Eylül 2015’te Tacikistan savunma Bakanı dönem yardımcısı  General Abdulhalim Nazarzade’nin isyanından sonra İslamî hareket partisinin faaliyetini bu olayda eli bulunmak suçundan yasakladı ve bu partiyi terör örgütü ilan etti.

Bundan önce de İslamî hareket partisi lideri Muhiddin Kebiri Almanya medyasına verdiği demeçte, partinin tutuklanan üyeleri ve taraftarlarının gazetecilerin ve yakınlarının gözünden uzak bir şekilde yargılanmalarından kaygılı olduğunu belirtmişti. Tacikistan İslamî hareket partisi lideri Kebiri, partinin tutuklanan tüm yetkilileri ve üyelerine yöneltilen suçların terör örgütü kurmaya katılmak, etnik ihtilafları körüklemek, siyasi rejimi devirmeye çağrı yapmak ve radikalizmden ibaret olduğunu belirtti.

Tacikistan meseleleri uzmanları, orta Asya ve kafkasya bölgelerinde yer alan ülkelerin iktidardaki politikacılarının muhaliflere yönelttiği suçlamaların mesnetsiz ve asılsız suçlar olduğunu belirtiyor. Özellikle Tacikistan İslamî hareket partisine yöneltilen suçlara benzer suçlamaların bölgedeki cumhuriyetlerde faaliyet yürüten tüm İslamî partilere yöneltilmesi de dikkat çekiyor.

Bu arada Tacikistan’da barış anlaşmasının imzalanmasının yirminci yıldönümü dolaysıyla Tacikistan yönetimi muhalifleri 9 Temmuz’da Almanya’nın Dortmond kentinde bir oturum düzenledi. 9 Temmuz’da düzenlenen bu oturuma Tacikistan’ın yasaklanan İslamî hareket partisi lideri Muhiddin Kebiri ve grup 24 temsilcileri ve Tacikistan yapıcı güçleri derneği üyeleri katılarak birer konuşma yaptı. Katılımcıların çoğu İslamî hareket partisinden olan bu oturumda katılımcılar diğer siyasi gruplardan Tacikistan yönetimine karşı birlik olmalarını ve aktif mücadele vermelerini istedi.

Geçen hafta Güney kafkasya ve orta Asya bölgelerinde yaşanan gelişmeler, bu bölgelerdeki cumhuriyetlerin üst düzey yöneticileri ülkelerinde İslam karşıtlığına son vermek niyetinde olmadıklarını ortaya koyuyor. Gerçekte İslam karşıtlığı ve dindarlara yönelik olumsuz bakışın Güney kafkasya ve orta Asya bölgelerinde yer alan müslüman ülkelerin liderlerinin öncelikleri olmaya devam ettiği anlaşılıyor.