Ağustos 16, 2017 14:58 Europe/Istanbul

İran’da son günlerde yeni kabine şekillenmeye başladı. Bu süreçte halkın iktisadi beklentilerine ve geçim kaygılarına uygun biçimde karşılık verilmesi, İslami Şura Meclisi milletvekillerinin en çok üzerinde durdukları noktalardan biriydi.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yeni kabine için seçtiği Bakan adayları programlarını açıklamak üzere İslami Şura Meclisi’nin çeşitli komisyonlarına geldi. Bu arada Bakan adaylarının programlarının incelenmesi Salı günü meclis genel kurulunda başladı.

Cumhurbaşkanı Ruhani yeni kabinesi için güvenoyu almak üzere Salı günü sabah saatlerinde geldiği İslami Şura Meclisi’nde yaptığı konuşmada şöyle konuştu: tüm Bakan adayları var gücünü direniş ekonomisi politikalarının gerçekleşmesi, ülkenin kalkınması, halka hizmet, İran İslam Cumhuriyeti nizamının ülkülerinin gerçekleşmesi ve milli çıkarların temin edilmesi yolunda kullanacaktır.

Bu arada iktisadi aktivistlerin yeni hükümetten beklentileri istihdam alanlarının açılması, milli para biriminin takviye edilmesi, iç üretime destek verilmesi ve işsizlik sorununa çözüm getirilmesinden ibaret olduğu belirtilmelidir.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçen hafta İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei cumhurbaşkanlığı hükmünü yürürlüğe koyarak Ruhani’yi Cumhurbaşkanı olarak atamasının ardından yaptığı konuşmada 12. Hükümetin iktisadi programı nizamın genel politikaları ve direniş ekonomisi temeline dayandığını belirterek şöyle dedi: İran yönetimi ülkede iktisadi bir inkılap peşindedir ve bugün dünya ülkeleri iç içe ve birbirinin komşuluğunda yer aldığı bir sırada ve bu tür şartlarda milli kalkınmayı dünya ile yapıcı teamül dışında başka hiç bir türlü gerçekleştirmek mümkün değildir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei de cumhurbaşkanlık hükmünü yürürlüğe koyduğu tenfiz töreninde yaptığı konuşmada devlet adamlarını iktisadi, kültürel ve savunma alanlarında güçlü ve cihatçı ve planlı çalışmaya ve İslamî ve inkılapçı kimliği de kötülerin entrikaları ve bahaneleri ile mücadele yolunda korumaya davet etti.

ABD hakimiyetinde bazı yasama yetkilileri ve siyasi danışmanlar yaptırım, İran İslam Cumhuriyeti’ne baskı uygulamak için en iyi seçenek olduğuna inanıyor. Buna göre de Amerika yönetiminin İran’a karşı haksız yaptırımlarını yeniden dayatmak için harekete geçtiği anlaşılıyor. Gerçekte Donald Trump yönetimi kendi hedeflerine ulaşabilmek için İran’ın iktisadi hareketliliğini engellemek ve İran’a karşı yeni yaptırımlarda da uluslararası konsensüs sağlamak istiyor. Amerika sadece İran’a karşı değil, aynı zamanda Rusya’ya karşı da iktisadi savaş başlatmış bulunuyor.

Bu bağlamda İran milli güvenlik yüksek konseyi ve İslami Şura Meclisi  hükümeti ve dış politika kurumunu uygulanmasında yükümlü hale getiren bir plan hazırlayarak onayladı.

Geçen hafta İslami Şura Meclisi Amerika’nın İran milletine karşı hasmane uygulamalarına tepkide Amerika’nın bölgede maceracı ve terörist uygulamaları ile mücadele yasa tasarısını onayladı. İslami Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani bu yasa, Amerika’ın bölgede maceracı ve terörist uygulamaları ile mücadele yolunda atılan ilk adım ve ilk tepki olduğunu belirtti.

İslami Şura Meclisi milli güvenlik ve dış politika komisyonu sözcüsü Hüseyin Nakavi Hüseyni komisyonun Amerika ile ilgili yasa tasarısı ile ilgili komisyon raporunu açıklayarak Amerika’nın bölgede maceracı ve terörist uygulamaları ile mücadele yasasında Bercam nükleer anlaşmasının çerçevesi aynen korunduğunu ve yasada yer alan maddelerin Bercam nükleer anlaşmasına aykırı olmadığını belirtti.

Öte yandan Dışişleri Bakanı Yardımcısı ve Bercam anlaşmasının uygulanmasını gözetleyen heyetin İranlı eşbaşkanı Abbas Irakçi de yasa tasarısı hakkında yaptığı açıklamada, bu yasanın gözetim heyetinin Amerikan kongresinin İran karşıtı çıkardığı yasaya karşı kararlarının bir bölümünü içerdiğini kaydetti.

Amerika’nın bölgede maceracı ve terörist uygulamaları ile mücadele yasası, genel yapı, tanımlar, strateji, ABD’nin teröre desteği, ABD’nin insan hakları ihlalleri, cezalar ve misillemeler, ABD’nin iktisadi yaptırımları ile mücadele ve İranlı vatandaşların korunması olmak üzere 9 bölümden oluşuyor.

İran’ın sermaye piyasası İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin tebliğ ettiği politikaların ve hükümetin iktisadi programlarının gerçekleşmesi yönünde bazı uygulamaları başlattı. Bu arada borsa kurumunun icraatının incelenmesi, hükümetin programları direniş ekonomisi politikaları doğrultusunda ve hş. 1404 kalkınma ufku belgesinde belirlenen hedeflere ulaşmak için bazı gelişmeler kaydettiğini ortaya koyuyor.

“sermaye piyasasının kalkınması ve işletmelerin mali ihtiyacının temin edilmesinde rolünün takviye edilmesi” projesi, borsa kurumu sorumluluğunda ve milli üretim gücünü geliştirmek üzere gündeme alınan milli program kapsamındaki projelerden biridir ve borsa kurumu tarafından uygulanarak sonuca ulaştırılmıştır. Bu tür planların yürürlüğe girmesi ile birlikte hali hazırda borsaların üzerinden firmaların mali ihtiyaçlarını karşılamak ve sermaye ve borsa piyasasına yeni ürünleri kazandırmak ve alış veriş kapasitesini yükseltmek mümkün olmuştur.

İran’da bir süredir bazı uluslararası planlar İran sermaye piyasasının gündemine alındı, ki bu planlardan biri İran’ın borsa içi ve borsa dışı firmaların hisse senetlerinin yabancı borsalarda da işlem görmesiydir.

İran değerli evraklar yatırım firması uluslararası işler bölümü Başkanı Muhammed Seccad Siyahkarzade geçen hafta yaptığı açıklamada Tahran borsası, merkezi mevduat firması, İstanbul borsası, Takas bank ve MKK petrokimya firmasından oluşan bir çalışma grubu kurulduğunu ve böylece söz konusu petro kimya firmasının hisse senetlerinin fiyatlandırılması ve İstanbul borsasında işlem görmesi için zemin hazırlandığını açıkladı.

Takas bank Avrupa – Asya borsaları federasyonu üyelerinden ve yine Avrupa mevduat müessesi üyesi, ANNA borsası kodlarını sunan milli derneğin üyesi ve İstanbul borsasında işlem gören değerli evraktan elde edilen paraların tasfiye edilmesi ve ödenme işlerinden sorumlu kurumdur. Bu firmanın hisseleri eşzamanlı olarak Tahran ve İstanbul borsalarında sunulması bekleniyor ki bu gelişme hiç kuşkusuz İran sermaye piyasası tarihinde önemli bir gelişme olacaktır.

Bu çerçevede geçen hafta İran ve Hindistan borsaları arasında da bazı ürünlerin alış verişi yönünde işbirliği anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın imzalanmasından sonra Hindistanlı taraflar İran ürünlerini doğrudan ürün borsasından satın alabilecek. Yine bu anlaşmaya göre iki ülkenin borsalarında hazırlanan bir protokol çerçevesinde İran’ın bazı ürünleri satılabilecek. Gerçekte İran ve Hindistan borsaları arasında imzalanan alış veriş anlaşması tefecilerin aradan çekilmesine ve iki ülkenin ürünlerin fiyatlarını belirlemekte daha şeffaf ve daha aktif hareket etmelerine katkı sağlayacağı belirtiliyor.

Hindistan İran’ın petrol ürünlerinin müşterilerinden biridir. İran petrol bakanlığının açıklamasına göre İran’ın Hindistan petrol ihracatı 2015 yılından sonra artmaya başladı ve İran 2015 ve 2016 yıllarında Hindistan’a günde ortalama 189 bin 451 varil ham petrol ihraç etti.

Bir başka gelişmede geçen hafta İran ve Japonya heyetleri iktisadi ilişkileri geliştirme çerçevesinde bazı müzakereleri gerçekleştirdi. Söz konusu müzakereler Dışişleri Bakanı Yardımcısı Abbas Irakçi’nin Tokyo ziyareti sırasında gerçekleşti.

Geçen hafta Japonya Dışişleri Bakanı Taro Kono, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Abbas Irakçi ile görüşmesinde İran ve Japonya arasında yatırıma destek anlaşmasının uygulanmasına işaret ederek, İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkileri derinleştirmek ve bölgesel meselelerin hakkında istişarede bulunmak Tokyo yönetiminin vurguladığı bir konu olduğunu belirtti.

Dışişleri Bakanı Yardımcısı Irakçi Tokyo ziyareti sırasında ayrıca Japonya Başbakan yardımcısı Taro Aso ve iktisad, ticaret, sanayi Bakanı Hiroshige Seko ile görüştü.

Aslında Bercam nükleer anlaşması yürürlüğe girdikten sonra Avrupa ve Asya kıtasında faaliyet yürüten büyük firmalara İran’ın iktisadi ve sanayi projelerine ortaklık etme zemini oluştu. Bu arada İran ve Japonya ilişkilerinde de yeni kapasiteler gelişti ve şimdi ikili işbirliği için çok uygun bir ortam hazırlandığı anlaşılıyor. Ancak ne var ki Japonya Asyalı ve Avrupalı rakiplerine göre İran piyasasına girmekte geri kaldığı gözleniyor. Oysa iki ülke arasındaki ilişkilerin derin mazisi söz konusudur.

İran ve Japonya arasındaki bu mesafe, Japonya dış ticaret kurumu Başkanı İşige geçen Aralık ayında Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile Tokyo’da gerçekleştirdiği görüşmede, İran’a dayatılan yaptırımlar bertaraf edildikten sonra şimdi japon firmaların İran’da ticari faaliyetlerini ve yatırımlarını arttırmaları için uygun bir zemin oluştuğunu açıkladığı halde söz konusu oluyor.

Dışişleri Bakanı Yardımcısı Abbas Irakçı Tokyo temaslarında Tahran ve Tokyo arasında mevcut olan geniş kapasiteleri harekete geçirmek için gerekli zeminin hazırlandığını belirterek, Japon firmaların İran’ın seçkin konumunu gözeterek nükleer anlaşmadan sonra oluşan iktisadi fırsatlardan zamanında ve uygun biçimde yararlanmalarını diledi.

Her halükarda son bir yılda İran’ın Asya kıtasının diğer büyük iktisadi güçleri ile ilişkileri büyük oranda gelişmiştir ki buna İran ile Çin ve İran ile Güney Kore arasındaki artan iktisadi işbirliğini örnek vermek mümkün.