Eylül 01, 2017 18:02 Europe/Istanbul

Geçen hafta İran’da hükümet haftası kutlandı. Bu yüzden bugünkü bültenimizi, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin Cumhurbaşkanı Ruhani ve kabine üyelerini hükümet haftası dolaysıyla kabulünde yaptığı konuşması ve devlet adamlarına özellikle iktisadi konuların üzerine tavsiyeleri ile açmak istiyoruz.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei geçen Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Ruhani ve bakanlar kurulu üyelerini kabulünde hükümet haftasını kutlayarak yetkililerin aralıksız halkın geçimi ile ilgili sorunların çözümü yönünde çaba harcamalarını istedi.

Ülkenin en önemli önceliği başta gençlerin işsizlik meselesi olmak üzere ekonomi olduğunu kaydeden Ayetullah Hamanei, ekonomiyi petrol esaretinden kurtarmakm gerektiğini, bu önemli hedefe ulaşmanın mevcut imkanlar, kapasiteler ve insan gücü ile mümkün olduğunu kaydetti.

Halkın sorunlarını çözmek, cihatçı psikoloji ve yılmaz ve çifte çaba ile çalışmak, güçlü halkla iletişim bölümü kurmak, halka moral vermek ve psikolojilerini takviye etmek ve eşrafçılıktan kaçınmak, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerine diğer bazı tavsiyeleriydi.

Pahalılık, ekonomik durgunluk ve enflasyon gibi iktisadi sorunların çözümü üzerinde odaklanmak gerektiğini vurgulayan İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konular inkılapçı ülküleri olan İran gibi bağımsız bir devlet için birer yumuşak tehdit sayıldığını ifade etti.

Gerçi bu sorunların bir bölümü yaptırımlardan ve dış baskılardan kaynaklanabilir, ama yine de uluslararası piyasalarda fiyatının her düşmesi ile ekonomiye ağır bir şok veren petrole olan bağımlılıktan kurtulmak da önemli konulardan biridir.

Bu noktadan hareketle İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei beyanatında defalarca gelir kaynakları ve yöntemlerinin ıslah edilmesi ve petrole bağımlılık gibi tek ürünlü ekonomiden uzaklaşılmasına vurgu yaparak petrolü ekonomiyi ilerleten motora dönüştürmenin de mümkün olduğunu belirtti.

Gerçekte petrole olan bağımlılıktan kurtulma amacına, İran’da mevcut imkanlara, kapasitelere ve insan gücüne bakıldığında ulaşmanın mümkün olduğu anlaşılıyor. Bu çerçevede iç üretimi takviye etmek, bilim ve teknoloji transferi, üretimi ve ekonominin hassas ve önemli bölümlerini bilim temelli yapmak, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei beyanatında sık sık üzerinde vurgu yaptığı uygulamalardır. Ayetullah Hamanei şöyle diyor:

Düşmanlıklara bakıldığında, duruma bakıldığında, ihtiyaçlara bakıldığında, karşımızda duran yüce hedefler bakıldığında, yeni bir atmosferin yaratılması gerektiği anlaşılıyor. Bu yeni atmosfer ortak hedeflere ulaşmak için işbirliği atmosferi, çalışma atmosferi ve çaba atmosferidir ve ortak hedef, İslam Cumhuriyeti nizamını yüceltmek ve ülkeyi kalkındırmaktır ve bunda herkesin payı vardı, herkes ortaktır.

Başarılı ülkelerin deneyimleri, dinamik olmak, hükümetlerin esnekliği ve ekonomik modelin, iktisadi ve mali krizlere karşı dururken direnişin temel önşartları olduğu anlaşılıyor. Nitekim direniş ekonomisinde de imkanları ve iç kapasitelerini başka ekonomilerle teamülde iyi şekilde değerlendiren ülkelerin daha başarılı oldukları gözleniyor.

Değişimin uluslararası öncülerinden biri olarak tanınan Alvin Toffler, bu hedefe ulaşmanın anahtarı bilgelik ve teknoloji olduğunu belirtiyor. Toffler 1970 ve 1980 ve 1990 yıllarda yazdığı geleceğin şoku, üçüncü dalga ve güç değişimi adlı üç eserinde çevremizde yaşanan hızlı değişim göründüğü gibi tesadüfi veya düzensiz bir durum olmadığını, bilakis bu değişimlerin ardında bazı bilinen modeller ve etkenler yer aldığını ki bu da bizim stratejik bir şekilde değişimlerle mücadele etmemize ve karşılaştığımız hadiselere tehlikeli tepki vermekten kaçınmamıza yol açtığını vurguluyor.

Gerçekte dünyanın bir çok ülkesi kendi iç kaynaklarına dayanmak ve bu yönde plan yapmak ve uzun vadeli projeleri hayata geçirmekle küresel ekonomi arenasında kendilerine önemli bir konum ayarladığı gözleniyor. Bu başarı ise ekonomi alanında iç kapasiteleri gözetlemek ve sınırların dışındaki dış kapasitelerden yararlanmakla mümkün olmuştur. Bu şartlarda İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ülkenin yürütme yetkililerine plan yapmak ve etkili ve çalışkan güçlerden yararlanmak ve ekonomide önceliklerin üzerinde durmakla genel ekonomi politikalarını tüm iktidarı ile ilerletmelerini tavsiye ediyor.

Nükleer sanayi günümüzde ülkelerin ekonomilerinin motoru ve kalkınma aracı olmuştur. Bültenimize bu konu ile ilgili hazırladığımız raporumuzla devam ediyoruz.

Son zamanlarda yeni teknolojilerde göz kamaştıran ilerleme yeni bilim ve teknolojileri yeniden gözden geçirme önemini ikiye katladığı anlaşılıyor. Nitekim bu alanda bölgesel ve küresel rekabet de yeni bir yola girdiği ifade ediliyor.

İAEK Ali Ekber Salihi geçen Cumartesi günü muhabirimize verdiği demeçte Fordo nükleer tesislerinde kalıcı izotopların üretilmesi ile ilgili projenin iki haftaya kadar hizmete gireceğini ve esas açılışı da Nisan 2018 tarihinde yapılacağını belirtti.

İran ve Rusya arasında ortak olan kalıcı izotopların projesi ilerlemekte olduğunu kaydeden İAEK Başkanı Salihi, bu proje ile ilgili anlaşmalar imzalandığını, teknik müzakerelerin gerçekleştiğini ve uzmanlar projenin tüm boyutları gözetildiğini kaydetti.

İAEK Başkanı Salihi, bakanlar kurulu oturumunun kulisinde gazetecilere yaptığı açıklamada, yeni hükümette de nükleer sanayii alanında çalışmalarını güçlü bir şekilde sürdüreceklerini belirtti.

Salihi, İran’ın iki nükleer santrali ile ilgili çalışmalar Rus taraflarca çok iyi ilerlediğini, nükleer hastane ile ilgili anlaşma da imzalandığını ve gerekli bütçenin de %95 kadarı karşılandığını kaydetti.

Radyoaktif ilaçların üretilmesi alanında 60 milyon avroluk yatırım gerçekleştirildiğini ve çalışmalara da başlandığını kaydeden Salihi, projenin üç dört yıla kadar sonuca ulaşacağını ve böylece İran Ortadoğu bölgesinde en büyük radyoaktif ilaç üreticisi olacağını vurguladı.

İAEK Başkanı Ali Ekber Salihi bir kez daha Bercam nükleer anlaşmasını kolay kolay kaybetmeyeceklerini vurguladı.

Elborz eyaletinde bazı açılış törenlerine katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve İAEK Başkanı Salihi konuşmasında Bercam nükleer anlaşması ile ilgili son gelişmeleri değerlendirdi.

Salihi, doğal olarak düşmanların İran İslam Cumhuriyeti’ni felç etmeye çalıştıklarını göz önünde bulundurmak ve maslahatlı düşünerek düşman şerrinden kurtulmak gerektiğini belirtti.

Bercam nükleer anlaşmasından sonra sanayi, gemi inşaat, bankıcılık, denizcilik ve diğer bir çok alana dayatılan yaptırımların kaldığını hatırlatan Salihi, İran Bercam’ı kolay kaybedecek kadar kolay elde etmediğini vurguladı.

Salihi ayrıca, Arak nükleer reaktörünün yeniden tasarımında belirlenen takvimden önde hareket ettiklerini de sözlerine ekledi.

Geçen hafta milli güvenlik etüt merkezi INSS, yaptırım sonrası dönemde direniş ekonomisinin sürdürülmesi başlıklı bir raporunda direniş ekonomisini değerlendirdi. Raporda İran’ın direniş ekonomisi iktisadi açıdan stratejik olduğu ve şimdiye kadar Batı’nın dayattığı yaptırımları sindirmekle beraber hatta bu yaptırımların doğurduğu ve halkı ve ekonominin çeşitli bölümlerini etkilediği sorunları ve baskıları hafiflettiği belirtildi.

İran önemli bir komşu olarak Afganistan’ın uzun vadeli programlarında hayati bir ortak olabilir.

İran ve Afganistan ilişkilerini masaya yatıran Amerikalı East West düşünce merkezi şu değerlendirmede bulundu: İran’ın yeniden uluslararası arenalara geri dönmesi önümüzdeki yıllarda Afganistan’ın kalkınması için eşsiz fırsatlar sunuyor ve Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin bölgesel bazda iktisadi işbirliğini geliştirmeye yönelik stratejisi ülkesinin İranlı taraflarla ortaklık etmesi ve uzun vadede istikrara kavuşmasına zemin oluşturacaktır. İran bölgesel kalkınma alanının ayrılmaz bir parçası olarak Afganistan ile 936 km ortak sınırı vardır ve iki ülke arasında Hirat üzerinden ticari ortak yolları bulunan ve yine Helmand ırmağının suyundan ortaklaşa yararlanan iki devlet olarak kaynakları karşılıklı geliştirme yönünde fırsatları bulunmaktadır ve bu açılardan İran Afganistan’ın kalkınmasının ayrılmaz bir parçası sayılır.

Bu arada İran’ın Çabahar limanının Hindistan’ın işbirliği ile geliştirilmesi ise İran’ın önemli denizlere ulaşma bakımından önemli bir adım sayılır. Bundan başka İran ve Hindistan arasında ticari ihtilafların çözümlenmesi için de uygun fırsatlar söz konusudur.

Çabahar limanı şimdi okyanuslarda seyreden devasa yük gemilerinin yanaşmasına hazır hale gelmiş ve yakında İran’ın yükleme ve boşaltma bakımından en önemli limanlarından biri olacaktır. Bir süre önce Hindistan’ın İran büyükelçisi Saurabh Kumar Çabahar serbest ticaret bölgesinde altyapıların iyice geliştirildiğini ve özellikle Çabahar – Zahidan demiryolu projesinin Kuzey – Güney koridorunu tamamlayıcı bir unsur olarak tamamlandığını belirterek Yeni Delhi yönetimi bölge ülkeleri ile Çabahar serbest ticaret bölgesinde oluşturulan imkanlardan yararlanarak ilişkilerini geliştirmek istediğini ifade etti.

İran’ın doğuya bakış politikası çerçevesinde Endonezya ile ilişkileri çok iyi geliştiği belirtiliyor, öyle ki iki ülke arasında ticaret hacmi 2016 yılında 340 milyon dolardan 2017 yılında 600 milyon dolara yükselmesi planlandığı anlaşılıyor.

Bu çerçevede Endonezya’nın Tahran büyükelçisi Ocatvino Ali Mudin geçen Pazar günü İran’ın Yezd eyaletinde bir araya geldiği sanayicilerle oturumunda iki ülke arasında ikili ticaret hacmi 2017 yılında %28 artış kaydettiğini belirtti. Endonezyalı diplomat Ali Mudin, İran ve Endonezya arasında ticaret hacmi son iki ayda 2016 yılının aynı dönemine oranla yedi kat arttığını ve her ay iki ülke arasında 70 milyon dolar ticaret gerçekleştiğini ifade etti.

Bir süre önce de İran ve Malezya’da ticari fırsatların ele alındığı bir oturum Malezya’nın başkenti kualalampur’da düzenlendi. Oturuma sanayici çevreler ve ticari firmaların yöneticiler katıldı. Oturumu Malezya ticaret ve sanayi odası, İran ve ASEAN ortak ticaret konseyinin işbirliği ile düzenledi.

Oturumda konuşan Malezya ticaret ve sanayi odası Başkanı Vira Celile Baba, ülkesi İran İslam Cumhuriyeti ile ticari ilişkilerini arttırmaya hazır olduğunu belirtti.

Gerçekte İran’ın 13 bin km uzunluğundaki demiryolları ve kuzeyde ve güneyde serbest ticaret bölgeleri Asyalı ihracatçılar için büyük bir fırsat sayılıyor. Bu ticari süreklilikte Ermenistan da İran İslam Cumhuriyeti ve Avrasyi iktisadi birliği arasında bir köprü gibi rol ifa ediyor.

İran ve Ermenistan geçenlerde serbest ticaret bölgelerinde işbirliği anlaşması imzaladı ve İran şimdi serbest ticari bölgelerin üzerinden Avrasya iktisadi birliği ile işbirliğini geliştirebileceği anlaşılıyor, ki bu da Asyalı ihracatçılar için altın fırsat sayılıyor.