Eylül 14, 2017 13:04 Europe/Istanbul
  • Hollywood’da Siyahiler – 4

Geçen bölümlerde Hollywood sinemasının siyahi toplumuna karşı nasıl yaklaştığından bazı eğilimlerini anlattık.

Bugünkü sohbetimizde Hollywood sinemasının siyahilerden klasik ve kalıplaşmış bir imajı sunan Tom amcanın kulübesi adlı eseri ele almak istiyoruz. Bu eseri Harry Polard adlı yönetmen yönetti. Eserin senaryosu ile aynı adı taşıyan ve Harriet Beecher Stowe’in yazdığı bir romandan alındı. Eser 1927 yılında Hollywood tarafından erkanlara sürüldü.

Aslında Tom amcanın kulübesi adlı filmin senaryosu, ünlü Tom amcanın kulübesi adlı romana pek de sadık kalmayan bir alıntıdır. Tom amcanın kulübesi adlı roman 1852 yılında yayımlandı ve o dönemde Amerika’nın iç savaşları ve bu ülkede Afrika kökenli Amerikalı vatandaşlar ve kölelik düzeni üzerinde büyük etkisi oldu.

Tom amcanın kulübesi romanı 19. Yüzyılın en çok satan kitabı oldu ve ilk baskıda bir tek Amerika’da 300 bin sattı. Amerika’nın dönem Başkanı Abraham Linkoln  ise eserin yazarı Harriet Beecher Stowe ile görüşmesinde şöyle demişti: demek Amerika’nın büyük iç savaşına sebebiyet veren o küçük hanım sizsiniz”.

Eğer Tom amcanın kulübesi adlı romanı okuduysanız, mutlaka eserin içine yansıyan güzellikleri de fark etmişsinizdir. Kölelik düzeninin kaldırılması ile sonuçlanan Amerika’nın iç savaşları Tom amcanın kulübesi romanı yayımlandıktan on yıl sonra başladı. Bu yüzden bir çokları bu romanı, roman yazarlığı tarihinde en çok ses getiren hadise olarak tanımlıyor.

Tom amcanın kulübesi filmi de aynı adı taşıyan roman gibi beyaz patronların siyahi kölelerine zulmünü gösteriyor ve mümkün mertebe abartmadan gerçekçi bir yaklaşım sergiliyor. Filmin senaryosu da mümkün mertebe siyahilerin cari yaşamlarının gerçeklerini ve beyaz patronları ile ilişkilerine bağlı kalmaya çalışıyor.

Harry Polard’dan önce iki yönetmen 1903 ve 1918 yıllarında Tom amcanın kulübesi romanından esinlenerek birer film yaptı, fakat bu filmlerin süresi çok kısadır ve içinde romanın engebeleri ve sinemanın şifreleri pek iyi anlaşılmıyor. Ancak Polard’ın 1927’de yönettiği Tom amcanın kulübesi adlı film yaklaşık 114 dakika sürüyor ve konuyu daha iyi irdeliyor. Gerçi bu film de romana tam olarak bağlı kalmamış ve bazı bölümlerine hiç değinmemiş ve bir çok bölümü de çok özetlemiş ve yer yer başka konuları esas romana eklemiştir. Yine Polard’ın yönettiği Tom amcanın kulübesi filmi sanatsal açıdan ve sinema şifrelerinden etkili biçimde yararlanma yönünden çok yüksek düzeyde sayılmıyor ve daha çok konusu itibarı ile dikkat çekiyor. Bir başka ifade ile eserin sosyal, siyasi ve tarihi boyutları sanat boyutuna kıyasla ağır basıyor.

Değerli dostlar, biraz önce de belirtildiği üzere Hollywood’da Siyahiler başlıklı sohbetimizin dördüncü bölümünde sizlerle birlikteyiz. Şimdi sizlerle filmin özetini paylaştıktan sonra arkadaşım filmin bir sahnesinin yorumu ile sohbetimize devam edecek.

Eğer Tom amcanın kulübesi adlı filmi seyrettiyseniz hatırlayacaksınız filmde Tom amca eşi Kloe ve iki çocukları ile birlikte Shelby ailesinin geniş çiftliğinde hizmetçi olarak çalışıyor. Tom ailesinden başka, eşi Eliza ve oğlu Harry’den oluşan George Harris ailesi de Shelby çiftliğinde çalışan kölelerdir, ancak George komşu çiftlikte bir başka patron için çalışıyor.

Olaylar soğuk bir şubat günü başlıyor. Kendisine ait birçok kölesi olan Shelby isimli patron, maddi güçlüklerden dolayı kölelerinden bazılarını satmaya karar veriyor. Aralarında satmak istediği kölelerden birisi, kendisine uzun yıllar hizmet etmiş olan, dürüst, uzun boylu, yakışıklı bir zenciydi. Yüzünde ağır ve ciddi ifade, Afrikalı hatlarını tamamlıyordu. Herkesin, Tom amca diye hitap ettiği bu köle bir kulübede yaşıyordu. Köle tüccarı, Patron Shelby’den, verdiği paraya karşılık bir iki köle daha talep eder. O sırada içeriye Harry adında küçük bir melez çocuk girer. Harry’i aramak için içeri giren annesini köle tüccarı çok beğenir ve onları satın almak ister. Shelby kadını satamayacağını, ayrıca karısının onu çok sevdiğini söyler. Köle tüccarı, o halde çocuğu almak istediğini söyler. Konuşmaları duyan annesi çocuğu da alıp kaçmak ister. Ertesi sabah çocuğuyla birlikte kaçarlar ve Marx adında zalim bir avukata sığınırlar. Marx arkadaşı Looker ve bir polisin yardımı ile Elize ve oğlu Harry’yi patronundan kaçtığı gerekçesi ile yakalar ve Harry’i üç bin dolara satar. Daha sonraları Harris oğlu Harry’yi bulur ve kaçırır.

Tom amca ise karısı ve çocuğundan ayrılarak kendisinin yeni bir patrona satılması için köle tüccarıyla kulübesinden ayrılır.

Nehri geçerken teknede zengin bir ailesi olan küçük Eva Tom amcayla sohbet eder. Babasına Tom amcayı, köle tüccarından satın almaya ikna ettireceğini söyler ve Tom amca buna minnettar kalır. Eva’nın babası çok iyi kalpli, merhametli bir insandır ve Tom’u köle tüccarı Harley’den satın alır. Eva’nın babası Tom amcayı arabacı yapar. Tom ailesinden ayrı kalma problemi dışında çok mutludur. Tom yeni patronundan azad edilme sözü alır. Zaman ilerledikten sonra Eva’nın babası hastalanıp ölür. Eva’nın annesi Tom’u acımasız bir adama satar. Yeni patron çok acımasız ve kötü bir insandır. Karısı da aksine çok iyi kalpli ve merhametlidir. Karısı kölelere yapılan işkencelere üzülmekten kendini alamaz. Tom amca yapılan her türlü kötülüğe karşın dürüst ve itaatkar olmaya devam etmiştir. Yıllar sonra kötü patron ölür ve karısı Tom amcanın ölümünden sonra da bütün köleleri azat eder.

Evet, filmin kısa özetini dinledikten sonra şimdi bu eserden bir sahneyi sizlerle gözden geçirmek istiyoruz. Bu sahne filmin 45. Dakikasından itibaren başlıyor. Sahnede Tom amca zorunlu olarak ailesi ile vedalaşıyor.

Sahnenin başında ilkin Tom amcanın ailesi ile acıklı vedalaşma manzarasından uzak bir görüntü veriliyor. Aslında bu uzaktan görüntü Tom amcanın ailesinden ayrıldığı Shelby çiftliğini tanıtmak içindir. Ayrılık anı için ise bir kışı günü ve çiftlikte çalışanların hazır bulunduğu bir an seçilmiştir. Shelby çiftliğinde o sırada bulunanlar Tom amcanın ailesi ve diğer siyahi kölelerdir ve hepsi Tom amcanın çevresini sarmıştır. O sırada Tom amcayı borcunun yerine alan yeni patronu Hally, Tom’u paytonla götürmek için bekliyor.

Sahnenin orta mesafeden görüntüsünde ise bu kez Tom’un yeni patronu Hally onu sert bir şekilde ve zorla eşi ve çocuklarından ayırıyor. Bir sonraki orta mesafeden görüntüde Tom amcanın eski patronu Shelby yer alıyor. Shelby bu acıklı veda sahnesine üzgün bir ifade ile bakıyor ve başını esef duyduğu işarete olarak yere çeviriyor. Bir sonraki görüntüde Tom amcanın ağlayan eşi ve annesinin kucağına sığınan çocuğu gösteriliyor. Patron Hally Tom amcayı zorla paytona bindiriyor ve elini bir başka siyahi kölenin eline bağlıyor.

Yönetmen bu sahneden sonra yakın çekimde Tom amcanın annesinin kucağına sığınan küçük çocuğunun üzüntülü ve acı tebessümünü gösteriyor. Bir sonraki görüntüde kamera biraz uzaklaşarak ailesi ile vedalaşan ve onları teselli eden Tom amca gösteriliyor. Tom amcanın ailesi ve Shelby çiftliğinde çalışan tüm köleler inleyerek ve figan ederek Tom amcayı uğurluyor.

Evet, sahne çok üzücü bir sahne, ama eğer bu sahnenin üzerinde dikkatle duracak olursak, içinde çok ilginç işaretler bulabiliriz. Bu sahnede Tom amca ailesinden ayrılırken asla fiziki açıdan direnmiyor ve direnişi sırf duygusal boyuttadır ki o da patron Hally tarafından hiçe sayılıyor. Aslında bu sahne, beyazların despot hakimiyeti yüzünden siyahilerin itiraz etmeme meselesini benimsediklerini ve bu durumu doğal karşıladıklarını telkin etmeye çalışıyor. Bir başka ifade ile siyahilerin her türlü şartların altında beyazların her türlü zalimane kuralına uymaları gerektiğini empoze ediyor. Hatta Tom amcanın uzun yıllar büyük bir sadakatle çalıştığı Shelby çiftliğinin patronu onu borcu yerine patron Hally’e verebiliyor.

Değerli dostlar, ben de sizin gibi Tom amcanın kulübesi adlı filminde Tom amcanın ailesinden ayrılma sahnesini dinledim ve zevk aldım, umarım siz de zevk almışsınızdır.  Bir sonraki bölümde ise aynı eserin iki sahnesini daha sizlerle birlikte irdelemeye çalışacağız.