Aralık 01, 2017 16:17 Europe/Istanbul

Geçen hafta yeni yılın bütçe taslağı bakanlar kuruluna sunuldu.

Hükümet sözcüsü Muhammed Bakır Nobaht düzenlediği basın toplantısında bakanlar kurulunda yeni yılın bütçe taslağı ele alındığını ve bir aya kadar İslami Şura Meclisine sunulacağını açıkladı. Hükümet sözcüsü Nobaht ayrıca İran bir kaç yıldır uluslararatı ticari ilişkilerinde doları silmak için bazı adımlar attığını ve ticari faaliyetlerinin önemli bir bölümünü avro üzerinden yürüttüklerini belirterek şöyle devam etti: Rusya devletinin başlattığı uygulama ve ayrıca Rusya, Azerbaycan Cumhuriyeti ve İran arasında bu yöndeki bazı işbirliği durumları bu bağlamda daha ciddi kararların alınmasına ve bu doğrultuda hareket edilmesine vesile olmuştur.

Bazı kaynaklar devlet planlama ve bütçe kurumu yetkilileri işin başında icraata göre bütçe planlamasını yapmayı düşündüklerini belirtiyor. Bu yüzden devlet planlama ve bütçe kurumunun faaliyetine başlaması ile birlikte bazı uzmanların bütçenin etkinliğini arttırmak için bazı önerileri gündeme getirdikleri anlaşılıyor. Bu önerilerin en önemlisi ise dövize dayalı bütçe ile milli para birimi Rial’e dayalı bütçenin birbirinden ayırt edilmesi yönünde gündeme getirilen öneridir. Bu öneriyi Avustralya üniversitesi öğretim üyesi Dr. Ali Saadvendi Dubai’de gündeme getirdi.

Dr. Saadvendi şöyle diyor: İran tamamen farklı olan iki döviz kaynağı bulunuyor. bunlardan birincisi, tamamen devlete ait petrol veya devletle özel sektörün ortaklaşa sahip oldukları petro kimya, demir ve çelik gibi servetin satışından elde edilen dövizdir. İkinci kaynak ise sanayi ve tarım ürünleri ihracatı veya turizm gibi iktisadi faaliyetlerden elde edilen dövizdir. Eğer servetin satışında elde edilen gelir piyasaya yansıtılırsa, döviz kurlarını etkiler ve hollandalı hastalığı ve sanayi tahribatı ile sonuçlanır.

Ekonomi uzman Dr. Saadvendi’ye göre son bir kaç yılda petrol satışından elde edilen dövizin ülkenin tüketim ekonomisine yatırılarak üç kötü hadise yaşandı. Bunların birincisi yabancı ürünlere verilen döviz üzerinden sübvansiyonla iç sanayiinin tahrip edilmesi, ikincisi ise ülkenin milli ekonomisinin kaçakçılıkla tahrip edilmesi ve üçüncüsü de sermaye kaçışı üzerinden milli sermayenin tahrip edilmesidir.

Saadvendi dünyada hiç bir ekonominin bu üç yıkıcı selin eşzamanlı saldırısına karşı dayanması asla mümkün olmadığını belirterek, acaba her üç yıkıcı afetin halledilmesi için döviz fiyatlarını yükseltmek mi gerekir, sorusunu gündeme getiriyor ve bu soruya şöyle cevap veriyor:

Araştırmalar kısa vadede döviz fiyatlarını arttırmak ticari denge üzerinde anlamlı etkisi olamayacağını gösteriyor. Ancak buna karşın döviz fiyatlarında yaşanacak değişikliğin orta ve uzun vadede tesirlerini ölçmek gerekir, üstelik burada ticari dengeden ziyade sermaye hesabı önem arz etmektedir. Döviz fiyatlarının artışı ve ayrıca döviz kurlarında çalkantıların artması sermaye kaçışına ve dövize olan talebi düşürmeye hizmet edecektir.

Her halükarda Dr. Saadvendi, döviz fiyatlarını arttırmanın bir takım sorunları beraberinde getireceğini belirtiyor. Döviz fiyatlarını dengeli kurun üzerinde arttırmak, ithalata vergi uygulamak gibidir. Ancak İran altyapı üzerinde yatırıma şiddetli ihtiyaç duymakta olan bir ülkedir ve bu durumda demiryolları, limanlar, karayolları, havaalanları ve uçak gibi altyapıların üzerinde yatırımlar tamamen duracaktır. Bu yüzden Dr. Saadvendi döviz kurlarında çifte sistem uygulanması gerektiğini savunuyor, şöyle ki servet satışından elde edilen döviz sadece altyapıların üzerinde yatırıma dönüştürmeli ve piyasanın iktisadi faaliyetlerinden elde edilen dövizi de serbest piyasaya bırakılması gerekir.

Buna karşın şimdi İslami Şura Meclisi yeni yılın bütçesini ele aldığında bu konuda nasıl karar alacağını bekleyip görmek gerekir.

Geçen hafta Tahran Avrupa’dan iktisadi heyetleri ağırladı. Bu çerçevede geçen hafta AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan üst düzey bir heyet başkanlığında Tahran’a geldi.

AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan birliğin İran İslam Cumhuriyeti ile ikili ilişkilerini geliştirmek mesajı ile birlikte 19 AB ülkesinden 40 büyük firmanın 70 temsilcisinden oluşan bir heyetin başında Tahran’a geldi. Hogan tarım ve gıda sanayiinde Avrupa modelini İranlı taraflarla paylaştı ve ikili ilişkileri başlatmak üzere bazı tavsiyeleri gündeme getirdi.

Aslında İran ve AB sahip oldukları büyük kapasitelere göre on milyarlarca dolarlık değerinde ortak projelerde işbirliği yapabilir.

Bültenimizin devamında bu konu hakkında hazırladığımız raporumuzu sunuyoruz.

İran AB için çok muteber bir ortaktır ve bu birlik İran ile işbirliği üzerinde özel hesap açması gerekir.

Bu sözleri İran Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı İshak Cihangiri, Tahran’ı ziyaret eden AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan ile görüşmesinde dile getirdi. Cihangiri ayrıca İran İslam Cumhuriyeti çok iyi istikrar, güven ve huzur şartlarından yararlandığını belirterek, İran ve AB sahip oldukları büyük kapasitelere göre on milyarlarca dolarlık değerinde ortak projelerde işbirliği yapabileceğini kaydetti.

Cihangiri ayrıca İran ve AB ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişmesi yolunda en önemli engelin Amerika yönetimi ve özellikle bu ülkenin Başkanı Donald Trump’ın Bercam nükleer anlaşmasına yönelik provokatif tutumu olduğunu belirterek, Tahran yönetimi AB’den Bercam nükleer anlaşmasını ihlal etmek isteyen taraflara karşı kesin tavır koymasını beklediğini ifade etti.

Cihangiri, AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan’ın birliğin İran ile varılan anlaşmaların uygulanmasını takip etmek üzere Tahran’da temsilcilik açma önerisine de değinerek, AB’nin Tahran’da temsilcilik bürosu açması ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayabileceğini vurguladı.

Aslında AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan’ın İranlı yetkililerle temasları iki tarafın iktisadi işbirliği alanında yeni bir dönemi başlatmak istediğini gösteriyor. İki taraf bu iradeyi, Amerika yönetimi yabancı firmaları İran piyasasına girme konusunda kuşkuya düşürme çabalarını sürdürdüğü bir sırada sergiliyor. Nitekim Hogan’ın başında bulunduğu üst düzey iktisadi heyetin Tahran’ı ziyaret etmesi, Avrupalıların hala İran piyasalarına girmeye sıcak baktıklarını ortaya koyuyor.

Gerçi bazı haber kaynakları AB heyeti İran’a bu birliğin Tahran temsilciliğini açmaya geldiğini yazdı, ancak AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan kendisi ve beraberindeki heyet, İran ile iktisadi ilişkileri geliştirmek üzere Tahran’a geldiklerini açıkladı. Hogan, temsilcilik bürosunu açmak siyasi bir mesele olduğunu ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini gibi yetkililerin bu konudan sorumlu olduklarını ifade etti.

AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan ile İran Tarım Cihadı Bakanı arasında gerçekleşen görüşmesi ise iki taraf arasında işbirliği sözleşmesinin imzalanması ile sonuçlandı. İran ve Avrupa Birliği AB, tarım ürünleri alanı başta olmak üzere ticari ilişkileri geliştirme sözleşmesi imzaladı. Söz konusu sözleşmeyi İran Tarım Cihadı Bakanı Mahmut Hücceti ve AB komiseri Bill Hogan imzaladı.

Sözleşmenin 31 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe gireceği ve tarafların onayı durumunda uzatılabileceği belirtildi.

Öte yandan İran’ın özel sektör temsilcileri de AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan ile görüşmelerinde birlikle ilişki kurma alanında kaygılarını dile getirdi. Tahran ticaret, sanayi, maden ve tarım odası Başkanı Mesut Hansari iki tarafın katıldığı ticari oturumda yaptığı konuşmada, Bercam nükleer anlaşması yürürlüğe girdikten sonra İran ve AB arasında ikili ticaret hacmi %60 artış kaydettiğini belirtti. Hansari, buna karşın ve ikili ticaret hacminde yaşanan bu sıçramaya rağmen İran ve AB ülkeleri arasındaki iktisadi ilişkilerde bankacılık alanındaki düğüm hala çözülemediğni vurguladı.

Hali hazırda AB, İran’ın ihracat yaptığı ikinci büyük piyasayı oluşturuyor. AB İran’ın yıllık dış ticaretinin %13 kadarını kapsıyor. İran gıda sanayii derneği genel sekreteri Kave Zergeran da Tahran ticaret odasının ev sahipliği yaptığı ve AB tarım ve kırsal alanları kalkındırma komiseri Phil Hogan ve beraberindeki heyetin katıldığı oturumda yaptığı konuşmada bilim ve teknoloji transferi, ortak araştırma ve geliştirme gruplarının kurulması, ham madde ve makinelerin temin edilmesi ve ayrıca gıda maddeleri alanında ticaret yapılması, İran’ın AB firmaları ile tarım ve gıda maddeleri alanlarında işbirliği ve yatırım yapabileceği zeminler olduğunu belirtti.

Geçen hafta İran ve Avrupa arasındaki ilişkilerde başka gelişmeler de yaşandı. Bu gelişmelerden biri, Almanya’nın Tahran’da ilk ticari merkezini açmasıydı. İran’ın Almanya büyükelçisi Ali Macedi almanya’nın Tahran’daki ilk ticari merkezinin açılış töreninde yaptığı konuşmada, Berlin yönetiminin Almanya’nın ihracat piyasalarını geliştirmeye yönelik yeni stratejisine göre İran Almanya’nın Ortadoğu bölgesinde iktisadi işbirliğini geliştirmek üzere  birinci önceliği olabileceğini belirtti. Macedi ayrıca Almanya’nın ihracat ürünleri 20 bin Alman vatandaş için istihdam alanı açabileceğini belirterek İran’da yapılan 350 yabancı yatırım projesinden 11.3 milyar dolar değerindeki 81’i Alman girişimcilere ait olduğunu kaydetti.

Almanya’nın Tahran’daki ilk ticari merkezi, iki ülkenin iktisadi girişimcilerinin karşılıklı piyasalara girmek üzere İran ve Almanya ortak ticaret odası gözetiminde faaliyet yürütecek.

Yine bu alanda bir başka gelişme, İran’ın ilk ticari bürosunun Rusya’nın güneyinde, Astarahan eyaletinde açılış yaparak faaliyete geçmesiydi.

Rusya’nın Astarahan eyaleti uluslararası ilişkiler ve ekonomi sorumlusu Denis Afanasev geçen Pazartesi günü İran’ın Rusya’nın Astarahan eyaletinde ilk ticari bürosunun açılış töreninde yaptığı konuşmada, bu gelişme bir ilk olduğunu ve iki ülke arasında ticari ilişkileri takviye edeceğini belirtti.

Bundan böyle Rus işadamları bu büroya müracaatta bulunarak burada sergilenen ve tanıtılan ürünleri yakından görme ve ihtiyaç duydukları ürünleri seçme ve ayrıca ilgili İranlı firmalarla müzakere etme fırsatını elde edebilecek.

Bu çerçevede geçen hafta İran’ın Moskova Büyükelçisi Mehdi Senai, İran ve Rusya arasında iki ticaret hacmi geçen yıl bin önceki yıla oranla %70 artış kaydettiğini açıkladı.

Büyükelçi Senai, cari yılın ilk yarısında İran’ın Rusya’ya ihracatı %38 oranında artış kaydettiğini, bu oranın cari yılın sonuna kadar bir önceki yıla oranla yine de artması beklendiğini belirtti.

Büyükelçi Senai ayrıca iki ülke arasındaki ticaret hacminin yılda 10 milyar dolara yükselmesini beklediklerini, enerji alanında yapılan çalışmalarla bu hedefi yakalamayı umduklarını vurguladı.

Gerçekte İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin son üç yılda üç kez Moskova’yı ziyaret etmesi ve Rusya lideri Putin’in de iki kez Tahran’a gelmesi ve ayrıca iki ülke liderlerinin son dört yılda on kez görüşmesi, İran ve Rusya arasındaki ilişkilerin hızla geliştiğini gösteriyor.

Geçen ay İran, Rusya ve Azerbaycan cumhurbaşkanları ikinci oturumunu Tahran’da gerçekleştirdi. Üç lider Kuzey – Güney koridorunu tamamlamayı ele aldı. Transit bir güzergah olan Kuzey – Güney koridoru Güney Asya’yı Kuzey Avrupa’ya bağlayan güzergahtır.